by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi finallerinde Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka engelini 3-0’la aşarak kulüp tarihinin 16. lig şampiyonluğunu elde etti. Bu şampiyonlukla birlikte Efes için bir dönemin sonu artık resmen gelmiş oldu.
Anadolu Efes‘teki 3. döneminde unutulmayacak izler bırakan koç Ergin Ataman, başarılarla dolu geçen 5 senelik bir sürecin ardından bu yaz takımdan ayrılacak.
Artık Avrupa’nın en elit başantrenörleri arasında adı anılan Ataman, önümüzdeki sezondan itibaren şu sıralar kaos dolu bir süreçten geçen Panathinaikos‘u eski güzel günlerine döndürmeye çalışacak.
Öte yandan Ergin Ataman, 2017-18 sezonunun ortasında Anadolu Efes‘i 3. kez devraldığı zaman Efes için işler hiç parlak ilerlemiyordu.
O dönemler EuroLeague’in son sırasında bulunan temsilcimizin yalnızca 1 sezon sonra finale çıkmasını, sonrasında da üst üste 2 şampiyonlukla adını Avrupa basketbolu tarihine yazdırmasını muhtemelen kimse beklemiyordu.
Yine de beklenmeyen oldu ve Anadolu Efes, 2018 ile 2023 yılları arasında kulüp tarihinin en başarılı dönemini geçirdi. Bu 5 senelik serüvene 2 EuroLeague, 3 Basketbol Süper Ligi, 2 Türkiye Kupası ve 2 de Cumhurbaşkanlığı sığdıran Ergin Ataman’lı Efes, şu an için ülke basketbolu tarihinin en başarılı takımı olarak tarih sayfalarına adını yazdırdı.
Birbirinden önemli başarılarla dolu geçen bu unutulmaz serüven, elbette ardında izi silinmeyecek izler bıraktı. Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Ergin Ataman’lı Anadolu Efes’in bıraktığı izlere göz atıyor.
Çift Kısalı Düzen: Shane Larkin – Vasilije Micic
Bir takım için sahada sürekli iki oyun kurucuyla oynamak kolay bir şey değildir. Evet, çift oyun kuruculu düzenlerin bir takımın hücumdaki potansiyelini çok arttırdığı doğru ama işin bir de kimya boyutu var. Eğer bir taraf diğerine kıyasla topla daha çok oynarsa bu tarz sistemlerde takım içi kimya sorunları baş gösterebilir.
Üstelik bahsi geçen iki oyun kurucunun da çok büyük çapta birer yıldız olmaları, hiç şüphesiz ki aradaki o ince dengeyi kurma noktasında işleri zorlaştıracaktır.
Anadolu Efes‘in geride bıraktığımız süreçteki başarısındaki en büyük faktör ise çift oyun kuruculu düzenin kusursuza yakın bir şekilde işlemesi oldu.
2018 yazında Baskonia‘dan kadroya katılan Shane Larkin, o dönemler Avrupa transfer piyasasının en revaçtaki kısalarının başında geliyordu. Yine tıpkı Larkin gibi aynı yaz kadroya eklenen Vasilije Micic ise Zalgiris‘te Kevin Pangos’un alternatifiydi. Artık daha ana bir role sahip olmak isteyen Micic, bu beklentiyle Anadolu Efes kadrosuna katılıyordu.
Açıkçası o dönem asıl beklenti Shane Larkin’in kısa rotasyonunun bir numaralı yıldızı olması, yanındaki Vasilije Micic ve Rodrigue Beaubois gibi oyuncuların da Larkin’i tamamlamasıydı. Yine de işler beklentilerden epey farklı şekilde ilerledi.
Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi, istikrarsız geçen ilk birkaç ayın ardından müthiş bir ortaklık kurdular. Koçu Ergin Ataman’ın özgürlükçü sistemiyle birlikte bir üst seviyeye sıçrama yapan Larkin, çoğu kişiye göre Avrupa’nın en iyi oyuncusuna dönüştü.
Micic ise Saras Jasikevicius’lu Zalgiris dönemine kıyasla artık saha içerisinde çok daha fazla yaratıcılık özgürlüğüne sahipti. Kariyerinin başında sakatlıklar nedeniyle yapamadığı sıçramayı Anadolu Efes‘te gerçekleştiren Sırp yıldız, Avrupa’nın en değerli oyun kurucuları arasına adını yazdırdı.
Anadolu Efes için asıl değerli nokta ise Shane Larkin ve Vasilije Micic’in adeta birlikte oynayarak gelişmeleriydi. Baskonia döneminde takımın bir numaralı yıldızı olan Larkin, top elindeyken verimliliğini arttırabilen ve bu sebeple topu sürekli elinde isteyen bir oyuncuydu. Micic ise topla daha fazla oynayabilmek için Zalgiris’ten ayrılıp Efes’in yolunu tutmuştu.
Topu elinde isteyen ve toplu oyunda fark yaratabilen iki oyun kurucunun zaman geçtikçe topsuz oyunda birbirlerini tamamlayabilecek noktaya gelmeleri, Efes’in başarısındaki en kilit faktörlerden biri oldu.
Hem Shane Larkin, hem de Vasilije Micic top ellerindeyken fazlasıyla tehlikeli oyuncular. Larkin’in hızıyla, Micic’in ise yön değiştirme becerisi ve fundamental‘ıyla rakiplerini kolayca eksiltebilmeleri, haliyle rakip savunmalar üzerinde yarattıkları tehdidi fazlasıyla arttırıyor. Bu iki oyuncunun da yardım savunmasını her an üzerlerine çekebilmeleri, haliyle alanların açılmasına yardımcı oluyor.
Hal böyle olunca bu ikiliden top elinde olmayan için yapılması gereken tek şey topsuz oyunda doğru pozisyonu almak oluyor. Larkin ve Micic, zaman ilerledikçe bu işte ustalaştılar ve birbirlerini müthiş tamamladılar. Öte yandan kadronun geri kalanının da bu ikiliyi tamamlayacak parçalardan seçilmiş olması, Anadolu Efes’i EuroLeague’in en özel hücum takımlarından birine dönüştürdü.
Günümüze baktığımız zaman çoğu takımın Anadolu Efes’in çift kısalı formülünden ilham aldığını görebiliyoruz. Maccabi‘de Lorenzo Brown – Wade Baldwin, Kızılyıldız’da Facu Campazzo – Luca Vildoza, Baskonia’da Darius Thompson – Markus Howard, ALBA Berlin’de Maodo Lo ve Jaleen Smith, Valencia‘da ise Chris Jones – Jared Harper ikilileri şu an için öne çıkıyorlar.
Öte yandan Olimpia Milano, gelecek sezon için kısa rotasyonunda Shabazz Napier – Darius Thompson ikilisini bir araya getirmeye çalışıyor. AS Monaco ise geçtiğimiz yaz Mike James, Elie Okobo ve Jordan Loyd üçlüsünü kadrosuna ekleyerek Anadolu Efes formülünü bir adım öteye taşımış durumda.
“Sold Out” Sinan Erdem
2016-17 sezonunun sona ermesiyle birlikte sadece Anadolu Efes için değil, ülke basketbolu için çok önemli bir gelişme yaşandı. 1989 ile 2017 yılları arasında birbirinden unutulmaz anlara ev sahipliği yapan Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yıkımına başlandı.
Böylelikle Anadolu Efes de 2017-18 sezonundan itibaren maçlarını Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynamaya başladı.
Yeni salona geçiş süreci, Efes için pek kolay değildi. O dönemler EuroLeague’in en formsuz takımı olan temsilcimiz, alınan negatif sonuçların da etkisiyle salona bir türlü seyirci çekemiyordu. 16.500 kişi kapasiteli Sinan Erdem Spor Salonu, neredeyse her maç çok büyük oranda boş kalıyordu.
Buna karşın Ergin Ataman’ın gelişiyle birlikte işler değişmeye başladı. 2017-18 sezonunu EuroLeague sonunculuğuyla noktalayan Anadolu Efes, yazın baştan aşağı yenilenen kadrosuyla artık yükseliş için hazırdı. 2018-19 sezonuna istikrarsız başlasa da zamanla yükselişe geçen Efes, üst üste galibiyetlerle bir anda hem Playoff, hem de Final Four için epey iddialı bir konuma geldi.
Sonuçların gelmeye başlaması ise Sinan Erdem’deki seyirci sayısına pozitif yönde etki etti. Bir sezon önce maçlarını büyük ölçüde boş salona oynayan Efes, artık çok daha kalabalık bir kitlenin önünde oynuyordu. Yine de bu tablonun ortaya çıkmasındaki tek faktör, alınan başarılı sonuçlar değildi.
Anadolu Efes, Ergin Ataman yönetiminde çoğu EuroLeague izleyicisinin pek aşina olmadığı bir basketbol oynuyordu. Oyuncuların neredeyse sınırsıza yakın bir saha içi özgürlüğe sahip olduğu, topun sürekli dolaştığı, maç başına üçlük denemelerinin arttığı ve sürekli tempoyu kovalayan bir takım haline gelen Efes, çoğu kişiye göre EuroLeague’in en keyifli basketbol oynayan takımına dönüştü.
Yaşanan bu dönüşümün ardından basketbolseverler sadece pozitif sonuçlardan dolayı değil; Shane Larkin, Vasilije Micic gibi yıldızları izlemek için de Sinan Erdem’i doldurmaya başladılar.
Evet, artık Anadolu Efes’in 90’lı yıllardaki gibi tüm takım taraftarları tarafından “milli takım ruhuyla” desteklenmediği aşikar. Yine de 2018-19 sezonundan itibaren koç Ergin Ataman’ın deyişiyle “NBA tarzı basketbol” oynamaya başlayan Efes, seyircilere vadettiği 40 dakikalık tempolu, akıcı ve keyifli oyunla Sinan Erdem’i her EuroLeague maçında doldurmaya başladı.
Bugün gelinen noktada ise üst üste 2 şampiyonluğun ardından Anadolu Efes için 2022-23 EuroLeague sezonu başarılı geçmedi. İstenen sonuçların bir türlü gelmemesine rağmen Efes, neredeyse EuroLeague’deki tüm maçlarını dolu salona oynadı.
Artık Sinan Erdem’e sonuçlardan bağımsız olarak her maç gelen bir kitle var ve bence bu durum, Ergin Ataman’ın 3. Anadolu Efes dönemindeki en büyük kazanımlardan bir tanesi.