by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
NBA’de playoffa son sıradan giren takımların bırakın şampiyonluk şansını, tur atlama şansı bile genelde minimum düzeyde olur. Ancak 2022-23 Miami Heat gibi bu ezberi bozan istisnai örnekler mevcut.
Jimmy Butler ve Erik Spoelstra önderliğindeki Miami Heat; sırasıyla Milwaukee Bucks, New York Knicks ve Boston Celtics‘i saf dışı bırakarak finale yükselmeyi başardı.
Heat, NBA’de şampiyonluğa ulaşan ilk 8. sıra takımı olabilmek için Denver Nuggets‘la kozlarını paylaşacak. Lakin kazanan kim olursa olsun, Heat’in tarihi bir performansa imza attığı konusunda hepimiz hemfikiriz.
Peki bu özel başarının altında yatan sebepler neler? Eurohoops Fırın, Miami’nin 2023 playoff serüveninin şifrelerine odaklanıyor…
Jimmy Butler
Yıldız ismin zorluklarla dolu ilham verici hikayesini hepimizi biliyoruz. Jimmy Butler geçmişte yaşadığı zorluklardan beslenen ve bunu saha içine de yansıtan bir oyuncu. Butler’ı her zaman savaşçı, pes etmeyen ve bunları yanındakilere de aşılayan birisi olarak tanıdık. Miami Heat’e geldiğinden beri de bu böyle oldu. Kariyerinin bir önceki döneminde “anlaşması zor bir karakter” olarak lanse edilen Butler, aslında sadece takım arkadaşları ve organizasyon tarafından anlaşılmayı istiyordu. Hayalini kurduğu ortamı Florida’da buldu. Miami – Butler birlikteliği yıllardır birbirini mükemmel tamamladı.
Jimmy Butler her zaman olduğu gibi bu playofflarda Heat’in sahadaki tonunu ve tavanını belirleyen kişi oldu. Öyle ki, bu büyüleyici serüvende Butler yerine başka bir oyuncu olsaydı şimdi Heat oyuncuları tatilini yapmakla meşgul olabilirdi. Ancak kimsenin şans bile tanımadığı Heat şu anda finale yükseldi.
33 yaşındaki yıldız, playofflara gelinince vitesi yine 5’e yükseltti. Butler, 28.5 sayı – 7.0 ribaunt – 5.7 asist – 2.0 top çalma – %49 şut yüzdesiyle mücadele ediyor. Özellikle Milwaukee Bucks serisinin kazanılmasında bir numaralı etken oldu. 56 sayıyla kariyer rekoru bile kıran Jimmy, takımının en çok ihtiyaç duyduğu anlarda sahnedeydi.
Saha içinde hem performansıyla hem de rakiplere yönelik akıl oyunlarıyla devleşti. Bu da biz izleyiciler için işin daha renkli olan kısmıydı. Jrue Holiday’e 5-6 sayı gerideyken yaptığı trash-talk’lar, Al Horford’a karşılık olarak yaptığı mola işareti ve dahası… Miami Heat mental olarak ligin en kuvvetli takımı ve rakiplerini hem fiziksel hem mental açıdan döve döve yeniyor. Bunun baş sorumlusu ise Jimmy Butler’dan başkası değil.
X-Faktörler
Jimmy Butler playoffların büyük ölçüde ana kahramanı olsa da, o düştüğünde bayrağı devralan birileri de vardı. Ancak bu oyuncular beklenilenin biraz dışında isimlerdi. Tyler Herro ilk turda sakatlandı, Kyle Lowry eski günlerini mumla aratıyor, Bam Adebayo ise hücumda yine istenilen patlamayı yapamadı. Elbette Lowry ve Adebayo da katkı verdi. Lowry ikinci beşe liderlik ederken Adebayo da her zamanki gibi savunmanın belkemiği oldu.
Ancak Miami için önemli olan şey, Butler’ın yanında öne çıkıp skor üretecek birilerini bulmaktı. Özellikle Tyler Herro ve Victor Oladipo’nun sakatlıkları sebebiyle bu çok mühimdi. O isimler Caleb Martin ve Gabe Vincent oldu. Miami bu iki undrafted oyuncudan her gece çift haneli katkı almayı başardı. Playoff serüveni boyunca X-Faktör olarak takımın ihtiyaç duyduğu ekstraları verdiler. Caleb Martin öyle bir Celtics serisi çıkardı ki, az kalsın konferans finali MVP ödülünü kazanacaktı.
Bu iki oyuncunun bir diğer pozitif katkısı ise savunmadaydı. Heat normalde tek yönlü rol oyuncularıyla oynamanın dezavantajlarını yaşıyordu geçen yıllarda. Vincent ve Martin sahanın iki tarafında da olumlu etki ettiği için daha değerli hale geldi.
Ana kahramanlar Vincent ile Martin’di ama Duncan Robinson, Max Strus ve hatta Kevin Love’a ayrı bir parantez açmakta yarar var. Zira bu üç oyuncu normal sezonda şut ritmini bulmakta epey zorlanmıştı. Ancak playofflarda Miami’nin en yüzdeli üçlük atan takım olmasını sağladılar.