by Tim Cato / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 18 Ocak 2023 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
60 sayılık triple-double’dan iki gün sonra Luka Doncic, American Airlines Center’daki soyunma odasından başka bir odaya adımını atarken benim laptop’ımdan onun genç zamanlarından kesitler izlediğimi fark etti.
Doncic’in kariyerinin en görkemli performansını yaptığı günden bugüne duyguları kaybolma seviyesine geldi. Maçı berabere getiren şutun ardından yaptığı sevinci çoktan aştı. Yanından geçerken onu tarihin en iyi oyuncularıyla kıyaslayan televizyon programlarına artık bakmıyor. Şimdilerde Doncic daha çok yorgun ve önceki başarılarını düşünmektense gelecek maçtan önce çekeceği uykuyu düşünüyor.
New York Knicks‘e karşı mucizevi bir maçı uzatmaya götüren şut, uzatmada gelen tarihi bir geri dönüş galibiyeti ve lig tarihindeki ilk 60-20 triple double özelliklerini içeren 60 sayı – 21 ribaund – 10 asistlik performansı bu tarz rekorlarla dolu kariyerinde bir başka rekor olarak yer ediniyor sadece.
Bu yüzden Doncic’in o maçın ardından düzenlenen basın toplantısında bir soruya verdiği cevap dikkat çekti: “Herhangi bir seviyede en son ne zaman 60 sayı attığını hatırlıyor mu?” sorusuna verdiği cevap. O sayı NBA’deki rekorunu gösterse de başarılarla dolu kariyerinin bir bölümünde bir defa daha başarmıştır zaten.
Değil mi?
“Hiçbir zaman.” diye cevapladı Doncic.
Ben de kendisine bir önceki bireysel rekorunun kaç olduğunu sordum. 10 yılı aşkın süre önce oynanan bir maçtı, daha önce hiç 60 atmadığını doğrulamak için sorulduğunda Slovenyalı koçların ve Avrupalı yetenek avcılarının hatırladığı bir maçtı… Peki Doncic hatırladı mı?
Tam olarak olmasa da biraz hatırlamış, itiraf etti.
Odada kendi küçüklüğünün highlight’ları dönerken bir gözlem yaptı:
“Genel olarak şu anda nasıl oynuyorsam öyle.” dedi Doncic.
Doncic’in o gece kırdığı bütün rekorların yanında bir tanesi daha vardı: Kariyerinin herhangi bir maçında attığı en yüksek sayı. 11 yıl dayanan kariyer rekoru ise 13 yaşındaykenki 54 sayılık performansıydı.
Uluslararası bir 13 yaş altı turnuvasında yaşanmıştı bu. Genelde Doncic kendi yaş grubuyla oynamasa da o turnuvadaki rakipleri yaşıtlarıydı.
Slovenya’nın en öne çıkan basketbol kulüplerinden Olimpija Ljubljana’nın koçların genç oyuncularla üç yıllık döngülerle çalıştığı bir sistemi var. Fakat olağanüstü Doncic için hazırlanmış bir sistem yoktu. Sekiz yaşındayken ilk kulüp antrenmanına geldiğinde 12 yaş altı takımına yükseltilmesi 16 dakika sürmüştü.
13 yaş altı takımının yeni koçu Jernej Smolnikar da Doncic ile böyle tanıştı. 1999 doğumlu Doncic’in genelde oynadığı 1996’da doğmuş oyuncularla olan döngüsünü henüz bitirmişti. O. turnuva, Smolnikar’ın yeni sorumlu olduğu jenerasyonun ilk turnuvasıydı ve Doncic de onlara katıldı.
O takımı çalıştıran Jernej Smolnikar “Takım beraber çok antrenman yapmamıştı fakat Doncic’in dominasyonu o zamanlar bile çok yüksek bir seviyedeydi. Bu yüzden de kazanmak için hırslıydık.” diyor.
Ljubljana’dan altı saatlik araba yolculuğu mesafesindeki Roma’da oynanan turnuvanın izleyici kitlesi taraftarlardan çok aile üyeleriydi. Smolnikar, oyuncularının yeni yeni yaygınlaşan akıllı telefonların etrafında toplanıp İtalyan rakipleriyle online çeviri kullanarak dil bariyerlerini yıkmaya çalıştıklarını hatırlıyor.
“İtalyanca ve Slovence birbirinden çok farklı iki dil. Çocukları hatırlıyorum, ben hariç herkeste akıllı telefon vardı. Ben hala şu Nokia telefonunu kullanıyordum.” diyor Smolnikar.
Kültürel farklılıklar Doncic sahaya çıktığında hiçbir farklılık yaratmadı. Farklı basket topları bile -İtalyanın alt yaş liglerindeki toplar Slovenya’da kullanılanlardan küçüktü- onu etkilememişti. Doncic, 16 takımlık turnuvayı domine etti ve yarı finaldeki 29 sayı – 15 ribaundluk performansı İtalya’nın SS Lazio ile oynanacak finali hazırladı.
“Luka’nın oynaması için olan beklentiler gittikçe artıyordu. Finalde herkes onu destekliyordu, yerel insanlar bile onu destekliyordu. Yıldız gibiydi. İki günde yıldız olmuştu.” diyor Smolnikar.
O yaz turnuvanın birkaç ay sonrasında Doncic, İspanya’ya taşınıp Real Madrid‘in alt yaş akademisine katılmaya karar verdi. Kulüp halihazırda Doncic’e olan ilgisini belli etmişti fakat Doncic ve ailesi hala bunun doğru hamle olup olmadığına emin değildi.
“Son anda karar verdim çünkü bilmek isteyip istemediğimi bile bilmiyordum.” dedi Doncic geçtiğimiz ay The Athletic’e.
O zamanlar bilse de bilmese de o final maçı Real Madrid‘e gitmek ve onu basketbolun zirvesine taşıyan yolculuğu başlatmak için yeterli olmuştu. Doncic, final maçında Olimpija Ljubljana’yı 104-76’lık bir galibiyete taşıdı ve turnuvanın MVP’si seçildi. Maçı 54 sayıyla tamamlamıştı ve tabii ki triple-double da yapmıştı.
10 Nisan 2012’de Doncic’in performansından bir gün sonra attığı her basketi gösteren altı dakika 10 saniyelik bir video bulunuyor.
13 yaşındaki Doncic tabii ki de şimdikinden farklı gözüküyor. “Diğer herkesten biraz büyüktüm.” diyor kendisi de. Doncic, 1.80 boyuna uzamıştı ve fiziksel avantajları vardı.
Yine de videodaki oyuncu kesinlikle Luka Doncic. Savunmacıların etrafından süzülüp yumuşak floater’lar bırakıyor. Omzunun üstünden takım arkadaşlarına boş şut yaratacak paslar fırlatıyor. Belinin arkasından paslar atıyor. Hatta kendi yarı sahasında bir savunmacının bacak arasından top sürüyor.
“Gerçekten harika olan şey bu 54 sayıyı 60 attığı gündeki rahatlığıyla attı. Eğer incelerseniz, Luka şu anda olduğu oyuncuya çok benzer oynuyor.” diyor Smolnikar.
Bir süre sonra Madrid’e taşındığında Doncic, kendisinden büyük oyuncularla oynamaya döndü. 15 yaşındayken A Takımla antrenmanlara çıkmaya başladı, bir yıl sonra Real Madrid’te ilk maçına çıktı ve uluslararası yetenek avcılarının dikkatini çekmeye başladı.
“Gençlik kariyeri kısa sürdü.” diyor Mavericks‘te uzun yıllardır Avrupa temelli yetenek avcılığı pozisyonunda çalışan Robert Carmenati. “Luka, gençken çok az alt yaş maçı oynadı.”
Bu açıdan bakınca Doncic’in daha önce hiç 60 sayı atmaması mantığa biraz daha oturuyor. Doncic’in de söylediği gibi: “Benden büyüklerle oynuyordum.”. 10 yıldan fazla zaman önce İtalya’da düzenlenen bu turnuva Doncic’in kariyerinde kendi yaşındakilere karşı oynadığı tek sefer olabilir.
Matteo Garzia ise forma giydiği bu turnuvayı başka bir sebepten dolayı hatırlıyor.
Doncic MVP seçilirken Garzia da turnuvanın en seçkin oyuncusu ödülünü almıştı. Doncic’in 13 yaşındaki oyuncunun yanında kule gibi kaldığı, iki oyuncunun da madalyalarının takılı olduğu bir fotoğraf bile var. Bundan birkaç yıl önce Garzia, bu fotoğrafla karşı karşıya geldi ve ikisinin kariyeri arasında yaptığı ironik bir karşılaştırmayla sosyal medyada paylaştı. Şunları yazmıştı:
“Luka Doncic: 1 Avrupa Şampiyonası altın madalyası, 1 EuroLeague, 3 İspanya Ligi şampiyonluğu, 1 NBA Yılın Çaylağı, Dallas Mavericks‘te oynuyor, 29.3 sayı – 9.6 ribaund – 9.0 asist ortalamalarıyla oynuyor, %48 ile şut atıyor, Jordan ile 50 milyon dolarlık anlaşma imzalıyor, Instagram’da 3.5 milyon takipçisi var ve hala alçakgönüllü bir insan.
Matteo Garzia: 1 kez bölgesel takıma çağrıldı, 1 kez Livor turnuvasının MVP’si oldu, Serie D’deki Alvisian genç takımında oynuyorum, 10 sayı – 0 ribaund ortalamalarıyla mücadele ediyorum.. Ödeme yapılmıyor, muayene için 50 avro verilmişti, 160 dolar verdiğim bir çift Jordan ayakkabım var, Instagram’da 732 takipçim var ve hala alçakgönüllü bir insanım.”
Doncic, fotoğraf gösterildiğinde Garzia’yı hatırlayamadı. O fotoğraf çekildiğinden beri Doncic daha da uzadı ve daha prestijli ödüller kazandı. Geçen ayki 60 sayılık performansının ardından televizyonda “Beni iyileştirecek bir biraya ihtiyacım var.” diyecek kadar yaşlı.
Garzia ise o fotoğraf sorulduğunda hala güldüğünü söylüyor. Onun basketbol kariyerinin en önemli anları Doncic’in unutulan rekorlarla dolu kariyerinin bir başka unutulan rekoru. Garzia şu günlerde Doncic’i televizyonlarda izleyerek keyif alsa da 13 yaşındaki rekabetçi çocukla yan yana durduğunu hatırlamayı seviyor.
“Basketbol oynamayı seven iki çocuktuk.” diyor attığı mesajda. “Bu muhteşem sporun asıl güzelliği bence bu, hayatınız boyunca bir-iki kere yaşayabileceğiniz bu başta çok önemsiz gözüken ancak sonrasında sonsuza kadar sizinle kalacak anılar…”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!