by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
Sezon öncesi yapılan tahminlerde birçok kişi Oklahoma City Thunder‘ın 12 ila 15. sıralar arasında olmasını bekliyordu. Bu aslında Thunder‘ın kalitesinden ziyade 2023 Draftı’ndaki ilgi çekici isimlerle bağlantılıydı. Fakat Thunder bu fikri reddetti çünkü onların farklı bir planı vardı.
Başrolde Shai Gilgeous-Alexander’ın, yardımcı rollerde ise Josh Giddey ve Jalen Williams’ın oynadığı Thunder, kağıt üstünde zayıf görünen kadrosuna rağmen playoffların kıyısından döndü. Daha da önemlisi, ligdeki diğer genç takımların aksine sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı.
Thunder’ın potansiyelli gençleri ve çok sayıdaki draft hakkı sebebiyle geleceği parlak bir takım olduğunu biliyoruz. Ancak bu sadece saha dışını kapsamıyor. Bu potansiyelin izleri saha içinde de mevcut. Ve yönetimin doğru hamleleri yapması halinde kısa sürede ligin üst basamaklarına ulaşacaklarının sinyallerini veriyorlar.
Eurohoops Fırın, sezonun flaş ekiplerinden Oklahoma City Thunder’ın önlenemez yükselişini mercek altına aldı.
1. Ekstra Kısa Beşler, Çok Sayıda Karar Verici
Koç Mark Daigneault’un Oklahoma City Thunder’da kullandığı sistem yarı saha hücumunda bile tempolu olmayı gerektiriyor. Bu tempolu oyunu maksimize etmenin yolu ise sahada birden fazla karar verici bulundurmaktan geçiyor. Thunder, biraz da personel eksikliğinden kaynaklı olarak, sık sık ekstra kısa beşlerle sahada bulundu. Özellikle Shai Gilgeous Alexander, Josh Giddey ve Jalen Williams’ın parkede birlikte yer aldığını çok sık gördük bu sezon.
Bu oyuncuların ortak noktası, karar verici olarak topu kullanabiliyor olmaları. Düşünün, her üç oyuncu da ikili oyunları yönlendirebiliyor veya topu yere vurup takımını pozisyon içine sokabiliyor. Sahada üç tane guard karakterli oyuncunun yer alması Thunder adına işleri çok değiştiriyordu. Daigneault, Josh Giddey’i zaman zaman iç pasör olarak bile kullanıyor, dirseklerde ve bloklarda topla onu topla buluşturarak cut eden oyuncuları beslemesini sağlıyordu. Bu üç ana top kullanıcının yanında Lu Dort ve Kenrich Williams gibi akışı bozmayan bağlantı pasörleri, Jaylin Williams gibi aksiyonların daha iyi uygulanmasını sağlayan pasör uzunlar bulunuyordu. Thunder’ın başarısının şifrelerinden biri, çok sayıda top kullanıcıyla bulundurmak ve zeki basketbolcularla oynamaktı. Oklahoma City Thunder her oyuncusunda pasör katkısı arıyor ve tempolu bir hücum benimsiyor olmasına rağmen en az top kaybı yapan takımlar arasında kendini gösteriyor. Zeki ve kontrollü oyuncularla oynamanın bir getirisi de bu oldu.
Sahada bu kadar çok guard bulundurmanın bir diğer avantajı daha var. Üstelik bu durum, Thunder hücumunun ana kimliğini inşa ediyordu. Daigneault’un öğrencileri, maç başına 64 kez çembere atak yaparak bu konuda açık ara ligin lideri konumunda. İkinci sırada yer alan takım ise 55 çembere atak ile Knicks… Thunder’ın Shai önderliğinde her savunmayı delebilmesi ve penetre üstü paslarla (drive&kick) savunmanın yerleşimini bozup onları rotasyona zorlaması biraz denge bozucu oldu. Henüz yayın gerisinden ceza şutunu kesebilecek pek fazla opsiyon yok ama bu oyun kimliği sayesinde ligin en fazla boş üçlük fırsatı bulan ekibi olmayı başardılar.
2. Hücumda Ritim ve Özveri
Thunder‘ın sürekli ekstra kısa beşlerle sahada kalması tempolu basketbolu da beraberinde getiriyor. Bazı NBA takımları tamamen sürükleyici oyuncularının etrafında şekilleniyor. Luka Doncic – Dallas Mavericks ilişkisi gibi… Bu da durgun bir hücum temposunu beraberinde getiriyor. Thunder ise bunun tam aksine müthiş bir ritimle oynuyor hücumda. Yarı sahada topsuz oyunu oynamayı bilen oyuncular sayesinde sürekli hareket halinde bir takım var.
Thunder topla buluştuğunda elinde en az tutan takımlardan birisi istatistiksel olarak. (En çok tutanlar Mavericks, Hawks, Knicks gibi takımlar) Bu istatistik topun sürekli dolaşımda olduğunun bir kanıtı aslında. Henüz çok genç bir takım olmalarına rağmen sezon ilerledikçe bir arada oynamayı keşfettiler. Josh Giddey, Jaylin Williams gibi pas istasyonlarının etrafında kanatlardan veya dipten cut yaparak kolay sayı fırsatları elde etmeyi iyi biliyorlar. Topu dolaşımda tutmak, ekstra paslarla doğru şutu bulmak ve topsuz cutlarla savunmayı cezalandırmak Thunder hücumunun iyi yaptığı işler. Tüm bunlar Thunder hücumunun monotonluktan kurtulmasına ve çok sayıda tehdit barındırmasına olanak sağladı.
3. Savunmanın Yarısı Efordur
Oklahoma City Thunder elindeki personel eksikliğine rağmen savunma reytinginde sezonu 13. sırada tamamlamayı başardı. Kısa beşler sebebiyle çember ve boyalı alan savunmasında bazı sorunlar yaşayabilseler de doğru savunma kurguları ve kolektif çabayla ortalama üstü bir savunma takımı olmayı başardılar. Kısa ama mobil beşler sayesinde ön bölgede topa baskı uygulayabiliyorlar. Bu sezon rakibi en çok top kaybına zorlayan takım olmayı başardılar ve savunmadan hücuma geçişleri başarılı şekilde oynayarak eforlu savunmanın ödülünü sayıyla aldılar.
Bu noktada Mark Daigneault’a da parantez açmak şart çünkü elindeki oyuncuları nasıl kullanacağını çok iyi biliyor. Jalen Williams’ın 219 cm uzunluğundaki kanat açıklığından, Lu Dort perimetre savunmasındaki fizikselliğinden veya Shai Gilgeous-Alexander’ın yardım savunmasındaki uyanıklığından nasıl faydalanacağını çok iyi çözdü ve eşleşme ayarlama konusunda başarılıydı. Thunder‘ın ikili oyun savunmasındaki başarısı ve takım uyumu da koça yazar… Normal şartlarda NBA’in en genç takımından savunmada dağınık bir görüntü, ikili oyunda arka rotasyonlarda hatalar veya çeşitli iletişim hataları beklersiniz. Fakat Thunder bunları minimuma indirmeyi başardı.
Savunmada efor ve doğru kurgu, bazen bireysel savunma yeteneğinden daha önemli olabilir. Thunder da bunun güzel bir örneği aslında. Gençlik ateşinden mi yoksa kendini kanıtlama arzusundan mı bilinmez, ancak Thunder oyuncuları savunmada elinden gelenin en iyisini sahaya yansıttı. Gelecek sezon bu takıma Chet Holmgren gibi bir çember koruyucunun ekleneceğini de unutmamak gerek. Sakatlığı sebebiyle bu sezon hiç parkeye çıkamayan Holmgren, oynayacağı pozisyona göre (4 veya 5) zayıf taraf çember koruyucusu veya ana ikili oyun savunmacısı olarak bu takımı savunmada ilk 10’a yükseltebilir.
4. Shai Gilgeous-Alexander’ın Çıkışı
Hücumda ne kadar takım oyunu oynarsanız oynayın, bir noktada illa ki sahneye çıkıp takımı sürükleyecek bir ana opsiyona ihtiyaç duyarsınız. Shai Gilgeous-Alexander yıllardır bunun sinyallerini veriyordu ama bu sezon apayrı bir seviyeye çıkarak Thunder kulübünün yeni franchise oyuncusu olduğunu kanıtladı. Sezonu 31.4 sayı, 5.5 asist, 1.6 top çalma, 1.0 blok ve %51 şut yüzdesiyle tamamlayan genç yıldız, en çok gelişen oyuncu ödülünde yarışı ikinci sırada tamamladı.
Geride bıraktığımız iki sezonda sırayla 23.7 sayı ve 24.5 sayı üreten Shai, istatistiklerinde müthiş bir yükseliş yaşadı ama bana kalırsa en önemli gelişimi bu değildi. Topu domine etmeden üretken olmayı, topu elinde öldürmeden takımı yükseltmeyi çok daha iyi öğrendi. Kısaca Shai oynadıkça Thunder, Thunder oynadıkça Shai gelişti. Mavericks ve Hawks gibi takımlarda tüm sistem Luka Doncic ve Trae Young’ın eline bakıyor. Thunder’da ise tüm sistem Shai’nin etrafında işlemiyor ama oyun sık sık onu çağırıyor. Ve oyun onu çağırdığında öne çıkmaktan hiç geri kalmıyor. Kritik anlarda üstlendiği sorumluluklar Thunder’ı birçok kez ipten aldı bu sezon. Gerçekten iyi bir saha içi lidere ve müthiş bir sürükleyici skorere dönüştü.
Bununla birlikte Shai’nin çift yönlü bir oyuncu olması da Thunder’ın işini kolaylaştıran bir unsur. Çünkü iki yönlü yıldızların etrafında yükselmek her zaman daha kolay olmuştur. Hücumda yükün büyük kısmını sırtlayıp savunmada efor göstermeyen ve zaaf yaratabilen yıldızların aksine Shai, sahanın bu kısmında da oyuna ciddi etki etmeye başladı. Absürt savunma uzunlukları (198 cm boy, 211 cm kanat açıklığı) buna son derece elverişli. Shai Gilgeous-Alexander bu sene süper yıldızlık mertebesine giden merdivenleri yarılamayı başardı. Batı’nın son sıralarında bitirmesi beklenen Thunder playoffun kıyısından dönüyorsa, burada takımın yıldızına da kredi vermek şart.