2022-23 NBA: Sezonun İlk Bölümünün All-Star Seçimleri

22/Ara/22 09:57 Aralık 22, 2022

Bilal Baran Yardımcı

22/Ara/22 09:57

Eurohoops.net

NBA’de sezonun 1/3’ü geride kalmışken Eurohoops, All-Star seçimleriyle sizlerle…

by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

2022-23 NBA sezonun yarısına ve 2022 yılının sonuna yaklaşırken NBA’de de oluşan resmin daha rahat yorumlanabileceği dönemlere girmiş bulunuyoruz. Sezon başında 10-15 maçlık periyotlarda takımlar olduğundan kötü veya iyi performanslar sergileyebiliyor fakat maç sayısı arttıkça değerlendirme yapılan örnek havuzu da genişlediği için daha sağlıklı yorumlar yapılabiliyor.

Aynısı oyuncular için de geçerli. Zira sezona yanarak giren birçok oyuncunun “normal” standartlarına döndüğü, formsuz başlayanların ise tekrar aynı seviyelerine çıktığını gözlemleyebiliyoruz.

Birçok oyuncunun aday olduğu ve hak ettiği MVP tartışmaları bir yana, NBA’de özellikle yılın bu dönemlerinde gündemi meşgul eden, izleyenlerin tartışmayı çok sevdiği bir konu daha var: All-Star seçimleri…

NBA de 19 Şubat’ta oynanacak All-Star maçı için oylamaları başlattı. Biz de Eurohoops olarak kollarımızı sıvadık ve sezonun yaklaşık 30 maçlık bölümü geride kalmışken bu dönemin “All-Star”larını seçtik.

Bildiğiniz üzere iki konferansta da iki “arka alan”, üç “ön alan” oyuncusundan oluşan ilk 5’lerin yanında yedi de yedek oyuncu bulunuyor. Bazı kategorilerde seçimler daha net olurken çok zorlayan ve birilerine haksızlık yaptığımızı hissettiren pozisyonlar da oldu. Fakat sadece 24 oyuncunun layık görüldüğü bu unvan için elbette “hakkı yenilmiş” olarak görülebilecek oyuncular bulunucaktır. Eşyanın tabiatı…

Batı Konferansı Arka Alan İlk 5

Stephen Curry, Golden State Warriors

Geçtiğimiz sezonun finallerinde Boston Celtics‘e karşı belki de en iyi final performansını sergileyerek Warriors ile dördüncü şampiyonluğunu yaşayan Stephen Curry, kariyerinde ilk kez NBA Finalleri MVP’si ödülünü de bireysel koleksiyonuna eklemişti.

Stephen Curry’i sizlere baştan anlatmama pek de gerek yok. Hepimiz tartışmasız şekilde tarihin en iyi şutörü olduğunu, günümüz basketbolunun öncülerinden biri olduğunu biliyoruz. Bunların yanında daha etkileyici olan bir nokta daha var.

Curry, birçok insan oyununu şut üzerine kurduğunu düşündüğü için yaşı ilerledikçe fiziksel olarak düşen ve bu yüzden oyununda da keskin düşüşler yaşanan oyun kuruculardan biri olacak diye bekleniyordu.

Fakat Şef, 34 yaşında en iyi finallerini oynayıp şampiyon olduktan sonra belki de kariyerinin en iyi normal sezonunu geçiriyor – yine 34 yaşında…

Son olarak omzundan bir sakatlık yaşayan ve yeni yıldan önce dönmesi zor gözüken Curry, Warriors her ne kadar sezona kötü başlasa da şu anda takımın 15 galibiyetinin olmasının en büyük, belki de tek büyük sebebi. Klay Thompson’ın formsuz başladığı, Jordan Poole’un beklenenin altında kaldığı, Draymond Green’in takım arkadaşına yumruk attığı, rotasyon oyuncularından gereken katkının alınamadığı kaotik dönemde Curry, takımı tek başına ayakta tuttu ve sezonun toparlanamayacak bir noktaya gelmesini engelledi.

26 maçta forma giyerek 30.0 sayı – 6.6 ribaund – 6.8 asist ortalamaları tutturan Curry, maç başına 11.6 üçlük deneyerek %43 ile isabet buluyor. Kendisini ilk 5’e yerleştirmek kaçınılmazdı.

Luka Doncic, Dallas Mavericks

Geçtiğimiz yıl Batı Konferansı Finalleri’ne çıkarak herkesi şaşırtan Dallas Mavericks‘te işler bu sene yolunda gitmiyor. Bunun belki de en büyük sebebi ise Luka Doncic’in takımın tam anlamıyla “her şeyi” olmak zorunda kalması.

Doncic’in yanında topu yere vurabilen, doğru kararları almayı başaran, kendi skorunu üretebilen ikinci bir oyuncu olarak Jalen Brunson, Dallas’ın başarısının en önemli paydaşlarından biriydi. Onun kaybı, belki de tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde bütün yükü tek bir oyuncunun üzerine bıraktı.

MVP’nin de en büyük adaylarından biri olan Doncic, çok kısıtlı rol oyuncularından oluşan Dallas Mavericks kadrosunda sahada olduğu her an bütün kararları vermekle yükümlü. Bunun yanında takımın en iyi skoreri, pasörü, karar vericisi ve kritik anlarda güvenebileceği tek isim de yine o.

Böylesine bir yükün tek oyuncunun üzerine kaldığı takımların başarıya ulaştığı nadir görülse de Doncic, bireysel olarak üzerine düşeni sonuna kadar yapıyor. 32.5 sayı – 8.3 ribaund – 8.6 asist gibi “saçma sapan” ortalamalara oynayan Doncic, ilk 5’te yer almayı da sonuna kadar hak ediyor.

Batı Konferansı Ön Alan İlk 5

Zion Williamson, New Orleans Pelicans

NBA’e girmeden önce şu an Victor Wembanyama’ya karşı olan beklentilere yakın beklentilerle beklenen Zion Williamson’ın kariyerinin ilk yıllarına maalesef ki sakatlıklar damga vurdu.

Sadece ikinci senesinde uzun süre boyunca forma giyebilen Zion, o sezon da bize potansiyelinin ne denli yüksek olduğunu kanıtlamıştı. Engellenemez gücü ve fiziğinin yanında “Point Zion” lakabını almasını sağlayan yönlendirme yeteneğiyle de göz doldurmuştu.

Tamamının sakatlıkla geçtiği ve fiziksel durumu sebebiyle kendisinden iyice şüphelenilmeye başlanılan geçtiğimiz sezon ve yazın ardından Zion için 2022-23 sezonu, tekrar kendisini kanıtlaması için büyük bir fırsattı.

O da şu ana kadar tam olarak bunu yaptı. 25.2 sayı ortalaması tutturan ve bunu %60 saha içi yüzdesiyle başaran Zion, NBA tarihinde 25+ sayı ortalaması tutturan ve bunu %60’tan yüksek bir yüzdeyle yapan ilk oyuncu olma yolunda.

Hepsinin yanında belki de en önemlisi Zion’ın bu performansının takım başarısına da yansımış olması. Pelicans an itibarıyla 18 galibiyetle Batı Konferansı’nın üçüncü sırasında. Bütün bunları düşündüğümüzde Zion Williamson, ödüllendirilmeyi sonuna kadar hak ediyor.

Anthony Davis, Los Angeles Lakers

Fiyaskoyla tamamlanan 2021-22 sezonunun ardından kadroda köklü bir değişikliğe gitmeyi tercih etmeyen Los Angeles Lakers, bu sezona da oldukça kötü başlamıştı. İlk 12 maçında sadece iki galibiyet alan Lakers için sezon tamamıyla bitmiş, olumlu bir senaryo yokmuş gibi gözüküyordu.

Tam olarak da burada sahneye çıkmasını beklediğimiz Anthony Davis, kariyerinde ondan çok görmediğimiz şekilde elini taşın altına koydu ve takımı sırtlamaya başladı. Özellikle kariyeri boyunca oynamak istemediği 5 numara pozisyonunu kabullenmesiyle birlikte pota altında tek başına yarattığı dominasyon daha da gözlerin önüne serildi.

Tek başına bütün savunmanın bel kemiği olan Davis, hücum tarafında da agresifliğini göstererek 10-15 maçlık MVP seviyesinde oynadığı bir süreçten geçti. Lakers da bu dönemde Davis önderliğinde kritik galibiyetler aldı ve “bitmiş” olarak gözüken sezon için umutlar tekrardan yeşerdi.

Ne yazık ki tam da bu noktada Davis’i kariyeri boyunca kovalayan sakatlıklar bir daha devreye girdi. Temasa bağlı olmayan bir pozisyonda sakatlık yaşayan Davis, en az bir ay sahalardan uzak kalacak. Lakers’ın Davis’in olmadığı bu bölümde çok zorlanacağı, sezonun döndürülemez bir noktaya gidebileceği ihtimaller arasında.

Yine de biz bu seçimleri yaparken sezonun bu bölümüne kadar oynanan bölümü değerlendiriyoruz. Bu sebeple Davis’in görkemli performansını da ödüllendirmemiz gerekiyordu.

Nikola Jokic, Denver Nuggets

Son iki yılın MVP’si olmadan bir ilk 5 kurmak düşünülemezdi.

Bu sezon Jokic için son iki sezondan bir nebze farklı oluyor. Bunun da çok temel bir sebebi var: Takımın en iyi ikinci ve üçüncü oyuncuları olmaları beklenen Jamal Murray ve Michael Porter Jr.’ın dönüşü.

Bu iki oyuncunun dönüşüyle birlikte bu sezon son iki yıldan biraz farklı bir Jokic izliyoruz. Artık bütün sorumluluğu o almak zorunda değil, bu da sayı istatistiklerine yansıyor.

Jokic’in istediği zaman nasıl istatistikler tutturabileceğini hepimiz biliyoruz. Bunu son iki yılda gördük. Fakat tıpkı Doncic-Dallas örneğinde olduğu gibi bu durum, takımı başarıya çok nadir taşıyor. Jokic, Denver Nuggets ile başarılı olacaksa bunu takım arkadaşlarıyla beraber yapacağının farkında. Bu sezon Doncic, geçen sezon ise Jokic için bu denli güvenebilecekleri bir takım arkadaşları bulunmuyor/du. Fakat özellikle Murray’nin dönüşü bu durumu tersine çeviriyor.

Sezona bir nebze yavaş başlasa da “Joker”ın son bölümde tekrardan vitesini arttırdığını rahatlıkla görebiliyoruz. 24.7 sayı – 11.0 ribaund – 9.2 asist ortalamaları yetmiyorsa bir de Nuggets’ın şu anda Batı Konferansı’nın zirvesinde olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Batı Konferansı Yedekleri

Arka Alan Yedek: Shai Gilgeous-Alexander, Oklahoma City Thunder

Yazının başında “birilerine haksızlık ettiğimizi hissettiren durumlar” olabileceğini söylemiştim. Shai Gilgeous-Alexander’ı All-Star ilk 5’ine alamamak bana tam olarak bunu yaşatıyor.

Önümüzdeki yıllarda birçok draft hakkına sahip olan Thunder, açık şekilde yeniden yapılanma sürecinde. Bu da onların üzerindeki beklentiyi de, hedefleri de düşürüyor. Fakat Shai, bu sezonun başından beri sergilediği performansla Thunder’ın geleceğinin parlak olduğunu bize net şekilde gösterdi.

Sezon başından itibaren 28 maçta forma giyen yıldız oyuncu, 31.3 sayı – 4.6 ribaund – 5.8 asist – 1.7 top çalma ortalamalarıyla oynuyor. Çok zayıf bir kadroya sahip olan Thunder, neredeyse her gece her takımla mücadele edebiliyorsa ve 13 galibiyet aldıysa bunun sebebi de kesinlikle Shai.

Önünde çok büyük iki yıldız ve astronomik performanslar olmasa Shai, kesinlikle All-Star ilk 5’inde yer almayı hak edecek bir oyun sergilemişti.

Arka Alan Yedek: Devin Booker, Phoenix Suns

Geçtiğimiz sezon Batı Konferansı Yarı Finalleri’nde Dallas Mavericks‘e karşı alınan yedinci maç mağlubiyetinin ardından bir yıl daha yaşlanan Chris Paul ile Phoenix Suns‘ın bu sezon yeniden üst sıralarda olması genel pencerede çok beklenmiyordu.

Sezon öncesinde Jae Crowder’ın takımda oynamak istememesi ile rotasyon da bir kişi daha daraldı. Chris Paul’ün de 32 maçın sadece 18’inde forma giydiği Suns, şu anda 19 galibiyetle liderin sadece bir maç arkasında yer alıyorsa burada aslan payını tabii ki Devin Booker’a vermek gerekiyor.

28.0 sayı – 4.8 ribaund – 5.8 asist ortalamalarıyla mücadele eden Booker, özellikle Paul’ün yokluğunda takımın belki de tek güvenilir eli olarak her gece Suns’ı sırtındı taşıyor. Takımın başarısı da düşünülünce Booker’ı yedekten de olsa All-Star’a almak kaçınılmazdı.

Ön Alan Yedek: LeBron James, Los Angeles Lakers

Yani, LeBron James’in olmadığı bir All-Star maçı göreli neredeyse iki “decade” geçecek. “Kral”sız bir maç düşünmek imkansızdı…

20. sezonunu geçiren James, Davis kısmında bahsettiğimiz gibi takım başarısı konusunda sıkıntılar yaşayan Lakers kadrosunda bireysel performansıyla herkesi etkilemeye devam ediyor.

James’in eksik olduğu tek nokta ise takımın oynadığı 30 maçın sekizini kaçırması. Artan yaşını düşündüğümüzde bu sayı, sezonun geri kalanında daha da artabilir.

Fakat 20. sezonunda 27.0 sayı – 8.5 ribaund – 6.5 asist yapan “Kral”ın kariyerinde 19. kez All-Star olmasını engelleyecekmiş gibi durmuyor…