by Semih Tuna & Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’deki temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko, yaz döneminde uzun forvet rotasyonunu Nate Sestina ile güçlendirmişti.
Geçen sezon EuroCup finalisti Türk Telekom’da dikkatleri üzerine çeken Sestina, hazırlık maçlarında sarı-lacivertli formayla birlikte yine beğeni topladı.
Eurohoops’un sorularını yanıtlayan 26 yaşındaki Birleşik Amerikalı, Fenerbahçe‘den teklif alınca şok olduğunu dile getirdi.
Soru: İlk olarak… Nasılsın? Burada olmaktan çok keyif alıyor gibi gözüküyorsun.
Cevap: Harikayım. Muhteşem bir deneyim oluyor. Geçen sene EuroCup’ta harika bir takım ve organizasyonla geçirdiğim seneden sonra benim için de yeni bir deneyim. EuroLeague’e adım atmak ben ve ailem için çok iyi.
S: Holon, Merkezefendi, Türk Telekom ve şimdi Fenerbahçe… Kariyer rotan iyi gidiyor gibi, değil mi?
C: Çılgınca. Bu konuşmayı bu yaz menajerimle de yapmıştık. G League’de Long Island Nets forması giydim, profesyonel basketbolcu olmayı hemen öğrenemedim. Neyi iyi, neyi kötü yaptığımı bilmiyordum. Sonra İsrail’de forma giydim ve bunları çözdüm. Türkiye’ye geldim ve rolümü, neler yapabileceğimi gördüm. İyi üçlük atan ve bununla gurur duyan, bençten enerji getiren bir oyuncu oldum. Kariyerimin büyük bölümünde bençten geldim. Enerji getiren, takımın ihtiyaçlarını yerine getiren ve şut sokabilen bir oyuncu olmaktan gurur duyuyorum.
S: Fenerbahçe maceranın detaylarına ineceğiz fakat önce biraz geçmişe gitmek istiyorum. Anadolu Efes‘ten Derek Willis ile de konuştuk. Bize ‘Kentucky’de oynamak kariyerimdeki en zor şeydi ve öyle olmaya devam edecek. Kentucky’de oynayan, Kenny Payne ile çalışan kimle konuşursanız konuşun aynı şeyi söyleyecektir’ dedi. Bize biraz Kentucky yıllarını anlatabilir misin?
C: Derek Willis haklı. Kentucky’e ilk geldiğimde 120 kilo civarındaydım. 3 Haziran’dan 27 Temmuz’a 106 kiloya düştüm. İki ayda sadece koşarak kilo verdim. Bunun büyük sebebi Kenny Payne’di. Korku taktiği miydi, başka bir şey miydi bilmiyorum ama antrenmanlar sırasında köşede duran koşu bantları hep açık olurdu. Ne zaman bir hata yapsanız koşmanız gerekirdi. Antrenmandasınız ve işler yolunda gitmiyor mu? Koşun.
Eğer bir şeyleri kötü yaparsanız, bir hata olursa bunun için cezalandırılacağınızı bilirdiniz. O zamanlar bunu ceza olarak görüyordum fakat aslında bir ceza da değil. Fiziğinizin iyi olması, vücudunuza bakmanız zaten sporun olayı. Kentucky’de oynarken de sizi kariyerinizin bir sonraki adımına hazırlıyorlar. Oradan çıkan pek çok oyuncu NBA’e gidiyor. Derek de kariyerinde çok iyi adımlar attı, kendim için de aynı şeyi söyleyebilirim. İsrail’de oynadım, sonra Türkiye’ye geldim. Türkiye Ligi kesinlikle dünyanın en iyi yerel liglerinden biri. İspanya’yı da oralara koymak gerekiyor. Bu adımı atmamın en büyük sebeplerinden birinin Kenny Payne olduğunu düşünüyorum. Öyle bir mental gücünüz olmasını sağlıyor ki herhangi bir koçun altında oynayabilir hale geliyorsunuz. Bence Derek çok haklı. O lanet olası koşu bantlarını kime sorarsanız muhtemelen aynı şeyleri söyleyeceklerdir (gülüyor).
S: Kentucky’de Tyrese Maxey ve Immanuel Quickley ile beraber forma giymiştiniz. Kentucky’den NBA’e giden oyuncularla hala iletişimde misiniz?
C: Evet. Bu yaz nişanlandım. Immanuel ve Tyrese beni ilk arayan insanlar arasındalardı. ‘Düğün davetiyelerimizi göndermeyi unutma’ dediler. Kentucky’deyken onlarla çok yakındım. Herkesin yolları farklı çiziliyor fakat bu iletişimi devam ettirmek önemli. Her gün konuşamıyorsunuz, daha çok denk geldikçe, bir şey oldukça iletişim kuruyorsunuz fakat bu bile önemli.
S: Fenerbahçe’ye gelirsek… Takım sana ilk teklif getirdiğinde reaksiyonun ne oldu?
C: Dürüst olmak gerekirse şok oldum. Türkiye’ye ilk geldiğimde Efes ve Fenerbahçe’ye karşı oynuyorken ‘vay be’ oluyordum. Geçen yıl için koç Erdem Can’a büyük teşekkür borçluyum, o harika bir insan. Tony Taylor da bana bu maçlar için ‘O takımlara karşı oynamak istiyor olmalısın. İyi oynamak istediğin maçlar o maçlar olmalı. Maçların tarihlerini takvimde işaretlemelisin’ diyordu. Bir iş görüşmesi gibi olduğuna dair konuşmuştuk. Efes ve Fenerbahçe’ye karşı iyi oynarsan iş görüşmen iyi geçmiş olur. Fenerbahçe bana ilk ulaştığında çok gururlandım. Fenerbahçe köklü bir kulüp ve bir kez daha EuroLeague şampiyonu olmak için savaşıyor. Savunmasız yakalandım. ‘Gerçekten de böyle bir takımda oynayacak kadar iyi oynuyorum, her şey yolunda gidiyor’ diye düşündüm. İlk reaksiyonum şok olmaktı, sonrasında ise mütevazılığım devreye girdi. Böylesine bir takımın seni fark edeceği, seni almak isteyeceği kadar iyi oynamak çok özel.
S: Fenerbahçe’ye yazın çok başında imza attın. Bu durum normalden daha kolay adapte olmana yol açtı mı? Koç Itoudis ile aranızda nasıl konuşmalar geçti? Sana güvenini nasıl belirtti, aranızdaki iletişim nasıl?
C: Erken imza atmak bir nebze kafamı rahatlattı. Serbest oyuncu olmak zaman zaman stresli bir hal alabiliyor. Nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz, fazla beklerseniz daha iyi bir ihtimali atlamış olma ihtimaliniz oluyor. Erken imza atmak bana mental açıdan yardımcı oldu. Yaz boyunca nerede olacağımı, ne zaman rapor vereceğimi, bütün bu şeyleri biliyordum. Koçla konuşmalarımızda bana ilk olarak harika bir fizikle buraya gelmemi söyledi. Yazın çalıştığım antrenörlere haklarını vermeliyim. Justin Taylor benim basketbol antrenörüm, onunla bütün yaz çalıştık. Ted Butler da güç ve kondisyon konusunda bana yardımcı oldu. İkisi birlikte harika bir takım oldular ve buraya muhtemelen fiziksel olarak hayatımın en iyi halindeyken geldim. İki antrenörüme de hakkını teslim etmeliyim.
Koç aynı zamanda daha çok ribaund almamı söyledi. Geçen yıl ribaundları izlemek kolaydı çünkü Tyrique Jones zaten ribaundları topluyordu. Benim için hızlıca hücuma çıkmak kolay oluyordu. Koç Itoudis ise bana ribaund almamı ve savunma yapmamı istiyor. Bu yaz lateral hızımı arttırmak için çok çalıştım, guardları savunmaya çalıştım. Çalışırken garip duran fakat çok işe yarayan antrenmanlar yaptım. Tabii ki yeni işleri yaparken mükemmel olamazsınız fakat hareket ederken, savunma yaparken artık daha rahat hissediyorum. Nigel geçen yılı muhteşem geçirdi. Koç da Nigel ile hem beraber oynuyorken, hem de birbirimizin yerine oynuyorken birbirimizi tamamlayabiliyor olmamızı istiyor. ‘Nigel oyundan çıkıyorsa ve yerine sen giriyorsam oyunumuzda bir düşüş yaşanmamalı’ dedi. Dediğim gibi, bençten gelerek takımın seviyesinde düşüş olmamasını sağlayan oyuncu olmaktan gurur duyuyorum. Nigel bazı şeyleri benden iyi yapıyor, benden iyi sırtı dönük oyun oynuyor fakat ben de sahayı genişletebileceğimi düşünüyorum. Sırtı dönük oyunum üzerine de çalışıyorum. Nigel ve Dyshawn Pierre’den bu konuda tavsiyeler alıyorum. Ribaund almak, savunma yapmak çok önemli olacak. Hücumda işler illaki yoluna girecek, savunmadaki küçük detaylara odaklanmanız gerekiyor.
S: Üç yıldır Avrupa’da oynuyorsun. Sence senin tarzına hangi basketbol daha çok uyuyor; Avrupa basketbolu mu, ABD basketbolu mu?
C: G League’de oynarken o kadar büyük alanda nasıl oynayacağımı bilmiyordum. Orada saha çok geniş, perimetrede çok daha fazla olay dönüyor. Bence Avrupa basketbolu, kolej basketboluna oldukça benziyor ve ben, kolejde oynarken başarılı olduğumu düşünüyorum. Taktiğe dayalı, pek çok setin ve şemanın yer aldığı bir basketbol oynanıyor. NBA’de de tamamen serbest değilsiniz fakat çok daha özgürsünüz. Oyunumun Avrupa basketboluna biraz daha uyduğunu düşünüyorum. Şu anda Avrupa’da sırtı dönük oynayan oyuncuların sayısı NBA’den fazla fakat bilemem, NBA’de henüz oynamadım, belki benim için harika olacak. Ancak şu ana kadarki kariyerimi göz önünde bulundurursam Avrupa basketboluna daha iyi uyduğumu söyleyebilirim.
S: Dediğin gibi henüz NBA’de forma giymedin. Senin için nihai hedef orası mı?
C: Kesinlikle öyle. Her sabah kendime bunu hatırlatıyorum. Bir gün olacak, belki de 35 yaşına geleceğim ve o zaman olacak. NBA’de oynamaya odaklanıyorum fakat bu durumun düşüncelerimi ele geçirmesine izin vermiyorum. NBA’de oynamayı çok isterim fakat şu an burada olmak istiyorum, bir yere de gitmiyorum. Burada olmaya, burada iyi oynamaya odaklanmak eninde sonunda beni oraya götürecek.
S: Takım arkadaşlarına dair konuşmak istiyorum. Geçen yıl Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis’in çok iyi uyum sağladığını gördük. Birlikte çok fazla sahada kaldılar ve o bağlantıyı çok iyi kurdular. Hazırlık maçlarında da çift uzunlu çok beş gördük. Sen bu ikililer içinde kendini nasıl görüyorsun? Hang ioyuncuyla böyle bir bağ kurabileceğini düşünüyorsun?
C: Henüz Sertaç ile çok oynama şansım olmadı. Papagiannis ve Motley ile çok beraber oynadık. Muhtemelen en çok Motley ile beraber oynamışımdır. Antrenmanlarda da oldukça sık aynı takımda oluyoruz, aramızdaki bağ kuvvetleniyor. Sahada kimle olursam olayım elimden geleni yapacağım, antrenmanlarda ve maçlarda nasıl oynadıklarına dikkat edeceğim. Bu şekilde hücumda ve savunmada onlara yardımcı olmanın yollarını bulacağım. Motley ile birlikteyken çok iyi adam değişebileceğimizi düşünüyorum. Birden beşe her pozisyonu değişebiliriz. Papagiannis ve Sertaç daha çok geleneksel uzun profilinde oyuncular. Onlar adam değişme savunmasında çok rahat edemeyebilirler, eğer onlardan biriyle sahadaysam bu konuda onlara yardım edebilirim. Beş numarayla boğuşup perimetrede de işlerini kolaylaştırabilirim. Zamanla saha dışında da de hepsini daha iyi tanıyıp basketbol hakkında konuşarak onlar için sahada neyi daha iyi yapabileceğimi çözeceğim. Günün sonunda herkes kazanmak istiyor. Kazanmak için ne yapmamız gerekiyorsa herkes onu yapacaktır.
S: Kentucky’deyken ‘soyunma odasında en çok sesi çıkan oyuncu olmak istiyorum’ demiştin. Burada da aynı şeyi yapabileceğini düşünüyor musun?
C: Nereye gidersem gideyim hedefim bu. Çok fazla konuşuyorum, muhtemelen takım arkadaşlarım bu konuda arkamdan konuşuyordur (gülüyor).
S: Biz sen konuştuğun için çok mutluyuz.
C: Ben de çok keyif alıyorum. Ben iletişim kurmayı seven biriyim. Takım arkadaşlarımla, koçlarımla, herkesle iyi ilişkiler kurmak istiyorum. Buradaki herkes bir aile. Eğer iyi ilişkiler kuramazsanız galibiyetler de gelmeyebilir. Burada herkesin bulunma sebebi de kazanmak ve kariyerlerinde yükselmek. Benim hedefim gittiğim her yerde sesi en çok çıkan kişi olmak. Sahada olmasam bile bençteyken de bağırıp çağırmak istiyorum. Umarım maçlara gelirsiniz, ben de sahada olurum ve beni duyarsanız, eğer olmazsam da saha dışında da beni yine duyacaksınız (gülüyor).
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!
2023-24 EuroLeague kadrolarına ve transferlerine ulaşmak için tıklayın!
Eurohoops’un DEV Dünya Kupası rehberine ulaşmak için tıklayın!