by Nick Mac / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 10 Mayıs 2023 tarihinde Fadeaway World‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Eğer bu cümleyi daha önce duyduysanız bizi durdurun: “X’e yardım edin! Her şeyi tek başına yapamaz!”. Gerçek şu ki NBA şampiyonu olmak için gerçekten de harika bir takıma ihtiyaç var. Takımda bir süper yıldız olması iyi tabii ki fakat genelde takımlar tamamlayıcı parçaları onları nereye götürürse oraya gidiyor. Şampiyon olmak için bütün organizasyonun ortak çalışması gerekiyor fakat bazen durum bundan farklı oluyor.
Çok nadir şekilde bir oyuncu belli bir seviyeye, sadece özel diyebileceğimiz bir seviyeye çıkabiliyor. Öylesine domine bir performans sergiliyor ki yanında başka bir All-Star ya da All-NBA olmasına gerek bile kalmıyor. Mucizevi serilerde de destekleyici ekip öne çıkıyor ve yıldız oyuncunun yanındaki görevlerini kusursuz şekilde yapıyor. Aşağıda listelediğimiz 14 oyuncu hakkında açık olmak istiyorum. Takımda All-Star seçilmiş bir oyuncu olması, bahsi geçen sezonda seçilmediyse önem arz etmiyor.
Şu anda NBA playofflarında bunu gerçekleştirebilecek Joel Embiid, LeBron James ve Nikola Jokic var. Bu oyuncuların tabii ki All-Star seviyesinde takım arkadaşları var fakat hiçbiri 2022-23’te All-Star seçilmedi. Biz de tam olarak bundan bahsediyoruz.
İşte karşınızda All-Star takım arkadaşı olmadan şampiyon olmuş oyuncular…
Bob Davies – 1951
Eğer kendisini 1950’li yıllarda Rochester Royals formasıyla izleyerek büyümediyseniz Bob Davies ismi size aşina gelmemiş olabilir. Davis, NBA’de 1949 yılından 1955’e yedi sezon forma giydi ve kariyerinde dört kez All-Star seçildi.
1950-51 sezonu sırasında Davies kariyerinde ilk kez All-Star oldu. O sezon Royals’ı 41 galibiyete taşıyarak playofflara götürdü. Lakers ve Pistons‘ı kolayca geçtikleri iki turun ardından finallerde Knicks ile karşılaştılar. Royals’ta Davies’in yanında Arnie Risen da vardı fakat Risen 1951 sezonunda All-Star seçilmemişti. Fakat Risen, Rochester’ın şampiyon olduğu playoff yolculuğunda takımın sayı ve ribaund kralı olmuştu. Finallerde Davies 17.0 sayı – 5.3 asist ortalamalarıyla oynarken Risen 21.7 sayı – 14.3 ribaund ortalamaları tutturmuştu.
Rick Barry – 1975
Rick Barry, NBA ve ABA tarihinin en önemli şutörlerinden biri. Ayrıca Golden State Warriors organizasyonu tarihinin en büyük isimlerinden biri olarak görülüyor ve bunun en büyük sebebi 1975 NBA şampiyonluğu. Barry, Warriors ile ilk sezonunu 1965-66’da geçirdi. Orada iki yıl kaldıktan sonra ABA’de oynamaya gitti. Barry, Warriors’a dönmeden önce dört sezon ABA’de forma giydi. Dönüşünün üçüncü sezonunda ise 30.6 sayı ortalamasıyla sayı kralı oldu ve Warriors’u 48 galibiyete taşıdı.
NBA playofflarında ise Barry ve Warriors ilk turu bay geçti. Seattle karşısında zorlandılar, altı maçta geçtiler. Doğu Konferansı Finalleri’nde ise Chicago Bulls‘u yedi maçta geçtiler. NBA Finalleri’nde Warriors, Wes Unseld ve Elvin Hayes başrollüğünde Washington Bullets’a rakip oldu. Warriors, playofftaki en kolay serisini Washington’a karşı oynadı ve rakibini süpürdü. Barry de Finaller MVP’si ödülünün sahibi oldu.
Elvin Hayes – 1978
Elvin Hayes, basketbol oynamış en iyi 4 numaralardan biri ve asla hak ettiği değeri görmüyor. Belki de bunun sebebi takım arkadaşlarının kendisini sevmemesidir. Belki de sebebi medyayla defalarca kez ters düşmesidir. Hayes, 1968 yılında Rockets tarafından ilk sıradan draft edilmiş ve sonra Bullets’a takaslanana kadar Rockets‘ta üç sezon geçirmişti.
1973’ten 1981’e Bullets formasını dokuz sezon giyen Hayes, inşa ettikleri takımla birçok kez NBA şampiyonu olma şansı yakaladı. Hiçbiri o ve takım arkadaşı Wes Unseld’in 1978 yılında organizasyon tarihinin ilk şampiyonluğunu kazandırdıkları yolculuktan özel olmadı. Hayes takımdaki tek All-Star’dı ve muhtemelen MVP olması gerekiyordu fakat medyayla yaşadığı sıkıntılar buna engel oldu.
Isiah Thomas – 1989
NBA tarihinde Bad Boy Pistons takımları kadar nefret edilen başka bir takım var mı emin değilim. O takımların lideri ve yüzü de Isiah Thomas’tı. Thomas, NBA tarihinin en büyük oyun kurucularından biriydi ve kalbi, yüreği ve sertliği çok büyüktü. Bütün bunların yanında inanılmaz yetenekli bir oyuncuydu.
Thomas ve Pistons, 1988’de finallerde Lakers‘a kaybettikten sonra 1989’da bir kez daha finale çıktılar. Thomas, playofflar boyunca takımdaki tek All-Star olarak takımı taşıdı. Finallerde ise Lakers‘ı süpürdükten sonra Finaller MVP’si ödülü Joe Dumars’a gitti. Thomas, kendi ödülü için bir yıl daha bekleyecekti.
Tim Duncan – 2003
Bu listede ilk kez bir oyuncunun aynı sezonda MVP, NBA şampiyonu ve Finaller MVP’si olduğu bir sezona yolculuk yapıyoruz. Tim Duncan 2003 yılında NBA’in en iyi oyuncusuydu ve Spurs‘ü tarihindeki ikinci şampiyonluğuna taşımıştı. O sezon Duncan, sadece üç takım arkadaşı 10.0 sayıdan fazla ortalama tutturmasına rağmen takımı 60 galibiyete taşımıştı.
2003 yılında Duncan, Spurs‘ü Suns, Lakers ve Mavericks karşısında altışar maçta galibiyete taşıyarak NBA Finalleri’ne taşıdı. Rakip ise New Jersey Nets‘ti. Duncan, 24.2 sayı – 17.0 ribaund – 5.3 asist – 5.3 blok ortalamalarıyla tarihin en iyi final serilerinden birini geçirdi. Tony Parker, David Robinson ve Stephen Jackson da şampiyonluğa katkıda bulundu.
Ben Wallace – 2004
NBA tarihinde Ben Wallace’ın 2000’li yıllarda yaptığı savunma seviyesine yaklaşabilen çok oyuncu olmadı. Wallace bu süreçte dört kez Yılın Savunmacısı seçildi, bu da onu Dikembe Mutombo ile bu alanda liderliğe taşıyor. Basketboldaki en tehlikeli boyalı alan savunmacıydı.
O sezon Pistons‘taki tek All-Star’ın Wallace olduğunu duymak şaşırtıcı çünkü takımda Chauncey Billups, Rip Hamilton, Rasheed Wallace gibi yıldızlar da vardı. Ben, o sezon NBA Finalleri’nde şovun sahibiydi. Savunmada Shaq’ı bezdirdi ve Pistons‘ın Lakers‘ı geçmesini kolaylaştırdı.
Dirk Nowitzki – 2011
NBA’de 2010-11 sezonuna girilirken Dirk Nowitzki için de herhangi bir takımı şampiyonluğa taşıyabilir mi şüpheleri konuşuluyordu. 2006 finallerinde Miami Heat‘e kaybetmişti ve MVP olduğu sezonda ilk turda elenmişti. 2011 yılında hiç All-Star takım arkadaşının olmadığı sezonda kimse Nowitzki’nin Mavericks‘i güçlü Batı Konferansı’ndan çıkarabileceğini düşünmemişti. Herkes yanıldı.
Playofflarda Nowitzki, ilk NBA şampiyonluğunu kazanmayı kafaya takmış bir oyuncuya dönüştü. NBA Finalleri’ne giden yolda Dallas, Kevin Durantli Thunder‘ı, iki kez NBA şampiyonu olmuş Los Angeles Lakers‘ı eledi. Finallerde kimse Dallas’a şans vermiyordu çünkü rakipleri LeBron James, Dwyane Wade ve Chris Bosh’un olduğu Miami Heat kadrosuydu. Nowitzki, Mavericks‘i altı maç sonunda şampiyonluğa taşıdı. Tabii ki Jason Terry, Tyson Chandler, Jason Kidd ve JJ Barea gibi isimler katkı verdi fakat sahne ışıkları Dirk’ün üzerindeydi. Dirk, tarihin en efsane şampiyonluklarından biriyle ilk yüzüğünü taktı.
Tony Parker – 2014
NBA tarihinin en “underrated” oyuncularından biri dört yüzüğü bulunan Tony Parker olabilir. 17 sezon boyunca Parker, San Antonio Spurs hanedanlığının önemli bir parçası oldu. Parker, başarıya giden yolda korkusuzdu ve lig tarihinin en dominant uzunlarına karşı penetre etmekten asla çekinmezdi.
2014 sezonu, Spurs takımının inşa ediliş şeklini düşününce garip bir sezondu. Tim Duncan kariyerinin sonlarındaydı ve artık All-Star değildi. Kawhi Leonard ise günümüzde bildiğimiz halinden çok uzaktı, genç bir oyuncuydu. Parker, o sezon 62 maç kazanan Spurs kadrosundan All-Star seçilen tek oyuncu oldu. NBA Finalleri’nde Parker, Spurs’ün 2013’ün intikamını almasında, Miami Heat’i beş maç sonunda geçmesinde büyük rol oynadı. O seride Kawhi Leonard’ın Finaller MVP’si ödülünü almasıyla bir efsane doğmuştu fakat Parker’ın o takım için ne denli önemli olduğunu unutamayız.
l
LeBron James – 2016
NBA tarihinin en iyi oyuncuları konusu açıldığında LeBron James’in yeri hakkında şüphe olmamalı. Eğer en iyi üç oyuncunuzda LeBron yoksa sizinle aynı fikirde değiliz. James, son 20 yıl boyunca inanılmaz bir performans gösterdi ve oyunun her alanını, normal sezon ve playofftaki her rekoru domine etti. Belki de tarihin en iyi saha içi lideriydi. Bundan kastımız ise şu: LeBron’a rasgele dört oyuncu verdiğinizde bile NBA şampiyonluğu için şansınız oluyordu.
2016’da da hikaye benzerdi. Tabii ki finalleri tek başına taşıdı diyemeyiz fakat yine de inanılmaz bir seriydi. 73 galibiyet alan Warriors takımına karşı 3-1 geri düştükten sonra James, kendisinin bile bilmediği bir viteste oynamaya başladı. Cavaliers‘ı üst üste üç galibiyete ve tarihindeki ilk şampiyonluğa taşıdı. NBA playoff tarihindeki en büyük sürprizlerden birine imza atan James, bu şampiyonlukla birlikte tarihin en iyileri arasında kalıcı şekilde anılmaya başladı.
Giannis Antetokounmpo – 2021
2020-21 sezonu çok eğlenceli bir sezondu. Sonunda bubble formatı bitmişti ve taraftarlar artık salonlara girebiliyordu. Aaynı zamanda Giannis Antetokounmpo, hayal kırıklığı yaratan playoff maceralarının ardından yeni bir sayfa açacağı sezona giriyordu. Giannis, 2021 yılında hem MVP hem de Yılın Savunmacısı oldu, bir önceki sezon da bu iki ödülün sahibi olmuştu. Takım arkadaşları da inanılmazdı, Jrue Holiday ve Khris Middleton ile beraber ilk sezonlarını geçiriyorlardı.
Bucks, üzerlerine yapışan kötü algıyı yıkmak için Giannis önderliğinde savaştı da savaştı. Doğu Konferansı’ndan zorlanarak çıktıktan sonra Phoenix Suns‘a karşı finallerde mücadele ettiler. Bucks, Giannis açılana kadar seride 2-0 geriye düştü. Ardından Giannis, Bucks’ı dört kez üst üste galibiyete, böylece 1971 yılından sonra ilk kez şampiyonluğa taşımıştı. 6. maçta Giannis, 50 sayı attı ve Finaller MVP’si ödülünü de koleksiyonuna ekledi.
Hakeem Olajuwon – 1994 ve 1995
1994 ve 1995 yıllarında Hakeem Olajuwon ile Houston Rockets‘ın kazandığı iki şampiyonluk, NBA tarihinin en unutulmaz şampiyonluklarından ikisi. 1994 yılında Olajuwon, hem MVP hem de Yılın Savunmacısı olurken Rockets‘ı da 58 galibiyete taşıdı. Yanında sağlam bir kadro vardı fakat herhangi bir All-Star veya All-NBA takım arkadaşı yoktu. Rockets’ı Knicks‘e karşı yedi maç süren seride şampiyonluğa taşımıştı. Finaller MVP’si de serinin sonunda Hakeem oldu.
Bir sonraki sezon işler Rockets için daha da zorlaştı. Sezona kötü başlamışlardı, ardından Portland’dan Clyde Drexler’ı takasladılar. Olajuwon ise genç Shaq ve Orlando Magic kadrosuna karşı takımı taşıyan isim oldu. Tarihte ilk ve tek kez O’Neal’ın domine edildiğini gördük ve bunu Olajuwon yaptı. Seri de 4-0 bitti ve Hakeem bir kez daha Finaller MVP’si seçildi.
Michael Jordan – 1991 ve 1998
Michael Jordan’ın ilk ve son şampiyonluğunu herhangi bir başka All-Star olmadan kazanması aslında mantığa oturuyor. 1991 yılında Scottie Pippen, Bulls sistemine henüz yeni ayak uyduruyordu. Horace Grant ve diğer oyuncular da harika tamamlayıcı oyunculardı fakat o takımın kalbi de ruhu da Jordan’dı. 1991 NBA Finalleri’nde Jordan ve Magic sonunda karşı karşıya geldiler. Jordan, Magic’e hücumda adeta işkence ederken savunmada da çok iyi iş çıkardı ve seri beş maçta bitti. Jordan, kariyerinin ilk Finaller MVP’si ödülünü de o seride kazandı.
Sekiz sezon sonra Jordan cebine beş NBA şampiyonluğu ve beş Finaller MVP’si ödülü koymuştu. Jordan ve Bulls, birlikte son sezonunda mücadele ediyordu. Jerry Krause, takımın yeniden yapılanmaya gideceğini açıkça belirtmişti. Jordan kendi bildiği yöntemle cevap verdi: Takımı sezonun sonunda en büyük sahneye taşıdı. Bulls, o sahnede bir önceki sezon da rakibi olan Utah Jazz‘le karşılaştı. 6. maçta Jordan, son dakika içerisinde Karl Malone’dan topu çalıp Bryon Russell’ın üzerinden maçı kazandıran basketi attı ve altıncı şampiyonluğunu, altıncı Finaller MVP’si ödülünü kazanarak “GOAT”lığını resmen kanıtladı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!