by Josh Robbins / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 7 Ocak 2020 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
13 Ocak 2009 tarihinde Orlando Magic, lige üçlüğün dahil olduğu üç 10 yıllık süreç boyunca hiçbir NBA takımının başaramadığı bir şeyi başardı.
Magic o gece bir maçta 23 üçlük buldu ve tek maçta bir takımın attığı üçlük rekorunu kırdı.
Kadrodaki neredeyse herkes bu üçlük yağmuruna katkıda bulundu. İlk beş oyuncularından Jameer Nelson, Courtney Lee, Hidayet Türkoğlu ve Rashard Lewis; yedeklerden ise Keith Bogans, Brian Cook, Anthony Johnson, J.J. Redick ve Jeremy Richardson en az bir üçlük isabeti buldu.
“Bunun gibi bir şey görmedim.” dedi Lewis maçın ardından muhabirlere. “Top bu şekilde çemberin içine düştükçe… İnanılmazdı. Çok eğlenceliydi.”
Üçlük atışları ve All-NBA pivot Dwight Howard’ın hücuma liderlik etmesiyle Orlando, keyif almaya devam etti. Magic o sezon daha önce görülmemiş şekilde normal sezonda 2.147 üçlük denedi ve 59 maç kazandı. Playofflarda da son şampiyon Boston Celtics ile LeBron James’in liderlik ettiği Cleveland Cavaliers‘ı eleyerek NBA Finalleri’ne çıktılar.
2008-09 Magic takımı finallerde kaybetti fakat kaybetmelerine rağmen oyun tarzlarıyla, Stan Van Gundy’nin kadroyu yönetiş şekliyle ve GM Otis Smith’in kadroyu inşa ediş şekliyle ligin yakın tarihinin en yenilikçi takımlarından biri olarak yer edindiler. Günümüzde basketbol koçları, yöneticileri ve taraftarları üç sayılık atışları, alan açabilen uzunları başarılı bir basketbol takımının gerekli parçaları olarak görüyor. Fakat 11 sezon önce üç sayılık atışlara bel bağlamak hala kabul görme aşamasındaydı. O Magic takımı geleneksel kabullerinin değişmesine yardımcı oldu çünkü ilk kez bir takımın 48 dakika boyunca üç sayılık atışlara bel bağlayabileceğini, kısa beşler kullanabileceğini ve aynı zamanda konferansı kazanabileceğini gösterdiler.
“Birçok takım kısa beşlerle oynuyor, alanı açıyor, birçok uzun ikili oyunlardan sonra dışarı açılıyor.” diyor Lewis günümüz için. “Biz bunun öncülerinden biriyiz.”
Diğer takımlar da üç sayılık atışların sınırını zorladı ve başarılı oldu. Rudy Tomjanovich’in koçluğunu yaptığı 1994-95 Houston Rockets, o zamanlar için normal sezon rekoru olacak şekilde maç başına 21.4 üçlük denedi ve NBA şampiyonu oldu. Mike D’Antoni’nin yönettiği 2005-06 Phoenix Suns ise normal sezonda 25.6 üçlük denedi fakat Batı Konferansı Finalleri’nde kaybettiler.
Fakat 2008-09 Magic, üç sayılık atışları ve kısa beşleri bir konferans şampiyonuna göre eşi benzeri görülmemiş seviyelere çıkardı. Orlando normal sezonda maç başına 26.2 üçlük denedi; o zamanlar bu, lig tarihinde dördüncü sıradaydı. O zamana kadar hiçbir konferans şampiyonu maç başına 21.4’ten fazla üçlük denememişti. Orlando playofflar boyunca da 23.3 üçlük denedi, hiçbir final oynayan takım playoffta maç başına 22.0’den fazla üçlük denememişti.
“Değişen şey bütün maçı, ya da en azından maçın büyük kısmını baştan sona şut atabilen 4 numarayla oynamaktı.” diyor Van Gundy. “Maçın başından itibaren sahaya dört tane üçlük atabilen oyuncu atıyorduk. Sanırım o güne kadar diğer takımların yaptığından farklı yaptığımız buydu.”
Magic, 2007’nin haziran ayında Van Gundy’i takımın başına getirdiğinde koç, bir önceki sezon maç başına 11.7 üçlük deneyerek lig genelinde 28. sırada yer alan bir takımı devralmıştı. Bu görece düşük rakamın geçerli bir sebebi vardı. Howard All-Star olsa da henüz dominant bir güç olmamıştı. Aynı zamanda takımın dört numarasında geleneksel bir uzun olan Tony Battie oynuyordu.
Yaz döneminde ise Smith, daha önceden Seattle SuperSonics ile All-Star seçilen 3 numara Rashard Lewis’i kadroya kattı. Lewis, altı yıl – 118 milyon dolarlık kontratla Magic’e katılmayı tek bir şartla kabul etti: 3 numara oynamaya devam edecekti.
Antrenman kampı yaklaştıkça Van Gundy’in 10 yıllık veteran oyuncu ve soyunma odası lideri Battie’yi 4 numarada başlatması bekleniyordu. Fakat Van Gundy aynı zamanda oyuncularına üçlük atma özgürlüğü vermek istiyordu çünkü Howard, boyalı alanda savunmaların dikkatini yeterince çekecekti. Genel Menajer Smith, Howard’ın yeteneklerini tamamlayabilecek şutörlerle kurmuştu kadroyu.
Van Gundy’nin fizikten ödün vererek kısa beşle oynama fikri birçok yenilikte olduğu gibi gereklilik ve akıllı düşünmenin kombinasyonundan çıktı. Eylül ayının ortasında Battie, bir hazırlık maçında sakatlık yaşadı. Sakatlık ve sonrasında gelen ameliyat Battie’nin sezonu kaçırmasına sebep olacaktı.
Aniden, Van Gundy henüz yeni takımıyla maça bile çıkmadan Magic krizle yüzleşiyordu.
Çözüm olabilecek bir şey bulmuştu: En iyi oyuncularının sürelerini maksimize etmek için Lewis’i 4 numarada ve Türkoğlu’nu 3 numarada başlatmak istedi. En azından teoride Magic, Howard’ın etrafında şut atabilen dört oyuncuyla maça başlayacaktı: 1 numarada Nelson, 2 numarada Bogans ve forvetlerde Hidayet ile Lewis.
Bu sistem, “dört dışarı, bir içeri” yaklaşımı olarak bilinmeye başladı. Howard boyalı alanda sırtı dönük oynuyor veya ikili oyunlarla çembere devriliyordu, Magic de onun etrafını şutörlerle çevirebildiği için yeterli hareket alanı bulabiliyordu.
Savunmanın zor bir karar vermesi gerekiyordu ve sonuçlar ölümcüldü. Eğer Howard’a ikili sıkıştırma getirirlerse Howard, topu tehlikeli bir şutöre verebilirdi. Eğer Magic’in şutörlerini savunurlarsa Orlando, boyalı alandaki ters eşleşmeleri kullanmaktan kaçınmıyordu.
Van Gundy, burada olağanüstü bir şey yapmadıkları konusunda ısrarcı.
“Eğer Tony Battie sakatlanmasaydı o zamanlar diğer herkesin yaptığı gibi şut atabilen 4 numaraları oyunun sadece belli bölümlerinde, maç sonunda geriye düştüğümüzde kullanıyor olurduk.” diyor Van Gundy.
“Eğer geri dönüp kadromuza bakarsanız gerçekten de mantığa oturan başka bir çözüm olmadığını göreceksiniz. İlk 5 başlayabilecek seviyede bir 4 numaramız yoktu. Başka hiçbir çözüm mantıklı değildi. Mütevazı olmaya ya da yaptıklarımı küçük görmeye çalışmıyorum. Bu işin içinde dahilik filan yoktu. Üç sayılık atışları zaten seviyorduk ve bunun etrafında oynayacaktık. Sonra bir şutör daha ekledik ve bunun sebebi gereklilikti.”
Şu atabilen 4 numaralar NBA’de yeni bir şey değil fakat o zamanlar bunlardan çok fazla da yoktu.
2.08 boyundaki verimli şutör Matt Bullard, 1990’lı yılların büyük bölümünde Rockets için alanı açtı fakat genelde bençten geldi ve asla maç başına 19.0 dakikadan daha fazla sahada kalmadı. 2.08 boyundaki Cliff Robinson da üçlük atmaya altıncı sezonunda başladı, Portland Trail Blazers ve Suns‘a önemli katkılar verse de genelde 3 numara oynadı. 2005-06 sezonunda Dallas Mavericks ile NBA Finalleri’ne çıkan Dirk Nowitzki, lig tarihinde en çok etki bırakan şutör 4 numara olarak görülüyordu.
Magic’in durumunda ise Van Gundy’nin doğaçlama planı için hala bir problem mevcuttu: Lewis 4 numarada oynamayı kabul edecek miydi? 2.08 boyundaydı ve 4 numara oynamak için boyu yeterliydi fakat ince bir oyuncuydu, Kevin Garnett ve Zach Randolph gibi kendisinden daha fizikli geleneksel uzunları savunmak zorunda kalacaktı. Ayrıca Lewis, Orlando’ya 3 numara oynama şartıyla gelmişti.
Van Gundy, Lewis ile birebir görüşerek ondan farklı pozisyonda oynamasını istedi.
O günlerde Van Gundy’nin asistan koçlarından biri olan, sonradan Magic’e koçluk da yapan Steve Clifford o günü iyi hatırlıyor.
“Hepimiz bekliyorduk ve kimsenin ne diyeceğine dair bir fikri yoktu.” diyor Clifford.
Lewis ile Van Gundy arasındaki konuşma Lewis sayesinde beş dakikadan kısa sürdü. Lewis, değişimi ses çıkarmadan kabullenmişti.
“Ben, kazanmak için oynayan bir oyuncuydum.” diyor Lewis.
“Stan bana 4 numara oynamamı istediğini söyledi. Dwight boyalı alanı kontrol ederken etrafını şutörlerle donatmak istediğini, aynı zamanda Hedo Türkoğlu’nu sahada tutmak istediğini söylemişti ve ben de bu fikre tamamen katıldım. Doğu Konferansı’nda şampiyonluk için rekabet etmek istiyorsak en büyük şansımızın bu olacağını düşünmüştüm. Benden bunu istediğinde düşünmedim bile.”
31 Ekim 2007 tarihinde Van Gundy’nin Orlando’nun başındaki ilk normal sezon maçında Magic, üçlükten 12/22 ile oynadı ve Milwaukee Bucks‘ı 102-83 mağlup etti. Lewis 26 sayıyla maçın en skoreri olurken Hidayet de 24 sayı attı. Howard da 16 sayı – 12 ribaund – 7 blokluk performansıyla boyalı alanı domine etti.
2007-08 Magic üçlük atmaktan asla vazgeçmedi. Normal sezonda 801 üçlük isabeti buldular ve o zamanlar bu sayı, 2006-06 Suns‘ın arkasında NBA tarihinin en yüksek ikinci performansıydı.
Orlando maç kaybettikçe onlar için medyada yapılan eleştiriler ise sık sık “üçlükle yaşarsan üçlükle ölürsün” cümlelerini içeriyordu. Yapılan çıkarım netti: Bir NBA takımı üç sayılık atışlara bu kadar bel bağlıyorken şampiyon olamazdı.
Orlando 52 maç kazandı ve playoffların ikinci turunda çok daha tecrübeli olan Detroit Pistons‘a kaybetti.
Kısa beş ve çok fazla üçlük kullanımına dayalı oyun öyle iyi işlemişti ki Van Gundy, aynı şemayı Battie iyileşmesine rağmen 2008-09 sezonu için de kullanmaya karar verdi.
Smith de bu sırada kadroya menzili geniş oyuncular eklemeye devam etti. 2008’in yaz aylarında drafttan Courtney Lee’yi seçti ve Bogans, Türkoğlu ve Redick’in arkasında rotasyonda derinlik olması için kanat oyuncusu Mickael Pietrus’u kadroya kattı. Şubat ayında Nelson, sezonu kapatacak bir sakatlık yaşadığında Smith, oyun kurucu pozisyonu için sezon ortasında Rafer Alston’ı takasla takıma kattı.
2008-09 sezonunda yedi Magic oyuncusu en az 50 üçlük isabeti buldu: Johnson, Redick, Nelson, Lee, Pietrus, Türkoğlu ve Lewis.
Howard ise 20.6 sayı ortalaması tutturdu ve üst üste ikinci kez All-NBA İlk Takım’a seçildi.
“Sahanın ortasında çok fazla alan kaplayan bir uzunumuz olduğu için ona daha fazla alan sağlayan şey şut tehditimizdi.” diyor Smith. “Bu, rakiplerin ona karşı uyguladığı stratejileri dikte ediyordu. Devrilen oyuncuyu savunmak için çok gömülemiyordunuz çünkü köşedeki Pietrus ve forvetteki J.J.’i de dert etmeniz gerekiyordu. Bize farklı bir tarzda oynama imkanı sundu. Biz de işimizi yaptık, etrafına şutörler dizerek boyalı alanda yaptıklarını yapması için ona daha fazla fırsat sağlamaya çalıştık.”
Magic, 2008-09 sezonunu 2005-06 Suns ve 2008-09 New York Knicks‘in ardından NBA tarihinde bir takımın tek sezonda bulduğu en yüksek üçüncü üçlük sayısıyla, 817 ile bitirdi.
Orlando o sezon 59 maç kazandı.
Magic, oyun tarzını playoffta da değiştirmedi. Maç başına 23.3 üçlük denediler, bu o zamanlar için playoff tarihindeki en yüksek dokuzuncu sayıydı. Playoffta maç başına en çok üçlük deneyen ilk 21 takım arasında NBA Finalleri’ne ulaşan ilk takım oldular.
Son şampiyon Celtics‘i Doğu Konferansı Yarı Finalleri’nde yedi maçta elediler.
Doğu Konferansı Finalleri’nin ilk maçında Lewis, Hidayet’in asistinde maçın bitimine 14.7 saniye kala Orlando’yu 107-106 öne geçiren üçlüğü soktu. Van Gundy’nin Battie’nin sakatlığı sebebiyle uyguladığı plan, neredeyse 20 ay sonra baskının çok yüksek olduğu bir durumda işe yaramıştı.
Fakat Magic, NBA Finalleri’nde Los Angeles Lakers ile karşılaştığında birkaç dezavantaj yaşadı. Lakers, 2008’de finallerde Celtics‘e altı maçta kaybetmişti, daha tecrübelilerdi. Lakers’ın aynı zamanda kanattan oynayan dominant, tecrübeli bir süper yıldızı vardı: Kobe Bryant. Ayrıca Magic, omzunu sakatladığından beri tek bir maçta forma giymeyen, bu yüzden de “paslanan” Nelson’ı geri getirmeyi planlamıştı.
İlk maçta Magic’e sahne ışıkları ağır geldi ve 100-75 kaybettiler. İkinci maçta normal sürenin bitimine 0.6 saniye kala skor 88-88’ken Magic topu oyuna sokacaktı ve kazanma şansları vardı. Van Gundy, Hidayet’ten çembere doğru uzun bir pas yollamasını istedi. Lee, Türkoğlu’nun pasını yakalasa da zor şartlar altında o turnikeyi kaçırdı. Los Angeles, uzatmada 101-96 kazanmayı bildi.
Seri Orlando’ya döndükten sonra Magic, üçüncü maçı 108-104 kazandı. Dördüncü maçın son çeyreğinin bitimine az kala Magic öndeydi fakat Lakers’ta Derek Fisher, 4.6 saniye kala maçı berabere getiren üçlükte isabeti buldu. Lakers maçı uzatmalarda 99-91 kazandı ve 5. maçı da rahat bir şekilde kazanarak seriyi bitirdi. Bryant, 32.4 sayı – 7.4 asist ortalamaları tutturarak seriyi domine etti.
Seri boyunca Magic, üç sayı çizgisinin gerisinden %33 ile isabet buldu. Bu durum normal sezonda üçlüğe bu kadar yaslanan bir takımın NBA’de şampiyon olamayacağı görüşüne argüman sağlıyor gibiydi.
Altı yıl sonra 2014-15 Warriors bu görüşü alt üst etti. Stephen Curry ve Klay Thompson’ın liderliğinde Golden State, normal sezonda maç başına 27.0 üçlük denedi ve %39.8 ile isabet bularak bu alanda lig lideriydi. LeBron James’in Cleveland’ını altı maçta devirerek şampiyon olmayı da başardılar.
Günümüzde üç sayıların popülerleşmesinde en çok kredi 1994-95 Rockets‘a, 2000’lerin ortasındaki Suns‘a ve 2010’lardaki Warriors’a veriliyor.
2008-09 Magic ise unutulan yenilikçiydi. Zamanlarının ötesine geçtiler ve 1994-95 Rockets ile 2014-15 Warriors arasında bir köprü oluşturdular.
Magic’in ne denli zamanının ötesinde bir takım olduğuna örnek olması için… NBA tarihinde bir maçta atılan en fazla üçlük rekoru 13 Ocak 2009’da kırıldıktan sonra 16 Aralık 2016’da Rockets 24 ile rekoru geliştirine kadar yerinde kaldı.
“Stan’in bizim zamanlarımızın en iyi koçlarından biri olduğu gerçek fakat hala bi öncü olarak yeterince kredi verildiğini düşünmüyorum.” diyor Clifford. “Stan’in çok fazla güçlü yanı vardı fakat en iyi olduğu şeylerden biri elindeki oyuncu grubuna bakıp ‘bu şekilde oynamalılar’ diyebilmesiydi. Takımımızın oynamasını istediği vizyon kusursuzdu.”
Fotoğraf: Getty Images
EBasketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!