by Tim Bontemps / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 18 Şubat 2023 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
2020 NBA All-Star Maçı için Chicago’daki United Center’ın önündeki bilet kuyruğunda Nick Elam ve Jon Mugar, gördüklerine inanamıyordu.
Lig, sezon ortasında düzenlenen bu şov organizasyonunda radikal bir değişiklik yapma kararı almıştı ve son çeyrek oynanırken heyecan elle tutulur bir seviyedeydi.
“Efsaneviydi.” dedi Cleveland Cavaliers‘ın guardı Donovan Mitchell bu hafta başında.
Son çeyrekte süre sıfıra gelene kadar oynamaktansa NBA yıldızlarından oluşan iki takım, bir hedef sayı için oynayacaktı. Bu konsept, The Basketball Tournament’ta uygulandıktan sonra son birkaç yıl içinde popülerleşmişti.
Bu fikri ortaya atan Elam, TBT’de uygulamaya karar veren Mugar ve TBT’nin ortağı Dan Friel da NBA tarafından Chicago’ya davet edilmişti.
Elam sersemlemişti. Bir lise matematik öğretmeninin 20 yıl önce kolej maçı izlerken aklında beliren bir düşününcenin önce G League’de, sonra milyon dolarlık bir turnuvada, sonra da NBA’in imza etkinliklerinden birinde yer alacağını kim bilebilirdi ki?
“O son çeyrekte salondaki yoğunluk inanılmaz seviyedeydi.” diyor şimdilerde Ball State Üniversitesi’nde asistan profesörlük yapan Elam, ESPN’e.
“Şahit olması gerçekten de muhteşemdi.”
NBA’de 2023 All-Star Maçı dün gece Salt Lake City’deki Vivint Arena’da oynandı. Üst üste dördüncü yılda da maç, son çeyrekte bir hedef skora kadar oynandı.
İşte karşınızda yeni All-Star formatının kıvılcımını atan, oyunu değiştiren fikrin hikayesi, yıllar boyunca geçirdiği evrim ve bir adamın bunu basketbolun en büyük sahnesine getirmek için kat ettiği yolculuk…
Elam, basketbol maçlarının nasıl biteceğini yeniden icat etmeden önce Ohio’nun güney doğusunda takıntılı bir kolej basketbolu taraftaraydı. 2004’te Elite Eight maçında Xavier ile Duke’un mücadelesinin sonunu izlemek canını sıkmıştı.
Yedi numaralı seri başı Xavier, bir numaralı seri başı Duke’a karşı yerel finalde bir Cinderella serisi yakalamıştı. Duke’ın maç içinde yakaladığı en büyük -sadece altı sayı- fark bitime 24 saniye kala gelmişken maçın son anları bilinçli fauller ve oyunun durmasıyla geçmişti.
“Harika bir maç oynanıyor; yoğun, rekabetçi, atletik… Sonra maçın son bir iki dakikasını geliyorsunuz ve bütün salonun içinden yaşam çekiliyor.” diyor Elam.
“Arkadaşlarımla birbirimize baktık. Maçın sonunda oyunun bu denli değişmesi çok garipti. Resmen çarpık bir hal alıyordu.
İşte o zaman ortaya geçerli olmayan fikirler atmaya başladık. Bu, arada sırada düşündüğüm bir şeydi.”
Elam’ın aklında o fikirler gelecek üç yıl boyunca dönmeye devam etti. 10 Mart 1007 yılında Elam, ACC Turnuvası’nda NC State ile Virginia Tech arasında oynanan yarı final maçını izlerken “o” fikir aklında belirdi.
“İşte o zaman kafamda bunun gerçekten işe yarayabileceğine dair ampul yandı. O zamandan beri bu fikri kafamdan atamadım.” diyor Elam.
Elam’ın konsepti zaman içinde evrimleşti. İlk olarak buna sadece bir matematik öğretmeninin kullanacağı şekilde “Hibrit Süre Formatı” adını verdi ve ikinci yarı boyunca sürenin durması gerektiğini söyledi.
Sonrasında Elam, daha kısıtlı bir formülde karar kıldı. NBA maçlarına uyarlandığında maç saati, üç dakika kaldığında duracaktı ve kazanma skoru önde olan takımın toplam sayısına yedi eklenerek hesaplanacaktı.
“Eğer 48 dakikalık bir maçın son üç dakikasını atıyorsak aslında maçın 1/16’sını atıyoruz demektir.” diyor Elam bu formül için. “Şimdi ise o 1/16’yı geri getirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyordu.”
“Bu da her takım için maç başına aşağı yukarı 112 sayıya denk geliyordu.”
Elam, basketbolu düzeltmek için ürettiği fikri ince eleyip sık dokumuştu. Sorun ne miydi? Birilerini ikna etmesi gerekiyordu.