by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
NBA Play-off serileri genelde yıldız oyuncular üzerinden yorumlanır fakat sahada işleri değiştirebilen başka isimlerin olduğunu da inkar etmemek gerek.
Özellikle son yıllarda yan parçaların değeri gittikçe arttı ve artık beklenmedik isimler ortaya çıkıp bir takımın kaderini tayin edebiliyor.
İşte kağıt üstünde bakıldığında ismi çok kritik durmayan ama performanslarıyla belirleyici olabilen bu isimlere x-faktör adını veriyoruz.
Eurohoops Fırın, 8 playoff serisinde x-faktör olabilecek birer oyuncu çıkardı.
Milwaukee Bucks – Miami Heat: Joe Ingles
Joe Ingles’ın yaşadığı sakatlıklar ve artan yaşı dolayısıyla düşen fiziğiyle playoffun ilerleyen turlarında bir faktör olması zor gözüküyor. Özellikle olası Konferans Finalleri eşleşmesinde Boston Celtics‘in yıldız kanatları Jayson Tatum ve Jaylen Brown, her seferinde onu hedefleyerek saha dışına atmaya çalışacak, muhtemelen başarılı da olacaktır.
Fakat Heat serisi için aynı şeyleri söylemek zor. Son yılların en zayıf Heat kadrosu, son play-in maçında bir şekilde kendisini playoffa atmayı başardı. Her ne kadar Jimmy Butler ve Eric Spoelstra gibi isimlerin üstünü kolay kolay çizmemek gerekse de Heat kadrosu bu sezon playoff için gerçekten çok zayıf ve Bucks‘a karşı rekabetçi bir seri ortaya koyması neredeyse imkansız görünüyor.
Bu senaryoda Ingles, Bucks için rahat geçecek seride Heat’in rotasyonunda şut atamayan ve bireysel üretim sağlayamayan oyunculardan biriyle savunmada daha kolay saklanabilir. Savunmada saklanabildiğinde de işin hücum tarafında hala basketbol zekası ile yönlendiricilik yapabiliyor ve istikrarlı şekilde doğru kararları verebiliyor. Bucks’ın asıl hücum silahlarının yanında Ingles’ın vereceği bu katkı seriyi Doğu lideri için çok daha rahat hale getirebilir.
Boston Celtics – Atlanta Hawks: Robert Williams
Boston Celtics için genelde bu tarz yazıların başrolü iki senedir Robert Williams oluyor. Sağlıklı olduğunda playoff maçlarının kaderini değiştirebileceğini geçen sezon kanıtlayan Williams, sezon sonundaki istikrarlı performansıyla playofflara girerken Celtics taraftarlarının yüzünü güldürmeyi başardı. Onun tamamen sağlıklı şekilde geçireceği bir playoff serüveni Celtics’in tavanını her seride hali hazırda çok yükseltecek.
Hawks serisinde özel olarak Williams’ın boyalı alandaki varlığı önemli olacak. Yetenek tavanı yüksek bir takım olan Hawks, rekabetçi bir seri ortaya koyması çok zor gözükse de bazı maçlarda tıpkı play-in maçında olduğu gibi hücum ribaundlarına yüklenerek etkili olmaya çalışabilir. Bu noktada özellikle pota altında Clint Capela’nın fiziğiyle çarpışabilecek, ribaundları kimsenin ulaşamadığı noktalardan toplayabilecek bir Robert Williams da Celtics’in çok daha rahat bir seri geçirmesine olanak sağlayabilir.
Philadelphia 76ers – Brooklyn Nets: Georges Niang
Georges Niang da tıpkı Joe Ingles gibi playoffun ilerleyen turlarında sahada eksi yazan bir oyuncu konumuna düşebilir. Fakat özellikle Kevin Durant ve Kyrie Irving takasları sonrası yetenek tavanı oldukça aşağı düşen Brooklyn Nets‘e karşı Niang’ın yavaş ayaklarını savunmada bir şekilde saklayabilmek mümkün.
Nets, Sixers‘ın yıldızı Joel Embiid ile birebir olarak eşleşemeyeceği için muhtemelen topu eline aldığı her an ikili sıkıştırma getirmeyi kovalayacak. Embiid bu sıkıştırmalarda doğru kararları verme konusunda geliştirdi fakat iş orada bitmiyor. Top Embiid’in elinden çıktıktan sonra diğer oyuncular hızlı şekilde doğru seçimleri yapmalı, boş kalırsa şutları sokabilmeli.
Bu konuda olağan şüpheliler tabii ki de James Harden ve Tyrese Maxey olacak fakat Niang, rotasyonda süre aldığı dakikalarda savunmacısı Embiid’e yardım götüren oyunculardan biri olacak. Böyle durumlarda Niang’in hızlı karar verebilme yeteneği ve belki de takımın en keskin ceza şutörü olması Sixers hücumunu oldukça rahatlatacaktır.
Cleveland Cavaliers – New York Knicks: Josh Hart
Sezon ortasında takasla takıma katıldığından beri Josh Hart, Tom Thibodeau ve Knicks taraftarlarının güvenini çabucak kazandı. Saha içinde her türlü pis işi yapabilen, savunmada motoru asla soğumayan, ribaundlara konsantrasyonunu asla kaybetmeyen, geçiş hücumlarında doğru kararları verebilen ve gerektiğinde ceza şutlarını sokabilen Hart, adeta Thibodeau’nun oynadığı oyuna eklenmesi için laboratuvarda üretilmiş bir parça gibi.
Bu seride de Hart’ın hem hücumda hem savunmada kritik rolleri olacak. Eğer Knicks sürpriz yaparak 10 yıl sonra Doğu Konferansı Yarı Finalleri’ne çıkmak istiyorsa Hart’ın iki tarafta da tavanının sınırlarını zorlaması şart. Savunma kısmında Cavs‘in genç yıldızı Evan Mobley ile sık sık karşı karşıya kalabilecek olan başarılı forvet, hücum yetenekleri kısıtlı Mobley’e karşı Knicks’in yardım savunmasında büyük etki yapabilir. Ribaundlarda Mobley’e ezilmemesi de şart.
İşin hücum tarafında ise Julius Randle ve Jalen Brunson’a çekinmeden ikili sıkıştırma getirecek olan Cavs savunmasına karşı Hart, RJ Barret ile birlikte kanatlardan üretimi sağlamak açısından kritik rol oynayacak. Hart bu pozisyonlarda yüksek verimle doğru kararları verir, savunmada görevini yapar ve yakalanan geçiş hücumu fırsatlarında hünerlerini sergilerse Knicks’in şansı da oldukça artacaktır.
Denver Nuggets – Minnesota Timberwolves: Kyle Anderson
Minnesota Timberwolves, Denver Nuggets‘a karşı favori olmasa da rekabetçi kalabileceği, en azından biraz olsun zorlayabileceği bir seriye çıkıyor. Nuggets‘ın playoff ortamında en büyük iki zaafı da takımın en büyük yıldızı Nikola Jokic üzerinden şekilleniyor: 1-Jokic’in sahada olduğu dakikalardaki boyalı alan savunması, 2-Jokic’in sahada olmadığı dakikalarda yere çakılan hücum…
Timberwolves eğer bu iki konuyu yüksek verimle işleyebilirse seride ses getirme şansına sahip. Hala maksimum iki maç kazanabileceklerini düşünsem de bu konuda en büyük iş Kyle Anderson’a düşüyor. Basketbol zekası, istikrarlı doğru karar verebilme yeteneği, topsuz katları besleme becerisi, kendine has hız değiştirmeleriyle savunmanın dengesini bozabilmesi gibi eşsiz yetenekleriyle Anderson, özellikle Nuggets bençine karşı sahada olduğu dakikalarda büyük fark yaratabilir.
Anderson’ın yıldızlaştığı bir seride takımın uzunları Karl-Anthony Towns ile Rudy Gobert’in işi de daha kolay olacaktır. Sahadayken forvet olmasına rağmen bir guard gibi her hücumu yönlendirebilen Anderson, playoff ortamında hata yapmaya teşne genç Timberwolves kadrosunda soğukkanlı kalabilmesi ve tecrübesiyle fark yaratacaktır.
Memphis Grizzlies – Los Angeles Lakers: Austin Reaves
All-Star arasının ardından Batı Konferansı’ndaki en iyi iki dereceye sahip olan takım playoff ilk turunda eşleşti. Çok ilginç ve keyifli bir seri bizi beklerken serinin kritik noktaları da belli: Lakers‘ın Ja Morant’e, Grizzlies‘in Anthony Davis’e uygulayacağı savunma şeması ve iki takımın da geçiş hücumu savunması…
Austin Reaves, özellikle All-Star arasının ardından artan performansıyla ilk 5’e yerleşti ve maça Ja Morant’i savunarak başlayan Lakers oyuncusunun o olması yüksek ihtimal. Eğer Darvin Ham bu görevi Reaves’e verirse genç oyuncu, Morant’in atletikliğiyle eşleşmekte zorlanabilir fakat zekası ve doğru savunma şemasıyla Morant’i hataya zorlayacak hamlelerde de bulunabilir. Morant’e gelen perdelerin altından geçmek ve yıldız oyuncuyu şuta yönlendirmek şart. Reaves de tek başına Morant’i durduramayacak osla da kolektif takım çabasının ilk ayağını oluşturabilir. Eğer Ham, bu görevi Jarred Vanderbilt’e verirse bu sefer Reaves, Desmond Bane’i savunmakla mükellef olacak. Her türlü rakibin en tehlikeli ilk iki hücum silahından birinin karşısında kalacak olan Reaves’in zekasıyla savunmada fark yaratması şart.
Lakers hücum ederken ise Grizzlies‘in amacı olabildiğince topu LeBron James ve Anthony Davis’in ellerinden çıkarmak, diğer oyuncuların karar vermesini istemek olacaktır. Diğer oyuncuları hataya zorlayabildikleri her senaryoda ise Grizzlies geçiş hücumuna çıkacak ve hücumda yaşayabileceği olası tıkanmaları aşarak bir taşta iki kuş vuracaktır. İşte Reaves’in önemi tam da burada bir kez daha ortaya çıkıyor. Playoff ortamında ve sertliğinde Reaves, gerek Davis ve LeBron’dan biri sahada yokken, gerek top iki yıldızın ellerinden çıktığında istikrarlı şekilde doğru hamleleri yapmak zorunda.
Grizzlies her ne kadar serinin favorisi olarak görülse de ben bu seriyi oldukça denk görüyorum. Austin Reaves’in yıldızlaştığı bir senaryoda ise Lakers için Konferans Yarı Finali hiç de hayal değil.
Sacramento Kings – Golden State Warriors: Kevin Huerter
İlk turun belki de en çok beklenen, en çok keyif verecek eşleşmesinde iki Kaliforniya temsilcisi kozlarını paylaşacak. İki takım da yüksek tempoda oynamayı severken Kings, bunu tamamıyla oyun tarzı haline getirdi ve De’Aaron Fox ile Domantas Sabonis’in etrafında 118.6 hücum ratingiyle NBA tarihinde rekor kırdı. Eğer Kings, bütün bu tecrübesizliğine rağmen Warriors‘un “ağır abileri”ni devirmeyi istiyorsa işin hücum tarafında trendi belirleyen takım olmak zorunda.
Warriors için Kings eşleşmesinin ters geleceğini düşünsem de kadronun tecrübe seviyesi, Andrew Wiggins’in dönüşü ve açık ara serinin en iyi oyuncusunun Stephen Curry olması onları favori görmeme sebep oluyor. Eğer Kings işleri tersine çevirebilecekse bu konuda yapmaları gereken şeyler var ve Kevin Huerter bu konuda önemli rol oynayabilir.
Öncelikle Stephen Curry’i “durdurmak” gibi bir konseptin NBA’de olmadığını söylemekle başlamak gerekiyor. Geçtiğimiz yıl finallerde Marcus Smart ve Derrick White gibi ligin en iyi guard savunmacılarından ikisine karşı bile Curry’nin yaptıklarını hatırlıyoruz. Bu yüzden Huerter’den bu konuda büyük bir etki beklemek haksızlık olur. Fakat serinin normal bir playoff serisine göre çok yüksek tempoda geçeceği düşünülürse Curry ve Klay Thompson için her pozisyonda işleri zorlaştırmak, artan yaşlarını yüksek tempoda yorarak avantaja çevirmek mümkün olabilir.
Huerter bunun yanında hand-off hücumunu çok kullanan Kings’te belki de playoff tecrübesi en yüksek oyuncu olarak zekasıyla fark yaratabilir. Atlanta Hawks‘ın 2021 yılında Doğu Konferansı Finalleri’ne olan yolculuğuna dönüp baktığımızda Philadelphia 76ers serisinde Huerter’in performansının ne denli fark yarattığını görüyoruz. Bu seride de Huerter, hata yapmaya çok teşne olan tecrübesi Kings takımında işin hücum kısmında belli dakikalarda öne çıkarak takımı rahatlatmak zorunda.
Phoenix Suns – Los Angeles Clippers: Russell Westbrook
Her şeyden önce Russell Westbrook’un Los Angeles Lakers‘ta aldığı eleştirilerden sonra kısa sürede kendisini yeniden playoffta fark yaratabilecek bir oyuncu konumuna getirmesi saygı duyulacak bir mental dayanıklılık. Sezon ortasında Clippers‘ın yolunu tutan Westbrook, takıma bazı konularda dezavantajlar da getirse de bu takımın senelerdir ihtiyacını duyduğu bazı konularda da yardımcı olmayı başardı.
Öncelikle agresifliği ve oyun motoru sayesinde her pozisyonun içinde olan Westbrook, Clippers kadrosunda belki de bunu istikrarlı başarabilen tek isim. Yoğun playoff serilerinde de bu özellik bahsedildiğinden çok daha önemli. Ayrıca Westbrook, senelerdir bir oyun kurucu, bir yönlendirici eksikliği çeken Clippers kadrosunda bu konuda da kan yapmayı başardı. Her ne kadar top kaybı oranı yüksek olsa da Clippers, sahada Westbrook varken daha verimli hücum ediyor.
Bunun sebebi ise Westbrook’un geçiş hücumunda yarattığı tehdit ve boyalı alanda kurduğu baskı. Clippers kadrosunda Kawhi Leonard dışında çember üzerinde tehdit oluşturabilecek elle tutulur bir oyuncu yok. Leonard da oyun stili gereği bu tehditi genelde orta mesafeden oluşturuyor. Westbrook kariyerinin bu noktasında her ne kadar eski patlayacılığında olmasa da bu penetre tehditiyle Clippers hücumuna farklı bir katman getiriyor.
Clippers’ın bu seride Paul George’a sahip olup olamayacağı hala belirsizliğini koruyor. Los Angeles ekibi eğer Kevin Durant eklemesiyle birlikte Batı Konferansı’nın favorisi gibi gözüken Phoenix Suns‘a karşı bir şansı olsun istiyorsa Westbrook’un Paul George’un yokluğunu hissettirmemesi, kendi varlığını ve yapabildiklerini de olabildiğince dikte etmesi gerekiyor.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!