by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Fenerbahçe Beko’da Genel Menajer Derya Yannier, kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu. 2022-23 sezonunu değerlendiren Derya Yannier, transfer konusuyla ilgili de açıklamalarda bulundu.
Derya Yannier’in açıklamaları şu şekilde:
„Öncelikle basketbol özelinde değil tüm Fenerbahçe Ailesi ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Birçok branşta sezon tamamlandı, başta bizim şube olmak üzere bazı branşlarda da istenilen hedeflere ulaşılamadı. İki senedir bizzat kendim de şahit oluyorum. Fenerbahçe yarıştığı her kulvarda zirve mücadelesi veriyor. Bu çok çok özveri ve çok büyük spor kulübü gerektiren bir durum. Sadece ülkemizde değil, Avrupa’da ve Dünya’da çok örneği yok bunun. 9 branşta mücadele ve sonuna kadar zirve yarışının içinde olmak spor kültürüyle alakalı bir şey. Başkanımıza ve Yönetim Kurulumuza burada kocaman bir parantez açmak isterim. Sporda maalesef finansal karşılık çok fazla alınmıyor. Bu da çok büyük özveri gerektiriyor. Bunu yapan Başkanımıza ve Yönetimimize kendi adıma çok çok teşekkür ediyorum. Gönül ister ki her branşta şampiyon olalım ama bence bu fedakârlık için çok büyük tebriği hak ediyorlar.
„FENERBAHÇE’NİN KUPA ALAMADIĞI BİR SEZON HİÇBİR ZAMAN BAŞARILI SAYILAMAZ“
Erkek basketbol özeline gelirsek benim Fenerbahçe Beko’da genel menajerlikteki ilk yılımdı. Geçen sene genel menajer yardımcısı pozisyonundaydım. Sezon başında da bir risk aldığımızı söylemiştim. Fenerbahçe’nin geleceğine bakarak, yeniden bir yapılanmaya gitmek istedik. İlk senede başarıya ulaşma konusunda risk görüyorduk. Sonuçta ligde şampiyon olan bir koçu değiştirip, bambaşka bir düzene ve yapıya geçmeye karar vermiştik. Burada da orta ve uzun vadeli bir vizyonla ortaya çıktık. Bu riski göze almayı kabul etmiştik. İlk günde de söylemiştim, başarıda yönetim, teknik heyet ve oyuncular, başarısızlıkta ise ben her zaman öne çıkmayı kabul etmiştim. Sadece bu sezonu değerlendirirsek Fenerbahçe’nin kupa alamadığı bir sezon hiçbir zaman başarılı sayılamaz. Dolayısıyla ne EuroLeague’de play off oynamakla ne de ligi kupa alamamaktan dolayı tatmin oluyorum. Sebepleri ne olursa olsun günün sonunda sonuca bakılıyor. Günün sonunda kupa kazanmıyorsunuz Fenerbahçe gibi bir kulüpte başarılı sayılmanız çok mümkün değil. Bir başarısızlık varsa ben bunu sonuna kadar üstüme alırım. Ne Başkanımızın ne de Sertaç beyin bize tam destekten başka bir şeyleri olmamıştır. Bizim arkamızdalar ve sonuna kadar destek oluyorlar. Sezonu değerlendirdiğimiz de bir parantez açmak isterim. Yeni koç, 7-8 ana oyuncu ve yeni bir sistem oturtulmaya çalışıyor. Böyle bir takımla sonuca ulaşamadık ama hem EuroLEgaue’de hem de Türkiye Ligi’nin normal sezonun son maçlarında bambaşka bir yola girme seçeneği de elimizdeydi. O yollardan gitsek belki bambaşka yerlerde olacaktık. Girdiğimiz yollarda her iki kulvarda da belki de son saniyelerde aslında şansa da inanamam ama işini bir parçası da o. O toplar girmemiş olsa Final Four ve Türkiye Ligi’nde final oynamış olacaktık. Aslında bu yeni yapı bir şeyleri başarmaya yaklaştı. Dolayısıyla ilk çıktığımız yoldaki vizyonun arkasındayım. Bu yapıyı destekler ve doğru hamlelerle arkasında durursak 2-3 sene içerisinde bu takımın istenilen yerlere geleceğine sonuna kadar inanıyorum.
„KIZILYILDIZ VE ANADOLU EFES MAÇLARINI KAZANSAK BAŞKA BİR YOLDAN KUPALARA UZANMA ŞANSI OLACAKTI“
Hem EuroLeague, hem de lig sezonu çok benzer gelişti. Avrupa’da Kızılyıldız maçı ligde de son haftalardaki Anadolu Efes maçı… Yensek başka bir yoldan kupaya uzanma şansımız olacaktı. Ne olacağını tabii ki bilemezseniz ama ikisinde de kaderi kendimiz belirledik. Bu bakımdan özeleştiri yapmamız gerekiyor. Kızılyıldız maçı bizim için çok kirikti. Kızılyıldız’ı yensen play offta Monaco ile eşleşecektik. Günün sonunda Monaco’da Final Four oynadı. Yenecektik Final Four’a kalacaktık tabii ki diyemeyiz ama kağıt üzerinde normal sezonda iki defa yendiğimiz bir takımla oynama şansımız vardı. Becerisizlik deyin, şansızlık deyin ama bir şekilde olmadı. Yanlış hatırlamıyorsam 30 saniye kala 3 sayı öndeydik ve top bizdeydi. Bütün maçın kontrolü o zorlu atmosferde bizdeydi. Belki biraz daha doğru kararlar versek o maçı kazanmış olacaktık. Başka bir yoldan gidip sezonu hak ettiğimiz gibi beşinci bitirecektik. 8’inciliği hak etmemiştik. Bambaşka bir senaryo olabilirdi. Günün sonunda son saniyede finali kaybeden takıma, evimizdeki son saniye basketi olmasa 2-1 öne geçecektik ve son maçta oradan seriyi vereceğimize inanmıyordum. İnanılmaz bir seyirci desteği de vardı. Oradan bambaşka bir senaryoya da gidebilirdik ama spor böyle bir şey. Hayatımız sporla geçti. Çok fazla bu iniş ve çıkışları yaşamamayı öğrenmeniz gerekiyor. Her şeyi kontrol edemiyorsunuz. Sporun güzelliği zaten her şeyin hesaplanamıyor olması. Bu yüzden bu kadar ilgili duyuluyor. Bazen önünüze gelenleri kabul edip, onunla yaşamanız gerekiyor.
Bu sene özellikle bazı dönemlerde ciddi sakatlık problemleri yaşadık. Play-offta Wilbekin ve Booker ligde en önemli rotasyon oyuncularımızdan Metecan ve Şehmus …Aslında her kırılma anında eksik oynadık. Tekrar söylüyorum, hiçbir zaman bahanelerin arkasına sığınmayı doğru bulmuyorum. İçinde bulunduğumuz basketbol takvimi maalesef çok talepkâr. Dolayısıyla buna hazırlık olmak ve planlamanızı mümkün olduğu kadar buna göre yapmanız gerekiyor. Tabii ki ne kadar planlama yapsanız da ana roldeki oyuncuların başına sakatlık geldiğinde bu sizi etkiliyor. Partizan-Real Madrid serisinden örnek verecek olursak eksikliklerde takımların performanslarının ne kadar etkilendiğini gördük. Bununla ilgili çok örnek var. Anadolu Efes EuroLeague’de şampiyon olduğu sezon eksilmeden yoluna devam etmişti ama son eksenlerde sakatlıklar yaşadı ve bambaşka iniş çıkışlar yaşadı. Maalesef bu işin içinde bu var bizim de başımıza bu sene fazlasıyla geldi. Bunun önlemini elimizden geldiği kadar almaya çalıştık. Birinci önlem, kadro kurulurken hesap kitapla açıkları doldurmaya çalışmak. İkinci önlem de, sağlık ekibi, kondisyoner ve teknoloji desteğiyle bunları elinizden geldiği kadar engellemeye çalışmak. Aslında bu anlamda çok da eksiğimizin olduğunu düşünmüyorum. Kulübe bu anlamda yeniden teşekkür ediyorum. Hem teknoloji yatırımı yapıyoruz, oyuncuların yorgunluklarını, ağrılarını, kas kütlelerini takip eden bir sistem kullanıyoruz. Sistem bize uyarılar veriyor. ‘Kas sakatlığı olabilir, dikkatli olun. Sağ tarafında daha fazla yüklenme var. Bu idmanda dinlendirin’ gibi uyarılar veren sistem kullanıyoruz. Mümkün olduğu kadar kullanmaya çalışıyoruz. En önemli maçta önce ‘bu oyuncuyu kullanma’ dediğinde çok mümkün olmuyor. Türkiye’nin belki en iyi en tecrübeli kondisyonerlerinden biri bizde. EuroLeague Kondisyonerler Birliği’nin Başkanı olan kondisyoner bizim. Buradan doktorumuza tekrar tekrar teşekkür etmem lazım. Bir doktorun 7/24 kulübe bağlı olması çok zor. O da Fenerbahçe sevgisi ile bu işi yapıyor. Oyuncularla her anında bizle ilgileniyor. Onun altındaki fizyoterapist ve masör ekibi de çok tecrübeli. Sayı olarak da diğer takımlardan çok fazla. Bütün antrenmanları bilimsel yapmaya çalışıyoruz. Günün sonunda bu işin içerisinde şans biraz var. Sakatlıklarımızın çoğu da maçta darbeyle oldu. Yüzde yüz kontrol edemediğimiz ama önlemini almaya çalıştığımız bir konu.