by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
2023-24 FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi sezonunda normal sezon heyecanı artık geride kaldı. Gruplardaki altıncı ve son maçların oynanmasıyla birlikte sekiz takım organizasyona resmen veda etti ve sekiz takım adını direkt olarak Son 16’ya yazdırdı.
Buna ek olarak sekiz de Play-In eşleşmesi ortaya çıktı.
Bu sezon Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Bursaspor İnfo Yatırım dışındaki dört temsilcimizin tamamı yola devam ediyor. Grubunu ikinci bitiren Pınar Karşıyaka ve üçüncüler Galatasaray Ekmas, Darüşşafaka Lassa ve TOFAŞ, Son 16 bileti için Play-In turunda mücadele edecekler.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde zorlu Play-In etabının öncesinde dört temsilcimizin eşleşmelerine göz atıyor.
Pınar Karşıyaka – Rio Breogan
Pınar Karşıyaka’nın E Grubu Derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, ikinci sıra
Rio Breogan’ın F grubu derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, üçüncü sıra
Basketbol Şampiyonlar Ligi ve Basketbol Süper Ligi’nde sezona epey formda bir başlangıç yapan Pınar Karşıyaka, buna karşın sezonun ilerleyen kısmında form dalgalanmaları yaşayınca E grubuna istediği gibi nokta koyamadı.
Özellikle deplasman maçlarında çok zorlanan ve deplasmanda galibiyeti olmayan Karşıyaka, bu nedenle SIG Strasbourg’un arkasında kaldı ve E grubunda ikinci sırayı aldı.
Bu sezon Son 16 yolunda Play-In şanssızlığını bu kez kırmak isteyen temsilcimizin önünde hiç de küçümsenmeyecek bir engel var. Normal sezonda bir diğer temsilcimiz Bursaspor İnfo Yatırım ile aynı grupta yer alan İspanyol ekibi Rio Breogan, F grubunda üçüncü sırayı aldı ve Pınar Karşıyaka’nın Play-In’deki rakibi oldu.
2020-21 sezonunda Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde final oynayan Pınar Karşıyaka, o tarihten bu yana Son 16 turuna bir türlü adını yazdıramıyor. İki sezon önce Play-In’de Lenovo Tenerife’ye elenen Karşıyaka, geçen sezon ise bir diğer İspanyol ekibi UCAM Murcia’ya Play-In’de elendi ve yine Son 16 turunun uzağında kaldı.
Bu sezon ise Play-In’deki rakip yine İspanya’dan geldi. İspanya Ligi’nde epey formsuz bir dönemden geçen Rio Breogan, buna karşın Şampiyonlar Ligi’nde dört takımın da üç galibiyetle bitirdiği F grubunda genel averajla üçüncü sırayı kaptı.
Bu eşleşmenin öncesinde temsilcimiz Pınar Karşıyaka’yı sevindirecek türden bir gelişme yaşandı. Takıma bu yaz katılan NBA patentli yıldız forvet Justin Anderson, geçtiğimiz hafta Valencia‘nın yolunu tuttu. Böylelikle zaten halihazırda epey istikrarsız bir dönemden geçen Rio Breogan, iyice güç kaybetmiş oldu.
Bu hamlenin üzerine Breogan, sezona AEK’te başlayan ama bekleneni pek veremeyen NBA patentli forvet Ben McLemore ile sözleşme imzaladı. Şu ana dek Breogan forması ile yalnızca bir maça çıkan McLemore, yedi sayı atabildi. McLemore’un takıma adapte olabilmesi için henüz yeterince süre geçmediğini düşünürsek Justin Anderson’ın ayrılığı, Karşıyaka için pozitif bir gelişme oldu.
Şu sıralar 18 takımlı İspanya Ligi’nde 17. sırada olmasına karşın Rio Breogan, yine de hafife alınacak bir takım değil. Takımın başındaki ikinci sezonunu geçiren Hırvat koç Veljko Mrsic, rotasyonu çok dengeli kullanıyor. İçlerinde geçen sezon Gaziantep’te izlediğimiz Conner Frankamp ve Büyükçekmece’de adından söz ettiren Martynas Sajus’un da olduğu 11 oyunculuk, geniş bir rotasyon var.
Takımın bu sezon en çok öne çıkan oyuncusu, kısa zaman önce Valencia‘nın yolunu tutan Justin Anderson’dı. Onun ayrılığıyla birlikte ise Litvanyalı keskin şutör Matas Jogela, takımın en skorer oyuncusu ünvanını eline geçirmiş durumda.
Bu sezon Rio Breogan’ın en çok sorun yaşadığı nokta ise kısa rotasyonu oldu. Kısa rotasyonunda daha çok skorerliğiyle öne çıkan Conner Frankamp dışında net bir oyun kurucunun olmaması, Breogan’ın saha içi organizasyonuna ciddi anlamda zarar veriyor. Bu nedenle İspanyol ekibi, özellikle deplasman maçlarında üretken olmakta çok zorlanıyor.
Bu sezon çıktığı tüm deplasman maçlarında Breogan, yalnızca iki galibiyet alabildi. Elbette bu durum, eşleşmede saha avantajını elinde bulunduran temsilcimiz Pınar Karşıyaka için çok büyük bir avantaj olacak. Bu sezon iki kulvarda da oynadığı iç saha maçlarının tamamını kazanan Karşıyaka, serinin bariz şekilde favorisi konumunda.
Yine de temsilcimizin bu kez Play-In etabında çok tedbirli olması lazım. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde 2021 yılından bu yana deplasmanda maç kazanamayan Pınar Karşıyaka, deplasmanda maç kazanmadan da bu turu geçebilir. Yine de ikinci maçta gelecek olası bir yenilgi, işlerin İzmir’de oynanacak üçüncü ve son maça kalmasına yol açacak. Bu maçın gerginliğini yaşamak, üst üste iki sezondur Son 16 turunun uzağında kalan Karşıyaka için kolay olmayacaktır.
Bu nedenle Pınar Karşıyaka, saha avantajını ve kadro kalitesini de kullanarak işi erkenden bitirmek isteyecektir. Açıkçası 2021’den bu yana süren ‘deplasman lanetini’ kırmak için bu zaman son derece ideal gözüküyor.
Derthona Basket – Galatasaray Ekmas
Derthona Basket’in H grubu derecesi: 5 galibiyet, 1 yenilgi, ikinci sıra.
Galatasaray Ekmas’ın G grubu derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, üçüncü sıra.
Basketbol Şampiyonlar Ligi ve Basketbol Süper Ligi’nde sezona epey formsuz bir başlangıç yapan Galatasaray Ekmas, takım kimyasında yaşadığı sorunların da etkisiyle zorlu bir normal sezon serüveni geçirdi.
Buna karşın devamında kadroya yapılan takviyelerin de etkisiyle biraz olsun ritim kazanmaya başlayan Galatasaray, G grubunda çıktığı son iki maçı kazandı ve grup üçüncülüğünü alarak Play-In biletini kaptı.
Saha avantajını alamayan temsilcimizi Play-In turunda son derece zorlu bir rakip bekliyor. Bir diğer temsilcimiz TOFAŞ’ın da yer aldığı H grubunu beş galibiyetle bitirmesine karşın grup liderliğini UCAM Murcia’ya kaptıran Derthona Basket, Play-In turunda Galatasaray Ekmas ile kozlarını paylaşacak.
İtalyan temsilcisi Derthona Basket, İtalya Ligi’nde son yılların yükselişteki ekiplerinden bir tanesi. Uzun yıllar ikinci ligde boy gösterdikten sonra 2018 yılında el değiştiren ve son dönemlerde basketbol yatırımlarına iyice hız veren Derthona, bu sezon iddialı bir kadroyla yoluna devam ediyor.
Bu sezon kulüp tarihinde ilk kez Basketbol Şampiyonlar Ligi’ne katılan İtalyan temsilcisi, kadrosuna Leon Radosevic, Kyle Weems ve Retin Obasohan gibi iddialı takviyeler yaptı. Yer aldığı iki kulvarda da sezona müthiş bir başlangıç yapan Derthona, buna karşın son haftalarda ciddi bir düşüş sürecinde.
Sezon ortasında takımın yıldızı Mike Daum’u Anadolu Efes‘e uğurlayan Derthona, yerine tecrübeli Fransız forvet Amine Noua’yı alsa bile Noua’dan henüz beklediği katkıyı alamadı. Üzerine kısa rotasyonunun kilit ismi Chris Dowe’un da sakatlanması, Derthona’nın üst üste yemililerle istikrarsız bir döneme girmesine yol açtı.
Çıktığı son yedi maçta sadece bir galibiyet alabilen Derthona, o galibiyeti de H grubunu galibiyetsiz şekilde sonuncu bitiren Igokea’ya karşı aldı. Bu süreçte İtalyan temsilcisi, özellikle deplasman maçlarında hücum üretkenliği konusunda ciddi zorluklar yaşadı.
Chris Dowe’un sakatlığının ardından geçen sezon İtalya Ligi’nde MVP seçilen genç oyun kurucu Colbey Ross’u kadrosuna katan Derthona, ayrıca bir koç değişikliğine de gitti. Marco Ramondino ile yollarını ayıran Derthona, yerine ise İtalya basketbolunun tecrübeli başantrenörlerinden Walter Di Raffaele’yi getirdi.
Yeni koçuyla ilk maçına Napoli deplasmanında çıkan Derthona, sahadan 81-76 mağlup ayrıldı. Buna karşın İtalyan ekibi, geçtiğimiz maçlarına göre daha rekabetçi gözüktü.
Galatasaray Ekmas ise kötü sezon başlangıcının ardından son haftalarda ritim kazanmaya başladı. David McCormack ve Klemen Prepelic transferlerinin ardından hücumda daha üretken bir görüntü çizen Galatasaray, tüm kulvarlarda çıktığı son beş maçın dördünü kazandı.
Bu noktada McCormack gibi müthiş bir ribaundcunun takıma katılması, Galatasaray’ın oynamak istediği tempolu basketbola çok büyük katkı sağladı. Klemen Prepelic ise hücumdaki dış şut tehdidi ve pasörlüğüyle temsilcimizi yarı saha hücumlarında bir nebze olsun daha üretken hale getirdi.
Açıkçası Galatasaray Ekmas, Derthona Basket ile tam olarak ideal zamanda karşılaşıyor. Şu sıralar sezon başına kıyasla çok daha akıcı hücum eden Galatasaray, son yedi maçının altısını kaybeden Derthona’ya karşı deplasmanda bir maç ‘çalabilecek’ kaliteye fazlasıyla sahip. Üstelik Derthona’nın iç saha maçlarını yoğun bir taraftar baskısıyla oynamıyor olması, bu doğrultuda temsilcimizin işini kolaylaştırabilir.
Yine de zorlu bir süreçten geçen ve koçunu değiştiren Derthona Basket, temsilcimize karşı bir reaksiyon vermek isteyecektir. Buna karşın Galatasaray’ın deplasmanda oynanacak ilk maçı kazandığı ve saha avantajını eline geçirdiği bir senaryoda işler, beklediğimizden çok daha kolay bir hale gelebilir.
MHP Riesen Ludwigsburg – Darüşşafaka Lassa
Ludwigsburg’un D Grubu Derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, ikinci sıra.
Darüşşafaka‘nın C Grubu Derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, üçüncü sıra.
Darüşşafaka Lassa, şu sıralar son derece ilginç bir dönemden geçiyor. Yazın yeni koç Yakup Sekizkök’ün önderliğinde iddialı bir kadro kuran Daçka, sezona yaptığı müthiş başlangıcın ardından neredeyse tüm önemli oyuncularıyla yollarını ayırmak durumunda kaldı.
Bunun üzerine Darüşşafaka, kadrosunu yeni baştan inşa etti. Kyle Allman’ın yerine Brendan Adams, Mason Jones’un yerine James Woodard, David McCormack’in yerine ise Josh Carlton takıma katıldı. İlk başta yolların ayrıldığı açıklanan Janis Timma ise bir şekilde takımda kaldı.
C grubundaki son maçında eksik kadrosuna ve dar rotasyona rağmen VEF Riga’ya karşı müthiş bir galibiyet alan Darüşşafaka, yaşadığı tüm bu zorluklarına rağmen grubunu üçüncü bitirdi ve bir şekilde Play-In biletini cebine koydu. Bu turdaki rakip ise turnuvanın gediklilerinden MHP Riesen Ludwigsburg oldu.
Az önce değindiğim gibi Basketbol Şampiyonlar Ligi organizasyonunun gediklilerinden biri olan Ludwigsburg, bu tür aşamalarda tecrübesi çok yüksek olan bir takım. Bundan iki sezon önce Final Four’a kalan ve ligi üçüncü bitiren Alman temsilcisi, geçen sezon ise Play-In turunun ötesine geçemedi.
Bu sezon ise içlerinde geçen sezon bir süre Petkim’de izlediğimiz Silas Melson’ın da bulunduğu geniş bir rotasyonla oynayan Ludwigsburg, yıllar içerisinde kadrosu sürekli değişse bile aynı basketbol anlayışını sahaya yansıtıyor. Hücumda açık sahayı kovalayan ve tempo yapmaya çalışan Alman ekibi, savunmada ise birden fazla strateji kullanıyor.
Özellikle tam saha baskılar ve tepe baskılarıyla rakibinin organizasyonunu bozmaya çalışan Ludwigsburg, bu bağlamda ligin en sert savunma takımlarından biri.
Takımın yıldızı ise 25 yaşındaki ABD’li oyun kurucu Jayvon Graves. Şu sıralar Avrupa’nın en formda oyuncularından biri olan Graves, maç başına 19 sayı ortalamasının yanı sıra oyunun tüm kısımlarına katkı yapıyor. Asistleri ve ribaund katkısıyla da Ludwigsburg’un adeta her şeyi olan Graves, bir üst seviyeye sıçrama yapması beklenen bir oyun kurucu.
Darüşşafaka Lassa ise yenilenen kadrosuyla birlikte şu ana dek yalnızca bir maça çıkabildi. Ligde hafta sonu zorlu Anadolu Efes deplasmanında sahne alan Daçka, rakibine 85-78 mağlup olsa bile maçta son derece rekabetçi bir görüntü sergiledi. Daçka’nın yenilenen kadrosuna rağmen daha ilk maçtan iyi bir mücadele ortaya koyması, Ludwigsburg eşleşmesine dair umutları arttırdı.
Yine de temsilcimiz Darüşşafaka’nın zorlu rakibine karşı işi hiç kolay değil. Bu noktada saha avantajının rakipte olması, temsilcimiz için işleri epey zorlu bir hale getiriyor.
Hal böyle olunca Darüşşafaka için bu serideki hedeflerden biri, deplasmandaki ilk maçta saha avantajı gelmese bile iç sahadaki maçı kazanıp seriyi uzatmak olmalı. Bu senaryoda kadrodaki yeni oyuncular, birbirleriyle saha içinde daha çok vakit geçirecekleri için uyumlarını arttırabilirler. Bu nedenle serinin uzaması, Son 16 şansı bakımından Daçka’nın işine gelecektir.
PAOK – TOFAŞ
PAOK’un G Grubu Derecesi: 3 galibiyet, 3 yenilgi, ikinci sıra.
TOFAŞ’ın H Grubu Derecesi: 2 galibiyet, 4 yenilgi, üçüncü sıra.
TOFAŞ için 2023-24 sezonu, inişler ve çıkışlarla geçiyor. Ligde yedi galibiyet ve yedi yenilgiyle sekizinci sırada, yani Playoff hattında yer alıyor olmasına karşın Bursa ekibi, Avrupa’da beklentilerin altında kalan bir normal sezon serüvenini geride bıraktı.
Grubunu iki galibiyetle bitiren TOFAŞ, bu iki galibiyeti de grubun galibiyetsiz tek ekibi Igokea’ya karşı alabildi. UCAM Murcia ve Derthona Basket ile oynadığı maçlarda ise temsilcimiz, dörtte sıfır yaptı. Bunun sonucunda bir şekilde grubunu üçüncü bitiren TOFAŞ, Play-In’de G grubunun ikincisi PAOK’un rakibi oldu.
G grubunda bir diğer temsilcimiz Galatasaray Ekmas ile aynı grupta yer alan PAOK da şu sıralar tıpkı TOFAŞ gibi istikrar sorunları yaşayan bir ekip. Grupta açılışı Galatasaray‘a karşı aldığı 77-88’lik galibiyetle yapan Yunan temsilcisi, ardından beklediği sonuçları alamadı.
Grup sonuncusu Benfica’ya deplasmanda 94-72 kaybeden PAOK, son hafta ise Galatasaray’a evinde 79-85 kaybetti. Buna karşın PAOK’un ilk maçı 11 sayı farkla kazanması, ikili averajı alarak grubu ikinci bitirmesini sağladı.
Yunan basketbolunun yükselişteki koçlarından Fotis Takianos tarafından çalıştırılan siyah-beyazlı ekip, özellikle iç saha maçlarında bileği bükülmesi çok zor bir takım. İç sahada müthiş bir taraftar desteğiyle oynayan PAOK, coşkulu taraftarından aldığı enerjinin de etkisiyle sert savunma yapabiliyor.
Oyunun hücum kısmı ise Yunan ekibinin sorun yaşadığı başlıca nokta olarak öne çıkıyor. Takımın ana oyun kurucusu, hatta kalbi konumundaki Elvar Fridriksson, çok etkili bir pasör olmasına karşın kendi skorunu yaratma noktasında çok maharetli bir isim değil. Bu noktada geçen sezon Merkezefendi formasıyla izlediğimiz Andrew Harrison’ın da istikrarsız bir skorer olması, PAOK’un hücum gücünü epey kısıtlıyor.
Maç başına 75.8 sayı ortalamasıyla oynayan PAOK, 32 takımlı Basketbol Şampiyonlar Ligi normal sezonunun en az sayı atan altıncı takımıydı. Bu durum, Yunan ekibinin hücumda yaşadığı sorunları bariz şekilde göz önüne koyuyor.
Temsilcimiz TOFAŞ ise rakibinin aksine çok etkili bir hücum takımı. Normal sezonda maç başına 88.7 sayı ortalaması tutturan temsilcimiz (iki maçı uzatmaya gitti), şu sıralar ligin en çok sayı atan takımı konumunda. Bu tablonun ortaya çıkmasında kısa rotasyonunun iki önemli yıldızı Caleb Homesley ve Cassius Winston’ın payları elbette çok büyük.
Yine de sorun şu ki TOFAŞ, deplasmanda maç kazanmakta çok zorlanan bir takım. Bu sezon deplasmanda on maça çıkan Bursa ekibi, bu maçların yalnızca üçünü kazanabildi.
PAOK ise bu noktada temsilcimize ters gelebilecek bir ekip. İç sahada taraftarının da desteğiyle sert savunma yapan ve açık sahada koşmayı seven Yunan temsilcisi, bu bağlamda TOFAŞ’ı epey zorlayabilir. Bu nedenle temsilcimizin özellikle savunmada rakibinin sertliğine karşı verebilmesi son derece belirleyici olacak.
Bu eşleşmeden önce sevindirici taraf ise TOFAŞ’ın kadro kalitesi bakımından PAOK’a kıyasla çok daha üstün bir takım olması. Kısa rotasyonunda Cassius Winston ve Caleb Homesley gibi iki önemli yıldızı bulunduran temsilcimiz, son olarak tecrübeli skorer Marcus Denmon’ı da kadrosuna kattı. Topla yaratıcılık özelliği olan kısaların varlığı, zorlu PAOK deplasmanında temsilcimizin işini olaylaştırabilir.
Özellikle deplasman maçlarında rakibinin sertliğine karşılık verebildiği ve top kayıplarını minimize edebildiği takdirde TOFAŞ, Son 16 için önemli bir avantaja sahip olacaktır. Bunun olmadığı ve kontrolün PAOK’ta olduğu bir senaryoda ise temsilcimizi zorlu bir seri bekliyor demektir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!