by Eddie Bitar / Çeviri: Berkay Terzi / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 19 Ekim 2023 tarihinde Fadeaway World‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Son yirmi hatta otuz yılda NBA’e çok sayıda yetenekli oyuncu katıldı, bunların bazıları şampiyonluk hedefleri dolayısıyla aynı takımda güçlerini birleştirdiler. Bu durumda ortaya izlemesi keyifli ortaklıklar çıktı.
Ayrıca artık NBA’de tek bir yıldızla şampiyonluk kazanmanın imkansız olduğu da konuşuluyor. Tek oyuncusuyla varlık göstermeye çalışan takımlara karşı savunmalar birçok yöntem üretti. Bu yüzden yıldız oyuncunuzun yanına bir sorun çözücü tehdit daha eklemekte yarar var. Şimdi, son 20 sezonda birbirinin yükünü sırtlayan en iyi ikilileri belirleme zamanı.
Eurohoops Çeviri, NBA’de son 20 yılın oyuncu ortaklıklarına göz atıyor.
2003-04: Shaquille O’Neal & Kobe Bryant
2003-04 NBA sezonu, lig tarihinin en ikonik ve aynı zamanda çalkantılı ikililerinden birine tanık oldu. Saha içindeki yadsınamaz başarılarına rağmen perde arkasındaki gerginlikler takımı dağılma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Boyalı alanda dominant bir güç olan Shaquille O’Neal ve dinamik skorer Kobe Bryant, Lakers‘ı 2000-2002 yılları arasında üst üste üç NBA şampiyonluğuna taşıyan müthiş bir ikiliydi. Ancak 2003-04 sezonunda aralarındaki ilişki, ego çatışmaları ve artan güç mücadelesi gibi çeşitli faktörler nedeniyle bozuldu. Lakers‘ın şampiyonluk hanedanlığı çöküşün eşiğinde görünüyordu.
Yine de saha içinde yine durdurulması güç bir ortaklık söz konusuydu. O’Neal maç başına 21.5 sayı, 11.5 ribaund ve 2.5 blok ortalamaları tuttururken, Bryant maç başına 24.0 sayı, 5.5 ribaund ve 5.1 asist ortalamalarıyla oynadı. Lakers 56-26’lık dereceyle NBA Finaline kadar ilerledi. Detroit Pistons‘a kaybettikleri seri Shaq-Kobe ortaklığı için yolun sonu oldu.
2004-05: Dwyane Wade & Shaquille O’Neal
2004-05 NBA sezonu, Miami Heat‘te yeni ve başarılı bir ortaklığın başlangıcı oldu. Lakers’tan ayrılan Shaquille O’Neal, Kobe Bryant’ın muadili olarak görülen atletik skorer Dwyane Wade ile güçlerini birleştirdi.
O’Neal, artık en iyi döneminde olmamasına rağmen boyalı alandaki müthiş tehdidini sürdürüyor. Wade ise elit atletizmi ve durdurulamaz penetreleriyle yükselen bir yıldız haline geldi. 2004-05 sezonunda Shaquille O’Neal maç başına 22.9 sayı, 10.4 ribaunt ve 2.3 blok ortalamalarıyla oynarken Dwyane Wade ise 24.1 sayı, 5.2 asist ve 1.6 top çalma ortalamalarıyla olağanüstü bir sezon geçirdi. Birbirlerini tamamlayan oyun stilleri ve sahadaki liderlikleri Miami Heat‘i 59-23’lük bir dereceye taşıdı ve konferansı finallerine yükselmesinde etkili oldu.
2005-06: Dwyane Wade & Shaquille O’Neal
2005-06 NBA sezonunda Dwyane Wade ve Shaquille O’Neal, Miami Heat’teki müthiş ortaklığı sergilemeye devam etti. Bir önceki sezondaki başarılarının üzerine koyan bu dinamik ikili daha da yükseklere ulaştı ve ligde silinmez bir iz bıraktı.
Etkileyici bir sezon geçiren 24 yaşındaki Dwyane Wade, NBA’in önde gelen şutör gardlarından biri olarak kendini kanıtlamaya devam etti. Maç başına 27.2 sayı, 6.7 asist ve 5.7 ribaund ortalamaları tutturarak skor yeteneğini, oyun kuruculuğunu ve çok yönlülüğünü sergiledi. Shaquille O’Neal maç başına 20.0 sayı, 9.2 ribaund ve 1.8 blokla yıldız statüsünde kalmaya devam etti.
Wade ve O’Neal liderliğindeki Miami Heat, 52-30’luk dereceyle playofflara girdi. 2006 NBA Playofflarında Dwyane Wade’in yıldızı daha da parladı. Özellikle Dallas Mavericks‘e karşı oynanan NBA Finalleri sırasında tarihin en unutulmaz performanslarından birini sergiledi. Heat’in 2-0 geriden gelerek altı maç sonunda şampiyonluğa ulaşmasını sağladı ve Final MVP’si seçildi.
2006-07: Tim Duncan & Tony Parker
2006-07 NBA sezonu, Tim Duncan ve Tony Parker’ın San Antonio Spurs‘teki ortaklığında bir başka başarılı bölüme işaret ediyordu. Duncan’ın iki yönlü istikrarlı varlığı, Parker’ın hızı ve kurnazlığıyla birleştiğinde onları müthiş bir kombinasyon haline getirdi.
Tim Duncan maç başına 20.0 sayı, 10.6 ribaund ve 2.4 blok ortalamaları tutturarak yeteneklerini sergiledi. Tony Parker ise harika bir sezon geçirerek maç başına 18.6 sayı ve 5.5 asist ortalamaları ile Spurs hücumunu yönlendirdi. San Antonio Spurs güçlü bir normal sezon geçirdi ve sezonu 58-24’lük bir dereceyle bitirerek Batı Konferansı’nda ilk sırayı aldı.
Duncan ve Parker’ın liderliği bu başarının elde edilmesinde kritik rol oynadı. Takım çalışmasını ve sahanın her iki tarafına da odaklanmayı vurgulayarak basketbola “Spurs tarzını” getirdiler. Bunun meyvesi, 2007 NBA Playofflarında şampiyonluğa ulaşmaktı. Parker finaldeki olağanüstü performansıyla NBA Finalleri MVP’si seçildi.
2007-08: Tracy McGrady & Yao Ming
Tracy McGrady ve Yao Ming’in uzun vadede ne kadar harika olabileceklerini 2007-08 sezonunda gördük. Döneminin en yaratıcı skorer guardlarından biri olan McGrady ve olağanüstü fiziğe sahip dominant bir pivot olan Yao Ming, Rockets‘ın hücumunun odak noktalarıydı.
2007-08 sezonunda Tracy McGrady maç başına 21.6 sayı, 5.1 ribaund ve 5.9 asist ortalamaları tutturdu. Yao Ming sakatlıklarla boğuşmasına ve sadece 55 maçta oynamasına rağmen maç başına 22.0 sayı, 10.8 ribaunt ve 2.0 blok ortalamalarıyla oynadı ve sağlıklı olduğu zamanlarda ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi.
Houston Rockets güçlü bir normal sezon geçirerek sezonu 55-27’lik dereceyle bitirdi ve Batı Konferansı’nda beşinci sırayı aldı. Ancak, sakatlıklar Yao Ming’i engellemeye devam etti ve Rockets playofflarda erkenden elendi. Tracy McGrady ve Yao Ming, her ne kadar bireysel olarak olağanüstü olsalar da, istikrar ve sağlık problemleri sebebiyle bu ikilinin etkisi pek uzun sürmedi.
2008-09: Kobe Bryant & Pau Gasol
2008-09 NBA sezonunda Los Angeles Lakers‘ta güçlü bir ikili ortaya çıktı. Kobe Bryant ve Pau Gasol’ün ortaklığı Lakers‘ı yeniden şampiyonluklara ulaştıracaktı. NBA’in daimi süper yıldızı Kobe Bryant ve çok yönlü bir uzun olan Pau Gasol, müthiş bir kimya yakalamıştı.
Kobe maç başına 26.8 sayı, 5.2 ribaund ve 4.9 asist ortalamalarıyla tam bir skor makinesiyken, Gasol da sezon ortasında Memphis Grizzlies‘ten takas edildikten sonra maç başına 18.9 sayı, 9.6 ribaund ve 1.0 blok ortalamalarıyla içeride fark yarattı.
Lakers, Bryant’ın liderliğinde ve Gasol’un katılımıyla, 65-17’lik bir dereceyle bitirdiği normal sezon geçirdi. Bu ortaklık Kobe’nin durdurulamaz skor becerisi ile Gasol’un post becerileri ve basketbol IQ’sunun mükemmel bir karışımını içeriyordu. 2009 NBA Playofflarında Kobe ve Gasol parlamaya devam etti. Lakers’ı Orlando Magic ile karşılaştıkları NBA Finalleri’nde şampiyonluğa taşıdılar.
2009-10: Kobe Bryant & Pau Gasol
2009-10 NBA sezonu, bir önceki yıl şampiyonluk kazanan Kobe Bryant ve Pau Gasol ortaklığının mükemmelliğine tanıklık etti. Onların kusursuz sinerjisi, yetenekleri ve liderlikleri Lakers’ın arka arkaya şampiyonluk kazanmasında etkili oldu.
Lakers’ın ikonik ismi Kobe Bryant, 2009-10 sezonunda da skor dinamosu olmaya devam etti ve maç başına 27.0 sayı, 5.4 ribaund ve 5.0 asist ortalamaları tutturdu. Çağının ötesindeki uzun Pau Gasol ise maç başına 18.3 sayı, 11.3 ribaund ve 1.7 blokla değerli katkılarını sürdürdü.
Lakers yine güçlü bir normal sezon geçirdi ve sezonu 57-25’lik bir dereceyle bitirerek Batı Konferansı’nda üst sıralarda yer aldı. Kusursuz takım çalışması, Gasol’un sahayı açma yeteneği ve Bryant’ın skor becerisi, Lakers’ı zorlu bir takım haline getirdi.
2010 NBA Playofflarında bir kez daha Lakers’ı NBA Finallerine taşıdılar ve merakla beklenen şampiyonluk serisinde Boston Celtics‘i elediler. Kobe Bryant üst üste ikinci NBA Finalleri MVP ödülünü kazandı.
2010-11: LeBron James & Dwyane Wade
2010-2011 NBA sezonunda ligin kaderini değiştirecek bir gelişme yaşandı. Miami Heat, LeBron James, Dwyane Wade ve Chris Bosh ile meşhur büyük üçlüyü oluşturdu. Burada ana yük LeBron ile Wade üzerindeydi.
Tarihin en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilen LeBron James kısaca her işi yapabilmesiyle tanınıyordu. Sezon boyunca maç başına 26.7 sayı, 7.5 ribaund ve 7.0 asist ortalamaları yakaladı. Bir diğer süper yıldız Dwyane Wade ise maç başına 25.5 sayı, 6.4 ribaund ve 4.6 asistle oynadı. Miami Heat normal sezonu 58-24’lük bir dereceyle tamamlayarak Doğu Konferansı’nda ikinci sırayı aldı.
LeBron ve Wade’in liderliği ve saha içi kimyası, Chris Bosh’un da takıma katılmasıyla Heat’i bir anda şampiyonluk adayı haline getirdi. 2011 NBA Playofflarında Heat’i NBA Finallerine taşıdılar.
Mutlak favori olmasına rağmen Heat, altı maçlık seride Mavericks‘e yenildi. LeBron ve Wade’in sergiledikleri performanslar, bireysel başarılarının yanı sıra bir süper takım oluşturmanın ve yüksek beklentileri yönetmenin zorluklarını da ortaya koydu.
2011-12: Kevin Durant & Russell Westbrook
2011-2012 NBA sezonu Oklahoma City Thunder‘da Kevin Durant ve Russell Westbrook’un uyumunu öne çıkardı. Durant ve Westbrook heyecan verici bir kombinasyondu ve onların skor gücü, Thunder‘ın başarısında kilit bir faktördü.
Bir skor makinesi ve ligin en verimli şutörlerinden biri olan Kevin Durant maç başına 28.0 sayı, 8.0 ribaund ve 3.5 asistle takımına liderlik etti. Oldukça atletik ve patlayıcı bir oyun kurucu olan Russell Westbrook ise maç başına 23.6 sayı, 5.5 asist ve 4.6 ribaund ile katkıda bulundu.
Oklahoma City Thunder güçlü bir normal sezon geçirdi, lokavt sezonunu 47-19’luk dereceyle bitirdi ve Batı Konferansı’nda ikinci sırayı aldı. Durant ve Westbrook’un skor yeteneklerinin yanı sıra Serge Ibaka’nın savunmadaki varlığı Thunder’ı ligin en rekabetçi takımlarından biri haline getirdi. 2012 NBA Playofflarında Thunder, Miami Heat ile karşılaştığı NBA Finallerine yükseldi. Sonuçta Heat’e kaybetmiş olsalar da, gelecekteki başarı potansiyellerini sergilediler.
2012-13: LeBron James & Dwyane Wade
2012-2013 NBA sezonu, LeBron James ve Dwyane Wade’in Miami Heat’teki ortaklığında bir başka zorlayıcı bölüme işaret ediyordu. Beklentiler o kadar yüksekti ki, tek şampiyonluk kimseyi tatmin etmeyecek gibi gözüküyordu.
Üst üste ikinci şampiyonluğunu kazanmak isteyen Miami Heat olağanüstü bir normal sezon geçirdi ve sezonu 66-16’lık bir dereceyle bitirerek Doğu Konferansı’nda ilk sırayı aldı. LeBron, Wade ve Bosh yetenekleriyle Heat’i en dominant takımlardan biri haline getirdi. 2013 NBA Playofflarında büyük üçlü, Heat’i NBA Finallerine taşıdı ve burada San Antonio Spurs ile oldukça çekişmeli bir seride karşı karşıya geldiler.
NBA tarihinin unutulmaz playoff serilerinden birisinde ipi göğüslemeyi başardılar ve üst üste ikinci kez şampiyon oldular. LeBron ile Wade’in ortaklığı gelişmeye devam etti ve NBA’in modern dönemindeki en ikonik ikililerden biri olarak miraslarını sağlamlaştırdılar.