by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
EuroLeague’de normal sezonun sonuna geldik. Bu da demek oluyor ki basketbolseverler için yılın en heyecanla beklenen anlarından birine yalnızca sayılı günler kaldı.
Playoff’larda normal sezonu en iyi şekilde geçiren 8 takım, Final Four biletini kapabilmek için birbirleriyle kıran kırana mücadeleler ortaya koyacaklar.
Adını Playoff etabına yazdırmayı başaran 8 takımda birçok önemli oyuncu performanslarıyla fark yarattılar. Yine de bu süreçte bazı isimler, sezon boyunca yaptıkları özel işlerle adlarını daha da fazla duyurmayı başardılar.
Basketbolda birbirleriyle uyumlu bir görüntü çizerek performanslarını yukarı taşımayı başaran ikililer her daim fark yaratmıştır. Bu sezon EuroLeague’de adlarını Playoff’a yazdırmayı başaran sekiz ekipte de bu durumun benzerlerini görebiliyoruz.
Yıllardır alışılageldik şekilde uyumlu görüntüler çizen uzun-kısa ikililerinin yanı sıra aynı anda sahada kaldıklarında takımlarının yarı saha hücumuna pozitif katkı sağlayan top yönlendirici ikilileri de öne çıktılar.
Eurohoops Fırın, Playoff biletini almayı başaran 8 takımın en iyi ikililerine göz atıyor:
Nigel Hayes-Davis – Dyshawn Pierre: Fenerbahçe Beko
Açıkçası sezon başında Fenerbahçe Beko kadrosuna bakıldığı zaman muhtemelen kimse bu takımın en iyi ikilisinin Nigel Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre olacağını tahmin edemezdi. Buna karşın Pierre ve Hayes-Davis ikilisi, oyunun hücum ve savunma yönlerinde sağladıkları müthiş katkıyla koç Dimitris Itoudis’in vazgeçilmezleri oldular.
Fenerbahçe başantrenörü Dimitris Itoudis, rakiplerin zayıf noktalarına atak etme konusunda EuroLeague’in en maharetli koçlarından biri. Oynadığı maçlarda sürekli avantajlı olduğu eşleşmeler üzerinden hücumunu şekillendirmeye çalışan temsilcimiz, özellikle fiziksel açıdan üstün geldiği takımlara karşı maçları rahat skorla kazanabiliyor.
İşte tam da bu noktada Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis ikilisinin önemi çok büyük. Öncelikle ligin en fizikli 3 numaralarından biri olan Pierre, sırtı dönük aksiyonlarda eşleştiği çoğu rakibe karşı üstünlük kurabiliyor. Ayrıca Nigel Hayes-Davis de hem sırtı dönük, hem de yüzü dönük atak becerisiyle eşleştiği çoğu oyuncuya karşı problem çıkarabiliyor.
Ayrıca bu ikilinin Fenerbahçe için önemi işin savunma kısmında da çok büyük. Savunmada hem kısanın, hem de uzunun karşısında rahatlıkla kalabilen Pierre ve Hayes-Davis ikilisi, temsilcimizin bu sezon sıkça kullandığı switch savunmasının en önemli kozları durumundalar.
Temsilcimiz Fenerbahçe Beko, eğer lider Olympiakos karşısında turu geçip Final Four biletini alacaksa bunda Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis’in rolü fazlasıyla büyük olacaktır.
Sasha Vezenkov – Thomas Walkup: Olympiakos
EuroLeague’de normal sezonu zirvede tamamlayarak Playoffta temsilcimiz Fenerbahçe Beko’nun rakibi olan Olympiakos, ligin en flaş takımlarının başında yer alıyor. Yıl boyunca oyunun her iki yönünde de dominant bir performans ortaya koyan Yunan devinde Sasha Vezenkov ve Thomas Walkup, takımın en önemli ikilisi olarak öne çıktılar.
Öncelikle Sasha Vezenkov’un bu yıl ne denli etkileyici bir sezon geçirdiği herkesin malumu. Özellikle hücumda bambaşka bir seviyeye çıkan Vezenkov, EuroLeague tarihinin en iyi 4 numaraları arasına adını şimdiden yazdırdı bile.
Bir 4 numara olarak sahada şut atabilen, pas verebilen, çembere atak edebilen ve boyalı alanda çok yüksek yüzdeyle bitirebilen Bulgar yıldız, sayılarının çok büyük bölümünü asist üzerinden atmasıyla da Olympiakos’un hücum düzenini kusursuza yakın bir şekilde tamamladı.
Takımın deneyimli oyun kurucusu Thomas Walkup ise bu yıl kariyerinin belki de en formda dönemini geçiriyor. Oyunun her iki yönünde de yaptığı büyük katkılar sayesinde kadronun Vezenkov’dan sonra en çok süre alan 2. oyuncusu konumundaki Walkup, koç Georgios Bartzokas için tam anlamıyla yeri doldurulamaz bir isim.
Hücumda 1.93’lük boyu ve güçlü fiziğine ek olarak müthiş bir saha görüşüne sahip olan deneyimli oyun kurucu, pas zamanlamasındaki artılarıyla Olympiakos’un makine gibi işleyen hücum düzenindeki en kilit faktörlerden biri oldu.
Buna karşın Walkup, takımı için en değerli katkıyı ise oyunun savunma yönünde yapıyor. Topa baskı konusunda şu sıralar muhtemelen Avrupa’nın en etkili oyuncusu olan deneyimli oyun kurucu, maç başına 2.0 top çalma ortalamasıyla eşleştiği kısaların korkulu rüyası olabiliyor.
Tomas Satoransky – Nico Laprovittola: Barcelona
Barcelona, EuroLeague’de son 2 sezonun aksine bu yıl normal sezonu zirvede tamamlayamasa bile 2. sırayı alarak Playofflar için epey avantajlı bir konum elde etti. Böylelikle koç Saras Jasikevicius’un ekibinin Playoff turundaki rakibi, Litvanya temsilcisi Zalgiris oldu.
Yazın kadronun ana oyun kurucusu konumundaki Nick Calathes ile yollarını ayıran Barça, Yunan kısanın yerini NBA’den Tomas Satoransky ile doldurdu. Sezonun ilk yarısında özellikle dış şutundan dolayı belli başlı istikrar problemleri yaşasa da Satoransky, 2. yarı çok etkili bir performans ortaya koyarak takımının ligi 2. sırada tamamlamasındaki başlıca pay sahiplerinden biri oldu.
Öte yandan Satoransky’nin kısa rotasyonundaki ikilisi Nico Laprovittola ise bu yıl EuroLeague kariyerindeki en etkili sezonu geçiriyor. Geçtiğimiz sezonun son bölümünde bu çıkışın sinyallerini veren Lapro, sahada çembere atak tehdidi ve dripling üzerinden kendi skorunu yaratabilmesiyle Barcelona’nın hücum düzeni için fazlasıyla kritik bir role sahip.
Son 2 yıldır Playoffta özellikle hücum konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan Barcelona, kısalarından düzenli katkı alamaması nedeniyle sıkça tıkanabiliyor ve zorlama birebirlere kalabiliyordu. Bu tablonun ortaya çıkmasında Nick Calathes’in dış şut tehdidi bakımından çok sınırlı bir oyuncu olması ve sürekli riske edilmesinin payı da büyüktü.
Barcelona bu yıl Zalgiris‘e karşı rahat bir Playoff serisi geçirip ecel terleri dökmeden Final Four biletini almak istiyorsa Nico Laprovittola ve Tomas Satoransky, sezonun ikinci yarısında olduğu gibi düzenli hücum katkısı sağlamak durumundalar.
Kevin Punter – Mathias Lessort: Partizan
8 yıllık bir aranın ardından bu sezon EuroLeague sahnesine geri dönen Partizan, ilk yılında koç Zeljko Obradovic‘in önderliğinde beklentileri aşarak Playoff biletini cebine koydu. Böylelikle Partizan’ın Playoff turundaki rakibi ise İspanyol devi Real Madrid oldu.
Koç Zeljko Obradovic‘in Partizan’ı, yıl boyunca neredeyse her oyuncusundan çok değerli katkılar aldı. Yine de takım kaptanı Kevin Punter ve takımın Fransız uzunu Mathias Lessort, bu sezonki müthiş performanslarıyla farklı bir yerde konumlandılar.
ABD’li bir oyuncu olarak Partizan’daki ikinci senesinde takım kaptanlığına yükselen Kevin Punter, 1 sezonluk aranın ardından EuroLeague sahnesine geri döndü. Bu sezon maç başına 15.5 sayı ortalaması tutturan yıldız oyuncu, takımının en skorer ismi olmayı başardı.
Punter’ın oyununa dair en etkileyici noktalardan biri ise bu 15.5 sayı ortalamasını topu neredeyse hiç domine etmeden tutturmuş olması. Sezon boyunca takımın oyun kurucuları Dante Exum, Yam Madar ve Aleksa Avramovic’le çok uyumlu bir görüntü çizen ABD’li yıldız, topsuz oyunda getirdiği artılarla da Partizan hücumunun değerine değer kattı.
Öte yandan Fransız uzun Mathias Lessort ise muhtemelen bu sezon kimsenin tahmin edemeyeceği türden bir gelişim süreci yaşadı. Daha önce birçok kez EuroLeague sahnesinde bulunmasına karşın beklentileri karşılayamayan Lessort, Zeljko Obradovic’le birlikte Avrupa’nın en değerli uzunlarından birine dönüştü.
Real Madrid‘in yıldızlarla dolu kadrosuna karşın Mathias Lessort ve Kevin Punter ikilisinin performansı, son derece belirleyici olacaktır.
Gabriel Deck – Guerschon Yabusele: Real Madrid
EuroLeague’de yazın efsanevi koç Pablo Laso’yla yollarını ayırarak takımın başına Laso’nun asistanı Chus Mateo’yu getiren Real Madrid, ligin ikinci yarısında çalkantılı bir görüntü sergiledi. Özellikle savunmada çok kırılgan bir görüntüde olan İspanyol devi, buna karşın normal sezonu 3. sırada bitirip Playoffta saha avantajını ele geçirdi.
Real Madrid’in Playoff turundaki rakibi ise Zeljko Obradovic‘in Partizan’ı oldu. Böylelikle EuroLeague seviyesindeki ilk başantrenörlük sezonunu geçiren Chus Mateo, Final Four için Avrupa basketbolu tarihinin en büyük koçu Zeljko Obradovic‘e karşı üstün gelmek durumunda kalacak.
Öte yandan Real Madrid, kadro kalitesi bakımından Partizan’a karşı çok büyük bir avantaja sahip. Özellikle 5 ve 4 numara rotasyonunda çok dominant oyunculara sahip olan İspanyol devi, Partizan’a karşı seri boyunca fiziksel üstünlüğünü hissettirmek isteyecektir.
Bu noktada Guerschon Yabusele ve Gabriel Deck’in performansları, koç Chus Mateo’nun ekibi için fazlasıyla belirleyici olacak.
EuroLeague basketbolunun en dominant 4 numaralarından biri olan Guerschon Yabusele, güçlü fiziği ve üst düzey atletizmi sayesinde eşleştiği çoğu oyuncuya karşı rahatlıkla fiziksel üstünlük kurabiliyor.
Gabriel Deck ise hem 3, hem de 4 numara pozisyonlarından rakip savunmalara karşı büyük eşleşme dezavantajları yaratabiliyor. Sırtı dönük hücum konusunda Avrupa’nın en maharetli forvetlerinden biri olan Arjantinli oyuncu, yüzü dönük çembere ataklarında ise hem pas, hem de skor tehdidi oluşturabiliyor.
Hal böyle olunca Real Madrid koçu Chus Mateo, Partizan’in fiziksel açıdan Real Madrid’in gerisinde olan forvet ve uzun rotasyonuna karşı üstünlük kurabilmek için Gabriel Deck ve Guerschon Yabusele’yi seride epey aktif kullanacaktır.