NBA Tarihindeki İlk Hint Draft Seçimi: Satnam Singh’i NBA’den Güreşe Döndüren Yol

19/Oca/23 11:47 Ocak 19, 2023

Bilal Baran Yardımcı

19/Oca/23 11:47

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, Hindistan’da doğan ve NBA draftında seçilen ilk oyuncu Satnam Singh’in yarım kalan hikayesiyle sizlerle…

by Sopan Debb / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 16 Aralık 2022 tarihinde The New York Times‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Satnam Singh’in en sevdiği güreş hareket “helikopter”di. Bir bebek kadar büyük bisepslerini ve kaslarını kullanarak rakibini başının üstüne kadar kaldırır, çevirir ve sonra oyuncak bebek gibi zemine vururdu.

Bir gece World Wrestling Entertainment’ın bir rakibi olan All Elite Wrestling’in özel televizyon programı “AEW: Dynamite”ın kaydında hazırlanırken hareketi tanımladı. O gece Chesapeake Employers Insurance Arena’daki seyirciler daha çok güreşçi adı Darby Allin olarak bilinen Samuel Ratsch’ın karnına olan hamlesine efor göstermeden dayandığına şahit oldular.

Singh, kendisini sahne arkasına götürecek bir asansörün yanında dururken, derin bir ses tonuyla, “Mutlu hissediyorum,” dedi. Sonra yumruğunu salladı ve “Sanki birine tekme atacakmışım gibi kızgınım” dedi.

İşinin sinirlenip insanları tekmelemek olduğu -ya da en azından öyle davrandığı- düşünülürse bu iyi bir şey. Singh’in fiziği güreşte çok işe yararken kendine uygun ayakkabı bakarken ve uçakta uçarken kendisini zorluyor. Fakat hayatı boyunca tek bir amacın peşinde koşarken boyu onun için çok önemliydi: NBA’e gitmek.

Geçen sene A.E.W.’ye katılmadan önce Singh, 2015’te Dallas Mavericks tarafından seçilerek NBA’e draft edilen ilk Hindistan doğumlu oyuncu olmuştu. Singh’in seçilmesi ligin sporu Hindistan’da büyütmeye yönelik adımları için de önemli bir andı. 27 yaşındaki, ailesinin üç çocuğunun ikincisi olan Singh için çok önemli bir andı. Singh’in söylediğine göre omuzlarında çok fazla yük vardı çünkü ülkesinden draft edilen tek isim oydu.

Yedi yıl sonra bu yük yok olmuştu – tamamen seçime dayalı olmasa da. Singh’in hayatı boyunca istediği tek şey ülkesini NBA’de temsil etmekti. Shaquille O’Neal gibi ribaundları toplamak istiyordu. Fakat Singh, NBA’de yer edinmekte zorlandıktan sonra basketbol kariyeri de bir yanlışlık olduğunu söylediği hatalı bir doping testiyle yara aldı. Onun farklı yol arayışları kendisini yeni bir hayale, bir kez daha Hindistan’ı globalde temsil etme görevine sürükledi.

Babası Balbir Bhamara, “Basketbolda çok iyi iş çıkardı, şimdi de güreşte iyi iş çıkarıyor. Tanrının yardımıyla kendi ismini yaratıyor.” diyor.

“Üzerimde çok fazla göz vardı”

Bhamara, bir arkadaşının tavsiyesiyle Singh’i küçükken basketbolla tanıştırdım. Bhamara bir çiftçiydi fakat tıpkı Singh gibi o da 2 metreden uzundu. Çocuğunun boyunu fırsata çevirebileceğini gördü, bunu kendisi için yapamamıştı.

“Harika iş çıkaracak ve beni gururlandıracak.” diye düşündü. Ailenin tek odalı evinde yatak odasındaki duvarda Michael Jordan posteri asılıydı. Bhamara, Singh’in oynamayı öğrenirken onu oraya astığını söyledi.

Singh büyürken Hindistan’da basketbol ne futbol ne de kriket kadar popüler değildi. 2010’daki basketbol akademisinde bir NBA yöneticisiyle tanıştığında bir milyardan fazla nüfusu olan Hindistan’da sadece yaklaşık 4.5 milyon insan basket oynuyordu. Fakat Singh, O’Neal ve Kobe Bryant gibi NBA yıldızlarını çok sevmişti ve o zamanlarda bile kendi çapında ünlü olmuştu. Gençken Yao Ming ile karşılaştırılırdı.

Singh’in hayatını anlatan ve 2016’da Netflix’te çıkan “One in a Billion” adlı belgeselde Pencap Basketbol Genel Sekreteri Teja Singh Dhaliwal “İlk günden itibaren onun tanrının bize özel hediyesi olduğunu düşündüm.” diyor.

NBA’in uluslararası basketbol gelişimi direktörü Troy Justice, 2010’da Singh ile tanışan yöneticiydi. İkisi bir araya geldiğinde NBA, 2011’de Mumbai’deki ofisini açarak scouting programları ve antrenman akademileri kurarak Hindistan’daki genişleme planlarını uygulamaya hazırlanıyordu.

NBA, Hindistan’da ilerlemeye başlarken Singh de kendisini ABD’de buldu. 14 yaşındayken elit basketbol yeteneklerini yetiştirmesiyle ünlü IMG Academy Lisesi’ne kayıt olmuştu. Singh’in çocukluk arkadaşı Sonny Gill’in dediğine göre evinden çok uzaklarda ingilizce öğrenmeye çalışan Singh, adapte olmakta zorlanmıştı.

Fakat Singh’in fiziği onu ilgi çekici bir NBA potansiyeli yapıyordu. 2015’te drafta katıldı ve Rockets dahil birkaç takımla deneme antrenmanlara çıktı. Singh, dil bariyerinden dolayı lisede beş yıl geçirdi, bu yüzden drafta katılabiliyordu. Bollywood yıldızı Akshay Kumar onun için “ilham kaynağı” derken bazıları ise yavaş ve donuk olduğu için şansını az görüyordu.

“Deneme antrenmanlarında üstü çizilmesi çok kolay bir oyuncuydu.” diyor o zamanlar Rockets GM’liği yapan Daryl Morey. “Fakat kesinlikle NBA’de yer edinecekmiş gibi durmuyordu.”

Singh’in köyündeki birçok insan draft gecesinde seçilmesine dua etmek için toplandı. Draft gecesi Singh’in hatırladığına göre ayakları ve elleri titriyordu. İlk tur geçti, ikinci turun büyük kısmı da öyle.

Fakat 52. sıra geldiğinde Dallas Mavericks‘in sahibi Mark Cuban şansını denemek istedi.

Cuban, belgeselde Singh için “Dört beş yılda eğer gösterdiği gelişimi devam ettirirse kolaylıkla Hindistan’da basketbolun yüzü haline gelebilir. Bunun yaşanmasını bekliyorum. Tavanı o kadar yüksek.” cümlelerini kurdu.

O kadar geç sıralarda seçilen oyunculardan çoğu asla NBA’e adım bile atamazken Singh’in doğduğu ülkedeki yıldızlığı farklı seviyelere yükseldi. Hindistan’daki en büyük film yıldızlarından Amitabh Bachchan, Twitter’dan “Hindistan NBA’e gidiyor… Şimdi de NBA’in Hindistan’a gelme zamanı!” yazarak Singh’i kutladı.

Fakat Singh’in Amerikadaki basketbol kariyeri suya düştü. Hiçbir normal sezon NBA maçında forma giymedi ve Dallas’ın gelişim takımında da iki sene boyunca nadiren oynadı. NBA, yavaş uzunlardan daha atletik bir oyun tarzına doğru evriliyordu. Singh, NBA’e geri dönmek isterken Kanada’da Hindistan Milli Takımı için oynamak istedi.

“Kalbi çok kırılmıştı. Bütün gün bu konuyu konuşuyordu.” diyor Gill.