by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de 2022-23 normal sezonu kısa süre önce sona erdi. Batı’da orta sıralarda müthiş bir play-off yarışına tanıklık ederken Doğu’da eli kuvvetli şampiyonluk adaylarının güç gösterisini seyrettik.
Kaos, hayal kırıklığı, şaşırtan yükselişler, sakatlıklar ve birbirinden güzel hikayelere sahne olan 2022-23 sezonu; arkasında konuşulmaya değer birçok konu bıraktı. Bunların başında ise kuşkusuz bireysel ödüllerdeki yarışlar geliyor.
MVP yarışında bir kez daha Nikola Jokic – Joel Embiid düellosunu izliyoruz. Yılın Savunmacısı yarışında ise daha önce görmeyi alışık olduğumuz isimler gitti, ödülü ilk kez kazanmaya yaklaşan isimler başı çekti. Yılın Çaylağı ve En Çok Gelişen Oyuncu ödülleri de her zamanki gibi çeşitli tartışmalara sahne oluyor. Altıncı Adam ve Koç ödüllerinin yanında bu sezon yeni bir kategori daha meydana çıktı: Yılın Clutch Oyuncusu.
Anlayacağınız üzere, sizleri yine uzun bir yazı ve çeşitli fikir ayrılıkları bekliyor. Eurohoops Fırın, normal sezonun bitişiyle birlikte sezon ödüllerini ve plase adaylarını belirliyor…
Yılın Çaylağı
Paolo Banchero (Orlando Magic)
2022 NBA Draftı’nın 1 numarası, bu sezon neden ilk sıradan seçildiğini kanıtlarcasına oynadı. Kısa bir süreliğine çaylak duvarına çarpmış gibi gözükse de, sezonun ilk maçından son maçına kadar en istikrarlı çaylak oyuncuydu. Paolo Banchero, henüz 20 yaşında olmasına rağmen ligin kaliteli hücum güçlerinden birisi olmayı başardı. Hiçbir çaylak oyuncu rakip savunmaların dikkatini Paolo kadar üstüne çekemedi. İkili sıkıştırmalarla karşılaşması pek uzun sürmedi.
Fiziği ve uzunluğu, topla hareket etme becerisi, ikili oyun yönlendirme ve pasör potansiyeli, skorer yetenekleri derken ortaya komple bir paket çıkıyor. Şu ana kadar 20.0 sayı – 6.9 ribaunt – 3.7 asist ortalamalarıyla mücadele eden yıldız, kendini draft sınıfının diğer üyelerinden ayırmayı başardı. 208 cm boyunda ve 113 kg ağırlığındaki İtalyan, iki yıl sonra ilk kez %40 galibiyet yüzdesinin üstüne çıkan Magic’in bir numaralı opsiyonuydu ve ileride sürükleyici oyuncu olabileceğinin sinyallerini verdi.
Etkileyici performanslara imza atan birkaç çaylak daha var ama hiçbirinin yaptıkları ve yapabilecekleri Paolo Banchero kadar özel değil. Şut menzili, verimlilik gibi göze çarpan eksiklerine rağmen çaylak senesinde 20 sayı ortalama yapmayı başardı.
İkinci: Walker Kessler (Utah Jazz)
Çaylak yarışında ikinci sıra için iki farklı aday var: Walker Kessler ve Jalen Williams. Her iki oyuncu da sezonun ikinci bölümünde ivme yakaladı ve takımlarına müthiş katkı sağladı. Williams verimli skorerliği ve ikincil yönlendirici başarısıyla Thunder‘ın play-in macerasına etki ederken Kessler henüz çaylak yılında ligin en iyi çember koruyucularından biri haline geldi. Ancak Kessler’ın yaptıkları bana daha nadir geldiği için ikinci sırayı o aldı. Çaylak senesinde ana çember koruyucu haline gelen, ikili oyun savunmasına bu kadar sık dahil olan bir pivot bulmak kolay değil.
Üçüncü: Jalen Williams (Oklahoma City Thunder)
Yılın Savunmacısı
Brook Lopez (Milwaukee Bucks)
NBA’de bu sezon Yılın Savunmacısı yarışı ilginç bir biçimde seyretti. Neden mi? Çünkü alışık olduğumuz isimlerin hiçbiri yok. Kawhi Leonard’ın gidişine zaten bir süre önce alışmıştık. Ancak Draymond Green, Giannis Antetokounmpo, Rudy Gobert gibi her sezon adından söz ettiren savunmacıların hiçbiri öne çıkmıyor. Bu yüzden 2022-23 sezonunda yarışı kazanacak kişi, muhtemelen bu ödülü ilk kez evine götürecek.
Bana kalırsa, bu ödülü evinde sergileyecek kişi Brook Lopez. Geçen sezon sakatlığı sebebiyle yalnızca 13 maça çıkabilen deneyimli uzun, “artık toparlanamaz” diyen herkesi yanılttı. 34 yaşındaki pivot, sakatlık öncesinden bile daha iyi gözüküyor. P&R’de drop savunmasındaki başarısı, uzunluğu ve elit zamanlamasıyla çember savunmasına etkisi, pota etrafındaki caydırıcılığı… Bunlar zaten bildiğimiz şeyler. Ancak bu sezon bunları gözümüze soka soka yapıyor ve takdir etmemek elde değil.
Maç başına 2.5 blok savunan Lopez, ligin en fazla şuta el gösteren oyuncusu ve rakibin şut yüzdesine -5 etki yapıyor. Çember etrafında ise şutlara en çok el gösteren 4. oyuncu ve rakibin yüzdesine -13.4 gibi bir etki yapıyor. Bunlar gerçekten etkileyici rakamlar ve geçen sezon savunmada 14. sırada bitiren Bucks‘ın yeniden ilk 5’e girmesinde ana etken.
İkinci: Jaren Jackson Jr. (Memphis Grizzlies)
Bu sezon Brook Lopez kadar savunma etkisi yapan bir uzun varsa o da Memphis’ten Jaren Jackson’dır. Kariyer sezonunu geçiren 23 yaşındaki Jackson, maç başına 3 blok ve 1 top çalma yapıyor. Elit düzeydeki savunma istatistiklerine rağmen ödülü eve götüremezse bunun sebebi, az süre alması ve faul problemidir. NBA önümüzdeki sezondan itibaren 65 maç kriterini hayata geçirecek. Eğer bu yenilik bu sezon geçerli olsaydı, 63 maça çıkan Jackson ödüle aday bile olamıyordu. Daha da kötüsü, Jackson’ın faul probleminden ötürü yalnızca 28 dakika oynaması. Toplamda 1787 dakika sahada kalabilen Jackson, maç başına 3.6 faul yapıyor.
Üçüncü: Evan Mobley (Cleveland Cavaliers)
En Değerli Oyuncu
Joel Embiid (Philadelphia Sixers)
Bu ödülü kime verirsek verelim, bir diğerine yazık olacak. Fakat üst üste iki yıl ödülü Jokic’e verdikten sonra artık Joel Embiid’in de hak ettiğini alması gerekiyor. Üstelik geçen senelerden bile daha dominant oynuyor. Stephen Curry’nin de dediği gibi, “Zaten dominant bir oyuncu olmasına rağmen birçok insanın beklemediği bir sıçrama daha yaptı.” Bu sezon 33.1 sayı ortalamasıyla üst üste ikinci kez sayı kralı olan Embiid, şut yüzdesini 49’dan 55’e yükseltti. Bunların yanına da 10.2 ribaunt, 4.2 asist, 1.7 blok, 1.0 top çalma ve 1.0 üçlük ekledi.
Nikola Jokic’in triple-double’a yakın istatistikleri kafa karıştırsa da, Joel Embiid’in savunma etkisini göz ardı etmemek gerek. Embiid’in gerekmedikçe %100 eforla savunma yapmadığını biliyoruz ama cüssesi, uzunluğu ve pozisyon alma bilgisiyle boyalı alandaki varlığı bile tehdit yaratıyor. Bu açıdan Jokic’in önünde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Pasörlük bakımından Jokic’in gerisinde olsa da, ikili sıkıştırmalarda pas opsiyonlarını değerlendiremediği günler geride kaldı. Zaten ikisi de kendi takımının lideri ve hem Nuggets hem Sixers hücumda en iyi beş takım arasında.
Bu kadar yakın bir yarışta adayların birbiriyle olan düellolarını da göz önünde bulundurmakta yarar var. Embiid, bu sezon Jokic ile karşı karşıya geldikleri tek maçta kelimenin tam anlamıyla domine etmişti.
İşin özü, Joel Embiid’in Nikola Jokic’ten bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Hücumda Jokic’ten ortalama 27 kez daha az topla oynamasına rağmen en az onun kadar dominant bir sezon geçirdi ve savunmada da daha iyi bir etki yaptı. Embiid’in varlığı, Sixers’ın en iyi 10 savunma arasında yer almasının sebeplerinden birisi.
İkinci: Nikola Jokic (Denver Nuggets)
Bakmayın ödülü Embiid’e verdiğimize, Nikola Jokic de tarihi bir sezon geçirdi. Böyle bir istatistik kağıdı, geçtiğimiz birçok sezonda ödülü kazanmasına yeterli olabilirdi. Hala “three-peat” yapmasını sağlayabilir ama birkaç yıldır elit düzeyde oynayan Embiid’e hak ettiğini vermek gerek. Jokic, bu sezon %63.2 gibi inanılmaz bir yüzdeyle 24.5 sayı – 11.8 ribaunt – 9.8 asist ortalamaları yakaladı. Batı’yı lider tamamlayan (buna rağmen Sixers bir galibiyet daha fazla aldı) Nuggets’ta her şey ondan soruluyor. Ödülü bir kez daha kazanırsa kimsenin itirazı olmamalı.
Üçüncü: Giannis Antetokounmpo (Milwaukee Bucks)
En Çok Gelişen Oyuncu
Shai Gilgeous-Alexander (Oklahoma City Thunder)
En Çok Gelişen Oyuncu (MIP), genelde sezon başında tahmin edilmesi en güç ödüllerden birisi olur. Bu sezon da durum pek farklı olmadı. Şu anda yarış iki isim arasında geçiyor: Shai ve Markkanen. Tam bu noktada, her sezon içine düştüğümüz ikilem bir kez daha ortaya çıkıyor. Markkanen, geçen sezon bir ilk beş oyuncusuyken bu sezon All-Star yedeklerinde yer buldu. Shai ise geçen sezon All-Star seviyesinin bir kademe altında yer alıyordu. Bu sezon ise ligin en iyi 10-15 oyuncusundan birisi haline geldi. Bu iki gelişim arasından hangisi daha fazla değer biçmeliyiz?
Ben bu noktada Shai’nin tarafındayım. Bana kalırsa süper yıldıza evrilmek, ilk beş oyuncusuyken All-Star’a evrilmekten çok daha zor bir olay. Geçtiğimiz sezonlarda Morant, Ingram, Randle gibi oyuncular ödülü evine götürürken temel mantık buydu. Bu yüzden Shai’nin ödülü alması gerektiğini düşünüyorum.
Shai bu sezon top kullanma sayısında bir artış olmamasına rağmen sayı ortalamasını 24.5’ten 31.4’e, şut yüzdesini %45’ten %51’e yükseltti. Top kaybı ise 2.8’de sabit kaldı. Pozisyon verimliliği inanılmaz derecede arttı ve topları daha doğru şekilde kullanmaya başladı. Bunların yanına 5.5 asist, 1.6 top çalma ve bir guard olarak 1.0 blok ekledi. Rakamsal değişimine baktığımızda ödülün mutlak adayı olduğu zaten anlaşılıyor. Ama daha da değerlisi, sürükleyici oyuncu olduğunu kanıtlaması ve Thunder‘ın play-in etabına taşıması oldu. (Yazı yazıldığı esnada Thunder henüz son play-in maçını oynamadı.)
İkinci: Lauri Markkanen (Utah Jazz)
Ödülü Lauri alırsa kimsenin buna itiraz edebileceğini sanmam. Kullandığı top sayısının yükselmesiyle rakamları da doğal olarak arttı. Ancak kaçırılmaması gereken detay, saha içi rolüyle birlikte verimliliğinin de yükselmiş olmasıydı. Bu göründüğü kadar kolay bir şey değil. Hala çok fazla topu yere vuran veya topla zaman öldüren bir oyuncu değil ama elit hücum bitiriciye evrildi. Sayı ortalamasını 14.8’den 25.6’ya, şut yüzdesini 44’ten 50’ye yükseltti. Markkanen’in verimlilik ve oyun olgunluğu ilerlemesi oldukça etkileyici.
Üçüncü: Jalen Brunson (New York Knicks)
Yılın Altıncı Adamı
Malcolm Brogdon (Boston Celtics)
Boston Celtics‘in Malcolm Brogdon hamlesi sezonun en “underrated” eklemelerinden birisi oldu. Birkaç yıldır kenardan katkı almak konusunda zayıf kalan Celtics, Brogdon sayesinde bu problemini büyük ölçüde geride bıraktı. Kenardan Brogdon gibi oyun aklı yüksek bir oyuncuyu getirmek büyük lüks.
Normalde bu ödülün kenardan gelip skor patlamaları yapan oyunculara verilmesine alışmıştık. Tyler Herro, Lou Williams, Jordan Clarkson, Montrezl Harrell… Malcolm Brogdon 25 sayının üstüne 5 kez, 30 sayının üstüne 1 kez çıktı ama ödülün bir numaralı kriteri skor üretmek değil. Sahaya kenardan dahil olup ilk beşin yaptığı işi devam ettiren ve hatta oyuna yeni bir boyut katan bir oyuncu arıyoruz. Bu konuda da kimse Brogdon’ın eline su dökebilecek gibi değil. Oyun aklı ve çember baskısı sayesinde sahaya her girdiğinde Celtics’e yeni bir silah kazandırdı.
Yalnızca Celtics’in değil, tüm ligin en akıllı oyuncularından birisi olan 30 yaşındaki guard, bu sezon 14.9 sayı – 3.7 asist – 2.0 üçlük – %48.4 şut yüzdesi – %44.4 üçlük yüzdesiyle oynadı. Daha da önemlisi, ilk maçtan son maça kadar stabil katkı verdi.
İkinci: Immanuel Quickley (New York Knicks)
23 yaşındaki başarılı oyuncu, altıncı adamlardan görmeye alışık olduğumuz skor patlamalarını sezonun son bölümünde sık sık gerçekleştirdi. Quickley’nin de Brogdon’dan aşağı kalır bir yanı yoktu. Ne zaman sahaya girse yaratıcılığı ve enerjisiyle tribünleri ayağa kaldırdı. Fakat ödülü kazanamamasının sebebi, Brogdon’ın daha istikrarlı katkı vermesiydi. Quickley sezon ilerledikçe yükselen bir grafiğe sahipti ve biraz geç açıldı. İlk 30 maçta %38 şut, %29 üçlük ve 9.6 sayı ortalamasıyla oynadı. Son iki aydaki performansını sezon geneline yaysa eli daha kuvvetli olabilirdi benim nezdimde.
Üçüncü: Bobby Portis (Milwaukee Bucks)