2022-23 Maccabi Tel Aviv: İstikrarsız Başlangıç Nasıl Bertaraf Edildi?

18/Nis/23 10:46 Nisan 18, 2023

Meliksah Bayrav

18/Nis/23 10:46

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Maccabi’nin son dönemlerdeki formunun nedenlerine göz atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de adını playoff turuna yazdırmayı başaran 8 takımdan biri olan Maccabi Tel Aviv, sezonun en flaş ekipleri arasında yer alıyor. Ligin ilk yarısında istikrarsız bir görüntü çizmiş olmasına karşın Maccabi, özellikle son haftalarda yakaladığı müthiş formla birlikte dikkatleri üzerine toplardı.

Geçtiğimiz sezon EuroLeague’de tam 7 yıllık bir aranın ardından playoff biletini almayı başaran İsrail temsilcisi, buna karşın Real Madrid‘e karşı hiçbir varlık gösterememiş ve 3-0’la süpürülmüştü. İsrail Ligi’nde ise yarı finallerde elenerek çok büyük hayal kırıklığı yaratan sarı-lacivertli ekip, yazın yepyeni bir yapılanmaya gitti.

Başantrenörlük görevi için kulübün geçmiş dönemdeki simge oyuncularından Oded Kattash’la anlaşan Maccabi, kadrosunu da baştan aşağı yeniledi. Ayrıca kulübü 2014 senesinde EuroLeague şampiyonluğuna taşıyan David Blatt ile danışmanlık görevi için anlaşmaya varan İsrail devi, yazın çok sayıda takviye gerçekleştirdi.

Yaz transfer döneminde Lorenzo Brown, Wade Baldwin, Bonzie Colson, Josh Nebo, Alex Poythress, Austin Hollins, Jarell Martin ve Darrun Hilliard gibi isimleri kadrosuna katan Maccabi, yeni sezona üst üste 2. kez playoff biletini alabilme hedefiyle başlıyordu.

Buna karşın oluşturulan yeni yapılanmaya dair bazı soru işaretleri vardı. Öncelikle koç Oded Kattash, geçmiş başantrenörlük döneminde 2 kez (Panathinaikos, Maccabi) EuroLeague sahnesinde yer almasına karşın ikisinde de başarısız olmuştu.

Her ne kadar İsrail Ligi ekiplerinden Hapoel Jerusalem’le 2018 ile 2021 yılları arasında başarılı bir dönem geçirse de Kattash, en üst seviyede kendini kanıtlamanın çok uzağında kalmıştı.

Ayrıca takımın yıldız ikilisi olmaları beklenen Lorenzo Brown ve Wade Baldwin’in aralarındaki uyuma dair de bazı soru işaretleri vardı. Geçtiğimiz sezon takımlarının ana oyun kurucuları olan Baldwin ve Brown ikilisi, takımlarını başarıya ulaştırmak için daha az topla oynayıp birbirlerinin oyununa adapte olmak durumundalardı.

Sezona bu tür soru işaretleriyle başlayan Maccabi, ilk yarıda beklenen performansın uzağında kaldı. Bu süreçte koç Oded Kattash’a yönelik soru işaretleri artarken özellikle takımın deplasman maçlarındaki olumsuz görüntüsü, başlarda ilk 8 sıranın uzağında kalmalarına yol açtı.

Bu süreçte ayrıca uzun rotasyonunun kilit ismi Alex Poythress’ı da sakatlığa kurban veren Maccabi, buna karşın sezonun ikinci yarısıyla birlikte muazzam bir çıkış yakaladı. Takımda taşların iyice yerine oturmasının ardından deplasmanlarda da maç kazanmaya başlayan İsrail temsilcisi, ligde çıktığı son 8 maçın 7’sini kazanarak 5. sıraya kadar yükseldi.

Playoff turu için AS Monaco ile eşleşen Maccabi, müthiş form durumunu göz önünde bulundurursak tam 9 senedir özlemini çektiği Final Four bileti için ciddi anlamda şansa sahip olacak.

Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Maccabi Tel Aviv’in müthiş form durumunun sebeplerine göz atıyor.

 

Savunmadan Beslenen Hücum

Maccabi Tel Aviv kadrosuna göz atan bir insanın muhtemelen gözüne ilk olarak çarpan nokta, takımdaki üst düzey atletizm seviyesi olacaktır.

Kısa rotasyonunda Wade Baldwin, Lorenzo Brown, Jalen Adams, Darrun Hilliard, forvetlerde Jarell Martin, Bonzie Colson, Suleiman Braimoh, uzun rotasyonunda ise Josh Nebo, Alex Poythress ve Roman Sorkin gibi atletik becerileriyle öne çıkan isimleri bulunduran İsrail temsilcisi, savunmada bu durumdan olabildiğince faydalanmaya çalışıyor.

Her ne kadar şu sıralar Avrupa’nın en etkili savunma takımlarından biri olsa da Maccabi için sezon başında işler çok daha farklı ilerliyordu. EuroLeague’de muhtemelen en çok switch yapan takımların başında gelen İsrail temsilcisi, sezon başından beri her perdeden sonra oyuncu değişiyor.

Bu noktada Lorenzo Brown, Wade Baldwin, Bonzie Colson, Alex Poythress ve Josh Nebo gibi switch savunması için epey uygun profillerin kadroda olmasına karşın Maccabi, özellikle sezonun ilk yarısında bazı kritik savunma problemleriyle karşı karşıya kalabiliyordu.

Günümüzde switch savunması çok basitmiş gibi gözükse de içerisinde çok fazla detayı barındıran ve kusursuza yaklaşmak için epey tekrar ve alışkanlık gerektiren bir savunma kurgusu. Savunmada gelen perdeden sonra oyuncu değişildiğinde doğal olarak ters eşleşmeler meydana geliyor. Bu ters eşleşmelerden kolaylıkla sayı yemeyip zaafiyet yaşamamak için takımlar, yardım savunmasını çok aktif kullanmak durumunda kalabiliyorlar.

Özellikle hücum esnasında birden fazla switch yapıldığı zaman bu durum, çok daha komplike hale gelebiliyor. Bu noktada yardımların doğru zamanda gelmesi ve rotasyonda aksamaların olmaması için oyuncuların saha içerisinde sürekli birbirleriyle iletişim halinde olması gerekiyor.

Haliyle yazın yeni kurulan bir takım olarak sezon başından beri neredeyse her perdede switch yaptığı için Maccabi, sıkça uyum sorunları yaşıyordu. Savunmada iletişim eksikliği ve gerekli alışkanlıkların oturmamasından dolayı İsrail temsilcisi, her ne kadar topa baskıda agresif olmaya çalışsa da topun dolaştığı anlarda gerekli kaymaları yapamıyor ve rakibin uygun şutları bulmasına engel olamıyordu.

Özellikle sezonun son bölümüyle birlikte bu durum epey değişti. Oyuncuların birbirlerine gitgide daha çok alışması ve takım içerisinde pozitif bir havanın yakalanmış olması, Maccabi’yi artık savunmada takım halinde bir arada hareket eden bir ekip haline getirdi.

Topa baskı konusunda zaten Lorenzo Brown, Wade Baldwin, John DiBartolomeo ve Jalen Adams gibi isimleri kadrosunda bulunduran Maccabi, özellikle iç saha maçlarında yoğun taraftar desteğiyle birlikte bu baskıyı çok daha üst seviyelere çıkarabiliyor. Ayrıca uzun rotasyonunda Josh Nebo gibi kısanın karşısında kalma konusunda elit uzunlardan birine sahip olan sarı-lacivertli ekip, rakiplerini sıkça top kayıplarına zorluyor.

Topa baskı konusu Maccabi için çok önemli çünkü İsrail temsilcisi, kadro yapısı nedenile hücumda en çok savunmadan beslenip enerji devşirdiğinde etkili olabilen bir takım. Normal sezonda rakiplerini maç başına 13.0 top kaybına zorlayan (lig 5.si) sarı-lacivertli ekip, geçiş hücumunu bulduğu anlarda durdurulması çok zor bir takıma dönüşebiliyor.

Maccabi için sezonun en dikkat çekici noktalarından biri ise ribaundlar. Sahada sıkça çift uzunlu formüllerle kalmayı tercih eden koç Oded Kattash, özellikle hücum ribaundlarına çok önem veriyor. Maç başına 12.0 hücum ribaunduyla lig 2.si konumundaki Maccabi, toplam ribaundlarda ise maç başına 35.3 ribaundla 3. sırada yer alıyor.

Ribaund konusu, İsrail temsilcisinin rakiplerine karşı fark yarattığı noktalardan belki de birincisi. Atletik kadro yapısı nedeniyle sürekli tempoyu arttırmaya çalışan ve geçiş hücumlarını kovalayan Maccabi, haliyle açık sahayı hızla geçebilmek için savunma ribaundlarını net şekilde almaya epey ihtiyaç duyuyor.

Bu noktada Josh Nebo, Alex Poythress (sakatlanmadan önce), Jarell Martin, Bonzie Colson, Jake Cohen ve Roman Sorkin gibi oyuncuların ribaund katkısı, koç Oded Kattash için vazgeçilmez durumda.

Öte yandan Maccabi, ligin dış şut opsiyonu bakımından belki de en sınırlı takımı. Sahada tempolu hücum basketbolu oynamaya çalışan ve yaratıcılığı tamamen kısalara Lorenzo Brown ve Wade Baldwin’in üzerinden sağlayan İsrail ekibi, aslında 4 numara pozisyonunda güvenilir bir nokta şutöre sahip olsa yarı sahadaki hücum verimliliğini çok daha farklı boyutlara çıkarabilir. Bu noktada koç Oded Kattash, dış şut konusundaki noksanlığı farklı yöntemlerle kapatmaya çalışıyor.

Şu sıralar bu formüllerden en çok göze çarpanı ise Roman Sorkin’in sıkça 4 numara pozisyonundan süre bulması. Devrilme konusunda tam anlamıyla usta bir uzun olan Sorkin, kısaya yaptığı perdelemenin ardından devrildikten sonra hem çember etrafında sayı üretebiliyor, hem de orta mesafe denemelerinde yüksek yüzdeyle oynuyor.

Sahada Wade Baldwin ve Lorenzo Brown ikilisinin yarattığı büyük hücum tehdidinden dolayı yarı sahada açılan alanları çok iyi kullanan Sorkin, 4 numaradan yaptığı düzenli skor ve ribaund katkısıyla Maccabi için sezonun kahramanlarından biri oldu.

En İyi İkili: Lorenzo Brown – Wade Baldwin

Lorenzo Brown’un sezon ortalamaları: 16.5 sayı, 3.2 ribaund, 5.7 asist

Wade Baldwin’in sezon ortalamaları: 16.7 sayı, 3.6 ribaund, 5.0 asist

“Neden iyi oynadığımızın cevabı çok basit. Lorenzo, EuroLeague’deki en iyi oyun kurucu; ben de en iyi combo guard’ım. Hala beş maçımız var. Eğer hedefimize ulaşamaz ve playoff yapamazsak tüm bu galibiyetlerin bir anlamı olmayacak fakat şu anda ligin en iyi ikilisi gibi oynuyoruz.”

EuroLeague ve Maccabi‘de sezonun flaş isimlerinden Wade Baldwin, takımının 29. haftada Baskonia‘yı 93-79’la geçtiği maçın ardından bu açıklamaları yapmıştı. Evet, Wade haklı. Gerçekten de Wade Baldwin ve Lorenzo Brown, bir süredir EuroLeague’in en iyi ikilisi gibi oynuyorlar.

Aslında sezon başında bu ikili arasındaki uyuma dair bazı soru işaretleri vardı. Bir süredir EuroLeague’in en gözde kısalarından biri olan Wade Baldwin, geçtiğimiz sezon Baskonia‘da kısa rotasyonunun (hatta takımın) açık ara bir numaralı ismiydi. Hatta Bayern döneminde de kısa rotasyonunun ana ismi olan Baldwin, EuroLeague geçmişinde Lorenzo Brown gibi bir kısa rotasyonu partneriyle oynamaya alışık değildi.

Öte yandan Lorenzo Brown için ise durum biraz daha farklıydı. 2020-21 sezonunda ülkemizde Fenerbahçe formasıyla izlediğimiz Lorenzo, o zamanlar Maccabi‘deki rolünden farklı olarak ana oyun kurucu olarak değil, 2 numara gibi kullanılıyordu. Sahada genellikle Nando de Colo’nun yanında ekstra bir top yönlendirici olarak konumlanan Lorenzo, bu rolde bir türlü beklenen performansa ulaşamamış ve hayal kırıklığı yaratmıştı.

Geçtiğimiz sezonu ise UNICS Kazan’da tamamlayan Lorenzo Brown, kariyerinin en iyi dönemlerinden birini geride bırakmıştı. Nitekim Lorenzo da tıpkı Wade Baldwin’in Baskonia ve Bayern’de olduğu gibi UNICS’te kısa rotasyonunun bir numaralı parçasıydı.

Topu sürekli ellerinde isteyen ve sınırsıza yakın bir saha içi özgürlüğe sahip olduklarında verimli olabilen bu ikili, Maccabi’yi başarıya taşımak için bazı fedakarlıklar yapmak ve birbirlerinin oyununa en iyi şekilde uyum sağlamak durumundalardı. Şu ana kadar ortaya çıkan tabloya baktığımızda Brown ve Baldwin ikilisi, kesinlikle bunu başardılar.

Bu tür çift kısalı formüllerin başarıyla işleyebilmesi için iki top yönlendiricinin de sabırlı olmaları ve birbirlerinin hareketine göre en doğru yerde, en doğru zamanda konumlanmaları gerekiyor. Bu tür yetenek seviyesi çok yüksek kısa ikililerinin birbirlerine uyum sağladıkları takdirde ne kadar büyük bir hücum tehdidi yaratabileceklerini, ülkemizde uzun süredir izlediğimiz Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisinden dolayı çok iyi biliyoruz.

Geçtiğimiz yıl devşirme oyuncu olarak katıldığı İspanya Milli Takımı’nı EuroBasket şampiyonluğuna taşıyan Lorenzo Brown, kariyerinin en iyi dönemini geçiriyor. Özellikle pas becerisi ve üst düzey saha görüşüyle adını EuroLeague’in en elit oyun kurucuları arasına yazdıran Lorenzo, bunun yanı sıra skorer yönüyle de takımına çok büyük katkı sağlıyor.

Wade Baldwin ise sahada atletik becerileri, top yönlendiriciliği, çembere üst düzey atak becerisi ve skorer yönüyle öne çıkıyor. Her ne kadar Lorenzo kadar elit bir pasör olmasa da kısa rotasyonundaki partnerine kıyasla daha etkili bir skorer olan Baldwin, çembere ataklarının yanı sıra orta mesafelerde tutturduğu yüksek yüzdeyle de ligin en etkili skorerlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Bu ikilinin sezon ilerledikçe birbirlerine iyice adapte olmaları ve sahada birbirlerinin hareketine göre nasıl konumlanmaları gerektiğini çok iyi öğrenmeleri, Maccabi’nin yarı saha hücumlarında yarattığı tehdidi çok arttırdı. Top ellerindeyken çok büyük bir skor, çembere atak ve pas tehdidi yaratan Lorenzo ve Wade ikilisi, özellikle çembere atak ettiklerinde rakip savunmayı sürekli rotasyona ve hareket etmeye zorluyorlar. Böyle olunca diğer oyuncular için yarı sahadaki hareket alanları açılmış oluyor.

Bu tür anlarda Lorenzo Brown ve Wade Baldwin’in bir arada sahada olmaları, Maccabi’nin yarı saha hücumları için çok büyük avantaj sağlıyor. Mesela Lorenzo’nun toplu aksiyonu sırasında doğru pas açısında konumlandığı takdirde Wade, pası aldığı zaman kendisine daha rahat bir hareket alanı bulabiliyor. Lorenzo’nun topla yarattığı skor ve pas tehdidi, rakip savunmayı sürekli yardıma gitmeye ve rotasyon yapmaya zorluyor. Elbette aynı senaryo Wade Baldwin için de geçerli.

Lorenzo Brown ve Wade Baldwin, şu ana kadar Maccabi’nin ve koç Oded Kattash’ın en büyük kozu oldular. Bu ikilinin normal sezondaki performanslarını playoff sahnesine de taşımaları, İsrail temsilcisinin Final Four umutları için son derece belirleyici olacak.

 

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!