by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de 2010’lu yılların ortalarıyla birlikte basketbolun değişimine ve gelişimine tanıklık ettik.
Ağırlıklı olarak üçlük çizgisinin içinden ve iki uzunla birlikte oynanan basketbol, Golden State Warriors‘ın baş aktör olduğu bir sürecin ardından bugünkü halini aldı.
Basketbolda şut tercihleri, oyun temposu ve diğer tüm faktörler evrim geçirince eski dönemin bazı oyuncuları da bu yeni taleplere karşılık veremez hale geldi. Bu yüzden, özellikle 2015 yılından sonra ligdeki kaliteli ilk beş oyuncuları veya tamamlayıcı parçalar havuzdan birer birer silindi.
Eurohoops Fırın, bugünkü yazısında NBA’de modern basketbola ayak uyduramayan ve bu sebeple piyasadan silinen oyuncuları derliyor.
Al Jefferson
NBA’de 2004 ila 2018 arasında 14 yıl yer bulan Al Jefferson, bir dönem ligin kaliteli uzunları arasında ismini lanse ettiriyordu. 2007’den 2014’e kadar olan süreçte 19.2 sayı – 10.8 ribaunt – 1.5 blok ortalamalarıyla mücadele etti. Ancak 2015 civarında basketbolun geçirdiği evrimden en çok zarar görenlerden birisi de o oldu.
2013-14 sezonunda vasat bir kadroyla playofflara ulaşmayı başaran Charlotte Bobcats’te başaktör Al Jefferson’dı. Bobcats’in en büyük hücum silahı ise Big Al’ın sırtı dönük hücumlarıydı. O sezon NBA’in en iyi üçüncü beşine seçilen Jefferson, maç başına 10’dan fazla sırtı dönük hücum oynuyordu. Düşük tempoyu ve boyalı alan güreşini seviyordu. Fakat 2015’ten itibaren oyunun üçlük çizgisine doğru gerilemesi ve temponun gitgide yükselmesiyle birlikte Jefferson gibi oyuncuların da değeri azaldı.
Jefferson, 30 yaşına geldiğinde NBA’den yavaş yavaş silinmeye başladı. Hızlı bir şekilde çakılan Big Al, 2016-17 sezonunda maç başına 14 dakika oynayan bir pivot haline geldi ve 2017-18’den beri onu gören olmadı. Jefferson, ilerleyen yaşı sebebiyle elbet bir gün düşüşe geçecekti. Ancak basketbolun değişimi, Jefferson’ın son kullanım tarihini birkaç yıl öne aldı.
Evan Turner
2010 NBA Draftı’nın ikinci sıra seçimi Evan Turner, günümüzde çok değerli bir yan parça olabilirdi. Savunmada birkaç pozisyonla eşleşebilen, topu yere vurabilen, ikili oyun yönlendirebilen pasör bir kanat oyuncusuydu. Ancak yeni basketbolun temel gerekliliğini karşılayamadığı için yavaş yavaş düştü ve 31 yaşında emekli oldu.
Evan Turner, şut eksiğinden ötürü top elinde değilken yeterli tehdidi yaratamadı. Bu durum, günümüzde hücum takımlarının pek tahammül edemediği bir şey. Özellikle playoff ortamında… Halbuki Turner gibi her şeyden yapabilen çok yönlü kanat oyuncuları bugünlerde çok rağbet görüyor. Tabi yayın gerisinde bariz bir zaaf yaratmamaları şartıyla.
NBA’de 2010 ile 2020 arasında 10 sezon varlık gösteren Turner, ilk 4 senesinde çıkış yapması beklenen bir gençti. Sonraki 4 yıllık süreçte iyi bir tamamlayıcı parçaya dönüştü. Fakat daha sonrasında değer kaybetmeye başladı ve son senesinde Atlanta’da 13 dakika ortalamayla oynadı.
Kenneth Faried
Basketbolun 2015 civarında yaşadığı değişim, yalnızca dış şut ve uzunların ayak çabukluğundan ibaret değildi. Hücumda sahaya farklı şeyler katamayan uzunların kariyeri de zor bir sürece girdi. Onlardan birisi de Kenneth Faried’di.
2011 NBA Draftı’yla lige giren Faried, fantastik atletizmi ve ribaunt becerisiyle adından sık sık söz ettiriyordu. Bunu 2014 Dünya Kupası’ndaki performansıyla taçlandırdı. Fakat Faried’in görkemli günleri pek uzun sürmedi çünkü takımına başka bir şey getirmiyordu. Geleneksel uzunlar zaten gün geçtikçe değersizleşiyordu. Pazarda bu tip oyuncuları oldukça kolaylaştı. Üstelik Faried boyalı alanda küçük kalıyordu. Yetenek seti ona pivot olmasını söylerken Faried’in fiziksel özellikleri (203 cm) onu uzun forvete itiyordu.
Keskin sorunlara sahip olan The Manimal, takvim yaprakları ilerledikçe gözden düştü. Bunu birkaç sakatlık takip etti ve Faried 29 yaşında oyuncu havuzunun dışına itildi. Şu anda G-League’de forma giyse de Faried gibi bir uzunu tekrar ligde görmemiz biraz zor.
Monta Ellis
Monta Ellis, NBA tarihinde ikinci yılında en çok gelişen oyuncu ödülünü kazanan istisnai oyunculardan birisi. Ellis, Golden State Warriors‘ın Stephen Curry öncesinde bel bağladığı isimdi. Üstelik meşhur Andrew Bogut takasında da Warriors‘ı epey düşündürmüştür. Fakat Ellis’in kariyeri Curry kadar görkemli olamadı.
NBA’de üst üste 8 sezon 20 sayı barajı civarında dolaşan bir oyuncu oldu ancak 2015 sonrasında bir anda çakıldı ve 2017’de ligden bir anda silindi. Bu sert düşüşün saha dışı sebepleri de bulunsa da, Monta Ellis yeni dönemde pek tercih edilmeyen bir oyuncu haline gelmeye başlamıştı. Ellis’in günahlarından birisi, 2 numara için küçük kalıyor olmasıydı. Bunun yanı sıra skorer oyunu orta mesafeye dayalıydı ve bunu pek verimli kullandığı söylenemez. Orta mesafenin değersizleşmeye başlaması Ellis için bir şanssızlık.
NBA’de 12 yıllık deneyime sahip olan Monta Ellis, 30 yaşında lig dışında kalana kadar 17.8 sayı – 4.6 asist ortalamasıyla mücadele etti.
Jahlil Okafor
Jahlil Okafor’un NBA kariyeri diğerleri kadar uzun olmadı. Ancak basketbolun evriminden belki de en çok Okafor nasibini aldı. 2015 NBA Draftı’nın 3. sırasında Philadelphia Sixers tarafından seçilen Okafor, sırtı dönük oyunlardaki etkisiyle büyük tehdit yaratıyordu. Yüksek bir hücum tehdidi bulunsa da, yetenekleri 2010’lara değil 1990’lara hitap ediyordu. Bu yüzden lige girdiği ilk andan itibaren bunun etkisini hissetti.
Sakatlıklar da Jahlil’in peşini bırakmadı. Ancak Okafor’un ligde tutunamamasının sebebi tam olarak bu değildi. Sağlıklı kalsa bile ligde büyük yerlere ulaşması pek mümkün gözükmüyor. Günümüzde sırtı dönük oyunlarıyla bildiğimiz oyuncular bu tehdidini pasör becerileriyle kombinliyor. Jokic, Embiid, Sabonis, Alperen gibi uzunlar rakibin getirdiği ikili sıkıştırmaları avantaja çevirebiliyor. Fakat Okafor yalnızca kendisi için yaratıyor.
Okafor’un ligden düşmesi pek zaman almadı. NBA’de 6 sezon bulunan Okafor, kısa sürede bench oyuncusu haline geldi ve şu anda G-League’de ter döküyor.
Michael Carter-Williams
Listemize bir diğer Philadelphia seçimiyle devam ediyoruz… Michael Carter-Williams, NBA’de son dönemlerin en dramatik düşüşlerinden birisini yaşadı. 2013 NBA Draftı’nın 11. sırasında seçilen MCW, ilk senesinde büyük bir etki yaptı ve Yılın Çaylağı olmayı başardı. İkili oyunları yönlendiriyor, takım arkadaşlarına pozisyon yaratıyor ve fiziğiyle savunmada rakibinin gününü zorlaştırıyordu.
Fakat tüm bunları daha değerli hale getirecek parça eksikti: Şut tehdidi. MCW, hücumda ne bir şut tehdidi yaratıyordu ne de çember etrafında etkili bir bitiriciydi. Bu durumdan ötürü savunmalar onu pek ciddiye almıyordu. Ona boşluk bırakıyor ve perdelerin altından geçiyorlardı. Tüm bekleyişlere rağmen şutunda bir türlü ilerleme kaydedemedi.
Bireysel tehdidi bu kadar zayıf olan bir guardın ana top yönlendirici olma macerası pek başarılı olmadı. Seneler ilerledikçe rolü azaldı ve ligde kontrat bulamaz hale geldi. 2013-14 sezonu Yılın Çaylağı, ligde 8 sene kaldı ve 2020-21’de unutuldu.
Roy Hibbert
Roy Hibbert, bu listede All-Star olmayı başarmış tek oyuncu. Üstelik bu mertebeye iki kez ulaştı. 2011-12 ve 2013-14’te All-Star seçildi, 2013-14’te sezonun en iyi savunma takımına seçildi. Buna rağmen NBA kariyeri yalnızca 9 yıldan ibaret kaldı.
Hibbert, yakın tarihte gördüğümüz en sert düşüşlerden birisini yaşamış olabilir. All-Star olduktan yalnızca 3 yıl sonra, üstelik 30’lu yaşlarına yeni adım atmışken ligden silindi. Hibbert’ın en büyük sorunu ayak çabukluğu ve dikey sıçramaydı. Modern basketbol, uzunların daha mobil olmasını ve gerektiğinde kısaların karşısında kalmasını isterken Hibbert NBA’in en hantal oyuncularından birisiydi. Atletizm eksiğinden ötürü gerek savunmada gerek çember etrafında etkisi düştü. Faul problemi de cabası.
Günümüzde ayakları hantal olan uzunlar ligden tamamen silinmiş değil. Ancak bu oyuncuların atletizm ve faul gibi ciddi problemleri yok. Hibbert, birçok açıdan göze çarpan eksiklere sahip olduğu için, Indiana Pacers gibi konfor alanından uzaklaşınca bir daha eskisi gibi olamadı. Özellikle Los Angeles Lakers macerasında beklentilerin çok altındaydı.
Greg Monroe
Detroit Pistons, başarılı geçen 2000’li yılların ardından yapılanmaya gitme kararı aldı ve 2010 NBA Draftı’nın 7. sırasından Greg Monroe’yu kadroya katarak ilk adımı attılar. Monroe, henüz ikinci senesinde iyi bir sıçrama yaptı ve istatistiklerini 15.4 sayı – 9.7 ribaunt seviyesine ulaştırdı. Daha sonrasında hiçbir zaman beklenen patlamayı yapamadı ama bu seviyeyi korumaya devam etti.
2015’te Andre Drummond çıkış yapınca daha fazla hareket alanına sahip olmak için Milwaukee Bucks‘a imza attı. Ancak Monroe için işler bu noktadan sonra hep tepetaklak gitti. Basketbolun taleplerine cevap veremez hale geldi çünkü Monroe arada kalmış bir oyuncuydu. 4 numara ile 5 numara arasında sıkışıp kalmıştı ve bu durum onun adına sorun yarattı. 5 numarada yeterli bir çember koruyucu değildi, 4 numarada ise şutu ve ayak çabukluğu yetersiz kalıyordu.
Monroe’nun çöküşü hızlı oldu. 2011-12’den 2015-16’ya kadar olan süreçte 15.6 sayı – 9.5 ribaunt ortalamaları yakaladı ve kendine bir standart tutturdu. Fakat 2016-17 ve sonrasında basketbolun değişimi, Milwaukee’de Giannis ile Jabari Parker’ın ortaya çıkması sebebiyle rolü hızla azaldı. Kısa sürede bench oyuncusuna dönüştü ve 29 yaşında Avrupa’ya geldi. İki sene Avrupa macerasının ardından 2021-22’de kısa vadeli kontratlar buldu ama NBA’de tutunmayı başaramadı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!