by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Turkish Airlines EuroLeague normal sezonunda ilk 17 haftalık sürecin sonuna geldik, bu da demek oluyor ki ligin yarısını geride bırakmış olduk.
Yaz transfer dönemi boyunca içlerinde temsilcilerimiz Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes‘in de dahil olduğu birçok takım, kadrolarını son derece önemli takviyelerle güçlendirdiler.
Bu durum, şu ana kadar EuroLeague tarihinin en rekabetçi Playoff (ve Play-In) yarışlarından birine tanıklık etmemizi sağladı.
Uzun yıllardır zirve yarışının bir parçası olan takımların yanı sıra bu sezon Panathinaikos ve Virtus Bologna gibi köklü takımların da yeniden hedef yükseltmesi, ligdeki rekabet seviyesine epey pozitif yönde bir katkı yaptı.
Eurohoops Fırın, EuroLeague’de ilk 17 haftanın tamamlanmasıyla birlikte sezon ortası ödüllerini dağıtıyor.
En İyi Takım: Real Madrid
Sezon Derecesi: 17 maç, 16 galibiyet, 1 yenilgi, lider.
Evet, muhtemelen en iyi takım başlığının yanında Real Madrid ismini görmek kimseyi şaşırtmamıştır.
Geçtiğimiz sezonu EuroLeague şampiyonluğuyla tamamlayan Real Madrid’in bu yıl bir kez daha kupanın en büyük favorisi olacağının herkes farkındaydı. Facu Campazzo ile daha sezon tamamlamadan anlaşmaya varan İspanyol devi, kadrosunda eksik denilebilecek tek noktayı da müthiş bir yıldızla doldurmuş oluyordu.
Yine de Real Madrid, 2023-24 sezonuna beklentilerin epey üstünde bir başlangıç yaptı. Tüm kulvarlarda çıktığı ilk 19 maçın hepsini kazanan İspanyol devi, oynadığı akıcı ve yüksek tempolu basketbolla da rakiplerine korku saldı. EuroLeague’de normal sezonun ilk yarısı tamamlanırken Real Madrid, şu ana kadarki tek yenilgisini Fenerbahçe Beko’dan aldı.
Facu Campazzo eklemesiyle birlikte koç Chus Mateo’nun ekibi, oyununa farklı bir boyut kattı. Sahada Campazzo gibi müthiş bir organizatörün olması, Real Madrid’in yıldızlarıyla birlikte sürekli tempoyu arttırabilmesini ve adeta bir NBA takımı kadar tempolu oynamasını sağladı. Açıkçası şu ana dek çok az takım Madrid temsilcisinin hücumdaki akışkanlığını sınırlayabildi.
İşin daha korkutucu tarafı ise Real Madrid’in hücumda zorlandığı maçları bile (bir maç dışında) bir şekilde kazanabilmesi oldu. Bu sezon yalnızca iki maçta (Barcelona, Kızılyıldız) 75 sayının altında kalan İspanyol devi, bu iki maçı da savunması sayesinde kazandı.
İkinci sırayla arasında daha şimdiden dört galibiyetlik bir fark oluşan Real Madrid’in açıkçası normal sezonu lider bitirmemesi çok büyük bir sürpriz olur. Öte yandan EuroLeague’de lig sistemine geçildiği tarihten (2016) bu yana normal sezonu lider bitiren hiçbir takım, Final Four’da şampiyon olamadı.
Yine de Real Madrid, Avrupa basketbolu tarihinin en kaliteli kadrolarından birine sahip. Açıkçası Playoff turunu da geçip Final Four biletini aldıkları takdirde üst üste ikinci şampiyonluk için çok ciddi bir şansları olacağı bariz.
En Değerli Oyuncu: Mike James – AS Monaco
Sezon Ortalamaları: 19.8 sayı, 4.5 ribaund, 4.9 asist, %43 üçlük
EuroLeague’de bu sezon MVP yarışı, geçen yılın aksine çok çekişmeli geçiyor. Shane Larkin, Facu Campazzo ve Toko Shengelia gibi yıldızlar, MVP yarışına ortak olmayı hak edecek seviyede müthiş performanslar ortaya koyuyorlar.
Buna karşın Mike James, bu sezon şu ana dek yaptıklarıyla diğer tüm adaylardan farklı bir noktada konumlanıyor. Uzun yıllardır EuroLeague’in en elit skorerlerinden biri olan yıldız oyuncu, istatistiklerine baktığımız zaman kariyerinin en formda dönemlerinden birini geçiriyor.
Geçen sezonu EuroLeague üçüncülüğüyle tamamlayarak kulüp tarihinin açık ara en başarılı sezonunu geride bırakan Monaco, bu sezon ise takım olarak daha istikrarsız bir görüntüde.
Jordan Loyd’un sakatlık sorunlarına ek olarak yazın çok büyük beklentilerle gelen Kemba Walker’ın da beklenen performansın çok uzağında kalması, hücumda yükün neredeyse tamamen Mike James’in omuzlarına kalmasına yol açtı.
Şu sıralar Monaco’daki üçüncü sezonunu geçiren yıldız oyuncu, müthiş skorerlik becerilerine ek olarak üçlüklerde de son derece verimli bir yüzde tutturmuş durumda. Maç başına yaklaşık yedi üçlük denemesinde bulunan ve bunların çoğunu dripling üzerinden, hareketli bir şekilde deneyen James, yüzde 43 gibi deneme sayısına göre harika bir yüzde yakaladı.
Takımda yaşanan sakatlık ve istikrar sorunlarına rağmen yine bir şekilde ilk dört yarışına tutunan AS Monaco, şu sıralar 10 galibiyet ve 7 yenilgi ile ligin beşinci sırasında yer alıyor.
Belki de takımının bu sezon bu denli rekabetçi olabilmesindeki bir numaralı faktör olan Mike James, bu performansını kalan 17 maça da taşıyabildiği takdirde kariyerinin ilk MVP ödülünü çok büyük ihtimalle kazanacaktır.
Hayal Kırıklığı: Kızılyıldız
Sezon Derecesi: 17 maç, 6 galibiyet, 11 yenilgi, 15. sıra.
Geçen sezon kadrosuna NBA’den Luca Vildoza ve Facu Campazzo gibi iki flaş transfer yapan Kızılyıldız, EuroLeague’de uzun yıllar sonra yine Playoff yapmaya yaklaşsa bile bunu başaramamıştı. Bunun üzerine Playoff hayali için iyice hırslanan Sırp ekibi, yaz dönemini en hareketli geçiren ekiplerden biri oldu.
Yazın Vildoza’yı Panathinaikos‘a, Campazzo’yu ise Real Madrid‘e kaptırmasına karşın Kızılyıldız, kadrosuna başta geçen sezonun parlayan yıldızı Shabazz Napier olmak üzere Milos Teodosic, Yago dos Santos, Rokas Giedraitis, Adam Hanga, Mike Tobey ve Marko Simonovic gibi önemli takviyeler yaptı.
Böylelikle Sırp ekibi, kulüp tarihinin en çok para harcadığı yaz transfer dönemini geride bıraktı. Sezon başlamadan önce kulüp başkanı Nebojsa Covic’in de açıkça ifade ettiği gibi Kızılyıldız için hedef, Final Four ve Adriyatik Ligi şampiyonluğuydu.
Buna karşın şu ana dek sezon, Sırp ekibi için beklentilerin epey altında ilerledi.
EuroLeague’in ilk beş haftasında yalnızca bir galibiyet alabilen Kızılyıldız, istikrarsız sonuçların altından koçu Dusko Ivanovic ile yollarını ayırdı. Yerine gelen Yunan çalıştırıcı Ioannis Sfairopoulos da henüz Sırp ekibinin dertlerine tam anlamıyla derman olamadı.
Yaz döneminin flaş transferi Shabazz Napier’dan bir türlü düzenli katkı alamayan Kızılyıldız, ayrıca büyük beklentilerle kadrosuna kattığı Yago dos Santos, Marko Simonovic ve Mike Tobey gibi isimlerden de beklediği katkıyı alamadı. Bunun üzerine kısa rotasyonunun yükü, takımın tecrübeli ikilisi Milos Teodosic ve Nemanja Nedovic’e kaldı.
Buna ek olarak Kızılyıldız, savunmada da ciddi sorunlar yaşadı. Özellikle uzun rotasyonunda çember koruma konusunda tehdit yaratabilen bir ismin olmaması, Kızılyıldız’ın boyalı alan savunmasında çok zorlanmasına yol açtı. Bunun sonucunda ise Sırp ekibi, ligin en çok sayı yiyen takımlarından biri oldu.
Son olarak Shabazz Napier’ın da yüklü kontratına rağmen takımdan ayrılıp Olimpia Milano‘ya geri dönmesiyle birlikte Kızılyıldız için yaz döneminin o kadar da parlak geçmediği iyice tescillenmiş oldu.
Sonuç olarak sezona Final Four hayalleriyle başlayan Kızılyıldız, şu ana dek yalnızca altı galibiyet alabildi ve bu hayalinin epey uzağında kaldı. Yine de ligde Playoff ve Play-In yarışının ne kadar yakın geçtiğini düşünürsek Sırp ekibi, kolay gözükmese bile sezonun ikinci yarısında bu gidişatı tersine çevirebilir.
En İyi Koç: Luca Banchi – Virtus Bologna
Sezon Derecesi: 17 galibiyet, 12 galibiyet, 5 yenilgi, lig ikincisi.
Geçen sezon çok uzun yıllardan sonra EuroLeague sahnesine geri dönen Virtus Bologna, büyük beklentilere rağmen çok istikrarsız bir sezon geçirmiş ve Playoff yarışının epey uzağında kalmıştı. Bunun üzerine İtalyan temsilcisi, hareketli bir yaz dönemi geçirdi.
Bologna’da başlayan yeni salon inşaatı nedeniyle Virtus, bir önceki sezona göre bütçesini düşürdü. Yine bir önceki sezon yüksek paralar verilerek sözleşme imzalanan Toko Shengelia ve Iffe Lundberg ikilisi ile yolların ayrılacağı iddia edildi. Tüm bu soru işaretlerine ek olarak bir de koç krizi yaşandı.
Yeni sezonun başlamasına çok az bir süre kala yönetimle tartışan koç Sergio Scariolo, bir anda görevden alındı. Deneyimli çalıştırıcının yerini ise Dünya Kupası’nda Letonya Milli Takımı ile harikalar yaratan koç Luca Banchi aldı.
Daha önce Montepaschi Siena, Brose Bamberg ve Olimpia Milano ile de EuroLeague sahnesinde yer almasına karşın İtalyan çalıştırıcı, bu kulüplerde beklenen etkiyi yaratamamıştı. Böylelikle beş yıllık aranın ardından sonra EuroLeague sahnesine geri dönen Banchi, şu ana dek müthiş işler yaptı.
İtalyan çalıştırıcı, yazın Letonya Milli Takımı’na topun bir taraftan bir tarafa çok hızlı dolaştığı, topsuz hareketliliğin çok fazla olduğu ve üçlük denemelerinin öne çıktığı bir basketbol oynatıyordu. Virtus Bologna takımına baktığımızda ise daha çok sertliğin, atletizmin ve açık saha kullanımının öne çıktığını görüyoruz.
Luca Banchi, şu ana dek elindeki malzemeden belki de olabilecek en iyi yemeği çıkardı. Yazın dağılmak üzere olan Virtus Bologna kadrosunu bir arada tuttu ve bu kadrodaki rol dağılımını müthiş şekilde sağladı. Tüm bunları yaparken takımına mevcut kadroya göre en uygun basketbolu oynatarak ne denli uyumlu bir koç olduğunu da kanıtladı.
Virtus Bologna, şu ana dek beklentilerin üzerine fazlasıyla çıkmayı başardı. Takımının bu formu sezon sonuna dek devam ettirebildiği ve ligi ilk dörtte bitirebildiği takdirde koç Luca Banchi, yılın koçu ödülünün bir numaralı favorisi olacaktır.
En İyi Çaylak: Bruno Caboclo – Partizan
Sezon Ortalamaları: 10 maç, 12.3 sayı, 4.2 ribaund, %76 ikilik yüzdesi
Geçen sezon Final Four’un adeta ucundan dönen Partizan, takımda biten kontratlar nedeniyle son derece hareketli bir yaz dönemi geçirmek durumunda kaldı. Bu doğrultuda geçen sezonun yıldız ismi Mathias Lessort, takımdan ayrılarak Panathinaikos‘un yolunu tuttu.
Böylece Partizan için pivot pozisyonunda çok büyük bir boşluk ortaya çıktı. Yazın kadrosuna Frank Kaminsky gibi yetenekli ve kariyerli bir uzunu katmış olmasına karşın Sırp ekibi, henüz Kaminsky’den tam anlamıyla aradığını bulamadı.
Ayrıca ABD’li pivotun savunmada Lessort’a göre çok daha geride bir isim olması, Partizan için boyalı alan ve switch sonrası kısa savunmasında çok ciddi zaafiyetlere neden oldu.
Hal böyle olunca Partizan, EuroLeague’de ilk haftaların potasında en çok sayı gören takımı oldu. Bunun üzerine uzun rotasyonu için takviye çalışmalarını hızlandıran Sırp ekibi, çareyi Bruno Caboclo ile sözleşme imzalamakta buldu.
Geçen sezon Almanya Ligi’nde Ulm forması ile harikalar yaratan Brezilyalı pivot, aslında epey ilginç bir yaz dönemi geçirdi. Önce EuroCup ekibi Reyer Venezia ile sözleşme imzalayan Caboclo, ardından takıma katılmayı reddetti ve İsrail 2. ligi ekibi Maccabi Ra’Anana ile NBA takımlarına karşı hazırlık maçlarına çıktı.
Bunun da üzerine Venezia ile olan kontratını fesheden Brazilyalı pivot, Partizan ile sözleşme imzalayarak kariyerinde ilk kez EuroLeague sahnesine adım attı.
Açıkçası Bruno Caboclo, EuroLeague kariyerine beklenenden çok daha hızlı başladı. Koçu Zeljko Obradovic‘in ikili oyunlardaki switch savunmasına son derece iyi uyum sağlayan Caboclo, belki Lessort seviyesinde olmasa bile rakip kısaların karşısında kalma konusunda iyi bir iş çıkardı. Hücumda ise yüzde 76 gibi çok yüksek bir bitiricilik yüzdesi tutturan Caboclo, Partizan serivenine çok iyi bir başlangıç yaptı.
Bruno Caboclo’nun gelişiyle birlikte Partizan, ilk haftalara kıyasla maç başına çok daha az sayı yiyen bir takım haline dönüştü. Oyunun her iki tarafına da yaptığı büyük katkıyla birlikte Bruno Caboclo, şu ana dek yılın çaylağı ödülünün bir numaralı favorisi konumunda.
Beklentilerin Üzerine Çıkan Takım: Virtus Bologna
Sezon Derecesi: 17 galibiyet, 12 galibiyet, 5 yenilgi, lig ikincisi.
Az önce Luca Banchi maddesinde bahsettiğim gibi Virtus Bologna, muhtemelen kimsenin beklemediği türden müthiş bir sezon geçiriyor. 17 maçta yalnızca beş yenilgi alan Virtus, ligin ilk yarısını lider Real Madrid‘in ardından ikinci sırada tamamladı.
Bu süreçte takımın en çok öne çıkan iki oyuncusu ise Toko Shengelia ve Marco Belinelli oldu. Virtus’taki üçüncü sezonunu geçiren Shengelia, geçen yıl kariyerinin en etkisiz sezonlarından birini geçirmiş ve yazın takımdan ayrılacağı iddialarıyla sıkça gündeme gelmişti.
Buna karşın takımda kalan Gürcü yıldız, yeni koçu Luca Banchi ile birlikte müthiş bir çıkış yakaladı. Maç başına 3.9 asist ortalaması ile oynayan Shengelia, takımın Daniel Hackett’tan sonra en çok asist yapan ismi konumunda. Bir 4 numara olmasına karşın top yönlendirme konusunda Virtus hücumlarının en aktif isimlerinden biri olan Toko, çoğu zaman bir oyun kurucuymuş gibi pas trafiğinde rol alıyor.
Marco Belinelli ise artık 37 yaşına gelmiş olmasına karşın müthiş bir yıl geçiriyor. Topsuz perdeleme çıkışlarında muazzam bir dış şut tehdidine sahip olan Belinelli, şu ana dek yüzde 44 gibi müthiş bir üçlük yüzdesi tutturmuş durumda.
Açıkçası Belinelli’yi sahada izlerken ne yapacağını herkes biliyor. Topsuz perdelemeden çıkacak, pası alacak ve üçlüğü çembere gönderecek. Herkesin bunu bilmesine karşın İtalyan skorer, bir şekilde ustalığını konuşturmaya devam ediyor ve çoğu zaman adeta Virtus hücumlarını sırtlıyor.
Takımdaki roller, bu iki oyuncunun etrafında çok iyi şekilde dağılmış durumda. Aslen bir 3 numara olan Isaia Cordinier, bu sezon artık neredeyse bir oyun kurucuya evrilmiş durumda. Geçen sezon kabus gibi bir yıl geçiren ve yazın takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan Iffe Lundberg, yeniden hayata döndü ve hücuma çok değerli katkılar yapıyor.
Bu yaz Anadolu Efes‘ten ayrıldıktan sonra çoğu kişinin basketbolu bırakmasını beklediği Bryant Dunston ise ilerleyen yaşına rağmen hala EuroLeague seviyesi için önemli bir isim olduğunu gösteriyor.
Son olarak gelen Rihards Lomazs ve Ante Zizic takviyelerinin ardından Virtus Bologna, rotasyonunu daha da genişletmiş durumda. Daha şimdiden çok özel bir sezon geçiren İtalyan temsilcisi, normal sezonu ilk dörtte bitirip Playoff için saha avantajını alabildiği takdirde müthiş bir iş yapmış olur.
Sezon Ortalamaları: 14 maç, 14.9 sayı, 6.7 ribaund, 1.3 top çalma
Dinos Mitoglou için kariyerinin son yılları çok ilginç geçti. 2021 yazında Panathinaikos‘tan ayrılıp Olimpia Milano‘ya transfer olan Dinos, o dönemlerde fena olmayan bir rol oyuncusu olarak görülüyordu. 2021-22 sezonu devam ederken bir doping hadisesiyle sarsılan Yunan oyuncu, bu nedenle basketboldan 16 ay men edildi.
Dinos’un sahalara geri dönüşü ise Panathinaikos formasıyla oldu. Bu yaz eski takımı ile yeniden sözleşme imzalayan Mitoglou’ya yönelik beklentiler, takımın flaş transferi Juancho Hernangomez’in yedeği olmasıydı. Buna karşın işler hiç tahmin edildiği gibi ilerlemedi.
Basketbola verdiği 16 aylık araya rağmen sahalara muazzam bir geri dönüş yapan Dinos, açıkçası doping cezasından önceki halinden çok daha iyi gözüktü.
Sezon başından bu yana ribaundlara müthiş bir katkı yapan, köşe üçlüklerinde yüksek bir yüzde tutturan ve boyalı alanda iyi bir bitiricilik yüzdesi yakalayan Dinos, bir anda koçu Ergin Ataman’ın sistemi için çok kilit bir parçaya dönüştü.
Hal böyle olunca Dinos Mitoglou, rotasyonda Juancho Hernangomez’in de önüne geçti. Maç başına 14.9 sayı ortalamasıyla takımının en skorer ismi olan Yunan forvet, ribaundlarda da Panathinaikos’un en etkili ismi konumunda.
EuroLeague kariyerinde daha önceki en yüksek sayı ortalaması 9 olan Dinos Mitoglou, bu sezonki müthiş performansıyla birlikte en iyi çıkış yapan oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ediyor.
En İyi Savunmacı: Walter Tavares – Real Madrid
Sezon Ortalamaları: 16 maç, 9.8 sayı, 6.8 ribaund, 1.5 blok
Bir EuroLeague klasiği.
Kariyerinde çok uzun yıllardır Real Madrid formasını terleten Walter Tavares, hepinizin bildiği üzere EuroLeague tarihinin gelmiş geçmiş en dominant oyuncularından biri. 2.21’lik boyu ve upuzun kollarıyla korkutucu bir fiziğe sahip olan Tavares, bu sezon yine boyalı alanı domine etmeye devam ediyor.
Aslında bu sezon Tavares’in süreleri, geçmiş yıllara kıyasla biraz (20 dakika) azaldı. Bu sezon Vincent Poirier’in de çok iyi bir sezon geçiriyor olması, Madrid koçu Chus Mateo’nun Tavares’i daha çok dinlendirebilmesine ve normal sezonda daha az kullanabilmesine olanak sağladı. Bu da Real Madrid için sezonun kritik bölümlerinde ‘daha diri bir Tavares’ anlamına gelebilir.
Sürelerinin geçmişe kıyasla biraz daha azalmasına karşın yıldız pivot, oyunda olduğu bölümlerde boyalı alanı domine etmeyi sürdürüyor. Maç başına ortalama 20 dakika süre alan Tavares, bu bölümde 1.5 blok ortalaması tutturmuş durumda. Bu da Tavares’i blok kategorisinde liderliğe taşıyor.
Aslında bu kategoride Jerian Grant, Moustapha Fall ve Serge Ibaka gibi seçimlere de gidebilirdik. Yine de Real Madrid’in kusursuza yakın sezon gidişatını da göz önünde bulundurunca Walter Tavares’in bu ödülü hak etmediğini söylemek haksızlık olur.
En İyi Beş:
Evet, kısa bir beş olduğunun farkındayım. Yine de (özellikle kısa rotasyonunda) bu isimlerden birini en iyi beşin dışında bırakmak bence haksızlık olurdu.
- Facu Campazzo (Real Madrid) – 11.6 sayı, 7.0 asist, 1.5 top çalma
- Shane Larkin (Anadolu Efes) – 18.1 sayı 2.5 ribaund, 5.5 asist
- Mike James (AS Monaco) – 19.8 sayı, 4.5 ribaund, 4.9 asist
- Nigel Hayes-Davis (Fenerbahçe Beko) – 13.2 sayı, 4.5 ribaund, 1.8 asist
- Toko Shengelia (Virtus Bologna) – 16.0 sayı, 6.2 ribaund, 3.9 asist