by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
2022 takvim yılının son saatlerini yaşarken geriye dönüp şahit olduğumuz spor yılını hatırlamak, nostalji seven sporseverler olarak en büyük keyfimiz. Zira bu yıl neredeyse her sporda bahsi geçen topluluğu mutlu edecek, tarihte kalın puntolarla yer edinecek bir sürü spor olayı yaşandı.
Arjantin ve Messi’nin son kurşununda Dünya Kupası’nı kazanması, tenisin zirvesindeki iki ismin -Roger Federer ve Rafael Nadal- Federer’in emekliliğinde spor tarihine geçen fotoğrafı, Real Madrid‘in bütün imkansız senaryoları bir bir gerçekleştirerek Şampiyonlar Ligi’nde bir kez daha zirveye oturması… Gerçekten dolu dolu bir yıldı. Fakat yazının başlığından da göreceğiniz üzere bu yazıda ne bu sporlara, ne de 2022 yılında yaşananlara detaylı gireceğiz.
Basketbol açısından da tatmin edici bir yılı geride bıraktık. Avrupa’da temsilcimiz Anadolu Efes üst üste ikinci kez EuroLeague şampiyonluğuna ulaşırken İspanya belki de son 20 yılın en zayıf kadrosuyla EuroBasket 2022’de altın madalyaya uzandı. Gündemimiz olan NBA’de ise Stephen Curry, tıpkı Messi gibi belki de kariyerindeki tek “eksiği” tamamladı. 12 yıllık hasretini dindirerek genç çekirdeği ile finale çıkan Boston Celtics‘e karşı kariyerinin en özel final performansını sergileyen Curry, hem artık geçmiş gibi gözüken Warriors hanedanlığını yeniden diriltti hem de kendi kariyerine 34 yaşında bambaşka bir sayfa açtı.
Güzel anıları hatırlama seansımız bittiğine göre artık önümüze bakabiliriz. “Yeni yıl dilekleri” konseptine ne kadar inanırsınız bilemem. Şahsen benim çok önem verdiğim bir konsept değil. Fakat her yılın sonunda bu sohbetlere maruz kalmak da kaçınılmaz oluyor.
Buraya 2023 yılı için kendi hayatım hakkında dileklerimi yazamayacağıma göre, yazıya dökebileceğim bir konsepte odaklandım. NBA’de sezonun üçte birlik bölümü geride kaldı ve 30 takımın da genel pencerede bulunduğu konum iyice şekillendi. Henüz uzun bir maraton 30 takımın da önünde bulunuyor ve tıpkı bizim gibi onların da güneşin 365. kez battığı bu günde bir sonraki 365 gün için dilek tutma hakları bulunuyor.
Gelin hep beraber 30 NBA takımının yılbaşında 2023 yılından ne dileyeceğini tahmin edelim.
Atlanta Hawks: Lütfen Kendine Gel Trae Young
İki yıl önceki Doğu Konferansı Finali yolculuğunun ardından geçen sene ilk turda Miami Heat‘e karşı varlık gösteremeyen Atlanta Hawks, yıldız oyuncusu Trae Young’ın da isteği üzerine yaz döneminde tekrar rekabetçi bir kadro kurmayı hedefledi. Bu doğrultuda ligin yıldız oyun kurucularından Dejounte Murray’i kadrosuna katan Hawks, her ne kadar isim olarak büyük bir oyuncuyu kadrosuna katsa da sezon başlamadan önce Murray-Young uyumu hakkında soru işaretleri bulunuyordu.
Fakat Dejounte, gösterdiği performansla en azından kendi üzerinden bu soru işaretlerini atmayı başardı. Hatta sezon başından beri Atlanta’nın istikrarlı şekilde en iyi performans veren oyuncusu olduğunu bile söyleyebiliriz. Bogdan Bogdanovic’in de sakatlıktan dönmesiyle Hawks için işlerin iyice rayına oturmasını bekleyebiliriz. Fakat bunun için takımın bir numaralı isminin de eski formuna dönmesi gerekiyor.
Trae, sezon başından beri 27.3 sayı ortalaması tuttursa da bunu asla verimli bir şekilde yapmıyor. Saha içinden %41, yayın gerisinden ise %31 ile isabet bulan Young, iki kategoride de kariyerinin en verimsiz yılını yaşıyor. Şu anda Doğu Konferansı’nın dokuzuncu sırasında yer alan Hawks, eğer sezonun geri kalanında rekabetçi olmak istiyorsa kesinlikle Trae Young’ın kendine gelmesi gerekiyor.
Boston Celtics: Diri Bir Robert Williams
Sezonun şu ana kadarki en iyi takımı Boston Celtics, aralık ayında altı maçın beşini kaybettiği bir düşüş dönemi yaşamıştı. Son üç maçını kazanarak sezonun ilk kriz sayılabilecek dönemini aşan Celtics hakkında takım 25 galibiyetle ligin zirvesinde yer alırken olumsuz şeyler konuşmak da bir hayli zorlaşıyor.
Jayson Tatum en büyük MVP adaylarından biri, Jaylen Brown oyununu iyice keskinleştirdi, Malcolm Brogdon takıma direkt olarak uyum sağladı, Marcus Smart hala Marcus Smart, rol oyuncuları görevini yapıyor, Joe Mazzulla ilk koçluk deneyimini kendine has tarzıyla muhteşem yönetiyor… Fakat Celtics’in hali hazırda çok yüksek olan tavanını daha da yükseltebilecek bir isim daha var.
2022-23 sezonuna sakat başlayarak ilk 29 maçı kaçıran Robert Williams, Orlando Magic mücadelesiyle birlikte sahalara döndü. Williams döndüğünden beri doğal olarak henüz tam formuna ulaşamadı. Fakat hepimiz onun sağlıklıyken oyunun kaderini ne denli değiştirebildiğini biliyoruz. Ritmini yakalamış, boyalı alanda kuş uçurmayan, hücumda ikili oyunlarda dikey tehditi düzenli şekilde yaratan Robert Williams, Celtics’i oyunun iki yönünde çok daha özel bir takım haline getirecektir.
Brooklyn Nets: Kyrie Irving’in Kafasının Sahada Kalması
Brooklyn Nets‘in yaz döneminde ve sezon başında yaşadığı krizleri düşününce şu anda bulundukları konum çok daha özel bir hikayeye yol açıyor. Hepimiz takımın iki yıldızı Kevin Durant ve Kyrie Irving’in serbest oyuncu döneminde ayrılmanın eşiğine geldiğini, sonrasında da sezon başlangıcında Irving’in anti-semitik söylemleri sebebiyle medyada yaşadığı krizi biliyoruz.
Bu noktada Kevin Durant’e özel bir parantez açmak gerekiyor. Sezon başından beri 35 maçın 34’ünde forma giyen Durant, özellikle Steve Nash’in de kovulmasıyla birlikte Nets kadrosunda özel bir liderlik sergiliyor. Kyrie Irving’in de takıma dönmesiyle birlikte Nets, aralık ayında oynadığı 15 maçın 14’ünü kazandı ve Doğu Konferansı’nda ikinci sıraya kadar yükseldi.
Irving’in kafası tamamen basketbola odaklıyken ne denli özel bir oyuncu olduğunu, oyunun kaderini ne kadar değiştirebildiğini bütün basketbolseverler biliyor. Son dönemde de buna canlı canlı bir kez daha şahit oluyoruz. Bu noktada önemli olan, son yıllarda sürekli saha dışı olaylarla gündeme gelen Irving’in bu meditasyonu ne kadar sürdürebileceği. Eğer sezon sonuna kadar kafasını sadece saha içine verebilirse, düzelen savunma ve oturan rollerle birlikte Nets’in Doğu Konferansı’nda söz sahibi olan takımlardan biri haline geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Charlotte Hornets: Yol Haritasını Belirlemek
Hornets için yazın yaşanan Miles Bridges skandalı zaten sezona olan beklentileri düşürmüştü. Takımın yıldızı LaMelo Ball’un da sezona sakat başlamasıyla birlikte felaket bir sezon başlangıcı kimseyi şaşırtmayacaktı. Ne mi oldu? Hornets, dokuz galibiyetle Doğu Konferansı’nda 14. sırada yer alıyor.
Kadroda Ball harici bulunan oyuncuları tanımlamak gerekirse: Yüklü kontratlar, tavanı kısıtlı oyuncular, onlarla yaşadığın zaman onlarla öldüğün ortalama üstü isimler… Bir de sanırım bu takıma savunma yapabilen bir oyuncu bulundurma yasağı getirilmiş.
PJ Washington gibi değerli oyuncular da bulunsa da Hornets’in bu personelle yakın vadede başarıya ulaşması zor gözüküyor. Böyle durumlarda da yıldız oyuncuların takımlarından ayrılmayı seçtiğini çokça kez gördük. LaMelo Ball’un aynı rotayı seçmeyeceğini kimse garanti edemez.
Bu noktada takımın kendisine bir yol haritası çizmesi gerekiyor. Bu; daha doğru bir yapı kurup hem Ball’u mutlu etmek hem de tecrübe kazanarak beraber büyüyen bir nüve yaratmak da olabilir, bir sezonu feda edip yazın yapılacak hamlelerle geleceğe daha umutlu bakmak da…