by Scott Cacciola / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 4 Ocak 2023 tarihinde The New York Times‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Steven Adams, Yeni Zelanda’nın kırsal kesimlerinde sadece istisnai uzun boylu bir çocuk olarak yaşıyorken hayatının çiftçilik ile geçeceğini düşünmüştü bir keresinde…
Sıkı çalışmaya, ailesine ve istikrara her zaman çok önem verdi. (10’dan fazla kardeşin en küçüğü olarak diğerleriyle birlikte çalışmaktan başka seçeneği yoktu.) Sonrasında o zamanlarki basketbol koçlarından biri ona bit pazarından bir çift spor ayakkabısı aldı. O ayakkabıları her yerde giydi Adams.
Bugünlerde ise 29 yaşındaki Adams’ın yüksek profilli ve iyi maaşlı bir mesleği var: Grizzlies‘ın pivotluğu ve NBA’in en iyi takım arkadaşlarından biri… Savunma yapıyor. Küfür ediyor. Ribaund alıyor. Küfür ediyor. Şaka yapıyor. Küfür ediyor.
İlk yılını geçiren forvet David Roddy, Adams için “Tanıdığım en komik insan.” diyor.
Süreç esnasında Adams, Batı Konferansı’nın en iyi takımlarından biri olarak şampiyonluk umutları taşıyan genç bir takımda kendini sevdirdi. Oklahoma City’de Russell Westbrook ve Kevin Durant gibi isimlere yardımcı oluyorken Adams, şimdi de Memphis’te Ja Morant’in etrafında şekillenen takımda yer alıyor. Ligin en değerli yıldızlarından biri olan Morant, kendisini Adams’ın getirdiği şeylerden yararlanan insanlardan biri olarak görüyor.
“Bizim için yaptığı birçok şeyin gözardı edildiğini düşünüyorum. İnsanların onu izlemesinin zamanı geldi.” diyor Morant.
Dövmeleriyle, gür sakalıyla, uzun saçlarıyla Adams, evinde bir balık teknesinde de olabilirdi. Bunun yerine o, NBA’in açık ara en çok hücum ribaundu alan oyuncusu. Ekstra şut imkanı tanıdığı için takım arkadaşlarının ve koçların çok değer verdiği bir istatistik olan hücum ribaundlarının yanında kendine has liderliğini de yansıtıyor.
Grizzlies‘in Knicks karşısında sezonu galibiyetle açtığı maçta bu ortadaydı. Maçın sonlarındaki bir molada Adams, şutör guard John Konchar’dan havlusunu alıp -dürüst olalım- o anlarda daha önemli bir rol oynayacağı belli olan Ja Morant’e vermişti. Maçı 12 sayıyla bitiren Konchar, boş kalmış ellerine bakmak zorunda kalmıştı.
Yakın zamanda düzenlenen bir antrenmanın ardından Konchar, Grizzlies’a geçtiğimiz sezon başlamadan önce yapılan takasla New Orleans’tan gelen Adams ile ilk tanıştığı anı hatırladı.
“Ne bekleyeceğimi bilmiyordum.” diyor Konchar. “Adam 2.10 boyunda ve biraz korkutucu gözüküyor.”
Konchar, Adams’ın birçok iyi özelliğini saymaya devam etti: Şaka zamanlamaları, müzik zevki, fiziği ve gücü, hücum ribaundlarına olan doğal yeteneği… Sonrasında da röportajı bitirirken Adams’ı gördü.
“Steve-O!” diye bağırdı Konchar. “Senin hakkında birçok güzel şey söyledim.”
Adams ise Konchar’a bunları yemediğini belli edecek kısa bir bakış attı.
Roddy ise şunları söyledi: “Dürüst olmak gerekirse bütün genç oyuncuları kanatlarının altına aldı. Ben de ondan olabildiğince fazla şey öğrenmeye çalışıyorum.”
Adams’ın bir basketbol oyuncusu olarak sergilediği yaklaşımların çoğu çocukluğuna dayanıyor. Geniş bir aileden geldi. Adams’a göre babası Sid’in 14 çocuğu vardı, bazı kardeşleri ise bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyor. Adams aynı zamanda tradeji ve kayıp nedir, onu da gördü. Eğlenmeye bayılsa da ne zaman ciddi olacağını da biliyordu.
Adams, bir röportajında “Aileler yürütmesi zor şeyler. Açık ve dürüst olmak zorundasınız. Gereğinden kibar da olamazsınız. Her zaman cesaretlendirmek olmaz. Hayır, karşınızdakine işleri batırdığında bunu söylemelisiniz. Bu yanlış bir hareket değil.” demişti.
“Genelde dürüstlük rahatsız edicidir ve insanlar bunu sevmez. Fakat NBA’de bu önemlidir çünkü çabuk sonuçlar almaya ihtiyacınız vardır. İki günde bir maç oynuyoruz, problemin kaynağına inmemiz gerekiyor.”
Adams’ın 2018’de yayınladığı “Benim Hayatım, Benim Kavgam: Yeni Zelanda’dan OKC Thunder‘a Yükseliş” adlı otobiyografisinde de aile, toplum ve evet, takım arkadaşlığı konseptleri de yer alıyor. Adams, kitabıyla gurur duyuyor.
“Birkaç kelimeyi bir araya getirdim, değil mi?” diyor.
Çocukken spor yapmaktan ve ablaları tarafından itip kakılmaktan bahsediyor. (Ablalarından biri, Valeria Adams, iki kez Olimpiyatlarda gülle atma dalında altın madalya kazandı ve Tokyo’da bronz madalya kazandıktan sonra emekli oldu.) Babasının ölümünün ardından yaşadığı zorluklardan bahsediyor. Babası, Steven 13 yaşındayken ve onu kamplara yönlendiren, fırsatlar sunan yerel koçlarıyla basketbola adım atarken kanserden vefat etmişti.
Aynı zamanda Pittsburgh Üniversitesi’ne gitmeden bir sene önce Notre Dame Hazırlık Okulu’nda yalnız kalmaktan da bahsediyor. O zamana kadar Adams’ın söylediğine göre etrafında sıkı bir çevre olmasına, ona her durumda yardım edecek arkadaşları olmasına alışmıştı. Bu tarz bir toplumun eksikliği de Adams’a acı vermişti.
2013 NBA draftında 12. sıradan seçilerek Thunder‘a katılırken de bu tarz bir şeyin parçası olmak, hatta böyle bir şeyi yaratanlardan biri olmak onun öncelediği şeylerden biriydi. Durant ve Westbrook’un liderliğini yaptığı takımda Adams, ona doğal olarak düşen kirli işleri yapmaktan mutluluk duyuyordu: Şutları bloklamak, perde kurmak, ribaund almak ve savunma yapmak…
İyi bir takım arkadaşı olduğu kadar rakipler için de sinir bozucu bir isim Adams. İlk senesinde üç maç üst üste altı faulle oyundan atılmıştı. Vince Carter ve Nate Robinson kendisine yumruk salladı. Sonrasında ise 2016 Batı Konferansı Finalleri’nde Golden State‘e karşı oynanan kritik maçta Draymond Green, onun kasığına tekme attı.
O zamanlar Adams, birçok oyuncunun ona karşı olan bu agresif tavrının sebebini merak ediyordu. Onların bir çoğunun çocuk olduğunu düşündü. Burada yine geniş bir ailede büyümenin altını çiziyor. Kitabında da yazdığı gibi: “İşin sırrı evin hakemlerine yakalanmadan kardeşlerini sinir edebileceğin kadar etmekti.” Burada bahsi geçen hakemler ise ebeveynlerinden biri oluyor.
Grizzlies’ta Adams için işler iyi gidiyor. Çarşamba günü Charlotte Hornets‘a karşı oynayacakları maç öncesinde Adams, üst üste kazanılan üç maçta 11.7 sayı – 20.3 ribaund (evet, yanlış yazmadık) ortalamaları tutturdu. Cumartesi günü Pelicans‘a karşı 21 ribaund almıştı. Bir sonraki gün Sacramento Kings‘e karşı 23 ribaund alana kadar bu durum büyük bir şeymiş gibi gözüküyordu.
“Bunun arkasında bir bilim yok.“ diyor Grizzlies koçu Taylor Jenkins. “Sadece doğru pozisyon alıyor, takım arkadaşlarını okuyor ve topla iyi bir ilişkisi var. Bu kadar basit.”
Adams, hücum ve savunma ribaundları arasındaki ince farkların bazılarından bahsetti. Hücum tarafında topa atak etmek için çok daha özgür olduğunu söyledi. Savunmada ise sorumlulukları daha fazla. Örnek olarak, şut atıldığında savunmada rotasyon yapıyor olabilir ve o durumda birilerine box-out yapmak zorunda.
İki durumda da yapması gereken bir şey olduğunun farkında: Takımına yardım etmek. Bu, birçok farklı durumda onun tek bildiğiydi zaten.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!