Ergin Ataman ve Anadolu Efes: Avrupa Basketbolu ve Kulüpte Bırakılan İzler

19/Haz/23 11:27 Haziran 19, 2023

Meliksah Bayrav

19/Haz/23 11:27

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Anadolu Efes’te başarılarla dolu geçen 3. Ergin Ataman döneminin etkilerine göz atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi finallerinde Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka engelini 3-0’la aşarak kulüp tarihinin 16. lig şampiyonluğunu elde etti. Bu şampiyonlukla birlikte Efes için bir dönemin sonu artık resmen gelmiş oldu.

Anadolu Efes‘teki 3. döneminde unutulmayacak izler bırakan koç Ergin Ataman, başarılarla dolu geçen 5 senelik bir sürecin ardından bu yaz takımdan ayrılacak.

Artık Avrupa’nın en elit başantrenörleri arasında adı anılan Ataman, önümüzdeki sezondan itibaren şu sıralar kaos dolu bir süreçten geçen Panathinaikos‘u eski güzel günlerine döndürmeye çalışacak.

Öte yandan Ergin Ataman, 2017-18 sezonunun ortasında Anadolu Efes‘i 3. kez devraldığı zaman Efes için işler hiç parlak ilerlemiyordu.

O dönemler EuroLeague’in son sırasında bulunan temsilcimizin yalnızca 1 sezon sonra finale çıkmasını, sonrasında da üst üste 2 şampiyonlukla adını Avrupa basketbolu tarihine yazdırmasını muhtemelen kimse beklemiyordu.

Yine de beklenmeyen oldu ve Anadolu Efes, 2018 ile 2023 yılları arasında kulüp tarihinin en başarılı dönemini geçirdi. Bu 5 senelik serüvene 2 EuroLeague, 3 Basketbol Süper Ligi, 2 Türkiye Kupası ve 2 de Cumhurbaşkanlığı sığdıran Ergin Ataman’lı Efes, şu an için ülke basketbolu tarihinin en başarılı takımı olarak tarih sayfalarına adını yazdırdı.

Birbirinden önemli başarılarla dolu geçen bu unutulmaz serüven, elbette ardında izi silinmeyecek izler bıraktı. Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Ergin Ataman’lı Anadolu Efes’in bıraktığı izlere göz atıyor.

Çift Kısalı Düzen: Shane Larkin – Vasilije Micic

Bir takım için sahada sürekli iki oyun kurucuyla oynamak kolay bir şey değildir. Evet, çift oyun kuruculu düzenlerin bir takımın hücumdaki potansiyelini çok arttırdığı doğru ama işin bir de kimya boyutu var. Eğer bir taraf diğerine kıyasla topla daha çok oynarsa bu tarz sistemlerde takım içi kimya sorunları baş gösterebilir.

Üstelik bahsi geçen iki oyun kurucunun da çok büyük çapta birer yıldız olmaları, hiç şüphesiz ki aradaki o ince dengeyi kurma noktasında işleri zorlaştıracaktır.

Anadolu Efes‘in geride bıraktığımız süreçteki başarısındaki en büyük faktör ise çift oyun kuruculu düzenin kusursuza yakın bir şekilde işlemesi oldu.

2018 yazında Baskonia‘dan kadroya katılan Shane Larkin, o dönemler Avrupa transfer piyasasının en revaçtaki kısalarının başında geliyordu. Yine tıpkı Larkin gibi aynı yaz kadroya eklenen Vasilije Micic ise Zalgiris‘te Kevin Pangos’un alternatifiydi. Artık daha ana bir role sahip olmak isteyen Micic, bu beklentiyle Anadolu Efes kadrosuna katılıyordu.

Açıkçası o dönem asıl beklenti Shane Larkin’in kısa rotasyonunun bir numaralı yıldızı olması, yanındaki Vasilije Micic ve Rodrigue Beaubois gibi oyuncuların da Larkin’i tamamlamasıydı. Yine de işler beklentilerden epey farklı şekilde ilerledi.

Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi, istikrarsız geçen ilk birkaç ayın ardından müthiş bir ortaklık kurdular. Koçu Ergin Ataman’ın özgürlükçü sistemiyle birlikte bir üst seviyeye sıçrama yapan Larkin, çoğu kişiye göre Avrupa’nın en iyi oyuncusuna dönüştü.

Micic ise Saras Jasikevicius’lu Zalgiris dönemine kıyasla artık saha içerisinde çok daha fazla yaratıcılık özgürlüğüne sahipti. Kariyerinin başında sakatlıklar nedeniyle yapamadığı sıçramayı Anadolu Efes‘te gerçekleştiren Sırp yıldız, Avrupa’nın en değerli oyun kurucuları arasına adını yazdırdı.

Anadolu Efes için asıl değerli nokta ise Shane Larkin ve Vasilije Micic’in adeta birlikte oynayarak gelişmeleriydi. Baskonia döneminde takımın bir numaralı yıldızı olan Larkin, top elindeyken verimliliğini arttırabilen ve bu sebeple topu sürekli elinde isteyen bir oyuncuydu. Micic ise topla daha fazla oynayabilmek için Zalgiris’ten ayrılıp Efes’in yolunu tutmuştu.

Topu elinde isteyen ve toplu oyunda fark yaratabilen iki oyun kurucunun zaman geçtikçe topsuz oyunda birbirlerini tamamlayabilecek noktaya gelmeleri, Efes’in başarısındaki en kilit faktörlerden biri oldu.

Hem Shane Larkin, hem de Vasilije Micic top ellerindeyken fazlasıyla tehlikeli oyuncular. Larkin’in hızıyla, Micic’in ise yön değiştirme becerisi ve fundamental‘ıyla rakiplerini kolayca eksiltebilmeleri, haliyle rakip savunmalar üzerinde yarattıkları tehdidi fazlasıyla arttırıyor. Bu iki oyuncunun da yardım savunmasını her an üzerlerine çekebilmeleri, haliyle alanların açılmasına yardımcı oluyor.

Hal böyle olunca bu ikiliden top elinde olmayan için yapılması gereken tek şey topsuz oyunda doğru pozisyonu almak oluyor. Larkin ve Micic, zaman ilerledikçe bu işte ustalaştılar ve birbirlerini müthiş tamamladılar. Öte yandan kadronun geri kalanının da bu ikiliyi tamamlayacak parçalardan seçilmiş olması, Anadolu Efes’i EuroLeague’in en özel hücum takımlarından birine dönüştürdü.

Günümüze baktığımız zaman çoğu takımın Anadolu Efes’in çift kısalı formülünden ilham aldığını görebiliyoruz. Maccabi‘de Lorenzo Brown – Wade Baldwin, Kızılyıldız’da Facu Campazzo – Luca Vildoza, Baskonia’da Darius Thompson – Markus Howard, ALBA Berlin’de Maodo Lo ve Jaleen Smith, Valencia‘da ise Chris Jones – Jared Harper ikilileri şu an için öne çıkıyorlar.

Öte yandan Olimpia Milano, gelecek sezon için kısa rotasyonunda Shabazz Napier – Darius Thompson ikilisini bir araya getirmeye çalışıyor. AS Monaco ise geçtiğimiz yaz Mike James, Elie Okobo ve Jordan Loyd üçlüsünü kadrosuna ekleyerek Anadolu Efes formülünü bir adım öteye taşımış durumda.

“Sold Out” Sinan Erdem

2016-17 sezonunun sona ermesiyle birlikte sadece Anadolu Efes için değil, ülke basketbolu için çok önemli bir gelişme yaşandı. 1989 ile 2017 yılları arasında birbirinden unutulmaz anlara ev sahipliği yapan Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yıkımına başlandı.

Böylelikle Anadolu Efes de 2017-18 sezonundan itibaren maçlarını Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynamaya başladı.

Yeni salona geçiş süreci, Efes için pek kolay değildi. O dönemler EuroLeague’in en formsuz takımı olan temsilcimiz, alınan negatif sonuçların da etkisiyle salona bir türlü seyirci çekemiyordu. 16.500 kişi kapasiteli Sinan Erdem Spor Salonu, neredeyse her maç çok büyük oranda boş kalıyordu.

Buna karşın Ergin Ataman’ın gelişiyle birlikte işler değişmeye başladı. 2017-18 sezonunu EuroLeague sonunculuğuyla noktalayan Anadolu Efes, yazın baştan aşağı yenilenen kadrosuyla artık yükseliş için hazırdı. 2018-19 sezonuna istikrarsız başlasa da zamanla yükselişe geçen Efes, üst üste galibiyetlerle bir anda hem Playoff, hem de Final Four için epey iddialı bir konuma geldi.

Sonuçların gelmeye başlaması ise Sinan Erdem’deki seyirci sayısına pozitif yönde etki etti. Bir sezon önce maçlarını büyük ölçüde boş salona oynayan Efes, artık çok daha kalabalık bir kitlenin önünde oynuyordu. Yine de bu tablonun ortaya çıkmasındaki tek faktör, alınan başarılı sonuçlar değildi.

Anadolu Efes, Ergin Ataman yönetiminde çoğu EuroLeague izleyicisinin pek aşina olmadığı bir basketbol oynuyordu. Oyuncuların neredeyse sınırsıza yakın bir saha içi özgürlüğe sahip olduğu, topun sürekli dolaştığı, maç başına üçlük denemelerinin arttığı ve sürekli tempoyu kovalayan bir takım haline gelen Efes, çoğu kişiye göre EuroLeague’in en keyifli basketbol oynayan takımına dönüştü.

Yaşanan bu dönüşümün ardından basketbolseverler sadece pozitif sonuçlardan dolayı değil; Shane Larkin, Vasilije Micic gibi yıldızları izlemek için de Sinan Erdem’i doldurmaya başladılar.

Evet, artık Anadolu Efes’in 90’lı yıllardaki gibi tüm takım taraftarları tarafından “milli takım ruhuyla” desteklenmediği aşikar. Yine de 2018-19 sezonundan itibaren koç Ergin Ataman’ın deyişiyle “NBA tarzı basketbol” oynamaya başlayan Efes, seyircilere vadettiği 40 dakikalık tempolu, akıcı ve keyifli oyunla Sinan Erdem’i her EuroLeague maçında doldurmaya başladı.

Bugün gelinen noktada ise üst üste 2 şampiyonluğun ardından Anadolu Efes için 2022-23 EuroLeague sezonu başarılı geçmedi. İstenen sonuçların bir türlü gelmemesine rağmen Efes, neredeyse EuroLeague’deki tüm maçlarını dolu salona oynadı.

Artık Sinan Erdem’e sonuçlardan bağımsız olarak her maç gelen bir kitle var ve bence bu durum, Ergin Ataman’ın 3. Anadolu Efes dönemindeki en büyük kazanımlardan bir tanesi. 

NBA Tarzı Basketbol

NBA basketbolunda son birkaç yıldır yetenek seviyesinin epey artmasıyla birlikte neredeyse her rekabetçi ekibin uygulamaya çalıştığı bir formül var. Yıldızlara savunmada uygulanan yoğun baskıya karşı takımlar, kadrolarındaki top yönlendirici sayısını olabildiğince arttırmaya çalışıyorlar. Bu sayede topun yıldız oyuncunun elinden çıktığı anlarda hücumu çeşitlendirip rakip savunmayı farklı çözümler bulmaya itiyorlar.

Ergin Ataman’ın Anadolu Efes‘teki 3. döneminde de bu formülün üzerinde durulduğunu gördük. 2018 yazında kısa rotasyonunu Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi üzerinden şekillendiren Efes, bu ikilinin ardından forvetlere ise Krunoslav Simon eklemesini yapmıştı.

Aslında Simon, o dönemler şüpheyle bakılan bir oyuncuydu. Yüksek oyun zekasına, tecrübesine, pasörlüğüne ve skorer becerilerine rağmen savunmada belli başlı zaaflara sahip bir isim olan Simon, üstelik Olimpia Milano‘da da takımıyla çok parlak bir dönem geçirmemişti.

Buna karşın Simon’un Anadolu Efes‘e yaptığı etki çok büyük oldu. Sahada ağırlıklı olarak 3 top yönlendiriciyle oynayan Efes, rakiplerini savunmada bir dönem adeta çaresiz bıraktı. Shane Larkin’in üzerindeki baskı arttığı zaman Vasilije Micic, Micic’in üzerindeki baskı arttığı zaman ise Krunoslav Simon devreye giriyordu.

Bu üçlünün skor, çembere atak ve pas tehditlerini aynı anda sahaya yansıtabilmeleri, Anadolu Efes’in Avrupa basketbolu tarihindeki en unutulmaz hücum takımlarından birine dönüşmesini sağladı. Üstelik şutör uzun olarak Sertaç Şanlı‘nın da zamanla bu üçlünün yanına eklenmesi, Efes’in hücum gücünü bambaşka bir boyuta çıkardı.

Koç Ergin Ataman’ın ise bu oyunculara saha içerisinde çok büyük özgürlük tanıyarak sürekli yaratıcılıklarını ön plana çıkarabilmelerine yönelik kurgular oluşturması, Efes’in iyi bir NBA takımı gibi tempolu ve akıcı hücum etmesini sağladı.

Geçmişten günümüze Avrupa basketboluna baktığımız zaman çoğunlukla şampiyonluklarda ilk olarak oyuncuların değil, koçların öne çıktığını görebiliyoruz. Anadolu Efes’in 2021 ile 2022 senelerinde elde ettiği EuroLeague şampiyonluklarında ise Ergin Ataman’dan önce Shane Larkin, Vasilije Micic gibi yıldızların isimleri ön plandaydı.

Dünyada basketbol gün geçtikçe değişiyor. Her geçen yıl oyuncuların yetenek seviyesi artıyor ve bu durumun etkileri, NBA’de olduğu kadar hızlı hissedilmese de Avrupa basketbolunda da hissediliyor. Anadolu Efes’in son yıllardaki başarısı da bunu kanıtlar nitelikte.

Özellikle 2019-20 sezonunda formunun zirvesine çıkan Anadolu Efes, üst üste alınan galibiyetlerle EuroLeague’in zirvesine yerleşmişti. Takımlar o dönem bir türlü Efes’in bol top yönlendiricili ve şutör 5 numaralı hücum kurgusuna çözüm üretemiyorlardı.

Hücumda pas trafiğini kusursuza yakın bir şekilde sağlayan ve sahanın her yerinden üçlük tehdidi oluşturan Anadolu Efes, eğer sezon COVID-19 pandemisi nedeniyle yarıda kalmasa belki de EuroLeague tarihinin en dominant şampiyonluklarından birini elde edecekti.

İlerleyen sezonlarda ise Anadolu Efes’in oynadığı NBA tarzı basketbol, daha tahmin edilebilir hale gelmeye başladı. Krunoslav Simon’un yaşının ilerlemesiyle birlikte iyice düşüşe geçmesi ve Sertaç Şanlı‘nın Barcelona yolcusu olması, hücumda Larkin ve Micic ikilisinin üzerindeki yükü arttırdı. Ayrıca 3 numaraya eklenen Elijah Bryant’ın adaptasyon sürecinin uzun sürmesi de zamanla Efes’in hücum gücünün azalmasına neden oldu.

Her şeye rağmen 2018 ve 2021 yılları arasında Avrupa’nın açık ara en etkili hücum eden takımı konumundaki Anadolu Efes, oynadığı tempolu, akıcı basketbolla unutulmaz izler bıraktı.

Back To Back

EuroLeague tarihinde bir takımın üst üste 2 şampiyonluk kazanması son derece ender görülen bir olaydır. İlk şampiyonluğun ardından oyuncuların aynı konsantrasyon seviyesini koruyarak tek bir ortak hedef uğruna kenetlenmeleri, Avrupa basketbolu tarihinde çok az takıma nasip olmuş bir durum.

Üst üste 3. kez Avrupa’nın zirvesine çıkabilmeyi ise Jugoplastika’dan (KK Split) başka tek bir takım bile başaramadı.

Anadolu Efes‘in son 5 yıldaki Ergin Ataman’lı dönemini en unutulmaz kılan noktalardan biri de hiç şüphesiz oyuncuların “açlıklarını” korumaları oldu. 2020-21 sezonunun finalinde Barcelona’yı devirerek kulüp tarihinin ilk EuroLeague şampiyonluğuna ulaşan Efes, ertesi sezona ise soru işaretleriyle girdi.

Sertaç Şanlı‘nın Barcelona yolcusu olması, Krunoslav Simon‘un ilerleyen yaşı ve sakatlıklar nedeniyle iyice devre dışı kalması, 4 numaralarda Adrien Moerman – Chris Singleton ikilisinin belirgin bir performans düşüşü yaşaması, takım savunmasında yaşanan sorunlar ve sezon ortasında kadroya eklenen Elijah Bryant’in sancılı bir adaptasyon süreci geçirmesi, Anadolu Efes‘in bir önceki yıla kıyasla sorunlu bir normal sezon geçirmesini sağladı.

Yine de sonuç olarak ne olduysa oldu ve koç Ergin Ataman’ın ekibi, bir şekilde adını Playoffa yazdırmayı başardı. Playoff etabında Olimpia Milano ile eşleşen Efes, normal sezona kıyasla bambaşka bir görüntüdeydi.

Artık yaşının iyice ilerlemesine rağmen kaptan Bryant Dunston, sezonun kalan kısmında muazzam bir savunma performansı sergiledi. Normal sezon boyunca pek ortalıkta gözükmeyen Chris Singleton, Playoff vaktinin gelişiyle birlikte rotasyonun vazgeçilmezleri arasına girdi. Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi, adeta savunmada kendilerini yırttılar.

Bu tablonun ortaya çıkmasıyla birlikte Anadolu Efes, sancılı geçen normal sezon sürecine rağmen müthiş bir reaksiyon verdi. Üstüne üstlük bu reaksiyonu verirken de hücumuyla değil, savunmasıyla fark yarattı. Önce Olimpia Milano serisini 3-1’le geçen Efes, ardından da savunması sayesinde üst üste 2. EuroLeague şampiyonluğunu kazandı.

Bir önceki sezon hücum sayesinde EuroLeague şampiyonluğunu kazanan Efes kadrosu, artık bir önceki sezon olduğu kadar akıcı hücum edemiyordu. Buna karşın her oyuncunun savunmada adeta kendini yırtması, kısa rotasyonunun kalitesiyle birleşince Anadolu Efes için üst üste 2. şampiyonluk geldi. Böylelikle Back to Back hikayesi de tamamlandı.

Sadece basketbolda değil, tüm sporlarda zirveye çıktıktan sonra orada kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. İlk olarak 2021 senesinde Avrupa’nın en tepesine çıkan Efes, devamında yaşadığı onca soruna rağmen bir şekilde zirveye tutunmayı başardı. Üst üste 2 EuroLeague şampiyonluğuyla birlikte Anadolu Efes, modern EuroLeague tarihinde Maccabi (2004, 2005) ve Olympiakos’tan sonra (2012, 2013) bunu başaran 2. takım oldu.

Eğer pandemi nedeniyle 2019-20 sezonu yarıda kalmasaydı temsilcimiz, belki de Jugoplastika’dan sonra Avrupa basketbolunda Three Peat yapmayı başaran ilk takım olacaktı. Yine de üst üste gelen 2 şampiyonluk da Anadolu Efes’in Avrupa basketbolu tarihine geçmesine fazlasıyla yetti.

Son olarak ise geçtiğimiz sezon EuroLeague Playofflarının uzağında kalarak büyük hayal kırıklığı yaratan lacivert-beyazlı ekip, sezon sonunda koç Ergin Ataman’ın ayrılacağını ve takımda önemli bir değişim olacağını bilmesine rağmen dağılmadı. Bir şekilde Basketbol Süper Ligi Playoffları için motive olmayı başaran Efes, başarılarla dolu geçen bir serüveni lig şampiyonluğuyla noktaladı.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!