by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
2023 FIBA Dünya Kupası’nın finalinde Almanya, Sırbistan’ı 83-77 mağlup ederek ülke tarihinde ilk kez bu büyük başarıya ulaştı. Kıran kırana geçen final müsabakasının ardından Dünya Kupası heyecanı resmen son bulmuş oldu.
Yaklaşık iki hafta süren bu heyecan dolu serüvende birbirinden unutulmaz anılara şahitlik ettik. Turnuvanın açık ara en büyük altın madalya adayı ABD, yarı finalin ötesine geçemedi. Altın ve gümüş madalya için favori gösterilmeyen iki ülke Almanya ve Sırbistan ise beklentilerin üzerine çıkmayı başardılar.
Sonuç olarak ne yaşandıysa yaşandı ve geriye basketbolseverler için birçok unutulmaz anı kaldı. Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde 2023 FIBA Dünya Kupası’ndan hafızalara kazınan 12 olayı huzurlarınıza taşıyor.
Rondae Hollis Jefferson’dan Kobe Remake’i
FIBA Dünya Kupası’nın ilk tur gruplarında muhtemelen en çok akıllarda kalan olaylardan biri, Rondae Hollis Jefferson’ın bir maçta Kobe Bryant’a dönüşmesiydi.
Ülkemizde Beşiktaş forması da giymiş olan Rondae Hollis Jefferson, kendi kariyerini bir adım öteye taşıyabilecek bir turnuvada oynadı ama Yeni Zelanda maçı bambaşkaydı.
Kobe Bryant gibi 24 numaralı formayı seçen Ürdün’ün devşirme oyuncusu, 39 sayıyla maça damgasını vurdu. Mücadelenin son anlarında da 3+1 ile maçı uzatmaya götürdü ama Ürdün’ün nefesi yetmedi.
RONDAE HOLLIS-JEFFERSON.
38 POINTS.
AND-ONE THREE-POINTER TO SEND IT TO OVERTIME.#FIBAWC x #WinForAll pic.twitter.com/i5qW7E6fAI— FIBA Basketball World Cup 2023 🏆 (@FIBAWC) August 28, 2023
Jefferson belki takımını galibiyete taşıyamadı ama hayatı boyunca unutamayacağı bir şeye şahit oldu. Onun bu performansından çok etkilenen Filipinli basketbolseverler, maç içerisinde onu “Kobe” tezahüratlarıyla onurlandırdı. Bir oyuncunun başına gelebilecek en özel olaylardan biri.
Jefferson’ın maçtan sonra “Napier beni Kobe Bryant’a benzetiyor” açıklaması bence biraz komikti ama böyle bir olay yaşadıktan sonra kim biraz gaza gelmez ki?
“Yakın dostum Shabazz Napier bana sürekli DNA testi yaptırmam gerektiğini söylüyor, ona göre Kobe Bryant ile bir akrabalığım olabilirmiş (gülerek). Maçı uzatmaya götüren üçlük+faul isabetini bulduğum an Kobe benimle birlikteymiş gibi hissettim. Seyirciler top bana geldiği zaman ‘Kobe’ tezahüratları yapıyorlar, bu benim için çok büyük bir onur. Keşke zamanında Kobe’yle çalışma ve ondan bir şeyler öğrenme fırsatım olsaydı ama tüm bu yaşananlar, Kobe’nin adının basketbol sayesinde yaşamaya devam edeceğini gösteriyor.”
Fransa’nın Düşüşü!
İlginçtir… FIBA Dünya Kupası 2019’da ilk 4’te yer alan takımların hiçbiri, bu turnuvada çeyrek final bile göremedi. Arjantin zaten kupaya bile gelemedi. Avustralya ile İspanya 2. tur gruplarında kupaya veda etti. Fransa ise en kötüsüydü.
Turnuva başlamadan önce bir dönem FIBA tarafından Güç Sıralaması’nda zirvede gösterilen Fransa, tersten tarih yazdı. Daha ilk maçta Kanada tarafından yüzüne tokat yiyen Fransızlar, ikinci karşılaşmada ise elindeki maçı son çeyrekte Letonya’ya verdi ve henüz turnuvanın 3. gününde elendi. O kadar dağıldılar ki; gruptaki son maçlarında Lübnan’ı bile zar zor yendiler.
O maçta koç Vincent Collet’in Sylvain Francisco’ya ‘Elie Okobo’yu dinleme, o kazanmak istemiyor’ demesi ve Nicolas Batum’un Thomas Heurtel’in Rusya’da oynaması sebebiyle milli takıma alınmaması sebebiyle hükümeti eleştirmesi Fransa’da saha dışında da büyük problemlerin olduğunu açıkça ortaya koydu.
Koç Collet, turnuva içerisinde sorunları halı altına süpürmeyeceklerini söyledi. Keza ülkenin en büyük efsanesi Tony Parker da açıkça takımın bazı yıldızlarının milli takıma alınmaması gerektiğini dile getirdi.
Fransa önümüzdeki yaza kadar bu turnuvada yaşanan hayal kırıklığını konuşacak ve çözüm arayacak. Bir an önce bulmaları lazım çünkü kendi evlerindeki Olimpiyat Oyunları’nda da benzer bir hayal kırıklığını yaşayamazlar.
Güney Sudan’ın Olimpiyat Yürüyüşü
Güney Sudan, bu turnuvada istediğini almayı başaran ülkelerden oldu.
Yıllarca yaşanan iç savaşın ardından 2011’de resmen kurulan Güney Sudan, uluslararası düzeyde ilk kez bu kadar önemli bir turnuvada yer almasına rağmen oldukça başarılı bir turnuva geçirdi.
Eski NBA yıldızı Luol Deng’in önderliğinde bir proje oluşturmaya çalışan Güney Sudan, zaten elemelerin en genç takımıydı. Bir de o genç oyunculara, Carlik Jones, Marial Shayok ve Wenyen Gabriel katılınca Afrika ülkesi turnuvada iz bıraktı.
Kişisel fikrim; biraz daha tecrübeli olsalardı, ilk tur grubunda Porto Riko’ya kaybetmeyip oradan bile çıkabilirlerdi. Bunu yapamadılar ama en büyük hedeflerine kavuştular.
Klasman maçlarında rakiplerini mağlup eden Güney Sudan, turnuvayı en iyi dereceyle bitiren Afrika ülkesi oldu ve bu sayede Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarına katılmaya hak kazandı. Bu kadar genç bir ülkenin sporla kendisini Dünya’ya tanıtması kadar güzel bir şey yok.
Tebrikler Luol Deng ve Güney Sudan!
Sırbistan’ın Üzücü Olayı
Maalesef bu turnuvada Borisa Simanic’in başına; bir sporcunun, insanın başına gelebilecek en kötü olaylardan biri geldi.
Güney Sudan maçında şanssız bir şekilde karnına dirsek darbesi alan Sırp oyuncu böbreğini kaybetti.
Açıkçası profesyonel basketbolda daha öncesinde hiç böyle bir olaya şahit olmamıştım.
Bir kere daha hayatın ne kadar acımasız sürprizlerle dolu olduğuna hepimiz şahit olduk.
Ülkesini temsil adına kilometrelerce uzaktaki bir turnuvaya gelen Simanic için çok üzgünüm. Umarım ülkesi Sırbistan’ın bu turnuvada bir madalya kazanmış olması ona biraz olsun moral olmuştur.
Gigi Datome’nin Vedası
Basketboldan bir Gigi Datome geçti!
Bu turnuva öncesinde emekli olmaya karar veren efsane oyuncu, Slovenya maçıyla birlikte formasını astı. Maç öncesinde ve içinde duygularını gizlemeyen Datome, birçok kez gözyaşlarını tutamadı. Muhtemelen onu izleyen İtalyan ve Türk basketbolseverler de aynısını yaşadı.
Kariyerinin son maçına çıkan Gigi Datome 😪#FIBAWC | #WinForAll pic.twitter.com/8J6aN1QZf8
— Eurohoops Türkiye (@EurohoopsTR) September 9, 2023
Fenerbahçe Beko formasıyla birlikte onu bu ülkede izledik. Fenerbahçe‘nin efsane kadrosunun bir parçası olarak da her zaman akıllarda kalacak ama benim için Datome her zaman bundan daha fazlası oldu.
Bu ülkeye çok büyük sporcular geldi, gelmeye de devam edecek ama Datome; kişiliğiyle, bu ülke için yaptıklarıyla benim için her zaman çok özel olacak. Olur da bir gün bir evladım olursa, karakteriyle ona benzemesini çok isterim.
Gigi Datome bu ülkeye gelmiş en özel sporculardan biri.pic.twitter.com/M24TpxYNLj
— Utkan Şahin (@utkansa) March 15, 2020
Grazie di tutto Datome! Noi ti amiamo così tanto!
Letonya ve Zagars
Letonya belki bu turnuvada bir madalya kazanamadı ama yıllar sonra FIBA Dünya Kupası 2023 denilince akla ilk gelecek takımlardan biri olmayı başardı.
Tarihinde ilk kez bu turnuvaya katılan Baltık ülkesi için turnuva öncesinde beklentiler pek yüksek değildi. Fransa ve Kanada gibi çok güçlü iki takımla aynı grupta olmaları, bu ikisi yetmezmiş gibi çeyrek final için İspanya ve Brezilya’yı geçmeleri gerekmesi onlar için haliyle beklentileri düşürüyordu.
Üstüne üstlük turnuvaya 10 gün kala ülkenin en büyük yıldızı Kristaps Porzingis’in sakatlığı, her şeyi daha da zorlaştırdı. Muhtemelen takıma en çok güvenen Letonyalının bile Porzingis sonrası gardı düştü.
Fakat bir çocuk her şeyi değiştirdi: Arturs Zagars!
Turnuva öncesinde Letonya’da ‘acaba oyun kurucu pozisyonu için Mike James’i mi devşirseydik?’ diye konuşulurken 23 yaşındaki Zagars çıkıp herkesi susturdu.
Yetenekli oyun kurucu, takımının ihtiyacı olan her şeyi sahaya koyarken onun önderliğinde Letonya, önce Fransa’yı geçip gruptan çıktı. Sonra da ikinci tur grubunda İspanya ve Brezilya’yı geride bıraktı. Bu peri masalını daha da büyütebilirlerdi. Çeyrek finalde Almanya’yı fena halde köşeye sıkıştırdılar ama Bertans’ın girmeyen şutu onların yarı finale kalmasına engel oldu.
Arturs Zagars, sonrasında klasman maçlarında Litvanya karşısında tam 17 asist yaparak turnuva tarihinde bir maçta en çok asist yapan oyuncu olmayı da başardı.
En başta söylediğim gibi, Letonya ve Zagars bu turnuvada yaptıklarıyla yıllar sonra bile hatırlanacak kadar büyük bir iz bıraktı.
Boks Eldivenlerini Giyen Dillon Brooks!
Bazı oyuncular vardır, onları ancak sizin takımınızdaysa sevebilirsiniz. Rakipteyse ise nefret edersiniz. Dillon Brooks bunun da bir üst basamağı. Onu kendi takımınızdayken bile sevmek çok kolay değil.
Basketbolun en kendine has kişiliklerinden biri olan Brooks, Kanada’yla birlikte çok iyi bir turnuva geçirdi. Kanada, tarihinde ilk kez bu kupada madalya kazanırken Brooks da başarının mimarlarındandı. Çeyrek finalde Luka Doncic karşısında harika savunma yapan forvet, 3.’lük maçında tam 39 sayı atarak takımını bronz madalyaya taşıdı.
Brooks kendisi için turnuva harika geçmesine rağmen saha dışında yaptıklarıyla konuşulmayı da başardı. Slovenya maçının son bölümünde oyundan atılan tecrübeli oyuncu, takım arkadaşlarını soyunma odası koridorlarında boks eldivenleriyle birlikte bekledi. Bu gereksiz harekete gerek var mıydı, bilmiyorum ama Brooks işte!
Dünyada basketbolu açık ara en çok seven Filipinliler bile onun bu hareketlerine dayanamadı ki, turnuvada ‘yuhalanan’ tek oyuncu Brooks oldu. Yani bu ülke Andrey Blatche’yi bile bağrına bastı kardeşim!
Maç sonrasında bitmek bilmeyen özgüveniyle birlikte Brooks; ‘sadece NBA’in değil, tüm dünyanın en iyi perimetre savunmacısı’ olduğuna inandığını söyledi.
Bir maç sonra cevabını aldı.
En İyi Savunmacı Kim?
Ne demişler “Büyük lokma ye, büyük söz söyleme!”
Dillon Brooks bu atasözünü daha önce duymamıştır. Duymasına da gerek yok. Dünya Kupası yarı finalinde bizzat kendi yaşadı. Kanadalı yıldız, ‘dünyanın en iyi kısa savunmacısı benim’ dedikten yaklaşık 48 saat sonra muhtemelen daha önce muhtemelen ismini bile duymadığı bir oyuncu tarafından cezalandırıldı.
Sırbistan, yarı finalde yetenek havuzu daha fazla olan Kanada’yı sertlikle mağlup ederken Aleksa Avramovic de karşılaşmanın yıldızıydı. Tecrübeli oyun kurucu sadece 15 dakika sahada kaldı ama o anlarda Kanada’nın yıldızı Shai Gilgeous-Alexander’ın üstüne resmen çöktü. Onun sahaya getirdiği enerji sayesinde Sırbistan, finalin yolunu açtı.
Maçtan sonra Bogdan Bogdanovic, Avramovic’in son 48 saatte sadece Shai’yi izlediğini ve ondan en az bir tane top çalacağına söz verdiğini söyledi.
Bogdan Bogdanovic’in maç sonu demecine göre Aleksa Avramovic iki gün boyunca Shai Gilgeous-Alexander ile her videoyu izlemiş. “Ondan bir top çalacağım, bana güvenin” demiş.
Aleksa toplar çalmakla kalmadın SGA’yı sahadan sildin. Unutulmaz performans.pic.twitter.com/WHTj1aXmDM
— Caner Eler (@canereler) September 8, 2023
29 yaşındaki oyuncu, finalde de her şeyini ortaya koydu. Hatta bu sefer savunmasıyla değil, hücumuyla ortaya çıktı. Son çeyrekte Sırbistan’ın attığı 20 sayının 16’sı ondan geldi ama altın madalya için yeterli olmadı.
Yine de bu turnuva onun kariyeri için unutulmaz bir nokta oldu. Muhtemelen kariyeri boyunca bu turnuvada yaptıkları akıllarda kalacak.
Andreas Obst, Amerika’yı Yıkıyor!
Dünya Kupası yarı finalinde Almanya’nın Amerika’ya tehdit olabileceğini ve hatta yenebileceğini tahmin etmek çok zor değildi. Fakat maçın yıldızının Andreas Obst olacağını tahmin etmek? İşte o biraz kahinliğe girer.
Almanya ile Amerika hücumda tarihi bir maç çıkarırken Almanya’nın kazanmak için NBA yıldızlarının dışında da hücumda katkı alması gerektiği aşikardı.
Obst tam burada devreye girdi.
Bir şutör olarak EuroLeague’de de kendini kanıtlayan Alman oyuncu, Amerika karşısında kariyerinin en özel performansını sergiledi. 15’i ikinci yarıda olmak üzere Amerika potasına 24 sayı gönderen Obst, takımının en skoreri oldu. En kritik sayılarında maçın son anlarında attı. Bitime 1 dakika kala üçlüğü gönderen tecrübeli şutör, Almanya için final rüyasının yolunu açmış oldu.
Andreas Obst’ın gençlik yıllarında kurduğu en güzel rüyalarda bile muhtemelen bu turnuvada yarı final maçında yaptıkları yoktu
Turnuvalar işte bu yüzden güzel.
Amerika Yine Madalya Dışında
2019’dan sonra Amerika bir kez daha madalya dışında kaldı.
Turnuvaya B, hatta birçoklarına göre C kadrosuyla gelen Amerika Birleşik Devletleri, yarı finalde komşuları Kanada’ya kaybederek 4. oldu. Her ne kadar Dünya Kupası’nı Olimpiyatlar kadar önemsemese de Amerika, 1970’den beri ilk kez üst üste ikinci kez bu kupada madalya alamadı. Ki o dönemlerde kupalara profesyonel oyuncularla gelmiyorlardı.
Amerika, 2000’lerin başında yaşadığı hezimetlerin arkasından bütün yıldızlarını toplayarak dünyaya ‘basketbolun lideri benim’ demişti. Fakat hem 2019 hem de 2023’te madalya dışında kalmaları, fiyakalarını bir kere daha çizdirdi. Bu turnuvada 3 kez kaybettiler ve bu yenilgilerin birini de buraya B kadrosuyla gelmek zorunda kalan Litvanya’dan aldılar. Bu turnuvanın ardından artık onları yenme fikri bir zamanlar olduğu gibi rakiplerine çok uçuk bir ihtimal gibi gelmeyecek.
Amerika’da her ne kadar oyuncular ve koçlar açıklamalarında dünya basketboluyla aralarında bir fark kalmadığını söyleyip dursa da o saygıyı göstermiyorlar. Buraya B kadrosundaki oyuncularla gelmesine rağmen hala oyuncular, kupada Yunanistan’la oynayacağımızı bilmiyordum diyebiliyor ya da maçtan sonra Litvanya’nın 22 numarasını tebrik ediyorum diyebiliyor. – Ki aslında kast ettiği 19 numara –
Aynı şeyler koç kadrosu için de geçerli. Amerika’nın eleme maçlarında rakiplerinden herhangi birini takip etmedikleri çok açık. Yoksa Obst’u bir kere izleyen bir koç, onun perde savunmasının böyle yapılmayacağını çok iyi bilir.
İşin özü, Amerika bu turnuvada da bir kere daha hezimete uğradı ve saygı göstermezlerse bence bu tarz hezimetleri onlardan daha da çok göreceğiz.
Hayaller Bazen Kabusa Döner
“Dünya Kupası finali, hepimizin kariyerindeki en büyük maç olacak.”
Bazen rüyalar kabusa döner.
Marko Guduric, final maçında bunu yaşadı.
Maç boyunca Sırplar, Bogdan Bogdanovic’e hücumda destek olacak ikinci oyuncu olarak o’na güvendi fakat işler ne Guduric‘in ne de Sırbistan’ın beklediği gibi gitti.
Bir türlü oyunun içine giremeyen Sırp forvet, son çeyrekte Sırbistan’ın geri döndüğü anlarda oyuna etki etmeye çalıştı ama olmadı. İlk olarak belki daha önce kariyerinde bin kere soktuğu şutu sokamadı. Ardından bin kere verdiği pası veremedi. Her şey o’nun için ters gitti.
Sporcu olmanın da bu yanı var. Guduric muhtemelen hayatı boyunca bu maçı kafasında tekrar tekrar oynayacak ve her oynadığında o şutu sokacak ama yapacak bir şey yok, geçmişi değiştiremezsiniz. Daha önce birçok büyük sporcunun başına geldi bu ve Guduric de aynısını yaşamak zorunda.
Maalesef bu kupa onun için bir kabusa dönüştü ve bu kabusu yıllarca herkes hatırlayacak.
30 Yılın Ardından!
Spor neden bu kadar özel bir şey biliyor musunuz? Çünkü içindeki tesadüfler ve hikayeler bitmek bilmiyor.
Almanya, 1993 EuroBasket’te ülke basketbol tarihinin en özel başarısını yaşarken takımın maçında koç Svetislav Pesic vardı. Aynı Pesic yıllarca Almanya basketboluna hizmet etti. Alman kulüplerinde çalıştı. Almanya basketbolunda bir şeylerin filizlenmesine öyle ya da böyle yardımcı oldu.
1993’teki şampiyonluktan tam 30 yıl sonra ise roller değişti. Almanya, bu sefer Dünya Şampiyonu olurken karşısında Pesic’in takımı vardı. Hayat da spor da garip!
Diğer taraftan ise sadece duygusal değil, mantığın da bir başarısı bu kupa!
Yunanistan, Sırbistan, Litvanya, Türkiye, Hırvatistan gibi Avrupa basketbolu için önemli ülkeler yıllardır adım adım gerilerken Almanya, basketbola yaptığı yatırımların karşılığını aldı. Belki kulüp takımları bu ülkenin takımları gibi büyük paralar harcamadı ya da harcadıkları paraları sadece yabancı oyunculara vermedi ama en başta ülkeye bu sporu sevdirdiler. Bunun da ilk olarak karşılığını bu kupayla aldılar.
Fakat bu bir ilk değil. Ellerindeki kadro çok genç ve dahası alttan birçok genç yetenek de geliyor. Avrupa ve Dünya basketbolunda Almanya’nın çağı başlıyor!
Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
Basketbol bölgesindeki en son oyunu kaçırmamak için tıklayın!