NBA: Kaybolmaya Yüz Tutan Post Oyununun Son Temsilcileri

20/Şub/23 13:15 Şubat 20, 2023

Bilal Baran Yardımcı

20/Şub/23 13:15

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, modern NBA’de neredeyse hiç yeri kalmayan sırtı dönük oyunun zanaatkarlarıyla tarihine ve bugününe odaklanıyor.

by Chris Ballard / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 18 Ocak 2023 tarihinde Sports Illustrated‘ta  yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

2009 yılında Lakers ile dördüncü şampiyonluğunu kazandıktan kısa bir süre sonra Kobe Bryant, Los Angeles’tan Houston’a uçtu. Oradan da arabasıyla banliyöleri, alışveriş merkezlerini geçerek batıya doğru bir saat direksiyon salladı ve engebeli tarım arazilerine ulaştı. Dolambaçlı bir yol onu bir dizi demir kapıya ve yolun hemen aşağısında bir spor salonuna getirdi. İçeride Kobe’nin görmek için bütün ülkeyi dolaştığı adam bekliyordu – Bryant’ın oyununu bir üst seviyeye çıkarmasına yardımcı olacağını düşündüğü bir adam.

Hakeem Olajuwon, Rockets ile iki kez şampiyon ve bir kez MVP olduktan sonra emekli olmuş, emekliliğinden yedi sene geçti. Savunmada dominant bir güç olsa da belki de en çok bilindiği noktaları zarif post hareketleri, spin hareketleri ve savunmayı ters ayakta bırakan, saniyede yok olmuş bir adamı savunmak zorunda bırakan geriye çekilerek şutlarıydı. Onun özel “shimmy”si kendi lakabını bile aldı: “The Dream Shake”

Emekli olduktan sonra Olajuwon, Texas yakınlarından büyük bir arazi kiraladı ve oraya son teknoloji bir spor salonu inşa ettirdi. Bu spor salonu bir süre sonra ligdeki uzun oyuncuların durağı oldu. Koçlar ve genel menajerler Olajuwon’u arayıp uzunlarına yardımcı olmasını istedi.

Kobe’nin durumunda ise Lakers, Houston’da Rockets ile oynadıktan sonra Kobe, Olajuwon’u takip etmişti. Bryant, “Bu yaz gelip seninle çalışmak istiyorum.” demişti. İlk başta Olajuwon, Kobe’nin ciddi olup olmadığını anlamadı. Fakat Kobe’den bahsediyoruz. Evet, çok ama çok ciddiydi.

Böylece o yılın ilerleyen günlerinde Bryant, Olajuwon’un spor salonundaki potaların altında durdu, Hakeem işin inceliklerini anlatırken onu dinledi. Savunmacının pozisyonunu nasıl hissedersin ve kilolardaki en ufak dengesizliğe nasıl tepki vermelisin? Giriş pasını yakalarken nasıl zıplamalasın ki yere düşmeden bile harekete geçebilesin?

Bryant hızlı öğreniyordu. Olajuwon’un deyimiyle en çabuk öğrenen öğrencisiydi ve o sonbaharda bazı hareketler yapmaya başladı. İki yıl sonra da LeBron James oraya gitti ve üç gün boyunca sırtı dönük oyunda kendisinden daha küçük oyuncuları nasıl cezalandıracağını öğrenmeyi umdu. (Hakeem, Kobe veya LeBron’dan para almadı)

Dünya üzerindeki en iyi iki oyuncunun Texas’taki bir çiftlik arazisine gidip Olajuwon ile beraber çalışması bu yeteneklerin bir zamanlar ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.

Fakat bunlar yaşanalı 10 yıldan fazla geçti ve bu süre NBA için oldukça uzun bir süre.

Başlarda yavaşça, sonrasında birdenbire oyun evrimleşti ve potadan iyice uzaklaştı. İki metre üzeri oyuncular perimetreye çıkmaya, üçlük atmaya ve dribbling üzeri üretmeye başladılar. Modern uzunlar Kevin Durant gibi oynuyordu, Kevin McHale gibi değil. Olajuwon’u arayan insan sayısı azaldı. Şimdilerde ise “Kimse artık sırtı dönük oyun oynamıyor.” diyor.

Gerçekten de günümüzde en çok post-up kullanan Nuggets ve Sixers, maç başına yaklaşık altı şut deniyor. Bu, 2010 yılında ligin ortasında yer alan takımın yarısı kadar. Aynı zamanda günümüzde en az üçlük kullanan takımlar bile maç başına 30 üçlük deniyor.

Bazıları -hatta çoğunluk- bunun kötü bir şey olmadığını, günümüzde tempo ve alana dayalı basketbolun pivotların sırtı dönük oyununu izlemekten daha keyifli olduğunu söyleyebilir.

Fakat her türlü evrimde kaybolan bir şeyler de var. Bazen bu çok küçük bir değişimdir, bazen ise bütün bir kültür veya dil değişir.

Şimdilerde sırtı dönük oyuna ve bu oyuna inanan, hala öğreten isimlere ne oluyor? Houston’a uçtum ve zamanında sevdiğin bir şeyin kayboluşunu izlemek gibi neler olduğunu öğrenmek istedim.

Kasım ayının başında Kobe ve LeBron’un gittiği yolun aynısını gittim. Olajuwon son yıllarda yüksek profilli takılmıyor ve artık ismi de çok nadir geçiyor. Referans olarak gösterildiği noktalar azaldı. Ne de olsa günümüzde Magic’in, Michael’ın, Larry’nin esintilerini görebiliyoruz fakat Hakeem? O, başka bir dönemden kalmış tarihi eser gibi.

Günümüzde, Victor Wembanyamaların, Bol Bolların zamanında hayal etmek güç olabilir fakat bir zamanlar NBA’i uzun oyuncular posttan domine ederdi.

O zamanlar bir koçun işi basitti: Dev oyuncunun potaya olabildiğince yakına gönder ve topu ona getir. George Mikan öylesine dominanttı ki NBA, onu potadan uzaklaştırmak için mesafeyi iki katına çıkardı. Bir 10 yıl sonra Wilt Chamberlain’i durdurma umuduyla dört adım daha uzatıldı.

Chamberlain’in yerini alan Kareem Abdul-Jabbar, skyhook üzerine skyhook atarak tarihin en çok sayı atan oyuncusu oldu. 1980’lerde sona eren bir dönemde çembere sırtı dönük bir pivot, ligdeki son 21 MVP ödülünün 20’sini kazanmıştı. Bunlar yüzünden takımlar sürekli yetenekli uzunlar için yarışa girdi, yetenekli olmayanlara da şans verdi. Ne demişler, uzun olmayı öğretemezsiniz. Fakat post hareketlerini öğretebilirsiniz. O dönemlerde de bir adam postun öncüsü oldu.

Pete Newell’ın bu gömleği giyme amacı yoktu, kendiliğinde oldu. 2. Dünya Savaşı sırasında donanmada çalıştıktan sonra başarılı bir koç oldu ve ABD’yi 1960 Olimpiyatlarında altın madalyaya taşıdı. Yoğunluğu o kadar yüksekti ki, o sezonda Newell, kahve ve sigaradan biraz daha fazlası gibi görünen şeylerle geçindi ve düzenli olarak 20 kilo verdi. Doktorlar böyle devam ederse genç öleceğini söyledi. Böylece Lakers genel menajerliği yaptığı dönemden sonra emekli oldu ve oyunculara resmi olmadan yardım etmeye başladı. İki forvetle, Lakers‘tan Kermit Washington ve o zamanlar UCLA’de olan Kiki VanDeWeghe ile başlamıştı. Bu antrenmanlar herhangi bir insanın yaşamadığı tarzdandı.

Yaz boyunca Los Angeles’taki bir spor salonunda üçer saatlik antrenmanlarla Newell, post oyunun karanlık sanatlarına, fiziksel bir oyunu psikolojik bir oyuna çevrimeye yönelik dersler verdi. Sadece sağlak veya solak oyunculara değil, sağ ayaklı ve sol ayaklı oyunculara da öğretti. Basketbolun tezatlık oyunu olduğunu açıkladı ve her şeyin bir kontrası olduğunu söyledi.

Söylentiler yayıldı. Takip eden yıllarda başka isimler de Newell’ı aradı: Bill Walton, James Worthy, Bernard King, hatta Abdul-Jabbar… Savunmacılar onun sol omzunda skyhook’u bekliyordu. Newell da ona yeni bir kontra öğretti: Sol elle hook. O zamanlar Abdul-Jabbar bunu %5 oranında kullansa da savunmacıları durdurmaya yetmişti.

Zamanla Newell, Pete Newell’s Big Man Camp adında 30 yıl boyunca hizmet verdiği resmi bir işe girişti. Eğer bir NBA genel menajeriyseniz ve uzun bir oyuncu seçtiyseniz onun Pete’i gördüğünden emin oluyordunuz. Aynısı yıldızlar için de geçerliydi. Newell’ın en iyi öğrencilerinden biri olarak tanımladığı Olajuwon da dahil. Shaq geldiğinde savunmacıların onu topu yakalamadan itmesinden şikayetçiydi. Böylece Newell ona bir kontra öğretti: baseline’a spin.

Her şeye rağmen oyun değişiyordu. Newell, 2008 yılında 93 yaşında vefat etmeden üç yıl önce Los Angeles Times’ta bir jenerasyonuna çok fazla koçluk yapıldığını fakat az şey öğretildiğini söylemişti. İnsan sonrasında gelen dönem hakkında ne düşünürdü diye merak ediyor.