by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’de artık yeni sezona sayılı günler kalırken temsilcimiz Fenerbahçe Beko başarılı bir sezon geçirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bu yaz takıma iddialı isimler gelse de, kadronun en önemli isimlerinden biri yine Nigel Hayes-Davis olacak.
Medya gününde Eurohoops’a açıklamalarda bulunan 28 yaşındaki Birleşik Amerikalı; sarı-lacivertlilerin yeni sezon hedefleri, basketbola olan yaklaşımı, taraftarlarla arasındaki ilişki ve daha fazlasını konuştu.
S: Geçen sezon başlamadan önce ‘kendimi yeniden inşa etmek, en üst seviyede katkı verebilen bir oyuncu olarak yeniden kanıtlamak istiyorum’ demiştin. Şu anda yanımda Avrupa’nın en iyi forvetlerinden biri olarak burada oturuyorsun. Geçen sezonki performansını nasıl değerlendirirsin?
C: Arkadaşım Nathan Dupont ile birlikte sürekli söylediğimiz bir J. Cole sözü var: ‘Mücadeleye devam et, hayatın bir yılda değişebilir’. Bir yılda neler değişiyor ama, değil mi? Sorunun cevabına gelirsek… Bence daha iyi olabilirdim. Sezon ilerledikçe performansım gittikçe yükseldi.
Bunun sebeplerinden biri de bazen fazla iyi biri olduğumdan emin olmamdı. Belki Instagram’da kullandığım caption’lardan birinde görmüşsündür, ‘Bencil olmanın ve kendin için endişelenmenin iyi yanları vardır’. En iyi oyuncular, alanlarındaki en iyi isimler bencilliğin sınırlarında yürürler fakat aynı zamanda diğer insanlarla beraber çalışabilir, takım oyuncusu olabilirler. Sezon ilerledikçe ben de daha fazla bencil olmaya başladım. O sınırın yanında dolaştım. Bunu oyunumda gözlemlemişsinizdir. Sezon ilerledikçe ve ‘Bu bencillik sınırını geçmeden nasıl üzerinde yürüyebilirim, geçersem de nasıl çok abartmam’ sorusuna cevap buldukça her şey ilerlemeye devam etti.
S: Önümüzdeki sezon için bize verebileceğin spoiler var mı? Belli ki sözünü tutan bir oyuncusun. Oyununun hangi kısımlarını geliştirmek, keskinleştirmek istiyorsun?
C: Her gün mücadele etmek, her güne ayrı bakmak. Spoiler konusunda ise… Sizi büyük bir sürpriz bekliyor (gülüyor)! Geçen sezonu bitirdiğim şekilde bu sezona başlamak istiyorum. Bu yaz antrenörümle çok çalıştık. Yaz boyunca benim maçlarımı izledik, izlemeyi sevdiğim oyunculara baktık, EuroLeague ve diğer liglerden oyuncular izledik. ‘Bu oyuncu bunu yapıyor, benim pozisyonumda, yaptığı işi nasıl yapıyor?’ gibi noktalara odaklandık. Antrenörüm Charlie Torres’in kullanmayı sevdiği bir tabir olan ‘hunter-gatherer’* olmam için yollar aradık. Hücumda ise her pozisyonda topu nasıl alabileceğimi, nasıl skor üretebileceğimi çözmeye çalıştık.
*’Hunter-gatherer’ terimi, tarih öncesi dönemlerde insanların temel yaşam tarzını tanımlayan bir terimdir. Tarımın ve yerleşik yaşamın ortaya çıkmasından önce doğal kaynaklara dayalı bir yaşam süren bu insanlar, avcılık ve doğal kaynaklardan bitki ve meyve toplama gibi faaliyetlerle beslenirlerdi. Türkçeye avcı-toplayıcı olarak çevrilebilir.
S: Geçen sezon koç Itoudis’e ne zaman senin hakkında bir soru sorsam iş ahlakını ve basketbol zekanı övdü. Günümüz NBA’in de çok fazla oyun kurabilen forvet olsa da Avrupa’da oyunu bu kadar hızlı okuyabilen çok forvet yok. Sahada neyi farklı yapıyorsun? Bir röportajında üvey babanın küçükken sana izlettiği maçlardan bahsetmiştin.
C: Çok iyi hazırlanmışsın, bunu sevdim.
S: Kendi pozisyonundaki oyunculardan farklı olarak sahada olup bitenleri nasıl süzgecinden geçiriyorsun?
C: Dediğin gibi, tanıdığım en iyi insan üvey babam Albert Davis bana çocukken maç izletirdi ve yorumcuların neler söylediğine dikkat etmemi isterdi. Takımların neyi neden yaptığını, oyuncuların neyi neden yaptığını, koçların neyi neden söylediğini anlamamı isterdi. Büyüdükçe basketbolda ustalaşmaya, Kobe ve Jordan gibi en iyi oyuncuları izleyerek kendi en iyi halime ulaşmaya çalıştım.
Bana en çok yardımcı olan ise menajerimin Patrick Beverley’nin de menajeri olması oldu. Bana Patrick’in buradayken rakip analizlerine nasıl gömüldüğünü, oyuncuların içini dışını nasıl bildiğini anlattı. Bunu ben de yapıyorum. Takım arkadaşlarım bana bazen şu konuda kızıyor: Rakip analizleri geldiğinde her şeyi arkasına kendi dilimle not alıyorum. Bütün setleri yazıyorum, böylece sahadayken bize setlerimizi söyleyebiliyor, rakip oyuncuların da ne yapacağını biliyor oluyorum.
Geçenlerde Rajon Rondo, JJ Redick’in podcastine konuk oldu ve rakip takımla değil, rakip koçla yarış içinde olduğunu söyledi. O söyleyene kadar bunu yaptığımın farkında değildim. Duyunca ‘Bunu ben de yapıyorum’ oldum. Molalardan sonra ‘Bu koç şu an hangi seti oynar, kime set çizer’ diye düşünüyor ve çözmeye çalışıyorum. Bir süre sonra normal bir aktivite haline geliyor bu.
Şu şekilde açıklayayım: Evden çıkarken kapını kilitliyorsun fakat bazen kitlediğini bile unutuyorsun değil mi? Çünkü artık o kadar fazla yapmışsın ki çok normal bir şey haline gelmiş. Ben de basketbola bu şekilde yaklaşıyorum. Video klipleri izliyorum, öğreniyorum, oyuncuları takip ediyorum… Bunları o kadar fazla yapıyorum ki artık otomatik hale geliyor. Sonra sahaya çıktığımda her şey daha yavaş işliyor. Ne olacağını önceden görebiliyorum. Neler olup bittiğini anlayabiliyorum. Bazen sahada yürürken ‘Neden bu kadar yavaş hareket ediyorum’ diyorum, sonra pozisyonu tekrar izlediğimde aslında çok hızlı hareket ettiğimi görüyorum. Bu delice. Bunlar yaşla, zamanla, özveriyle; oyunu, oyuncuları, koçları, setleri öğrenmeye yönelik adanmışlıkla alakalı. Öğren, izle ve daha çok izle.
S: Rondo o podcast’te hep koçla yarışa girdiğini fakat rakip oyuncular arasında sadece LeBron James ile bu yarışa girdiğini söylemişti. Senin Avrupa’da rakip olarak oynarken bu şekilde hissettiğin bir oyuncu oldu mu?
C: Bunu diyebileceğim bir oyuncu aklıma gelmiyor çünkü Avrupa’da bu durum biraz farklı. Bunu biraz daha az görüyorsunuz çünkü Avrupa’daki koçlar kontrolü daha çok elde tutan bir yaklaşımda oluyor. Bu yüzden bunu daha az görüyorsunuz. Avrupa’da çok zeki oyuncular var, bunda şüphe yok. Eminim aynı şeyleri yapan, söylediklerimle bağlantı kuran isimler vardır. Fakat bu perspektiften ‘Wow, bu oyuncu gerçekten çok zeki’ dediğim biri olmadı. Oyuncuların yetenekleri hakkında ‘Bu işi çok iyi yapıyor’ dediğim çok oldu fakat bu düşünme perspektifinden baktığımızda Avrupa’da sık karşılaştığımız bir durum olmuyor çünkü burada işler öyle gitmiyor.
S: Geçen sene sezonun çok büyük bir bölümü boyunca sen çift haneli skor ürettiğinde Fenerbahçe kazandı, tek hanede kaldığında kaybetti. Bu konuda senin fikrini merak ediyorum. Sen iyi oynadığında sahada ne gibi kilitler açılıyor? Bu istatistiğin arkasında yatan sebep ne?
C: Bu gerçekten ilginç. Biri bana bu istatistiği yollamıştı, kimdi bilmiyorum fakat menajerim ya da takımdan biri değildi, dışarıdan biriydi. Yolladı ve ‘Hey, şuna bir bakmalısın’ dedi. Ne zaman 11 sayıdan fazla atsam kazanmışız, ne zaman 11 sayının altında atsam kaybetmişiz. Aslında bu iyi bir şey çünkü insanlar beni skorer bir oyuncu olarak görmüyor. Fakat benim sayı atmam gerekiyor ve attığımda kazanıyoruz.
İlk soruda da bundan bahsetmiştim. Sezon ilerledikçe bunu daha da çok fark ettim. Sonra da sayı atmaya daha çok odaklandım. Fakat benim için hedef hep aynı: Yılın Savunma Takımı’na seçilmek. Avrupa’da Yılın Savunma Takımı seçilmiyor fakat benim sahadaki mantalitem bu. Olabileceğim en iyi savunmacı olmak istiyorum. Her zaman sahadaki en iyi savunmacı olmak istiyorum. Hücumda da dediğim gibi, ‘hunter-gatherer’ modunda olup her pozisyonda topu nasıl alabilirim, nasıl sayı atabilirim onu çözmek istiyorum. Oyunun iki tarafında da sahada olduğum her an bu agresifliği korumak istiyorum. Sezon ilerledikçe bunu çözdüm ve takıma yardımcı oldum. Bu sene de bunu devam ettirmek, daha da iyi yapmak istiyorum. Ne yapıyorsam onu yapmaya devam edip daha da iyi, daha da efektif, daha da zarif ve daha da hatasız şekilde yapmak istiyorum.
S: Geçen yıl taraftarın en çok bağ kurduğu isimlerden biriydin. Ne zaman efor gösterdiğin bir an olsa, hücumda ya da savunmada büyük katkı versen sosyal medyada da salonda da taraftarlar seninle bağ kurdu. Kontratını da sezon bitmeden önce yeniledin. Fenerbahçe’nin efsanelerine çok değer veren bir kulüp olduğunu biliyoruz. Aklının bir köşesinden bu kulübün efsanelerinden biri olmak geçiyor mu?
C: Aklımda sadece olabileceğim en iyi oyuncu olmak var. Taraftarlara minnettarım. Özellikle de buraya gelen ve bizi destekleyenlere minnettarım. Hele Türkiye Ligi maçlarına gelen taraftarlar… Onlar kalbimizin en özel köşesinde. Çünkü o maçlar kapalı gişe olmuyor, çılgın bir tribün olmuyor. En büyük minneti o maçlara gelen taraftarlara duyuyoruz. Bunun yanında bir de kazanırken de kaybederken de bizi desteklemeye gelen taraftarlar var. Onlara gerçekten büyük minnet duyuyoruz. Takımda birinin yerdeki topa atladığını görüyorsunuz ya, o taraftarlar için bunu yapıyoruz. Kazanırken, galibiyet serisi yakalamışken herkes ‘Ben de takımın bir parçası olmalıyım’ diyor. Biz bütün bunları kaybederken de, 20 sayı atmadığımda da yanımızda olan taraftarlar için yapıyoruz.
Ben kendim ve ailem için oynuyorum. Kendi mücadelemden gurur duyduğum sürece, maçlardan sonra annem ‘iyiydin’ mesajı atabildiği sürece ben iyi iş çıkardığımı biliyor olacağım. Basketboldaki sevgi geçici ve duruma bağlıdır. Ben kariyerim boyunca Fenerbahçe’de oynamadım. Buraya daha önce geldiğimde muhtemelen yuhalandım. Basketboldaki sevgi duruma bağlıdır fakat ailemden gelen sevgi, en iyi halimde olmak için kendime duyduğum sevgi kalıcıdır. Dediğim gibi, taraftarlara minnettarım. Tek diyebileceğim şey elimizden geleni yapacağımız olur. Ben her zaman elimden geleni yapıyor, mücadele ediyorum. Kazanırken bizi destekleyin, tezahüratlar yapın; kaybederken ise daha da fazla destek olun ve tezahürat yapın. Biz de elimizden geleni yapacağız.
S: Geçtiğimiz sezon Final Four’dan sadece bir buzzer-beater uzaklıktaydınız.
C: Evet. Basketbolun güzelliği de burada. Dünya üzerindeki en iyi spor.
S: Geçen sezon Instagram ve YouTube’da paylaştığın içeriklerden takım içindeki kimyaya çok önem verdiğini gördüm. Bu konudaki bakış açın nasıl?
C: Takım içindeki kimya sahada bize yardımcı oluyor. Bu hikayeleri sadece EuroLeague takımlarında değil; NBA takımlarında, ‘soccer’ takımlarında -Ah, pardon-, ‘futbol’ takımlarında, Amerikan futbolu takımlarında görüyorsunuz. Kendi içinde en yakın olan takımlar, birlikte olmaktan keyif alan takımlar… Parmakla gösteremeyeceğiniz, anlatamayacağınız ekstra bir şey oluyor bu takımlarda. Sahadayken o takımların bir arada olduğunu görüyorsunuz. İyi oynuyorlar, birbirleri için mücadele ediyorlar, kendileri ve takım arkadaşları için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Bu tarz bir kimyayı her takım kovalar. Takım içinde kimya olmasını ve birlikte iyi oynuyor olmayı istersiniz. Bizim de hedefimiz gerçekten bu.
S: Fenerbahçe bu yaz çekirdeğini korudu fakat takımda birkaç yeni isim de var. Takımdaki yeni ortama dair düşüncelerin neler?
C: Her şey sağlam. Dediğim gibi; bu sezon hedefim gün gün ilerlemek, o gün yapabileceğimin en iyisini yapmak, kendime sürekli ‘Daha iyi olmak, kendimi hazırlamak için elimden gelen her şeyi yaptım mı?’ diye sormak. Her şey hazırlıktan geçiyor. Taraftarlar ve sizler beni 40 dakika boyunca izliyorsunuz. Bir gece öncesini, sabahı, antrenmanları, yaz çalışmalarını görmüyorsunuz. Ekstra koşuları, ekstra şut antrenmanlarını, diğer bütün fedakarlıkları görmüyorsunuz. Ben en iyi şekilde hazırlandığıma emin olmaya odaklıyım.
Bu şekilde sahaya çıktığımda sadece çalıştığım şeyleri en iyi şekilde yapıyor olacağım. Kobe’nin bir röportajını izledim, ‘Olay maç kazanmak değil çünkü kazanamadığınızda bu sizi etkiliyor. Olay kaybetme korkusu değil çünkü eğer kaybetmekten korkarsanız en sert mücadelenizi vermiyorsunuz demektir. Eğer gerçekten kaybederseniz bu sefer size ne olacak?’ tarzında konuştu. Olay sadece sahaya çıkıp çalıştığım şeyleri en iyi şekilde yapıyor olmak. Benim ortaya koyduğum emekle, takım arkadaşlarımın ortaya koyduğu emekle sahaya çıkarsak ve bunu uygularsak her zaman kazanma şansımız olacak. Top bize gülmeyebilir, her maçı kazanamayabiliriz fakat ben ortaya koyduğum emeğe, yeteneklerime ve takımıma güveniyorum. Eğer sahaya çıkarsam ve çalıştığım şeyleri en iyi şekilde sergilersem kazanmak için büyük şansımız olacak.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!
2023-24 EuroLeague kadrolarına ve transferlerine ulaşmak için tıklayın!
Eurohoops’un DEV Dünya Kupası rehberine ulaşmak için tıklayın!