By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Hayatta olduğu gibi basketbolda da inişler çıkışlar hep olur.
Her yeni bir sezonda bazı oyuncuların beklentilerin üstüne çıktığı, bazılarının ise beklentilerin altında kaldığını görürüz. Tabii bunun birçok farklı sebebi olabilir.
Bazen bir oyuncunun kariyerinde yeni bir pencere açması, bazen de aynı kulüpte kendine gelen fırsatı kullanması bir anda onun kariyerinde ileriye doğru bir adım atmasını sağlar.
Eurohoops Fırın ise Turkish Airlines EuroLeague’de sezonun bitmesiyle birlikte bu oyuncuları araştırmaya başladı ve sizler için bu sezon EuroLeague’de bir sezon önceye göre sayı ortalamasını en çok artıran 10 oyuncuyu buldu.
Bu oyuncuları bulurken de çok dağılmamak adına kendine bir kural koydu ve her iki sezonda da en az 17 maç – sezonun yarısı – oynamış oyuncuları değerlendirmeye aldı. Hayliyle bu kural sebebiyle bazı oyuncular sayı ortalamasında önemli artışlar yaşasa da listeye giremedi ama diğer türlü liste biraz amacından kaymış olacaktı.
Lafı daha fazla uzatmadan karşınızda bu sezon sayı ortalamasını geçen sezona göre en çok artırmayı başarmış 10 oyuncu:
NOT: Hem 2021-2022 sezonu hem de 2022-23 sezonunda sezonun en az yarısında oynayan oyuncular listeye dahil edilmiştir.
#10 Mateusz Ponitka (Panathinaikos)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 20 maç 4.6 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 27 maç 8.4 sayı
Fark: 3.8 sayı
Biliyorsunuz; Mateusz Ponitka, Avrupa Şampiyonası’ndaki unutulmaz performansının ardından Panathinaikos‘a kurtarıcı olarak getirildi.
Panathinaikos’u kurtardı mı? Hayır ama en azından Yunan devi için felaket geçen sezonda takımının ortalama oyuncularındandı.
Polonyalı forveti bu listeye girmesini de aslında bu ‘ortalama‘ performansı sağladı.
EuroLeague kariyer ortalaması 8.2 sayı olan Ponitka, bir sezon önce Zenit St. Petersburg’da kariyerinin en kötü hücum performansını sergilemiş ve %40.2 saha içi yüzdesiyle 4.6 sayı ortalamasında kalmıştı.
Bu sezon ise topun daha da fazla elinde kalmasının etkisiyle Ponitka, kariyer ortalamalarına yakın bir performans sergiledi ve sayı ortalamasını 8.4 sayıya çıkardı.
Hücumdaki saha içi yüzdesi normale dönmesiyle birlikte de iki sezon arasında 3.8 sayı farkı yaratarak 10. sıradan da olsa bu listeye girdi.
#9 Roman Sorkin (Maccabi Playtika Tel Aviv)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 22 maç 2.9 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 36 maç 6.8 sayı
Fark: 3.9 sayı
Roman Sorkin bu sezon kendini kanıtlamayı başaran oyunculardan.
Sezon başında daha çok takımın yedek uzunu gibi gözüken İsrailli pivot, sürpriz bir çıkışla takımının değerli oyuncularından biri olmayı başardı.
Güçlü fiziğiyle Maccabi‘nin pota altındaki kısa kalma problemine ilaç olan Sorkin, savunmada pota altını doldurarak hücumda da hem yaptığı sert perdelemeyle takım arkadaşlarına alan açarak hem de mobilitesiyle takımı için bir x faktör haline geldi.
Maccabi’de ilk yılında ortalama 8 dakika sahada kalan 26 yaşındaki uzun, bu çıkışı sayesinde sahada kalma süresini iki katına çıkardı. Bu yükseliş de haliyle sayı ortalamasının kaydı değer bir şekilde yukarıya çıkmasını sağladı.
İlk yılında 2.9 sayı ortalaması yakalayan Sorkin, bu sezon %69.2 ikilik yüzdesiyle sayı ortalamasını 6.8’e çıkardı.
Hayliyle bu yükseliş de Sorkin için hemen yol ve elektrik olarak geri döndü.
26 yaşındaki pivotunu kimselere kaptırmak istemeyen Maccabi, sezon daha bitmeden Sorkin’in kontratını 2 sezon daha uzattı.
#8 Paris Lee (Panathinaikos)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 36 maç 7.2 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 33 maç 11.2 sayı
Fark: 4.0 sayı
“Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler”
Paris Lee’nin durumunu en iyi bu atasözü açıklıyor.
Panathinaikos kulüp tarihinin en kötü sezonlarından birini geride bırakırken sonuçlar bir yana parkedeki basketbol da taraftarı için üzüntü vericiydi. Organizasyon bir yana parkede sürekli ne yaptığını bilmeyen bir oyuncu grubu vardı.
Paris Lee de bu dağınık yapının parçalarından biriydi.
Bir sezon önce Monaco’da Mike James’in yanında delici kısa olarak takımına katkı veren Lee, 7.2 sayı ortalamasına rağmen çok daha verimliydi.
Zaten Amerikalı guardın bu sezon sayı ortalamasının 7.2’den 11.2’ye çıkmasının sebebi de çok daha iyi bir yüzdeyle atması değildi. Daha fazla şut denediği için Lee’nin sayı ortalaması yükseldi.
Monaco’da maç başına 5.8 şut deneyen Lee, Panathinaikos’ta ise maç başına 9.4 şut attı. Üstelik atış adedi artıkça yüzdesi de düştü ve Amerikalı guard, %37.75 gibi oldukça düşük bir saha içi isabet yüzdesiyle oynadı.
Sonuç olarak Lee’nin sayı ortalaması ortalama 4.0 yükseldi ama bu biraz yanıltıcı bir artış oldu.
#7 Rolands Smits (Zalgiris Kaunas)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 36 maç 4.4 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 37 maç 9.7 sayı
Fark: 5.3 sayı
Rolands Smits ise büyük denizden küçük denize geçmenin etkisini yaşayanlardan.
Potansiyeline rağmen yıllardır Barcelona’da kısıtlı bir rol oyuncusu olmanın ötesine gidemeyen Letonyalı forvet, Zalgiris‘e geçişiyle birlikte beklenen patlamayı yaptı. Zalgiris’in harika sezonunda önemli bir rol oynayan Smits, takımın en skorer 4. oyuncusu oldu.
Letonyalı forvetin sayı ortalamasının artmasında elbette sahada daha fazla kalmasının etkisi oldu ama Paris Lee’nin aksine Smits, verimliliğini de artırmayı başardı.
Geçtiğimiz sezon dakika başına 0.30 sayı bulan Smits, bu sezon ise 0.44 sayı buldu. Üstelik sayı ortalamasını 5.3 sayı artırırken bir önceki sezona göre çok daha yüzdeli bir şekilde şut soktu.
Bütün bunlar bize gösteriyor ki; Smits belki kariyer olarak bir adım geriye attı ama kendi basketbolunu göstermek adına kendini birkaç adım öne taşıdı. Şimdi ise ondan beklenen bu birkaç adımdan da yukarı çıkması.
#6 Filip Petrusev (Kızılyıldız)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 22 maç 5.2 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 34 maç 10.7 sayı
Fark: 5.5 sayı
Aslına bakarsanız, Filip Petrusev’den de Rolands Smits’inkine benzer bir hikaye gördük.
Geçen sezon Anadolu Efes‘te beklentilere rağmen kendisi adına felaket bir sezon geçiren Sırp uzun, evine dönünce en azından hücumdaki yeteneklerini göstermeyi başardı.
Kenardan gelerek Kızılyıldız hücumuna önemli bir katkı veren Petrusev, sürelerinin artmasının da etkisiyle sayı ortalamasını iki katından daha fazlaya çıkardı.
Petrusev’in bu çıkışı yaparken özellikle sezonun ortasından itibaren gösterdiği performansın da etkili olduğunu söylemem gerek. Sezon başında çok dağınık gözüken Sırp forvet, sonrasında toparlanarak arka arkaya maçlarda çift haneli sayılara çıktı.
Sırp uzunun savunmasındaki problemler devam ediyor ama en azından hücumdaki yeteneklerini göstermek adına bu çıkışı önemliydi. Daha fazlası içinse her şey kendinde bitiyor.
#5 Vanja Marinkovic (Bitci Baskonia)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 26 maç 3.4 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 34 maç 9.1 sayı
Fark: 5.7 sayı
Sırp yeteneklerden devam ediyoruz.
Kariyerinin ilk yıllarında oyun stiliyle Bogdan Bogdanovic’e çok benzetilen Vanja Marinkovic, bu sezona kadar İspanya’da kendini gösterme konusunda biraz zorlanmıştı.
Hücumdaki yeteneklerini zaman zaman gösterse de yaşadığı sakatlık problemleri ve istikrarsız performansı onun aşağı bir perdeden gözükmesine sebep oldu.
26 yaşındaki Sırp şutör, koç Joan Penarroya’yla birlikte kendisinden beklenen o adımı sonunda attı.
Kariyerinin en sağlıklı sezonlarından birini geçiren Marinkovic, sayı ortalamasını da neredeyse 3 katına çıkardı. Üstelik bunu dakikalarını aman aman artırmadan yaptı.
Geçen sezon dakika başına 0.25 sayı bulan Sırp oyuncu, bu sezon ise dakika başına 0.45 sayı buldu. Bu başarısını da büyük ölçüde şut yüzdesiyle başardı. %40.3 üçlük isabetiyle oynayan Marinkovic, bu istatistikte kariyerinin en iyi ortalamasını yakaladı.
Marinkovic’in yeteneklerini düşündüğümüzde bu bir sürpriz değil. Hatta daha da fazlasını ondan bekleyebiliriz ama en azından kariyerini yukarı çıkarmak adına önemli bir performans sergilediği kesin.
#4 Nigel Hayes-Davis (Fenerbahçe Beko)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 37 maç 4.2 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 39 maç 10.5 sayı
Fark: 6.3 sayı
“Kendimi yeniden inşa etmek, yeniden kanıtlamak ve galibiyet alışkanlığı olan takımlara bir şeyler verebiliyor olduğumu görmek istiyorum.”
Sezon başında kendi hakkında bu sözleri söyleyen Nigel Hayes-Davis, bu sezonki hedeflerini başardı.
Amerikalı forvet, geçtiğimiz yaz Barcelona’dan Fenerbahçe‘ye geçtiğinde insanların ondan beklentisi Bjelica’nın arkasında sıradan bir rol oyuncusu olmasıydı ama bundan çok daha fazlasını yaptı. Bjelica’nın yoklara oynadığı sezonda büyük bir sorumluluk alan Davis, Fenerbahçe adına sezonun yıldızı oldu.
Özellikle Dyshawn Pierre ile birlikte harika bir uyum yakalayan Amerikalı forvet, savunmada ortaya koyduğu direncin yanında hücumda da Fenerbahçe’nin kazandığı birçok maça imzasını attı.
Davis; bu performansıyla sadece geçen sezondan bu yana sayı ortalamasını 6.3 sayı artırmayı başarmadı, aynı zamanda EuroLeague kariyerinin en iyi sezonunu da geçirdi.
Hayliyle bu dikkat çekici performans ödülsüz kalmadı ve Hayes, Fenerbahçe’yle sözleşme uzattı. Tabii sarı-lacivertlilere ilk geldiği günkü gibi bir rol oyuncusu değil artık. Aksine bir yıldızdan bahsediyoruz.
#3 Dante Exum (Partizan Mozzart)
Geçen sezonki sayı ortalaması: 25 maç 6.3 sayı
Bu sezonki sayı ortalaması: 38 maç 13.2 sayı
Fark: 6.9 sayı
Açıkçası Dante Exum bu sezon ne yapacağını en çok merak ettiğim oyunculardandı.
Biliyorsunuz; Avustralyalı guard, Avrupa’daki ilk yılında Barcelona’da ümit veren ama tam olarak potansiyeli anlaşılmayan bir sezon geçirmişti.
Öylesi bir sezonun ardından Exum, belki de kendi için en zorlu yolu tercih etti ve Partizan’a gelerek Zeljko Obradovic‘in oyun kurucusu oldu.
Avrupa’da henüz 2. yılını geçiren bir oyuncu için bence çok riskli bir karardı çünkü belki de bu ligdeki en zor görevlerden biri Zeljko Obradovic‘in guardı olmak. Sırp koçun topa yön veren oyuncularından ne kadar talepkar olduğunu düşünürsek Exum’un dağınık bir sezon geçirme ihtimali oldukça fazlaydı ama tam tersi oldu.
Partizan özel bir sezon geçirirken Exum da kendi adına önemli bir sınavdan alnının akıyla çıktı.
Özellikle Partizan’ın yükselişe geçtiği sezonun 2. bölümünde yıldız guard, takımının harika hücum performansında önemli bir rol oynadı. Bu performansı da hayliyle sayı ortalamasının gözle görülür bir şekilde yukarıya çıkmasını sağladı. Üstelik bunu verimli bir saha içi yüzdesiyle başardı. Hoş, Obradovic’in takımında aksi zaten çok memnun değil.
Avrupa basketbolunun yaşadığı yetenek krizini düşünürsek Exum’un kendini kanıtlayışı çok önemliydi. Ondan artık daha da fazlasını bekleyebiliriz.