by Semih Tuna / stuna@eurohoops.net
1993 yılında Ülker Grubu’nun 1 numarası Sabri Ülker’in yanına basketbol aşıkları oğlu Murat Ülker ve damadı Orhan Özokur, bir basketbol takımı kurma niyetiyle geldiler.
Sabri Bey’e çekinerek konuyu açtılar. Ondan ise beklemedikleri bir yanıt aldılar. Murat Ülker, Sabri Bey’in o sözlerini şöyle aktarıyor: “Kuracağınız takımın şampiyon olması şartıyla, ‘evet’ diyorum.”
****
Parkede 13 yıl boyunca kıran kırana maçlar yapmalarından çok evvel Ülker ve Anadolu Grubu, Nasaş isimli bir alüminyum şirketi kurdu. Bu şirketin ayrı dönemlere yayılmış 5 yıl süreyle basketbol liginde de bir takımları bulunuyordu.
Sabri Ülker’in ticaretteki ortağı, parkede ise rakibi olacak Anadolu Grubu’nun sahibi Tuncay Özilhan, bir öneriyle geldi: “Nasaş Kulübü’nün Ülker Grubu tarafından alınması için yaptığım öneri kabul gördü. Önce Sayın Orhan Özokur’u ikna ettik, ardından da Sabri Bey’i… Kısa bir süre sonra Nasaş Kulübü’nün adı “Ülkerspor” oldu”.
1993’te, Ülker fabrikasının bir katında başlayan operasyonun ünü, Edirne’nin ötesine taştı.
****
Ülkerspor, 2006 yılında Efes Pilsen’i mağlup ettikten sonra da A Takım faaliyetlerini kapanma kararı aldı. Ülkerspor, basketbola ilgi duymaya başladığımda dönemde Harun’uyla, Haluk’uyla, Booker’ı, Koturovic’i ve çok daha fazlasıyla bende iz bırakmış bir takımdı.
O dönemin tanıkları, bugün Ülkerspor’u anlatıyor.
Bu vesileyle bu geniş dosyaya konuk olan Çetin Yılmaz, Murat Özyer, Selçuk Ernak, Tolga Öngören, Orhun Ene, Harun Erdenay, Tutku Açık ve Oğuz Savaş’a teşekkürlerimizle…
Hazırsanız başlayalım.
Ed. notu: Yazımız çok uzun olduğundan dolayı siz değerli okuyucularımızın deneyimini kolaylaştırmak için bu makaleyi ikiye bölmeyi uygun gördük.
Bugün, Ülkerspor dosyasının ilk bölümünü yayınlıyoruz. Bu bölümde kulübün kuruluşuna, yolların kesişmesine, altyapı projesine ve Ersan İlyasova konu başlıklarını bulacaksınız.
Haftaya Pazartesi yayınlanacak olan diğer bölümde ise tanıklarımız; şampiyonluklar, anılar, kapanış ve kapanışın artçılarını anlatıyor olacak.
Kuruluş zamanı
Eczacıbaşı, Çukurova, Paşabahçe ve daha birçoğu… Ülke basketbolunda 1975 yılından itibaren birçok farklı müessese kulübünü gördük. Bazıları aktif yaşantısına son verdi, bazıları ise hala mücadele ediyor. Ülkerspor da 1993 yılında, Nasaş’ın haklarını devralarak ligimize giriş yaptı. Hem büyük, hem de güçlü isimlerle birlikte…. Bu proje nasıl ortaya çıktı? Ülker grubu neden spor yatırımlarının önemli bir kısmını bu kulübe ayırdı? Eczacıbaşı’nın, Efes Pilsen’in, TOFAŞ’ın başarıları onları bu yola mı itti?
Çetin Yılmaz (Ülkerspor’un ilk başantrenörü, 1993-99): Hiçbir şey bir tane nedene bağlı değildir. Anlatacağım her şey hem sporla hem de yaşamla, politikayla, iş yaşamıyla iç içedir. Ben bir sosyologum. Dolayısıyla bu tür olaylara bu tür bakış açısıyla bakmaktan kurtulamıyorum. O yüzden sırf basketbol gözüyle bakmayı beceremiyorum. Toplumsal olaylardan soyutlayamıyorum. O nedenle Ülker’i ‘Paşabahçe var, Çukurova var, Eczacıbaşı var biz de olalım’ gibi tek bir nedenle açıklayamayız. Bu, nedenlerinden birisi olabilir tabii. İş dünyası da olabilir.