By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeauge’de transfer piyasası alev alev yanıyor.
Avrupa’nın en iyi liginde, bu hafta tam 19 yeni transfer oldu ve böylece bu sayıyla birlikte ilk üç haftadaki transfer sayısı geçilmiş oldu. Özellikle Fenerbahçe Beko ile Kızılyıldız bu hafta gelecek sezonki takımlarını kurarlarken transferin sessiz takımlarından Partizan da defteri açtı. Henüz transfer yapmayan takımlar olarak ise geriye sadece Bayern Münih, Real Madrid ve Alba Berlin kaldı.
Transfer piyasasında bu hafta dolu dolu geçti ama henüz sona çok var. Hala birçok yıldızın transfer iddiaları ortalıkta dolaşıyor ve gelecek hafta gündem daha bile yoğun olabilir. Neler olacağını hep beraber göreceğiz ama öncesinde gelin bu haftanın transferlerini değerlendirelim.
Yazıya geçmeden tekrardan hatırlatalım; bu notlandırmaları takımların durumuna göre yapıyoruz. Daha açık bir anlatımla, sadece isimi büyük diye bir oyuncunun transferine yüksek bir not vermiyoruz. Keza EuroLeague’in daha düşük bütçeli bir takımın yaptığı transfer de bu notlandırmada A, B gibi notlar alabiliyor.
Lafı daha fazla uzatmadan, EuroLeague’de bu haftanın transfer karnesi:
Turkish Airlines EuroLeague’de ilk üç haftanın transfer karnesini aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
EuroLeague’in Haftalık Transfer Karnesi #1: Efes’in Yenileri, Milutinov ve Grimau
EuroLeague’in Haftalık Transfer Karnesi #2: Punter’ın Dönüşü, Monaco ve Rogkavopoulos
EuroLeague’in Haftalık Transfer Karnesi #3: Sloukas’ın Kararı, Darius Thompson ve Yeni Hines?
Yaz dönemi boyunca EuroLeague’deki transfer hamlelerini, sözleşme uzatmalarını ve kadroların son halini kaçırmamak için transfer dosyamızı takip etmeyi unutmayın!
Turkish Airlines EuroLeague Transferleri – 2023/2024
NOT: Sözleşmelerini uzatan oyuncular bu değerlendirme yazısına alınmamıştır.
NOT-2: Olympiakos’un Giorgos Tanoulis transferi, daha çok yerel lig için yapıldığı için değerlendirmeye alınmamıştır.
Ognjen Dobric – Virtus Bologna
Virtus Bologna çok da tatmin etmeyen transferler yapmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz sezon yıllar sonra EuroLeague’e geri dönen İtalyan devi, beklenenin altında bir sezon geçirmişti. Hayliyle ikinci sezonlarında herkes transferde daha agresif ve iddialı olmasını bekliyordu.
Ognjen Dobric’e geçersek… Sırp forvet, iyi bir rotasyon oyuncusu. Yıllardır Kızılyıldız’da takımın hedefleri ne olursa olsun yerli oyuncu olarak üstüne düşeni yaptı. Geçen sezon da kariyerinin en iyi performansını sergiledi ve EuroLeague’de kariyer sayı rekorunu kırdı. (9.9 sayı) Keza yıllardır EuroLeague’de olduğu için de tecrübeli bir isim.
Fakat bütün bunlara rağmen kişisel fikrim; Dobric, Kızılyıldız’dan kopartmaya değecek kadar iyi bir oyuncu değil. Dobric, Kızılyıldız’da yerli oyuncu olması sebebiyle değerli bir rol oyuncuydu. Burada yerlilik söz konusu değil. Balkanlarda kendi kulübü için değerli olmuş rol oyuncuları, genellikle yurtdışına çıktığında aynı hissiyatı ve performansı veremiyor. Yabancı oyuncu oldukları zaman beklentiler de verilen rol de değişiyor.
Virtus Bologna muhtemelen onu takımdan ayrılan Kyle Weems yerine düşünüyor ama açıkçası Dobric’in Amerikalı oyuncunun verdiği katkıdan daha fazlasını verebileceğini ben sanmıyorum. O zaman da halihazırda geçen seneki yapının ancak bir yere kadar gelebildiğini düşünürsek bu sene Virtus’ten fazlasını beklememiz zorlaşıyor. Açıkçası bu da ben de bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Yıllar sonra EuroLeague’e dönmüşken onlardan daha fazlasını, daha iyisini beklemek bence hakkımız. Yerli transferleri gibi bu transfere de D notunu vermeyeceğim ama elim C-‘den daha fazlasına gitmiyor.
Notu: C-
Khalifa Diop – Baskonia
Virtus Bologna’nın aksine Baskonia ise transferde şu ana kadar harika iş çıkartıyor.
Bask ekibi, Nicolo Mannion ve Nikos Rogkavopoulos gibi iki önemli genç yeteneğin ardından boş durmadı ve 2022’de EuroCup’ın en iyi genç yeteneği seçilen Khalifa Diop’u kadrosuna kattı.
Türk basketbolseverler, onu geçtiğimiz yıl Gran Canaria-Bursaspor maçında Onuralp Bitim’e yaptığı sert faulden hatırlayacaktır. O gün maçı izleyenler belki Diop’a gıcık olmuştur ama aynı zamanda ne kadar önemli bir yetenek olduğunu da fark etmiştir.
2.11 boyundaki Senegalli pivot, Avrupa’da herkesin kadrosunda görmek isteyeceği tarzda bir uzun. Kısanın karşısında kalabiliyor, çemberi savunabiliyor, atletizmi ve enerjisiyle savunmaya büyük bir direnç katabiliyor. Neredeyse her atlet uzun bunları yapabiliyor diye düşünebilirsiniz. Haklısınız da ama Diop’un sezgileri de çok kuvvetli. Bu da onun inanılmaz atletizmini sahada daha da değerli kılıyor. Dunston‘ın bir videosunda “Bazen atletizminden daha önemlisi sezgidir” demişti. Diop’u izlerken de bunu hissediyorsunuz. Genç bir oyuncu olması sebebiyle oyun bilgisi çok yüksek değil ve hatta bazen yanlış da pozisyon alabiliyor ama bu eksikliğini sezgileriyle kapatabiliyor.
21 yaşındaki uzun, işin hücum tarafında ise her muazzam atlette olduğu gibi çok iyi bir ikili oyun bitiricisi. İvmesini aldığı zaman onun karşısında durmak gerçekten çok zor. Bu sene İspanya Ligi’nde Walter Tavares bile bunu yaşadı. Keza Poirier’i de inanılmaz bir poster yaptı. İyi bir ikili oyun bitiricisi olmak için uzunun parmak hassasiyetinin de gelişmiş olması gerekir. Diop, bu konuda elit değil ama 21 yaşındaki bir uzun için gayet kabul edilebilecek bir seviyede. Pota altının dışında orta mesafeden de çok istikrarlı olmasa da bitirebiliyor.
Elbette geliştirmesi gereken bir çok yönü var. En başta hem savunmada hem de hücumda oyun bilgisini, okumasını geliştirmesi gerekiyor. Mesela savunmada çok faul yapıyor. EuroCup’ta geçen sezon en çok faul yapan oyunculardan biriydi. – 6. sıra – Bununla birlikte hücumda da top kaybına çok açık bir oyuncu. Fakat oyunuyla ilgili birçok eksiklik yaşı ve tecrübesiyle ilgili. Oynadıkça ve yaş aldıkça bunların birçoğunu çözebilir.
Açıkçası şu haliyle bile bence Diop, Baskonia‘ya geçen sezonki Steven Enoch’dan daha fazla katkı verebilir. Oyunu beklendiği gibi gelişirse ise de Baskonia’nın onu pek fazla tutabileceğini sanmıyorum. EuroLeague’in dev takımları onun hemen peşine düşecektir. Ki bu takımlar bir yana 2022’de Diop’u 39. sıradan seçen Cleveland Cavaliers, onu NBA’e götürmek isteyebilir. Başkan José Antonio Querejeta ondan kesinlikle iyi paralar kazanacaktır.
Tam olarak Baskonia ve Querejeta’nın hayal ettiği transfer bu. Bu sebeple de B+ vermekten hiç çekinmeyeceğim.
Notu: B+
Partizan Transfere Başladı
Transfer döneminde bu haftaya kadar elindekileri korumakla uğraşan Partizan, bu haftayla birlikte dış transferde sezonu açtı.
Sırp ekibi, daha öncesinde Türkiye’de de forma giyen Mateusz Ponitka ile Bayern Münih’te bir türlü beklenen patlamayı yapamayan Ognjen Jaramaz’ı kadrosuna kattı.
Her ne kadar Kevin Punter, Zach LeDay ve James Nunnally gibi üç önemli oyuncusunu kadroda tutsa da Partizan bu yaz Mathias Lessort, Yam Madar, Ioannis Papapetrou gibi önemli oyuncuları da kaybetti. Haliyle Sırp ekibinin transferde ne yapacağı merakla bekleniyordu. Ponitka ile Jaramaz hamleleri ise açıkçası karın doyurdu ama çok da büyük bir lezzet vermedi.
Ponitka benim çok beğendiğim bir oyuncu. Hatta bence daha doğru bir menajerle yıllarca daha büyük takımlarda da oynayabilirdi. Yerine geldiği Papapetrou’dan da daha değerli olduğunu düşünüyorum. Papapetrou değerli özellikleri olsa da sahaya karakter koyma konusunda sorun yaşayan bir oyuncu. Ponitka ise aksine lider karakterli bir oyuncu.
Üstelik onun çok yönlülüğü Zeljko Obradovic‘in hoşuna da gidecektir. Efsane koç, onun birden çok pozisyonda oynayabilmesini Partizan için bir silah haline getirecektir ama her ne kadar çok beğensem ve övsem de belirli bir sınıfın oyuncusu olduğunu kabul etmem gerekiyor. Sosyal medyada onu Krunoslav Simon‘la karşılaştıran birkaç yoruma denk geldim. Simon’un yeteneğiyle asla kıyaslanamaz. Ponitka doğru bir yapıda iyi bir rol oyuncusu olur ama Simon gibi bir yapının temel taşı olamaz. Olursa Panathinaikos gibi kötü bir sezon geçirirsiniz.
Ognjen Jaramaz ise vaat ettiği potansiyeli bir türlü ortaya koyamayanlardan. Partizan’da gösterdiği performansla kendine Bayern ile EuroLeague’in yolunu açan 27 yaşındaki guard, Almanya’da pek aynı performansı sergileyemedi. Açıkçası işin hücum tarafında Trinchieri’yle birlikte EuroLeague’de de kendini göstereceğini bekliyordum ama hayal kırıklığı yaşattı. Şimdi eski takımında tekrardan kendini bulmaya çalışacak. Üstelik Yam Madar’ın sürpriz ayrılığı sonrasında takım için de önemli bir hale geldi fakat Obradovic‘in talepkar istekleri karşısında Jaramaz ne kadar adapte olabilecek çok emin değilim. Evet yetenekli oyuncu ama Obradovic’in takımında kısa olmak ve isteklerine adapte olmak kolay değil. Bu sebeple iyi bir sezon geçirse de kötü bir sezon geçirse de benim için sürpriz olmayacak.
Toparlarsak; Partizan’ın ilk iki hamlesi daha çok rotasyona yönelikti. Sırp ekibinden gelecek sezon neler bekleyebileceğimizi özellikle 1 ve 5 numara yapacakları transferler belirleyecek. Bu yüzden çok uçmadan bu ikilinin transferine C+ vermek yeterli olacaktır sanırım.
Notu: C+
Mateusz Ponitka: C+
Ognjen Jaramaz: C
Kızılyıldız’dan 5 Transfer Birden!
Kızılyıldız, EuroLeague’de haftanın takımıydı.
Sırp ekibi, bu hafta tam 6 tane önemli transfer birden yaparak haftaya damgasını vurdu. Öyle ki EuroLeague’in admini bile onların transferlerini açıklarken yoruldu.
Is the admin okay from announcing all these signings? 😅 @kkcrvenazvezda
— Turkish Airlines EuroLeague (@EuroLeague) July 16, 2023
Açıkçası bu yaz Luca Vildoza ve Facu Campazzo gibi iki önemli yıldızını kaybettikten sonra Kızılyıldız’ın ne yapacağını çok merak ediyordum. Geçen sezon uzun yıllar sonra ezeli rakibi Partizan’ın arkasında kalan Sırp ekibi, daha da agresifleşecek mi yoksa eski usul devam edecek mi sorusu aklımda vardı. Bu haftaki transferlerle birlikte daha da agresifleşeceklerini gördük.
Sırp ekibi, geçtiğimiz yıl EuroLeague’de başka takımlarda oynayan tam 6 oyuncuyu kadrosuna kattı. Bu transferlerden Shabazz Napier’i ayrıca aşağıda değerlendireceğim. Açıkçası Milos Teodosic, Adam Hanga, Mike Tobey, Joel Bolomboy ve Rokas Giedraitis transferlerini de tek tek değerlendirebilirdim ama sizleri okurken sıkmamak adına tek başlıkta toplamaya karar verdim.
Yaşlılardan başlarsak… Milos Teodosic ve Adam Hanga artık en iyi günlerinde değil. İki oyuncu da yaşla birlikte yavaş yavaş performans olarak düşmeye başladı ama yine de onların önemli özellikleri hala daha değerli.
Teodosic’i anlatarak vakit kaybetmek istemiyorum. Sırp guard, modern EuroLeague tarihinin en iyi oyuncuları arasında ve çok özel bir oyuncu. Fakat kaderin bir cilvesidir; Teodosic, en iyi günlerinde çok tartışılan bir isimdi. Özel bir yetenek olduğunu herkes kabul etse de sahadaki etkisi hep bir tartışma noktası oldu. Sırp efsane yaşlanıp, veteran bir oyuncuya dönüştükçe ise aksine daha da çok sevilen bir isim haline geldi. Herhalde basketbolseverler böylesine bir yeteneği her zaman göremeyeceklerini düşünmeye başladı.
Aslına bakarsanız, sahadaki etkisi daha düşük. Artık savunmada daha da büyük bir kara delik. Üstelik kendine çok iyi bakmadığı için sık sık da sakatlanıyor ama bence hala çok değerli. Üstelik Shabazz Napier hamlesiyle birlikte daha da değerli hale geldi.
Şöyle ki; Teodosic büyük bir yükün üstüne kalmadığı bir ortamda kenardan gelerek Kızılyıldız’a hücumda önemli bir opsiyon olabilir. Hatırlarsınız, geçmiş yıllarda Sarunas Jasikevicius kariyerinin son döneminde çeşitli takımlarla bunu çok iyi yapmıştı. Benzerini Teodosic’ten de görebiliriz. Üstelik Sırp efsane için bu transferin duygusal bir yönü de var. Yıllar sonra ülkesine geri döndü ve kariyerinin son yıllarında ülkesinin takımını tarihi bir başarıya taşımak isteyecektir.
Adam Hanga transferi ise ilginç oldu. Yıllardır İspanya’da Baskonia, Barcelona ve Real Madrid formasıyla izlediğimiz Macar oyuncunun İspanya’da kalmasını bekliyordum ben ama Kızılyıldız onu 2 yıllık sözleşmeyle kadrosuna kattı.
Macar forvet, kariyerinin hiçbir döneminde hücumda özel bir oyuncu değildi ama son yıllarda giderek bu konuda daha da aşağıya düştü. Onu Barcelona ve Madrid’de daha çok işin savunma tarafı veya oyun kurucu eksikliğinde boşluğu doldurması için sahada gördük . Hanga’nın Kızılyıldız’da hücumda sınıf atlayacağını sanmıyorum ama o her şeyi biraz biraz yapan iyi rol oyuncusu profiliyle Sırp ekibine kesinlikle yardımcı olacaktır.
Rokas Giedraitis transferi ise beni en çok şaşırtan hamle oldu. Baskonia‘yla yeni sözleşme konusunda anlaşamayan Litvanyalı forvet, beklenmedik bir şekilde Kızılyıldız’ın yolunu tuttu.
Çok değil birkaç sene öncesinde EuroLeague’in dev takımları, onun için Baskonia’ya bonservis ödemeye hazırdı. Evet geçen sezonu kendi standartlarının biraz altında geçirdi ama böyle bir oyuncu boşa düşünce ben iddialı bir takımın onu kapacağını düşünüyordum.
Giedraitis kişisel olarak benim çok beğendiğim bir oyuncu. Baskonia’da ALBA dönemindeki gibi sadece harika bir şutör olarak kalmadı ve oyunun her alanına, özellikle de ribaundlara katkı veren çok yönlü bir oyuncuya dönüştü. Kızılyıldız’da da aynısını takıma sunabilir. Bunun yanında Teodosic ve Napier gibi iki üst düzey guardla birlikte oynayacağı için hücumda daha da parıldayabilir. Sırp ekibi iyi bir sezon geçirirse Giedraitis’i gelecek yaz transfer piyasasında çok fazla konuşabiliriz.
Kızılyıldız uzun rotasyonunu ise Barcelona ve Olympiakos’ta çok fazla süre alamayan Mike Tobey ve Joel Bolomboy ile doldurdu.
Özellikle Tobey hamlesini çok beğendim. Geçtiğimiz yıl Saras, geniş rotasyonda onu çok fazla kullanmasa da Amerikalı uzun, Valencia‘dayken çoğu kişinin kadroda görmek isteyeceği bir isimdi. Hücumda birden çok silahı olan bir uzunu kim istemez ki? Aynı Giedraitis gibi onun da burada tekrardan parladığını görebiliriz. Daha uzun süreler sahada kalması onu daha da verimli hale getirecektir.
Bolomboy ise muhtemelen Tobey’in savunmadaki defolarına karşılık sahaya sertlik ve enerji getirmesi için alındı. Rus uzun, üst düzey bir oyuncu olmasa da yıllarca CSKA Moskova’da bu özellikleri sayesinde iyi bir rol oyuncusu olmayı başardı. Burada da aynısını yapabilir.
Toparlarsak; Kızılyıldız’ın genel itibariyle transfer politikasını ben beğendim. EuroLeague’de büyük takımlarda düşüşte olan ama aslında değerli özellikleri olan oyuncuları kadrolarına topladılar. Koç Dusko Ivanovic doğru bir oyun planı oluşturabilirse geçen sezondan çok daha iyi bir Kızılyıldız görebiliriz. Vildoza ve Campazzo gibi iki önemli yıldızı kaybetmelerine rağmen bunu söylüyorum.
Tabii bu işin doğası gereği beş transferden bazıları beklendiği kadar sahaya etki etmeyecektir. Bunu göz önüne alarak 5 transferin toplamına B- vereceğim.
Notu: B-
Milos Teodosic transferi: B-
Adam Hanga transferi: C+
Rokas Giedraitis transferi: B
Mike Tobey transferi: B
Joel Bolomboy transferi: C
Fenerbahçe Beko’dan Rotasyona 2 Hamle
Bu haftaya kadar transferde suskun olan Fenerbahçe Beko, bombaları arka arkasına patlattı ve 4 transfer birden açıkladı.
Yine sizi yormamak adına bu 4 transferi birden aynı pencerede yorumlamayacağım. Bu sebeple de yeni transferlerden rotasyon için yapılan Yam Madar ile Nate Sestina hamlelerini birlikte, pivot bölgesine yapılan Sertaç Şanlı ile Georgios Papagiannis transferlerini ise birlikte yorumlayacağım. – aşağıda bulabilirsiniz –
Yam Madar’la başlarsak… Açıkçası İsrailli oyun kurucuya gelen tepkilerin transferin açıklanış dönemiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe Beko’yla ilgili herkesin beklentisi ne? Geçen sezon takım yapısında önemli bir sorun olan Nick Calathes’in durumunun çözülmesi ve Yunan guard yerine şut defosu olmayan bir oyun kurucunun gelmesi… Fakat bu durum halen çözülemedi.
Sarı-lacivertliler bunu çözmek için Kostas Sloukas ile Darius Thompson transferlerini zorlasa da bu iki oyuncu başka takımlara gitti. Üstüne de Nick Calathes’in Fenerbahçe’deki geleceği de hala belli olmadı.
Hal böyle olunca henüz Calathes gitmeden Yam Madar gibi şut problemi olan başka bir oyun kurucu gelince Fenerbahçe taraftarı biraz şaşırdı ve tepki gösterdi. Açıkçası bence tepki yanlış yereydi. Fenerbahçe taraftarı, Madar hamlesine yerine Calathes’in hala gitmemiş olmasına kızmalı çünkü İsrailli guard, kağıt üstünde o kadar da kötü bir transfer değil.
Şöyle ki Fenerbahçe Beko gibi en büyük kupayı hedefleyen takımların iki şekilde kadro planlaması olabilir. Ya 8 kişilik oldukça kısıtlı bir rotasyon ya da farklı oyuncu profilleriyle dolu daha geniş bir rotasyon. Açıkçası EuroLeague eskisi gibi Top-16’lı sistemde olsa, ben ilkinin daha doğru olduğunu savunurdum ama artık EuroLeague çok uzun ve takımlar bu uzunluk da çok fazla problemlerle karşı karşı geliyor. Sakatlık, formsuzluk ve maç içi dinamikler gibi…
Fenerbahçe’nin bu yaz şu ana kadar yaptığı 4 transferle birlikte şunu görüyoruz ki; koç Itoudis geniş bir rotasyonun peşinde ve Madar da bu geniş rotasyon içerisinde iyi bir rol oyuncusu olabilir.
Evet, 21 yaşındaki guardın şutu problemli. Genç yaşlarda yeni yeni parlarken bu sorununu çözerse daha iyi bir oyuncu olabileceği konuşuluyordu. Partizan’a gidince de Obradovic‘le birlikte bunu çözmesini bekliyordum ama açıkçası o gelişimi sağlayamadı. Fakat şutu Calathes kadar oyununu sarsmıyor bence. Şöyle ki; playoff’ta en kritik anlarda biz Madar’ın o şutu atmaktan hiç çekinmediğini gördük. Bence şutu problemli olan oyuncudan daha da kötüsü şut problemini kafaya takmış oyuncudur. Bu açıdan da Madar, Calathes’ten ayrılıyor.
Üstelik 21 yaşındaki guard, buraya Calathes gibi ana oyuncu olarak gelmiyor. Ondan beklenti ana oyun kurucuyu dinlendirirken savunmaya enerji getirmesi ve oyunu kontrol edebilmesi. Fenerbahçe aynısını Şehmus’la hayal etmişti. Hatta playoff’ta bu denendi de ama olmadı. Şimdi ise Madar’dan bu beklenecek. Playoff’ta Real Madrid serisinde gördük ki, İsrailli guard bunu yapabilir. Fenerbahçe’nin kısa rotasyonunda Wilbekin haricinde kimse sertlik göstermiyorken onun rotasyona eklenmesi önemli bir avantaj olacak.
Son olarak ben bir oyuncunun değerlendirilmesi için her zaman önemli olan yerin playoff olduğunu düşünürüm. Madar, playoff’ta hiç geri adım atmadı ki bildiğiniz gibi Partizan çok değişik bir playoff serisi geçirmek zorunda kaldı. Bu durum mental olarak Madar’ın güçlü olduğunun bir işareti bence.
Tabii bu kadar övdükten sonra şunu da söylemem lazım; Calathes, Fenerbahçe’de kalırsa bu transferin hiçbir anlamı olmaz ve hatta eksi yazar. Bir takımın iki oyun kurucusunun da şutu yoksa bu kötü bir planlamadır. Bu sebeple de Madar transferinin Fenerbahçe’ye katkı verebilmesi için Calathes yerine başka bir oyun kurucunun takıma gelmesi gerekiyor.
Nate Sestina transferine geçersek… O da rotasyona yapılmış bir hamle.
Fenerbahçe’nin Bjelica’dan istediği katkıyı alamadığı için Nigel Hayes Davis’in arkasına onu dinlendirebilecek bir rol oyuncusuna ihtiyacı vardı. Tercihen de bu oyucunun dış şutu güvenilir bir isim olması gerekiyordu. Sarı lacivertliler de tam olarak bunu yapabilecek bir oyuncuyu getirdi.
Nigel Hayes Davis geçen sezon kariyerinin en iyi yüzdeleriyle oynadı ve çoğu büyük maçta bunu 40 dakika sahada kalarak yaptı. Bu sürdürülebilir bir plan değil. Formsuzluk veya dinlenmesi gereken zamanlarda Hayes’in alternatifi bu takıma lazımdı. Geçen sezon Türk Telekom’da önemli bir çıkış gösteren Sestina bunu bence yapabilir.
Amerikalı oyuncunun ilk kez EuroLeague’de oynaması ve savunmasıyla ilgili endişeleri anlayabiliyorum ama geçen sezon finalde oynayan Olympiakos’un da yedek uzun forveti Alec Peters’tı. Sestina eğer rolüne ve EuroLeague’e adapte olabilirse benzer bir katkıyı sunabilir.
Toparlarsak; Fenerbahçe’nin rotasyonunu genişletmesini ve bunu genç, performansını ileriye taşıyabilecek isimlerle yapmasını doğru buluyorum. Sadece bu isimlerle ilgili beklentileri doğru ayarlamak gerekiyor. Bu iki hamle de Fenerbahçe’nin tavanını çok yukarıya çekmeyecek ama daha sağlıklı ve dinç bir takım olmasını sağlayabilecek.
Bu sebepten de C+ vermek hiç de kötü bir fikir değil gibi geliyor.
Notu: C+
Yam Madar’ın notu: C+ (Eğer Calathes kalırsa bu not F’e düşer)
Nate Sestina’nın notu: C+
Fenerbahçe Beko’nun Yam Madar ve Nate Sestina transferlerini daha yakından incelemek istiyorsanız, bu iki yazıyı da okuyabilirsiniz.