Jordan, Barkley ve Ewing: 1984 Olimpiyatları ABD Milli Takımı Seçmelerinden Hikayeler

29/Kas/23 08:41 Kasım 29, 2023

Toprak Kağnıcı

29/Kas/23 08:41

Eurohoops.net
LOS ANGELES - 1984: The United States Men's National Basketball Team discuss strategy at the 1984 Summer Olympics in Los Angeles, California. NOTE TO USER: User expressly acknowledges that, by downloading and or using this photograph, User is consenting to the terms and conditions of the Getty Images License agreement. Mandatory Copyright Notice: Copyright 1984 NBAE (Photo by Scott Cunningham/NBAE via Getty Images)

Eurohoops Çeviri, 1984 Olimpiyatları için yapılan ABD milli takımı seçmelerindeki hikayeleri derliyor…

by Doug Haller / Çeviri: Toprak Kağnıcı

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 14 Ocak 2021 tarihinde The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

1984 Olimpiyatları’ndan yaklaşık bir hafta önce Bob Knight üstü açık bir Mustang ile Güney Kaliforniya sokaklarında dolaşıyordu. Amerika Birleşik Devletleri milli takımı koçu, ayaklarını direksiyona yaslamış koltuğunu da arkaya yatırmıştı.

Pete Newell arabanın arkasındaydı. Henry Iba da sıkışmış bir şekilde arka koltukta oturuyordu. İki eski ABD koçu da seçmelerden bu yana üç aydır beraberdi. Newell uzun süredir Knight’ın akıl hocasıydı ve Knight için adeta bir baba figürüydü. Iba’nın eşi bir yıl önce vefat etmişti, Knight onu takıma danışmanlık yapması için teknik ekibe dahil etmişti.

Mustang’in arkasındaki otobüs Knight’ın takımını taşıyordu. Bu 12 oyuncu belki de spor tarihinin görmüş olduğu en büyük amatör yeteneklerdi. Bloomington’daki Olimpiyat seçmelerine davet edilen 72 adaydan 37 tanesi geleceğin ilk tur draft seçimi, 12 tanesi geleceğin NBA All-Star’ı, yedi tanesi de geleceğin Hall of Fame’i idi. George Washington’ın uzunu Michael Brown seçmelerdeki her oyuncudan imza almıştı, bu imzaları on yıllar boyunca sakladı.,

Takım açıklandığında en büyük tartışma Charles Barkley’nin kadroda olmayışı üzerinden dönmüştü. Zaman ilerledikçe Karl Malone ve John Stockton da kadrodan çıkarıldı. Birçok kişi Knight’ın iki tane çok güçlü kadro bile çıkarabileceğini düşünüyordu.

Knight’ın elinde gerçekten de yetenekli bir takım vardı. Yazarlar bu takımın gelmiş geçmiş en iyi Olimpiyat erkek basketbol takımı olabileceğini iddia ediyordu. Michael Jordan, Patrick Ewing, Sam Perkins, Chris Mullin ve Wayman Tisdale takımın yıldızlarıydı, Knight takımın geri kalanı şutörler, perdeciler ve savunmacılarla doldurmuştu. Takımın kuruluş süreci başlı başına efsaneydi. 36 yıl sonra röportaj yaptığımız koçlar ve oyuncular takımın nasıl kurulduğuna, Knight’ın takım üzerindeki etkisine ve denemelerin seçilemeyenler üzerindeki etkisine dikkat çektiler.

Georgetown’ın guardı Gene Smith şöyle anlatıyor: “1984 seçmeleri tam bir geçit töreniydi. Şu takımda olan oyunculara bir bak, bu takım gerçekten inanılmazdı. Tüm bu muhteşem oyuncuların yanında bir de Bobby Knight gibi oyunculardan maksimum performans çıkarma becerisi olan birisi vardı.”

Otobüs, Güney Kaliforniya’daki takım oteline park edildikten sonra Digger Phelps, takımın yardımcı antrenörü C.M. Newton’ı buldu ve başka bir yerde kalacağını söyledi. Phelps denemeler sırasında Knight’a yardım etmişti ancak turnuvada Keith Jackson’ın yanında analist olarak çalışacaktı. Phelps, Newton’a bir taksiye bineceğini ve takımla yarın antrenmanda görüşeceğini söyledi. Newton, Phelps’in gitmesine izin vermedi. “Bir problemimiz var ve bunu çözebilecek tek kişi sensin” dedi. Newton daha sonrasında problem hakkında Phelps’i bilgilendirdi.

Knight, Ewing’i kadrodan çıkarmak istiyordu. Ewing ve Jordan oda arkadaşıydı ve ikili odalarında güreşirken Ewing’in boynu kırılmıştı. Phelps konuyu duyunca sorunu çözeceğini söyledi. Phelps ve Knight’ın dostluğu yıllar öncesine dayanıyordu. Phelps 1963’te asistanken Knight iki saatlik uzaklıktaki başka bir yerde asistandı. Yıllar geçtikçe ikili birbirine yakınlaştı ve her ikisi de aynı eyalette, Notre Dame ve Knight Indiana’da başantrenör oldu.

Ertesi gün Phelps, Inglewood’daki benche oturdu. Takım sahaya çıktığında Knight ayakkabılarını taşıyarak korta çıktı. Phelps’in yanına oturdu ve kolej basketbolunun en dominant pivotu olan Ewing’i yerden yere vurdu.

Phelps “Tamam Knight ama ona ihtiyacın var” diye cevap verdi. Knight, Ewing’in Georgetown’daki koçu John Thompson’ı da yerden yere vurdu. Phelps tekrardan “Evet ama ona ihtiyacın var” dedi.

Knight salona baktı ve Ewing’in yavaşça ısındığını gördü. Ewing’in yavaşça ısınmasına ve hareketlerine bakıp ne kadar kötü olduğunu söyledi. Phelps’in cevabı yine aynıydı, “Evet Bob, ama ona ihtiyacın var.”

Knight ayakkabılarını bağladı, ayağa kalktı ve parkeye yürüdü. Hala benchte oturan Phelps’in gözü Newton’a takıldı, eliyle Newton’a bir onaylama işareti yaptı. Knight’la tartışmak aslında çok kolaydır ama bu sefer tartışma olmamıştı.

Üç ay önce 16 Nisan’da ülkenin dört bir yanından 72 oyuncu Indianapolis’e gitmişti. Oyuncular oradan Indiana Üniversitesi otobüslerine binerek basketbol delisi bir eyaletin basketbol delisi bir kasabası olan Bloomington’a 55 dakikalık bir yolculuk yaptı.

Oyuncuların kampüste yer alan 50 yıllık bir öğrenci yurdu olan Memorial Union’da kalması planlanıyordu. Ancak son dakikada yaşanan bir karışıklık sonucu takımın antrenörü Tim Garl 20 oyuncuyu Holiday Inn’e gönderdi. Başlangıçta oyuncular alfabetik olarak eşleştirildi. Auburn’den Chuck Person ve Villanova’dan Ed Pinckney Union’ın 331 numaralı odayı, Iowa’dan Greg Stokes ve Michigan’dan Roy Tarpley ise 343 numaralı odayı paylaştı.

İlk gün saat 16:00’da oyuncular sağlık kontrolünden geçti. Charles Bradley ve Charles Barkley tartılırken beraber beklediler. Bradley, SEC’de yılın oyuncusu seçilen Barkley’den haberdardı ancak onu tanımıyordu. Barkley’i hiç bu kadar yakından görmemişti. Barkley’nin boyu 1.80’in biraz üzerindeydi, vücut ağırlığı ise 128 kilogramdı. Bradley “Bu şişko çocuk burada oynayamaz” diye düşündü.

Knight 1982’de ABD koçu olduğu günden beri seçmelerin ana listesi üzerinde çalışıyordu Önce 30-35 isimlik bir grupla başladı, daha sonra dallara böldü. Masasının üzerinde alfabetik sıraya göre yazılmış oyuncu kartlarıyla dolu küçük bir plastik kutu vardı. Knight ülkenin dört bir yanındaki koçları arayıp sorular soruyordu. “Takımınızda dikkate alınması gereken birisi var mı?” “Konferansınızda iyi bir oyuncu var mı?” şeklinde sorular sorup isimleri not alıyordu.

Takımın antrenörü Garl, bu liste üzerinde günlük olarak çalıştıklarını söyledi: “Eğer bir yere uçuyorsak benden direkt olarak dosyayı isterdi.”

Denemeler bir zamanlar Indiana’nın basketbol takımının sahası olan Indiana Fieldhouse’da yapıldı. Burası bazı insanlara bir havaalanı hangarını hatırlatıyordu.

Denemeler için Indiana personeli üç tam saha ve üç yarım sahayı bantlarla kapattı. Yıllar sonra oyuncuların bu alanla ilgili en çok hatırladıkları şeylerden birisi yeşil parke yüzeyi diğeri ise Knight ve ekibinin amerikan futbolu koçları gibi olan biteni kuşbakışı izledikleri iskeleydi.

Takımın yetenek tavanı en başından beri belliydi. İlk takım toplantısında Montana’nın forveti Larry Krystkowiak oyuncuların biyografilerini karıştırırken takımda tanımadığı tek kişinin kendisi olduğunu söyledi. Başka oyuncular da benzer duygular içindeydi. Terry Porter diğer oyuncuların kendi kampüslerinde kullandığı arabaları duyduğunda buraya ait olmadığını anladı.

Elit oyuncular lise all-star maçlarında, festivallerde ve uluslararası turnuvalarda bir araya gelmişlerdi. Ancak denemeler başladığında oyuncular buradaki rekabetin beklenenden çok daha sert olduğunu fark etti. Bazıları ise çoktan rekabetin gerisinde kaldığını fark etti.

Michigan’ın pivotu Tim McCormick ilk davet listesinde yoktu ancak NIT turnuvasında göstermiş olduğu 28 sayı, 14 ribuandluk performansıyla Knight’ın dikkatini çekmişti. McCormick deneme davetlerini reddeden altı kişiden birisi olan Sam Bowie’nin yerini aldı. Maurice Martin ise bir takım arkadaşının katılamaması üzerine listeye girdi. Martin şimdilerde o gün hissettiği duyguları “En hafif hislerimle, biraz gözüm korkmuştu” şeklinde ifade ediyor.

Gonzaga’nın kısası Stockton da takımdaydı. İlk gün 43 numaralı beyaz formayı giyen Stockton, antrenmanların son seansında beşinci takımda forma giydi. Takım arkadaşları arasında Arkansas’tan Alvin Robertson, McNeese State’ten Joe Dumars ve Lousiana Tech’te oynadığı dönemde iki potayı kırmasıyla bilinen Karl Malone vardı.

Stockton hislerini şöyle ifade ediyor: “Hiçbir ismi ya da taşıdıkları özgeçmişi bilmiyordum. Sadece oynayabildiğim kadar sert oynamayı denedim. Onlardan daha iyi oynayamıyorsam bile daha iyi çalışabilirim diyordum. Bunu yapmak için günde üç fırsatım vardı.”

Knight ülkedeki en iyi oyuncularla birlikte ülkedeki en iyi koçları da kendisine yardımcı olmaları için bir araya getirmişti. Newell ve Iba gibi bazıları danışmanlık için gelmişti. Georgetown’dan Thompson ve North Carolina’dan Dean Smith ise oyuncu seçme kurulundaydı. Notre Dame’dan Phelps, Duke’dan Mike Krzyzewski, Iowa State’den Johnny Orr, Purdue’dan Gene Keady, Winston-Salem State’den Clarence “Big House” Gaines ve 15 kişi daha deneme antrenmanlarının antrenörü oldu. Knight ayrıca Indiana teknik ekibini de antrenmanları yönetmesi için teknik ekibe dahil etti.

Knight sabahları oyunculara ne yapmaları gerektiğini söyleyip Oregon State’ten Charlie Sitton’ın deyimiyle “küçük karga yuvası” gibi olan yerine geçiyordu. Bazen bağırarak emirler yağdırırdı, bazen de bir asistanı – Vanderbilt’ten Newton, Iowa’dan George Raveling ya da Dayton’dan Don Donoher – mesaj iletmesi için gönderirdi.

Ne olursa olsun herkes onun her şeyi izlediğini biliyordu. Kentucky guardı Jim Master şöyle anlatıyor: “Oraya gittiğimde odanın ne kadar gürültülü olduğunu hatırlıyorum. Çocuklar gibi bağırıp çağırıyorduk. Sonrasında Knight içeri girdi ve herkesin sesi kesildi. Ona duyulan saygı çok büyüktü.”

İlk zamanlar herkes doğal olarak Michael Jordan’a odaklanmıştı. Indiana koçları MJ ile bir ay önce NCAA turnuvasında karşılaşmışlardı, Indiana maçı 72-68 kazanırken Jordan’ı 13 sayıda tutmuşlardı. Indiana koçları Jordan’ın neler yapabileceğini biliyordu, herkes biliyordu. Denemelerde Jordan çok daha iyiydi. BYU’dan Devin Durrant’in posterlemesi dışında Jordan kendini göstermişti. (Durrant poster hakkında “Bunu atlayabilirsiniz, zaten kimse anlamaz” dedi.)

Sürpriz olan Barkley idi. Kimse bu kadar büyük birisinin bu kadar hızlı hareket edip bu kadar çabuk zıpladığını görmemişti. Antrenmanlarda diğer sahalarda oynayan oyuncular Barkley’in smaç bastığını çıkan sesten anlıyordu. Duke guardı Johnny Dawkins bu durumu anlatmak için: “İlk defa birisinin bu kadar sert smaç bastığını ve potayı kaldırdığını gördüm.” dedi.

Asıl tartışma konusu Barkley’nin Knight gibi disiplinli bir hocanın altında oynayıp oynayamayacağıydı. Barkley bir antrenman sırasında ribaundu aldı, sahada hızlandı ve smacı bastı. Illinois guardı Bruce Douglas, Charles Barkley’nin karşısında yaşadığı bir anıyı şöyle anlatıyor: “Temas etmeyi düşünmüştüm ama sonrasında çok hızlı gittiğini anlayıp durdum.”

Phelps, Barkley’i kenara çekip şöyle dedi: “Charles, anlaman gereken şeyler var. Eğer ribaundu aldıysan topu guarda vermen lazım. Çünkü Knight bu yaptığını yapmana izin vermeyecek.”

Her antrenman seasından sonra koçlar parkede gördüklerini tartışmak için Assembly Hall’da bulunan Indiana soyunma odasına giderdi. Oda büyük değildi ancak küçük de değildi. İsteyenler için bira dolu bir buzdolabı vardı ancak koçların çoğu istemiyordu.

Hukuk fakültesinin üçüncü yılında olan eski Indiana koçu  Steve Skoronski, oyuncuların ismini beyaz tahtaya yazdı. Daha sonrasında teknik ekip her oyuncuyu “A, B veya C” kategorisine yerleştirdi, sıraladı ve tartıştı.

Knight tartışmayı yönetti ama çoğunlukla söylenenleri dinledi. Birkaç toplantıdan sonra Jordan, Ewing, Sam Perkins, Chris Mullin ve Wayman Tisdale’i tartışmanın anlamsız olduğunu söyledi. Bu isimler takım için kilit isimlerdi. Ancak daha karar verilmesi gereken çok şey vardı, Knight en başından beri niyetini açıkça ortaya koymuştu. Ribaund alabilecek ve bonus olarak sayı atabilecek uzunlar, tam saha savunma yapabilecek guardlar istiyordu. Çok yönlü kanat oyuncuları ve şutörler istiyordu çünkü Los Angeles’ta alan savunmasıyla savunulacağını düşünüyordu.

Knight seçimlerde önceki deneyimlerin önemli olmadığını söylese de bu konuyla alakalı şüpheleri olan oyuncular vardı. Bir önceki yıl Pan American oyunlarında Jordan, Tisdale ve Mullin ile birlikte oynayan UTEP forveti Fred Reynolds, takımda yaklaşık 9 oyuncunun yerinin garanti olduğunu söylüyor. Kalan üç veya dört kişilik yer için ise 60’a yakın basketbolcu rekabet ediyordu. Reynolds bu durumu ‘piyangoyu kazanmak’ gibi bir durum olarak tanımlıyor.

Antrenman sonrasında Knight soyunma odasını dolaşıp şöyle sorular soruyordu: “Gene Keady, bugün bu oyuncularla çalıştın. Hangi oyuncular öne çıktı?”
Tartışmalardan bir diğeri de Knight’ın kendi oyuncusu olan Steve Alford üzerinden dönüyordu. Steve Alford, Hoosiers’te güçlü bir birinci sezon geçirmişti. Hoosiers’ın NCAA Turnuvası’nda North Carolina’yı yendiği maçta 27 sayı (3 sayı çizgisi olmadan) atmıştı.

Çoğu kişi geriye dönüp baktığında Alford’u Knight’ın takımında oynadığı için avantajlı olarak görüyor. Illinois’lı Douglas bu durum hakkında şöyle diyor: “Bence başka birinin yerine seçilebileceği tek oyuncu Alford’tu.” Ama bu durum tam olarak doğru değil, teknik ekipteki çoğu kişiye göre Knight, Alford’u en azından ilk başta istemiyordu. Phelps, Keady ve diğerleri Indiana’lı guard için ısrar ettiler çünkü Alford, Knight’ı anlyordu. Onun sistemini ve ruh halini tercüme etmeye yardımcı olabilirdi.

Koçlar aynı zamanda denemelerin en genç oyuncusu Danny Manning’ten de etkilenmişti. Danny Manning, Kansas’taki Lawrence Lisesi’nde son sınıf öğrencisiydi ve seçmelerdeki iki lise oyuncusundan biriydi. George Washington’dan Michael Brown, Manning’in hızlı, alışılmışın dışında bir şutu olduğunu fark etti ve Manning’e şöyle dedi: “İleride gerçekten iyi olacaksın. Burada üniversitelilerle oynuyorsun, gittikçe daha da güçleneceksin.” Bu konuşmayı hatırlayan Manning gülerek şöyle diyor: “Sanırım Jordan, Barkley ya da Perkins’i savunmaya çalıştığım maçlardan birinden sonraydı.”

Manning, Olimpiyatlar için hazır değildi ancak herkes Manning’in potansiyelini gördü. Kansas’ta bir ulusal şampiyonluk kazanan ve 15 NBA sezonu oynayan Manning bu denemeleri tüm basketbol deneyimleri arasında en üst sıralara koyuyor. Orada bir aydınlanma yaşadığını ve bu işi başarabileceğini düşündüğünü söylüyor.

Koçlar Indiana soyunma odasına yemek getirirdi, aynı zamanda Knight onları sevdiği bazı restoranlara götürmeyi de severdi. Pat Knight, babasının gösterişli restorant meraklısı olmadığını söylüyor. Babasının insanları etkilemek için pahalı restoranlara götürmek yerine kendisinin sevdiği daha az gösterişli, mütevazı restoranlara götürdüğünü söylüyor.

Bu yerlerin başında Knight’ın kısaca ‘Smitty’s’ dediği Southside Cafe var. Indiana asistanı Jim Crews altı yıl boyunca neredeyse her öğle yemeğini Knight ile Smittys’de yediğine yemin ediyor. Knight burayı o kadar çok seviyordu ki, bir haber için şehre gelen Sports Illustrated onun burada bir ‘bowl of chili’ yerken fotoğrafını çekmişti.

Olimpiyat grubu seçmeler sırasında Smitty’s’i sık sık ziyaret etti. Basketbolla ilgili önemli bir konuyu konuşacağında arka tarafta bulunan ve depoya benzeyen “yönetici yemek odasını” talep ederdi. Crews’a göre koçlar fasulye kavanozları ve diğer yiyeceklerin etrafındaki kasaların üzerine otururlardı. Yerleştikten sonra denemeler ve oyuncular hakkında konuşmaya devam ederlerdi.

Dell Curry, Indianapolis havaalanında otururken ismini duydu. Dell Curry lütfen nezaket telefonunu açın, Curry telefonu duymamazlıktan geldi. Virginia Tech guardı 32 kişilik ilk elemeyi geçmişti ancak 20 kişilik kadroya dahil olamamıştı. Beyzbol antrenmanlarına devam etmek için evine doğru gidiyordu. Curry ismini bir kez daha duydu ancak yine duymamazlıktan geldi. Beş dakika sonra “önemli mesaj” koduyla ismini bir kez daha duyunca bu kez telefonu açmak zorunda kaldı. Arayan olimpiyat komitesinden biriydi. Terry Porter suçiçeği geçirdiği için kadrodan çıkarılmıştı, bu yüzden Curry’nin denemelere geri dönmesini istiyorlardı. Curry ne yapacağından emin değildi. Hem beyzbol hem basketbol oynayan Curry, beyzbola odaklanmaya karar vermişti.

Curry babasını ve Virginia Tech basketbol koçu Charlie Moir’i aradı. İkisi de Bloomington’a geri dönmesi gerektiğini söyledi. Curry o kararı şöyle anlatıyor: “Dediklerini yaptım ve kampa geri döndüm. Böylece bir triva sorusuna dönüştüm, olimpiyat kadrosundan iki kez çıkarılan tek oyuncu kimdir?”

Knight, Porter’ı kadrodan çıkarırken Mayıs ayında beş günlük bir kamp için geri dönebileceğini söylemişti. Porter’ın sıkı çalışmasından sonra Knight, Porter’ın ikinci bir şansı hak ettiğini düşündü. Porter o günleri şöyle anlatıyor: “İnsanlar Knight’ı ya seviyor ya da sevmiyor. Ama ben bunu her zaman söylüyorum, süreci yönetiş biçimi nedeniyle ona çok saygı duyuyorum. Sadece ‘elinden geleni yaptın ama üzgünüm’ diyebilirdi.”

Altı günden sonra teknik ekip kadroyu 32 kişiden 20 kişiye indirdi.

Guardlar: Jordan, Mullin, Robertson, Alford, Stockton, Martin, Dawkins, Porter, Cal State Fullerton’dan Leon Wood, Georgia’dan Vern Fleming ve Louisville’den Lancaster Gordon.

Forvetler: Tisdale, Perkins, Barkley, Person ve Vanderbilt’ten Jeff Turner.

Pivotlar: Ewing, McCormick, Arkansas’tan Joe Kleine ve SMU’dan Jon Koncak.

Kadroda bir sürpriz vardı, Antonie Carr listede yoktu. Seçmeleri takip eden spor yazarları hangi 20 kişinin kadroda olacağına dair bir anket yaptı, 39 oy pusulasının hepsinde Carr vardı. George Washington’dan Brown şöyle anlatıyor: “Karl Malone tüm sahayı koşar, vücudunu iyi kullanırdı ama şut atamazdı. Bana göre oradaki en iyi oyuncu Antoine Carr’dı.”
Carr, Wichita State’teki kariyerini bitirdikten sonra İtalya’da yaklaşık altı ay boyunca oynadı ve 100.000 dolara yakın para kazandı. Ancak uluslararası kurallara göre Carr hala amatör sayılıyordu, bu yüzden seçmelere davet edilmişti. Birçok kişi Knight’ın Carr’ı bu statü problemiyle uğraşmamak için mi kadrodan çıkardığını merak ediyordu. Carr şöyle anlatıyor: “Bence de statü durumu etkenlerden birisi olabilir. Ancak Bobby Knight’ı asla tahmin edemezsiniz.”

Mayıs ayıyla birlikte çalışmalar iyice yoğunlaştı. Knight artık kulesinden antrenmanları izlemiyordu, takımına Los Angeles’ta nasıl oynamaları gerektiğini gösteriyordu. Teknik ekip maçları kaydediyor, daha sonrasında da oyuncuların özellikle savunmadaki performanslarını değerlendiriyordu.

Knight’ın bazı oyuncular hakkındaki notları:

Jordan (53 numara):

Stance yok, kötü post savunması, salakça bir faul.
Topu tutamıyor.
Topa baskı yapmıyor, postta yardıma gelmiyor.

Ewing (27 numara):
Savunmada konsantre değil
Box-out yapıyor ama ribaundları kovalamıyor
Savunmaya dönüşlerde sorun yaşıyor

Barkley (7 numara)
Topu ve adamını kaçırıyor
Kötü kararlar veriyor, üç savunmacının üstüne top sürüyor


14 Mayıs’ta Knight kadrodan Stockton, Martin, Porter ve Barkley’i çıkardı. Dört oyuncu Indianapolis’e aynı otobüsle döndü. Bir oyuncu bu otobüse “the bus of shame” yani “utanç otobüsü” diyordu. Hiçbir oyuncu mutlu değildi. (Yine de kadrodan ilk çıkarılanlara göre durumu iyi idare ettiler. İlk kadro kesiklerinden sonra All-Big East oyuncularından birisi şoförü şehrin çıkışında bir likör dükkanının önünde durdurmuştu.)

Knight, Newton ve Indiana asistanı Joby Wright odaya girdiğinde Stockton öğle yemeğini yeni bitirmişti. Knight şöyle dedi: “Eğer başka birisi koç olsaydı, takıma girebilirdiniz. Ancak eğer başka bir koç olsaydı, bu aşamaya kadar gelemeyebilirdiniz.” Stockton her ne kadar hayal kırıklığına uğramış olsa da Knight’ın dürüstlüğünü takdir etti. Porter su çiçeği geçirmese takımda olup olamayacağını düşünüyordu. Gerçekten de birçok koç Porter’ın eğer hastalanmasaydı kadroda olabileceğini düşünüyordu. Martin sinirliydi, Saint Joseph’in kanadı en iyi basketbollarından birisini oynamıştı ancak düşük yoğunluklu bir antrenman sırasında sakatlanmıştı. Barkley topu elinde tutarken Knight, Barkley’e topu hareket ettirmesi için bağırmıştı. Barkley topu perdeden çıkan Martin’e atmıştı, Martin topu göremeyince sol elinin yüzük parmağı burkuldu. Martin eline atel takıldığı için turnuvada forma giyemeyecekti. Knight, Martin’e sakat birisini kadroda tutmanın geride kalanlar için adil olmayacağını söyledi. Martin bunun üstüne ağladı.

Indianapolis’e giden otobüste en çok konuşan isim Barkley oldu. Denemeler boyunca Knight’ın oğlu Pat ile dostluk kurmuştu. Salonda 13 yaşındaki Pat’i kilitli bir dolabın içine kapatmıştı. Knight’ın evindeki takım yemeklerinde Pat ile güreşiyordu. Barkley her zaman odadaki en büyük kişilik oluyordu, bazıları her zaman bir alfa olan Knight’ın bundan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyordu. Purdue’dan Keady şöyle diyor: “Koçların hiçbirisi Barkley’i istemedi, neden olduğunu bilmiyorum çünkü ben istedim.”

Knight’ın eski asistanlarından birisi olan Bob Weltlich’e göre Knight genel kanının aksine Barkley’i kadroda tutmayı hep istemişti. Knight sadece Barkley’nin forma gireceğine ve oynamaya hazır olarak geri döneceğinden emin olmak istiyordu. Barkley için işler kadrodan çıkarıldıktan sonra o kadar da kötü değildi. Barkley denemelerde gösterdiği performansla NBA draftında ilk beşte seçilebilecek bir oyuncu olmuştu. Bu da kendisine çok para kazandıracaktı.

5 hafta sonra Knight kadrodan Person, Dawkins, Gordon ve McCormick’i çıkardı. (Pat Knight’a göre babası McCormick’i takımdan çıkardığı için sonradan pişman olmuştu.) Olimpiyatların başlamasına bir ay kala Knight, en iyi amatör yetenekleri bir araya getirmişti. İki yedek oyuncuyla birlikte 12 kişilik kadrosu hazırdı, takımını ve hedeflerini açıkça ortaya koymuştu.

Bu takım Indianapolis’te NBA yıldızlarına karşı bir gösteri maçı oynadı. Bu karşılaşmadan önce 70.000 taraftarın önünde mikrofonu eline alan Knight takımdan beklentilerini açıkça ifade etti: “Olimpiyatlar başladığında evde oturarak bu takımı izleyenler birbirlerini dürtüp ‘İşte Amerika böyle temsil edilmeli’ demeliler.” Knight’ın takımdan beklentileri oldukça açık ve netti.