By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Yaz boyunca herkesin beklediği o tarih sonunda geldi. FIBA Dünya Kupası 2023, 25 Ağustos’ta başlıyor ve 15 gün boyunca basketbolseverler, özledikleri bu spora kavuşacak.
Ülkeler uzun bir süredir bu turnuvaya hazırlanıyor. Hepsinin kendine göre turnuva öncesinde hedefleri var. Bazıları bu turnuvayla ülkelerini tanıtmak istiyor, bazıları madalya ve bazıları da 2024 Olimpiyat Oyunlarına katılım için vize peşinde!
Eurohoops Fırın ise turnuva öncesinde hem takımları daha iyi tanımanız hem de hedeflerini bilmeniz için bir Güç Sıralaması oluşturmaya karar verdi. Bunu oluştururken de sizleri çok fazla yormamak adına yazıyı 17 ile 32. sıradaki takımlar ive 1 ile 16. sıradaki takımlar şeklinde ikiye böldük.
Güç Sıralamasını oluştururken daha çok takımların yetenek seviyesi, hazırlık maçlarındaki performansları ve oynadıkları basketbolun kalitesini göz önüne aldık. Daha basit bir anlatımla, çok zor bir grupta olması sebebiyle gruptan çıkması zor olan bir takımı daha geriye atmadık. Bunu yapmamasının sebebi de bu turnuvadan Olimpiyat Oyunlarına gidecek takımlar olması.
Format gereği; kendi kıtasındaki takımlara göre bu turnuvaya en üst sırada bitiren birer Afrika, Asya ve Okyanusya ülkesi Olimpiyat Oyunlarına gitmeye hak kazanacak. Avrupa ve Amerika’dan bu turnuvaya gelen ülkeler içinse bu sayı 2! Bu özellikle Afrika ve Asya ülkeleri için önemli çünkü ilk gruptan çıkamasalar bile daha sonraki maçlarını kazanarak Olimpiyat’lara doğrudan gitmeye çalışacaklar.
İlk yazıda 17 ile 32. sıradaki takımlara bakmıştık. Bugün ise 1. ile 16. sıradaki takımları inceleyeceğiz. Hazırsanız, başlayalım:
FIBA Dünya Kupası 2023 Güç Sıralaması (17-32)
Dünya Kupası 2023 ile ilgili her şeyi bu dosyamızda bulabilirsiniz:
Eurohoops’tan DEV Hizmet: 2023 FIBA Dünya Kupası Rehberi
16- Gürcistan (F Grubu)
Bir önceki yazıyı okuduysanız; 17. sıra için Gürcistan ile Karadağ arasında kararsız kaldığımdan bahsetmiştim. Aslında iki takım da çok benzer. İkisinin de çok güçlü bir pota altı var. Kısalarda ise aynı kalite yok ve ikisi de devşirme hakkını kısa rotasyonu için kullanıyor. İki takım arasındaki fark ise Sandro Mamukelashvili – Dino Radoncic arasındaki farktan kaynaklanıyor.
Karadağ, kısalarının yanında forvetlerinden de çok katkı alamazken Gürcistan ise bence çok önemli bir yetenek olan Sandro Mamukelashvili sayesinde bunu sağlayabiliyor. Öyle ki geçen yaz, Tornike Shengelia’nın yokluğunda EuroBasket’te takımın en etkili ismi 24 yaşındaki oyuncu olmuştu. Şimdi ise bu ikili 3-4 numara pozisyonlarında önemli bir fark yaratacak.
Hazırlık döneminde Gürcistan, kendi evindeki turnuva haricinde maç kazanamadı ama özellikle Litvanya ve Avustralya gibi güçlü takımlar karşısında performansları tatmin ediciydi. Thaddeus McFadden biraz kıpırdansa bu iki maçtan birini kazanabilirlerdi.
Tarihinde ilk kez Dünya Kupası’na katılan Gürcistan, şanslı bir kura çekti. Gruptaki Yeşil Burun Adaları ve Venezuela onlara rakip olabilecek seviyede değil. Grubun güçlü takımı Slovenya ise buraya eksik geliyor ve özellikle uzun rotasyonunda Gürcistan önemli bir üstünlük sağlayabilir. Ardından çaprazdan Almanya, Avustralya ve Finlandiya üçlüsünden ikisi gelecek. Yani işleri kolay değil ama tarihlerindeki ilk Dünya Kupası macerası için yolları hiç fena değil.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 3 galibiyet – 4 yenilgi
Gürcistan – Mısır: 76-81 – Gürcistan yıldızlarını bu maçta oynatmadı –
Gürcistan – Litvanya: 102-104
Gürcistan – Letonya: 57-82
Gürcistan – Ürdün: 86-69
Gürcistan – Karadağ: 84-79
Gürcistan – İran: 84-72
Gürcistan – Avustralya: 81-86
Kilit Oyuncu
Gürcistan, 2. tur grubundan da çıkmak gibi büyük bir sürpriz yapacaksa ilk tur grubunda Slovenya’yı mağlup etmesi gerekiyor. Bunun için de Mamukelashvili’nin hem savunmadaki hem de hücumdaki performansı önemli olacak. Gürcü forvet, muhtemelen savunmada Luka Doncic’i tutacak ve onu biraz yavaşlatabilirse Gürcistan, güçlü uzunlarıyla birlikte maçın içerisine girebilir.
15- Letonya (H Grubu)
Aslında Letonya buraya tam gaz geliyordu ve kupanın sürpriz takımlarından biri olabilir hissi de veriyordu ama bir sakatlık her şeyi değiştirdi.
Takımın en önemli yıldızı Kristaps Porzingis, bacağındaki sakatlık sebebiyle turnuvada oynayamayacak. Porzingis, Letonya’nın pozisyonsuz basketbolunun en büyük kozuydu. EuroBasket 2017’de de basketbollarıyla belki madalya kazanamadı Baltık ülkesi ama Slovenya’ya elendikleri maç, benim bugüne kadar izlediğim en iyi karşılaşmalardan biriydi.
Üstelik kupaya da formda geliyorlardı. Elemelerde uzun süre maç kaybetmeyen Letonya, hazırlık maçlarında da Litvanya karşılaşmasına kadar dominant bir performans sergiledi ve rakiplerini ezdi geçti. Evet, belki çok güçlü rakiplerle oynamadılar ama genel itibariyle hücum performansları etkileyiciydi.
Letonya şimdi ise yaralı ama tehlikeli bir takıma dönüştü. Ellerinde hala Bertans kardeşler, Rolands Smits, Anzejs Pasecniks ve Arturs Zagars gibi önemli oyuncular var. Özellikle tempoyu dikte ettikleri anlarda, hücumda çok opsiyonlu bir takıma dönüşebiliyorlar ama savunmaları problemli. Porzingis kadroda olsaydı Kanada ve Fransa karşısında bir atma yarışına girebilirlerdi ama bu halleriyle bunu pek yapamazlar.
Yine de bu güçlü iki takım karşısında sürpriz kovalayıp tarihlerinde ilk kez katıldıkları Dünya Kupası’nda gruptan çıkmaya çalışacaklar.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 5 galibiyet – 1 yenilgi
Letonya – İsveç: 87-77
Letonya – Gürcistan: 82-57
Letonya – Dominik Cumhuriyeti: 69-74
Letonya – Finlandiya: 94-57
Letonya – Porto Riko: 84-72
Letonya – Litvanya: 69-93
Kilit Oyuncu
Janis Strelnieks, EuroBasket 2017’de oyunu çok dikte etmeden Letonya’nın hücum çeşitliliğini çok iyi bir şekilde organize etmişti. Tecrübeli oyun kurucu, sakatlığı sebebiyle turnuvaya gelemiyor ve onun yokluğunda bu sorumluluk Arturs Zagars’ta olacak. 23 yaşındaki guard, bunu yapabilecek potansiyele sahip ama aynı zamanda uluslararası basketbolda yeterince tecrübesi yok. Takımını hücumda organize etmek onun sorumluluğunda olacak ve baskı karşısında neler yapacağı Letonya’nın hücum kalitesini belirleyecek.
14- Brezilya (G Grubu)
Brezilya, FIBA Dünya Kupası 2019’da adeta bir veteranlar takımı gibiydi. Ülke basketbolunun bütün büyük efsaneleri, son kez turnuvaya gelmişti. Açıkçası isimleri büyük olsa da sahadaki hareketlilik ve verimlilik çok düşüktü. Grupta Yunanistan’a karşı büyük bir sürpriz yapsalar da onları izlemek çok keyifli değildi.
2023’teki Brezilya ise o dönemden farklı. Eski kuşağı temsil etmesi için Marcelinho Huertas kadroda olsa da çok daha enerjik, verimli bir takım var. Özellikle yeni dönemde ülke basketbolunu sürükleyecek olan Bruno Caboclo ile Yago Dos Santos ikilisinden başlıyor bu enerji. Onların bu enerjisine Raul Neto, Huertas, Vitor Benite ve Tim Soares gibi daha tecrübeli isimler de eşlik ediyor.
Brezilya, hazırlık döneminde özellikle hücumda çok iyi gözüktü. Oynadıkları 5 maçta 80 sayının üstüne çıkmayı başardılar ki; İtalya, Sırbistan ve Avustralya gibi önemli rakiplere karşı bunu yaptılar. Özellikle Avustralya maçında çok iyilerdi. İyi başladıkları maçta geriye düşseler de son çeyrekte Avustralya’nın savunmasını paramparça ettiler.
Onlar için sorun ise oyun içi devamlılıkta başlıyor. Kazandıkları Avustralya maçında da bunu gördük. Zaman zaman oyunun ritminden bir anda çıkıp, bambaşka bir görüntüye sergiliyorlar. Bunun da en büyük sebeplerinden biri, savunmadaki isteksizlikleri. Kadrodaki çoğu oyuncu teması sevmiyor ve bu da onları vasat bir savunma takımı yapıyor. Hazırlık maçlarında yüksek skor üretseler de potalarında da bunun karşılığında çok sayı gördüler.
Turnuvada da onları bu konuda yıpratabilecek rakipler var. Brezilya’nın çeyrek finale ulaşabilmesi için İspanya, Fransa ve Kanada gibi güçlü takımların en az ikisini arkasında bırakması gerekiyor. İyi bir şut attıkları bir maçta belki bu takımlara karşı bir sürpriz yapabilirler ama savunmalarını sertleştirmezlerse sadece atarak çeyrek finale giden yolu açamazlar.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 3 galibiyet – 2 yenilgi
Brezilya – Güney Sudan: 85-75
Brezilya – Avustralya: 90-86
Brezilya – Venezuela: 83-71
Brezilya – İtalya: 87-93
Brezilya – Sırbistan: 85-89
Kilit Oyuncu
Bruno Caboclo, George de Paula ve Yago Dos Santos gibi oyuncuların sahaya getireceği enerji ve yetenek elbette önemli olacak ama bana sorarsanız Raul Neto, bu takımın tavanını belirleyen oyuncu olabilir. Tecrübeli guard, takımın kısaları içerisinde teması en çok seven oyuncu. Yago fiziksel olarak küçük kalıyor, Huertas ise savunmada bir kara delik. Hal böyle olunca Brezilya bir şekilde savunmada daha sert bir takıma dönüşecekse bunun Neto’nun topa yapacağı baskından başlaması gerekiyor. İşin hücum tarafında da diğerlerinin aksine daha sakin kalıp, oyunun temposunu kontrol etmesi lazım. Yoksa çeyrek final biraz zor.
13- Yunanistan (C Grubu)
Herhalde ortalama Yunan bir basketbolsever, yaz başında Dünya Kupası için çok heyecanlıydı. Milli takımları belki Giannis Antetokounmpo döneminde beklenen başarıyı bir türlü yakalayamadı ama ellerinde gezegenin en iyi oyuncularından biri varken her turnuva onlar için bir fırsat. Sonuçta Giannis onları hiç beklemedikleri bir anda madalyaya götürebilir.
Fakat bu heyecan yaz ilerledikçe giderek söndü. Önce takımın iki önemli oyun kurucusu Kostas Sloukas ve Nick Calathes turnuvaya gelmemeye karar verdi. Üstüne Tyler Dorsey de ailevi sebepler yüzünden takıma katılmadı. Bir zamanlar kısalarıyla Avrupa basketbolunu yöneten Yunanistan, elinde devşirme Thomas Walkup ile kaldı.
Muhtemelen buna rağmen o heyecan hala vardı ama Giannis Antetokounmpo’nun sakatlığı bütün her şeyi alıp götürdü. Dizindeki sakatlığı bir türlü atlatamayan süper yıldız, kupaya gelemiyor. Onun gelememesi de doğal olarak omuzların yere düşmesine sebep oldu.
Hazırlık maçlarına iyi başlayan Yunanistan, Luka Doncic’li Slovenya karşısında iki önemli galibiyet almıştı. Üstelik süper yıldızının gelemeyeceği belli olunca bir anda düştüler ve üst üste 4 hazırlık maçını da kaybettiler. Üstüne bir de Dimitris Agravanis, koç Dimitris Itoudis ile anlaşamayıp takımdan ayrıldı.
Turnuvaya oldukça kötü halde geliyorlar. Ellerinde Walkup’tan başka yaratabilen kısa yok, Giannis yok ve takıma dair bir inanç yok. Açıkçası dağılıp kötü bir turnuva geçirmek için her şey müsait. Onlar için iyi haber, ilk tur grupları kolay. Amerika’ya diş geçiremeseler de bu halleriyle bile Ürdün ve Yeni Zelanda karşısında zorlanmamaları gerekiyor. Sonrası zor. İkinci tur grubunda Litvanya ve Karadağ onları bekleyecek. Bu kadar dağınık bir halde turnuvaya gelmeselerdi iki takımı da geçebilirlerdi ama şu an için takımda ışık yok.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 2 galibiyet – 4 yenilgi
Yunanistan – Slovenya: 98-91
Yunanistan – Slovenya: 88-77
Yunanistan – Sırbistan: 64-71
Yunanistan – İtalya: 70-74
Yunanistan – Amerika: 86-108
Yunanistan – Almanya: 71-84
Kilit Oyuncu
Yunanistan her şeyden önce silkelenmeye, sonrasında ise sahaya inanç koyabilecek oyunculara ihtiyacı var. O ilk ateşi Türkiye’den de tanıdığımız Nik Rogkavopoulos yakabilir. Bu yaz sınıf atlayıp EuroLeague’e transfer olan 22 yaşındaki forvet, hazırlık maçlarında takımının en iyisiydi. Hatta düzenli bir şekilde katkı veren tek isim o’ydu. Rogkavopoulos’un Dünya Kupası’nda da buna devam ettirmesi gerekiyor. Takımda istikrarlı bir şekilde her maç çift hanelere çıkar diyebileceğimiz onun dışında kimse yok. 22 yaşındaki forvetin sorumluluk alıp Yunanistan kadrosunu bir arada tutması gerekiyor.
12- Litvanya (D Grubu)
FIBA Dünya Kupası 2023 muhtemelen yıldızların gelmemesiyle akılda kalan bir turnuva olacak. Neredeyse her takımın en az bir tane önemli oyuncusu turnuvaya gelmedi ya da gelemedi.
Litvanya ise Sırbistan’la birlikte bunu konuda en çok sorun yaşayan takım. NBA yıldızları Domantas Sabonis gelmiyor. Bu bile onlar için korkunç bir haberken Marius Grigonis, Lukas Lekavicius, Edgaras Ulanovas, Rokas Giedraitis ve Arnas Butkevicius gibi milli takım için önemli oyuncuların da o ya da bu sebepten olmaması, kadronun kalitesini fena halde düşürdü.
Jonas Valanciunas her şeye rağmen pota altında onlara önemli bir güç katıyor ama kısa rotasyonları, Litvanya gibi bir ülkeye yakışmayacak seviyede. Rokas Jokubaitis’in eline kalmış durumdalar. Genç oyuncuyu beğensem de maalesef bir takıma sürükleyecek oyun kurucu seviyesine hala gelemedi. Litvanya için bu problem sadece Jokubaitis ile bitmiyor. Valanciunas dışında her maç şu kadar katkı verir diyebileceğiniz bir isim yok.
Hazırlık maçlarında 8 galibiyet almaları da sizi yanıltmasın. Kadro kalitesi olarak kendilerinden güçlü bir tek Fransa’yla karşılaştılar ve her iki maçta da kötü bir oyun ortaya koydular. Biraz sert savunmayla karşılaştıklarında hücumda işler aksamaya başlıyor.
Buna rağmen Litvanya çeyrek final yapabilir. İlk tur gruplarında onları zorlayabilecek tek takım Karadağ ve zorlansalar bile ülke basketbol gelenekleriyle onları geride bırakacaklardır. Sonrasında Litvanya için çeyrek final adına önlerindeki tek engel Yunanistan olacak. Bir üst sırada onları da okudunuz. Komşumuz turnuvaya hiç iyi gelmiyor ve şu an için Litvanya favori takım.
Yine de söylemekten çekinmeyeceğim; beklediğim gibi çeyrek final bile yapsalar bence bunu basketbol kaliteleriyle değil, kura şanslarıyla başaracaklar.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 8 galibiyet – 3 yenilgi
Litvanya – Ürdün: 107-69
Litvanya – Ürdün: 93-75
Litvanya – Ürdün: 101-75
Litvanya – Ukrayna: 100-72
Litvanya – Gürcistan: 104-102
Litvanya – Finlandiya: 79-81
Litvanya – Fransa: 72-90
Litvanya – Fransa: 70-76
Litvanya – Finlandiya: 84-80
Litvanya – Porto Riko: 93-80
Litvanya – Letonya: 93-69
Kilit Oyuncu
Jonas Valanciunas zaten takımına liderlik yapacaktır ama hücumda işler yolunda gidecekse bence kanat rotasyonunda Ignas Brazdeikis ve Deividas Sirvydis’in yapacakları önemli olacak. Özellikle Brazdeikis’in sorumluluk alarak Jokubaitis’in üstündeki büyük yüke yardımcı olması gerekiyor. Hazırlık maçlarında pek iyi gözükmedi ama bunu yapamazsa hücumda işlerin tıkanması çok olası.
11- Finlandiya (E Grubu)
Sadece kadro kalitesi olarak baksak Finlandiya’nın bu noktada da olmaması lazım. Hatta belki ilk 16’ın bile dışında olması gerekiyor ama basketbol sadece oyuncu kalitesi değil.
Koç Lassi Tuovi’yle birlikte keyif veren bir basketbol oynuyorlar. Bu da bence takım içi rollerin çok iyi oturmasından kaynaklanıyor. Kısa sürede kupalara hazırlanan milli takımlarda bunu oluşturmak kolay değildir. Finlandiya’da belli. Lauri Markkanen bu takımın lideri. O hücumu sürüklerken diğerleri yapabildikleri ölçüsünde yardımcı olmaya çalışıyor. Aslına bakarsanız, 2000’lerin başındaki Almanya takımına gerçekten çok benziyor. Finlandiya’nın tek farkı, o zamanki Almanya’ya göre daha tempolu bir basketbol oynuyor.
EuroBasket 2022’de 7. olarak bu keyifli basketbollarının karşılığını aldılar. Dünya Kupası’nda ise çok kötü bir kura çektiler. Güç Sıralamasında onlardan geride olan Karadağ, Gürcistan, Brezilya, Litvanya, Yunanistan gibi takımlar ellerini kollarını sallayarak 2. tur gruplarına kalacaklar. Finlandiya’nın ise Almanya ve Avustralya gibi madalya adayı olan iki takımdan birine sürpriz yapması gerekiyor. Bu gerçekten hiç kolay değil. İki takımla da aralarında ciddi bir kalite farkı var.
Özellikle Almanya karşısında çok şansları olduğunu düşünmüyorum ama jenerasyon değişiminde olan ve uzunlarda problem yaşayan Avustralya’yı gözlerine kestirebilirler. İşleri zor ama imkansız da değil.
Hazırlık maçlarındaki performansları: 2 galibiyet – 2 yenilgi
Finlandiya – Litvanya: 81-79
Finlandiya – Estonya: 86-80
Finlandiya – Litvanya: 80-84
Finlandiya – Letonya: 57-94 – Lauri Markkanen bu maçta oynamadı –
Kilit Oyuncu
Lauri Markkanen takımını sürüklemek için her şeyi yapacaktır ama sonuçta o da bir insan ve hücumda zaman zaman yardıma ihtiyacı olacaktır. Miro Little, muhtemelen ileride bu konuda Markkanen yardımcı olacaktır ama henüz çok genç. Sasu Salin ise büyük bir tecrübe ama daha çok bir bitirici. Markkanen’in Batman’i için doğru kişi Mikael Jantunen olabilir. Yaz Ligi’nde iyi bir performans sergileyen 23 yaşındaki forvet, eşik atlamak üzere ve Finlandiya, bu turnuva sürpriz yapacaksa gizli kahraman o olabilir.
10- Dominik Cumhuriyeti (A Grubu)
Yaz başında birisi Dünya Kupası’nda ne yapacağını en çok merak edeceğiniz 3 takım arasında Dominik Cumhuriyeti de olacak dese muhtemelen gülüp geçerdim.
Fakat işler değişti.
Mart ayından beri Karl Anthony Towns’u ikna etmek için Amerika’ya gidip gidip gelen Dominikli yetkililer, amaçlarına kavuştu. Bu geri dönüş de Dominik’i bir anda ne yapacağı en merak edilen takımlardan biri haline getirdi.
Açıkçası benim hissiyatım olumlu. Normalde bu tarz takımların en önemli oyuncusu bir pivot olunca beklentilerimi düşürürüm. Günümüz basketbolunda pivotların oyuna, kısalar kadar etki edemediği bir gerçek. Fakat Karl Anthony Towns, bir uzundan daha çok kısa gibi oynuyor. Hazırlık maçında da bunu gördük. Hem Kanada hem de İspanya karşısında tepeden topu alıp, birebirler oynadı ve bu çok etkili oldu.
Üstelik Markkanen’e göre ona yardımcı olabilecek birden çok oyuncu var. Lester Quinones ve Jean Montero gibi genç yetenekler, bu turnuvada kendilerini göstermek isteyeceklerdir. Özellikle Montero, gelecekte skorerliğiyle adını duyurabilecek bir oyuncu. Pota altında da Angel Delgado gibi yırtıcı bir uzunları var.
Dominik, kazandıkları Kanada, kaybettikleri İspanya maçında da iyi bir basketbol oynadı. Topu sadece Towns’a emanet edip çekilmediler. Hücumda topu döndürüp, paylaştılar. Bu önemliydi ama buna karşılık çok da top kaybı yaptılar. Özellikle İspanya maçını değiştiren bu oldu.
Turnuvadaki yolları da görece kolay. Hazırlık maçlarından sonra Filipinler ve Angola karşısında zorlanmaları benim için sürpriz olur. Eğer böyle bir sürpriz olmazsa da çeyrek finale giden yolda İtalya ya da Sırbistan birini geçmeleri gerekecek. Elbette favori değiller ama yapılmayacak bir şey de değil. Her iki takımın da kendilerine göre problemleri var.
Dominik, yıllar sonra bu turnuva konuşulunca akla gelen takım olma – 2002 Yeni Zelanda gibi – potansiyeline sahip. Bakalım bu potansiyelini yansıtabilecekler mi?
Hazırlık maçlarındaki performansları: 2 galibiyet – 3 yenilgi
Dominik Cumhuriyeti – Memphis Üniversitesi: 91-84
Dominik Cumhuriyeti – Porto Riko: 86-93
Dominik Cumhuriyeti – Letonya: 69-74
Dominik Cumhuriyeti – Kanada: 94-88
Dominik Cumhuriyeti – İspanya: 77-86
Kilit Oyuncu
Elbette Karl Anthony Towns’un performansı takım için belirleyici olacak ama onun haricinde de birilerinin zaman zaman takımı sakinleştirmesi gerekiyor. Kanada maçında 14, İspanya karşısında ise 16 top kaybı yaptılar. Bu da onların maç içerisindeki ritimlerini etkiledi. Quinones ve Montero genç oyuncular ve zaman zaman fazlasıyla telaş yapabiliyorlar. Andres Feliz’in onları sakinleştirmesi ve tempoyu kontrol etmesi gerekiyor. Özellikle de İtalya gibi hızlı hücum sayılarını seven bir takıma karşı.