by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
NBA’de bir takvim yılında majör olaylara sahne olan, taraftarların takip etmekten keyif aldığı belirli günler vardır. Playoffların başladığı gün, herhangi bir serinin 7. maçı, Noel gününe özel belirlenen karşılaşmalar, final serisi… Bunlar hep saha içinde yaşananlara yönelik, basketbol seyriyle insanları eğlendiren günler olarak karşımıza çıkıyor.
Fakat NBA, çok daha fazla katmanı bulunan bir organizasyon. Bazı tarihler var ki kimi taraftarlara göre takip etmesi playofflardan bile daha keyifli… Sezon ortasındaki takas döneminin son günü, buna en iyi örneklerden biri. Yıl boyunca takımlarını izleyip eksiklerini belirleyen organizasyonlar, uzun süre piyasayı tarttıktan sonra son saatlerde birbirinden flaş takaslarla monotonlaşmaya başlayan normal sezona hareket katıyor.
Bir diğeri, bugünkü yazımıza da başrollük yapacak olan serbest oyuncu piyasasının “resmi” olarak başladığı gün. Saatin gelmesiyle birlikte artık NBA’in marquee matchup‘larından biri haline gelen Adrian Wojnarowski-Shams Charania rekabeti de alevleniyor. Sezonlarını tamamlamış, draftı sağ salim geçmiş ve gelecek yılki yol haritalarını kafalarında belirlemiş takımlar; serbest kalan onlarca oyuncuyu adeta “havada kapıyor”. Shams ve Woj gibi iki muhabir de bu imza haberlerini verme hızlarıyla her seferinde insanları hayrete düşürüyor.
Şimdi ikinci günün de üzerinden birkaç saat geçtikten sonra imzaların frekansının da azalmasıyla birlikte geriye dönüp hamleleri incelemek, hangi takımın hangi hamleyi ne amaçla yaptığını analiz etmek ve günün kazananları ile kaybedenlerini belirlemek de bu işin bir diğer eğlenceli kısmı.
Hazırsanız gerek yapılan, gerek yapılmayan, gerekse başkasının yaptığı hamleler sebebiyle kaybeden konumuna geçenlerle devam edelim.
Avrupa Basketbolu
Dün yapılan anlaşmalarla Vasilije Micic, Oklahoma City Thunder‘ın; Sasha Vezenkov ise Sacramento Kings‘in yolunu tuttu. “Kazananlar” yazısında bu iki oyuncuyu kazanan statüsüne koymuştum. Bunun sebebi hem aldıkları maaşlar hem de oynayacakları takımda rol bulma ihtimallerinin, katkı verme şanslarının yüksek olmasıydı. Fakat bu hikayede kesinlikle kaybeden bir taraf var, o da Avrupa basketbolu.
Zaten son yıllarda EuroLeague’de ve Avrupa’nın üst liglerinde kolektif kalitede bir azalma olduğu bariz. Artık oyuncular NBA’e çok daha erken gidiyor, hatta G League’de oynayarak NBA’e gitme şanslarını arttırmayı EuroLeague’de oynamaya tercih eden bile var. Hal böyle olunca Micic ve Vezenkov, Avrupa’da kalan en büyük yıldızlardan ikisi olarak liglerine büyük değer katıyorlardı. Artık ikisi de olmayacak ve bu durumdan en çok EuroLeague ve Avrupa basketbolu etkilenecek.
Portland Trail Blazers
Portland Trail Blazers, 11 sezondur takımda Damian Lillard gibi özel bir oyuncuya sahipti ve bu dönemde sadece bir kez konferans finallerine çıkabildiler, başka da büyük bir başarıları olmadı. Bunu yapabilmek de kadro yapılanması istikrarlı şekilde kötü yapmayı gerektiriyor. Lillard, sonunda bu yaz takımın rekabetçi olamayacağını kabullendi ve takasını istedi.
Portland için Lillard her şeydi. Takımın lideri, yüreği, en iyi oyuncusu, saha dışı figürü… Böyle bir oyuncu ile hiçbir şey başaramamak ve eninde sonunda kaybetmek büyük başarısızlık. Lillard karşısında alacakları paket belki durumu bir nebze hafifletebilir fakat bir daha böyle bir “franchise player” bulmaları için ya çok şanslı olmaları, ya da uzun yıllar beklemeleri gerekecek.