By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Milli takımlar düzeyindeki bir turnuvayı hangi faktörler unutulmaz kılar?
Yıldız oyuncu performansları, bol çekişmeli, kırılma anlarının çok olduğu ve kazananın son anlarda belli olduğu maçlar… Bütün bu faktörler bizler için bir turnuvayı unutulmaz kılabilir. Fakat sanki yemeğe tat veren tuz eklemesi gibi bir şeye daha ihtiyacımız var: O da sürpriz sonuçlar!
Her şeyin en baştan belli olduğu, sürekli daha güçlünün kazananın kazandığı durumlar her zaman biraz işin tadını kaçırır. Bana inanmıyorsanız, Marvel filmlerine bakabilirsiniz…
Bu sebeple her unutulmaz turnuva için sürpriz sonuçlar olmazsa olmazdır. Şanslıyız ki, Dünya Kupası tarihi böyle birçok sürprizle dolu. Sadece yakın tarihte bile birçok örnek var. Mesela 2002’de Indianapolis… Sürpriz denilince akla ilk gelen turnuvalardan biridir. Dünya basketbolunda pek adı duyulmayan Yeni Zelanda’nın o turnuvada herkesi şaşırtarak dördüncü olması belki de kupa tarihinin en büyük sürprizi…
Keza 2006’da yarı finalde Yunanistan’ın ABD’yi devirmesi, 2014’te herkes İspanya-ABD finali beklerken Fransa’nın ev sahibi İspanya’yı şoka sokması ya da 2010’da Litvanya’nın oldukça vasat kadrosuyla bronz madalya kazanması gibi birçok unutulmaz örneğimiz var.
Eurohoops Fırın da kolları sıvadı ve bu unutulmaz örneklerin hatırına sizler için bu turnuvada sürpriz yapmasını beklediği beş ülkeyi belirledi.
Hazırsanız, başlayalım!
Dünya Kupası 2023 ile ilgili her şeyi bu dosyamızda bulabilirsiniz:
Eurohoops’tan DEV Hizmet: 2023 FIBA Dünya Kupası Rehberi
Dominik Cumhuriyeti (A Grubu)
Dominik Cumhuriyeti bu yaz tarihinde 5. kez FIBA Dünya Kupası’na katılıyor ve bugüne kadar 12’likten öteye pek geçemedi ama bu sefer daha fazlası için bir şansı var.
Aslında ülke basketbolundan çıkan önemli isimler mevcut. Al Horford, Karl Anthony Towns gibi NBA yıldızları da var ama bu turnuvaya kadar Dominik, bu oyuncuları turnuvalara getirmekte biraz zorlanıyordu. Bu sefer yoğun çalışmaların ardından birini ikna etmeyi başardılar.
En son 2013’te FIBA America turnuvasında boy gösteren Towns, 10 yıl sonra milli takıma geri döndü ve tabii ki bu durum bir anda turnuvaya dair ümitleri yeşertti. Al Horford ve Chris Duarte’yi ona katılmaya ikna edemedi Dominik ama buna rağmen ellerinde önemli oyuncular var.
Takımı yıllardır götüren tecrübeli isimler kadroda. Onların haricinde de Lester Quinones gibi geçen sezon kısa sürede olsa NBA’de süre alan bir oyuncuya ve Jean Montero gibi geçen sezon İspanya Ligi’nde önemli bir performans sergilemiş genç yeteneğe sahipler.
Üstelik turnuvadaki yolları da çok zorlu değil. İlk tur grubundan çıkmak için Filipinler ve Angola’yı geçmeleri gerekiyor. Açıkçası bu kadroyla bu çok zor değil. Çeyrek final içinde İtalya ya da Sırbistan’ı geride bırakmaları gerekecek. Elbette bu görevleri daha zor ama Sırbistan’ın eksik bir kadroyla geldiğini, İtalya’nın ise iyi basketbol oynasa da istikrarsız olduğunu düşünürsek ortada yapılmayacak bir şey yok.
Eğer bunu başarabilirlerse ülke basketbolu için unutulmaz bir turnuva olabilir.
İtalya (A Grubu)
İtalya, 2000’ler boyunca genellikle hayal kırıklığı yaratan takım kategorisinde oldu. Ellerindeki NBA oyuncularına rağmen takım içinde yaşadıkları sorunlar, hep madalyadan uzak kalmalarına sebepti.
Gianmarco Pozzecco döneminde işler biraz değişti.
Belki kadrolarındaki yetenek azaldı. Baktığınız zaman şu anda kadrodaki en büyük yetenekleri, geçtiğimiz sezon Utah Jazz‘da pek de fazla süre alamayan Simone Fontecchio ama sahadaki enerjileri daha başka. Çok büyük yetenekleri olmasa da oynadıkları hızlı ve tempolu basketbolla birlikte sahada daha uyumlu gözüküyorlar. Bu da onları çok tehlikeli bir takım haline getiriyor.
Geçen yaz EuroBasket’te Sırbistan’ı son 16’da eledikten sonra çeyrekte gümüş madalya kazanan Fransa’yı uzatmada ellerinden kaçırdılar. Biraz şansları olsaydı belki de yıllar sonra kendilerine madalyaya giden yolu açabilirlerdi çünkü yarı finalde karşılarında Polonya gelecekti.
Açıkçası bu yaz da onlardan iyi bir performans bekliyorum. Belki yetenek seviyesi olarak turnuvanın en iyi 8 takımı arasında değiller ama hem oynadıkları iyi basketbol, hem de turnuvadaki yollarının görece daha kolay olması sebebiyle kendilerini ilk 8’e atabilirler. Hazırlık döneminde Sırbistan, Yunanistan gibi takımları mağlup ederek bunu yapabileceklerini gösterdiler.
Sonrası ise elbette biraz turnuva şansıyla ilgili ama içimde onlara dair olumlu bir hissiyat var.
Güney Sudan (B Grubu)
Bu tarz turnuvalarda bir Afrika takımına turnuvada sürpriz yapabileceklerine dair hep bir inanç oluşuyor. Mesela 2019’da da aynı durum NBA oyuncularıyla gelen Nijerya’da vardı.
Açıkçası bu turnuvada bu ülkenin Güney Sudan olacağını pek düşünmüyordum ama sahaya koydukları basketbolla birlikte işler biraz değişti.
Yeni kurulan bir ülke olan Güney Sudan, henüz elemelerde bizlere bir ışık verdi. En genç kadroya sahip olmalarına rağmen sadece bir yenilgi alarak kısa tarihlerindeki en önemli başarıyı elde etti. Ülke sınırları içerisinde antrenman yapacak bir yerleri olmamasına rağmen bunu başarmaları takdir ediciydi.
Güney Sudan, Dünya Kupası öncesinde bazı önemli isimleri milli takım için oynamayı ikna etti. NBA’de oynayan Wenyen Gabriel o isimlerden biri mesela. Onun yanında NBA tecrübesi olan Carlik Jones ve ülkemizde oynayan Marial Shayok, Nuni Omot, Mangok Mathiang gibi isimler de kadroda.
Bu isimlerin gelmesinin yanında hazırlık maçlarında da hiç fena performans göstermediler. Özellikle Brezilya karşısında ilk yarıdaki basketbolları gerçekten etkileyiciydi.
Elbette işleri kolay değil. İlk kez bu seviyede mücadele edecekler ama grupları da çok zorlu değil. Sırbistan’ı bir kenara koyarsak gruptan çıkmak için Çin ve Porto Riko’yla mücadele edecekler. Diğer iki ülkenin tecrübeleri onlara göre daha fazla ama her şey de tecrübe değil ve hazırlık maçlarındaki performansını sahaya koyabilirlerse bir anda kendilerini ikinci tur grubunda bulabilirler.
Açıkçası kısıtlı imkanlarla oluşturulmaya çalışılan bu hikayeye de böylesi bir başarı çok yakışır.
Finlandiya (E Grubu)
Finlandiya çok şanssız.
Turnuvada başka bir grupta olsalardı, muhtemelen ellerini kollarını sallayarak ikinci tur gruplarına kalırlardı ama çektikleri kura işlerini çok zorlaştırdı. E Grubu’nda mücadele edecek olan Finlandiya, turnuvanın madalya favorileri arasında yer alan Almanya ve Avustralya’yla geçmeye çalışacak.
İşleri hiç kolay değil. Her iki ülkenin toplam 13 tane NBA oyuncusu var. Finlandiya’nın da ise elinde sadece Lauri Markkanen var. Fakat onlarda izlemesi keyifli bir basketbol oynuyor.
Geçtiğimiz yaz EuroBasket’te ülke tarihinin en başarılı performanslarından birini sergilediler ve 7. oldu olarak turnuvaya renk katan ülkelerden biri oldular. Markkanen’in etrafına kurdukları, hızlı ve uyumlu basketbolu izlemek bana açıkçası çok keyif veriyor. Bu yaz ki hazırlık maçlarında da aynı performansı devam ettirdiler.
Yetenek olarak elbette Almanya ya da Avustralya’yla boy ölçüşemezler ama oynadıkları bu keyifli basketbol, bu iki favori takım adına bir tehlike ve eğer ikisinden birini kötü gününde yakalarlarsa kimsenin beklemediği bir sürprize imza atabilirler.
Bu inanca ve hırsa sahipler.
Sırbistan (B Grubu)
Sırbistan uzun bir sürenin ardından bir kupaya favori olarak gelmiyor.
Hala Avrupa basketbolunun en büyük ekollerinden biri olsalar da bu yaz birçok yıldızlarını kupaya gelmeye ikna edemediler. Özellikle de dünya basketbolunun en büyük yıldızlarından Nikola Jokic ile Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından Vasilije Micic’in gelmeyişi onları çok etkiledi. Bu iki ismin yanında birçok önemli isim de sakatlık ya da dinlenmek için takıma gelmiyor. Haliyle de ellerinde neredeyse B kadrosu varken insanların Sırbistan’dan pek fazla beklentisi yok.
Bence bu durum onlar için bir avantaj.
Sırbistan’ın son turnuvalarda baskıyla baş etmekte zorlandığı ve eldeki bütün yıldızlarla birlikte uyumlu bir basketbol ortamı yaratamadığı aşikar. Yani Jokic’in milli turnuvalarda iyi performansı olmaması her şeyi anlatıyor. Şimdi rollerin daha net paylaştırıldığı ve sahada tek bir liderin olduğu bir Sırbistan bizi bekliyor. Üstelik o liderleri de bu tarz turnuvalar için biçilmiş bir kaftan.
Bogdan Bogdanovic, her zaman bu tarz uluslararası turnuvaları çok iyi oynayan bir oyuncu oldu. Hatta 2017’de yine elinde vasat bir kadro olmasına rağmen olağanüstü bir performansla ülkesini gümüş madalyaya kadar taşıdı.
Benzer bir Bogdanovic ve Sırbistan hikayesini daha görebileceğimizi düşünüyorum. Onun liderliği altında rol oyuncuları da beklenen katkıyı verirse Sırbistan, kimsenin beklemediği bir şekilde kendini ilk 4’te atabilir. Bunun için turnuvadaki yolları çok açık.
Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!