by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
2022-23 NBA sezonun yarısına ve 2022 yılının sonuna yaklaşırken NBA’de de oluşan resmin daha rahat yorumlanabileceği dönemlere girmiş bulunuyoruz. Sezon başında 10-15 maçlık periyotlarda takımlar olduğundan kötü veya iyi performanslar sergileyebiliyor fakat maç sayısı arttıkça değerlendirme yapılan örnek havuzu da genişlediği için daha sağlıklı yorumlar yapılabiliyor.
Aynısı oyuncular için de geçerli. Zira sezona yanarak giren birçok oyuncunun “normal” standartlarına döndüğü, formsuz başlayanların ise tekrar aynı seviyelerine çıktığını gözlemleyebiliyoruz.
Birçok oyuncunun aday olduğu ve hak ettiği MVP tartışmaları bir yana, NBA’de özellikle yılın bu dönemlerinde gündemi meşgul eden, izleyenlerin tartışmayı çok sevdiği bir konu daha var: All-Star seçimleri…
NBA de 19 Şubat’ta oynanacak All-Star maçı için oylamaları başlattı. Biz de Eurohoops olarak kollarımızı sıvadık ve sezonun yaklaşık 30 maçlık bölümü geride kalmışken bu dönemin “All-Star”larını seçtik.
Bildiğiniz üzere iki konferansta da iki “arka alan”, üç “ön alan” oyuncusundan oluşan ilk 5’lerin yanında yedi de yedek oyuncu bulunuyor. Bazı kategorilerde seçimler daha net olurken çok zorlayan ve birilerine haksızlık yaptığımızı hissettiren pozisyonlar da oldu. Fakat sadece 24 oyuncunun layık görüldüğü bu unvan için elbette “hakkı yenilmiş” olarak görülebilecek oyuncular bulunucaktır. Eşyanın tabiatı…
Batı Konferansı Arka Alan İlk 5
Stephen Curry, Golden State Warriors
Geçtiğimiz sezonun finallerinde Boston Celtics‘e karşı belki de en iyi final performansını sergileyerek Warriors ile dördüncü şampiyonluğunu yaşayan Stephen Curry, kariyerinde ilk kez NBA Finalleri MVP’si ödülünü de bireysel koleksiyonuna eklemişti.
Stephen Curry’i sizlere baştan anlatmama pek de gerek yok. Hepimiz tartışmasız şekilde tarihin en iyi şutörü olduğunu, günümüz basketbolunun öncülerinden biri olduğunu biliyoruz. Bunların yanında daha etkileyici olan bir nokta daha var.
Curry, birçok insan oyununu şut üzerine kurduğunu düşündüğü için yaşı ilerledikçe fiziksel olarak düşen ve bu yüzden oyununda da keskin düşüşler yaşanan oyun kuruculardan biri olacak diye bekleniyordu.
Fakat Şef, 34 yaşında en iyi finallerini oynayıp şampiyon olduktan sonra belki de kariyerinin en iyi normal sezonunu geçiriyor – yine 34 yaşında…
Son olarak omzundan bir sakatlık yaşayan ve yeni yıldan önce dönmesi zor gözüken Curry, Warriors her ne kadar sezona kötü başlasa da şu anda takımın 15 galibiyetinin olmasının en büyük, belki de tek büyük sebebi. Klay Thompson’ın formsuz başladığı, Jordan Poole’un beklenenin altında kaldığı, Draymond Green’in takım arkadaşına yumruk attığı, rotasyon oyuncularından gereken katkının alınamadığı kaotik dönemde Curry, takımı tek başına ayakta tuttu ve sezonun toparlanamayacak bir noktaya gelmesini engelledi.
26 maçta forma giyerek 30.0 sayı – 6.6 ribaund – 6.8 asist ortalamaları tutturan Curry, maç başına 11.6 üçlük deneyerek %43 ile isabet buluyor. Kendisini ilk 5’e yerleştirmek kaçınılmazdı.
Luka Doncic, Dallas Mavericks
Geçtiğimiz yıl Batı Konferansı Finalleri’ne çıkarak herkesi şaşırtan Dallas Mavericks‘te işler bu sene yolunda gitmiyor. Bunun belki de en büyük sebebi ise Luka Doncic’in takımın tam anlamıyla “her şeyi” olmak zorunda kalması.
Doncic’in yanında topu yere vurabilen, doğru kararları almayı başaran, kendi skorunu üretebilen ikinci bir oyuncu olarak Jalen Brunson, Dallas’ın başarısının en önemli paydaşlarından biriydi. Onun kaybı, belki de tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde bütün yükü tek bir oyuncunun üzerine bıraktı.
MVP’nin de en büyük adaylarından biri olan Doncic, çok kısıtlı rol oyuncularından oluşan Dallas Mavericks kadrosunda sahada olduğu her an bütün kararları vermekle yükümlü. Bunun yanında takımın en iyi skoreri, pasörü, karar vericisi ve kritik anlarda güvenebileceği tek isim de yine o.
Böylesine bir yükün tek oyuncunun üzerine kaldığı takımların başarıya ulaştığı nadir görülse de Doncic, bireysel olarak üzerine düşeni sonuna kadar yapıyor. 32.5 sayı – 8.3 ribaund – 8.6 asist gibi “saçma sapan” ortalamalara oynayan Doncic, ilk 5’te yer almayı da sonuna kadar hak ediyor.
Batı Konferansı Ön Alan İlk 5
Zion Williamson, New Orleans Pelicans
NBA’e girmeden önce şu an Victor Wembanyama’ya karşı olan beklentilere yakın beklentilerle beklenen Zion Williamson’ın kariyerinin ilk yıllarına maalesef ki sakatlıklar damga vurdu.
Sadece ikinci senesinde uzun süre boyunca forma giyebilen Zion, o sezon da bize potansiyelinin ne denli yüksek olduğunu kanıtlamıştı. Engellenemez gücü ve fiziğinin yanında “Point Zion” lakabını almasını sağlayan yönlendirme yeteneğiyle de göz doldurmuştu.
Tamamının sakatlıkla geçtiği ve fiziksel durumu sebebiyle kendisinden iyice şüphelenilmeye başlanılan geçtiğimiz sezon ve yazın ardından Zion için 2022-23 sezonu, tekrar kendisini kanıtlaması için büyük bir fırsattı.
O da şu ana kadar tam olarak bunu yaptı. 25.2 sayı ortalaması tutturan ve bunu %60 saha içi yüzdesiyle başaran Zion, NBA tarihinde 25+ sayı ortalaması tutturan ve bunu %60’tan yüksek bir yüzdeyle yapan ilk oyuncu olma yolunda.
Hepsinin yanında belki de en önemlisi Zion’ın bu performansının takım başarısına da yansımış olması. Pelicans an itibarıyla 18 galibiyetle Batı Konferansı’nın üçüncü sırasında. Bütün bunları düşündüğümüzde Zion Williamson, ödüllendirilmeyi sonuna kadar hak ediyor.
Anthony Davis, Los Angeles Lakers
Fiyaskoyla tamamlanan 2021-22 sezonunun ardından kadroda köklü bir değişikliğe gitmeyi tercih etmeyen Los Angeles Lakers, bu sezona da oldukça kötü başlamıştı. İlk 12 maçında sadece iki galibiyet alan Lakers için sezon tamamıyla bitmiş, olumlu bir senaryo yokmuş gibi gözüküyordu.
Tam olarak da burada sahneye çıkmasını beklediğimiz Anthony Davis, kariyerinde ondan çok görmediğimiz şekilde elini taşın altına koydu ve takımı sırtlamaya başladı. Özellikle kariyeri boyunca oynamak istemediği 5 numara pozisyonunu kabullenmesiyle birlikte pota altında tek başına yarattığı dominasyon daha da gözlerin önüne serildi.
Tek başına bütün savunmanın bel kemiği olan Davis, hücum tarafında da agresifliğini göstererek 10-15 maçlık MVP seviyesinde oynadığı bir süreçten geçti. Lakers da bu dönemde Davis önderliğinde kritik galibiyetler aldı ve “bitmiş” olarak gözüken sezon için umutlar tekrardan yeşerdi.
Ne yazık ki tam da bu noktada Davis’i kariyeri boyunca kovalayan sakatlıklar bir daha devreye girdi. Temasa bağlı olmayan bir pozisyonda sakatlık yaşayan Davis, en az bir ay sahalardan uzak kalacak. Lakers’ın Davis’in olmadığı bu bölümde çok zorlanacağı, sezonun döndürülemez bir noktaya gidebileceği ihtimaller arasında.
Yine de biz bu seçimleri yaparken sezonun bu bölümüne kadar oynanan bölümü değerlendiriyoruz. Bu sebeple Davis’in görkemli performansını da ödüllendirmemiz gerekiyordu.