by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’ndeki üçüncü senesini geçiren Yukatel Merkezefendi Belediyesi, bu üç sezonluk süreçte elde ettiği neticelere baktığımızda ligin en başarılı takımlarından biri değil. Hatta bu üç sezonun ikisinde Denizli ekibi, Playoff yarışında yer almaktan ziyade küme düşmeme mücadelesi verdi. Bu sezona baktığımızda ise Merkezefendi, altı galibiyet ve 12 yenilgiyle düşme hattının yalnızca bir sıra üstünde yer alıyor.
Tüm bunlara karşın Yukatel Merkezefendi Belediyesi, şu sıralar ülke basketbolumuzun en popüler kulüplerinden biri haline geldi. Hatta ünü ülke dışına taşan Merkezefendi hakkında bugün Avrupa basketbolu medyasında çok sık söz ediliyor. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında çok bariz bir faktör var.
Yukatel Merkezefendi Belediyesi, artık potansiyelli ve genç yabancılar için tam anlamıyla bir ‚EuroLeague’e geçiş köprüsü‘ haline geldi. Bu sezon tamı tamına üç yabancısını EuroLeague sahnesine uğurlayan koç Zafer Aktaş’ın ekibi, geçtiğimiz sezon ise iki yabancısını EuroLeague’e yolcu etmişti.
Bu sezon Daniel Oturu’yu Anadolu Efes‚e, Rihards Lomazs’ı Virtus Bologna’ya, son olarak da Moses Wright’ı Olympiakos’a uğurlayan Merkezefendi, oyuncu parlatma konusunda muazzam bir iş çıkardı. Geçtiğimiz sezon ise Max Heidegger’i sezon ortasında, Nikos Rogkavopoulos’u ise yazın Baskonia‚ya yolcu eden Denizli ekibi, bu sayede Avrupa basketbolunda adından epey söz ettirdi.
Elbette son iki yılda EuroLeague’e giden beş oyuncunun hepsi üst düzey performanslar ortaya koymadı. Buna karşın Daniel Oturu, Efes‚te çok kısa süre içerisinde önemli bir etki yarattı. Olympiakos’un yolunu tutan Moses Wright ise ilk maçında tam 15 sayı attı.
Oturu’dan sonra Moses Wright’ın da düzenli olarak sağlam performanslar ortaya koyması, Yukatel Merkezefendi Belediyesi için çok kritik olacak. Bu iki ismin EuroLeague’de ‚dikiş tutturabilmeleri‘, ilerleyen dönemlerde Avrupa basketboluna adım atmak isteyen potansiyelli oyuncular için Merkezefendi’yi tam anlamıyla bir cazibe merkezi haline getirecek.
Bunun olduğu ve bir üst seviyeye uğurladığı oyunculardan düzenli olarak transfer geliri elde edebildiği bir senaryoda Merkezefendi, Avrupa basketbolunun en sağlıklı işleyen yapılarından birine dönüşebilir. Bu da sadece Denizli şehri için değil, ülke basketbolumuz için de önemli bir kazanım olur.
Bu İşin Sırrı Ne?
Ülkemizde potansiyelli yabancılara yatırım yapan tek kulüp elbette Yukatel Merkezefendi Belediyesi değil. Birçok kulüp yazın veya sezon ortasında kadrosunu yetenekli isimlerle güçlendirse bile bu kulüplerden yalnızca bir kısmı oyuncularından düzenli olarak verim alabiliyor.
Merkezefendi ise potansiyelli oyuncularına kadrosunda doğru rolü verme ve maksimum katkıyı alma konusunda çok iyi bir iş çıkarıyor. Elbette bu konuda öncelikli olarak krediyi koç Zafer Aktaş’a vermemiz lazım.
Bu sezon önce Daniel Oturu’yu, ardından Rihards Lomazs’ı ve son olarak Moses Wright’ı çok doğru rollerde kullandı. Bu oyunculardan çoğu ilk kez Basketbol Süper Ligi kadar rekabetçi bir ligde oynuyor olmalarına karşın ana rollerde çok önemli katkılar yaptılar. Bu da kısa süre içerisinde parlamalarını ve adlarının üst seviyelerle anılmasını sağladı.
Merkezefendi’yi son üç sezonda diğer kulüplerden ayıran başlıca nokta ise bir üst seviyeye aday yetenekleri doğru anda kadrolarına katmaları oldu. Bu sezon özelinde baktığımızda Daniel Oturu, ABD’de lise ve NCAA kariyerinde adından söz ettiren bir oyuncuydu. Zaten bu nedenle Oturu, 2020 NBA Draft’ının 33. sırasından seçildi. Buna karşın Oturu için profesyonelliğe geçiş sancılı oldu.
NBA’de aradığını hiç bulamayan genç pivot, açıkçası G-League’de de beklenen performansın uzağında kaldı. G-League’de maç başına tutturduğu 11.2 sayı ortalaması, açıkçası Oturu potansiyelinde bir isim için düşük kalıyor. Buna karşın Merkezefendi, tam olarak doğru zamanda hamle yaptı.
24 yaşındaki Oturu’nun potansiyelini gören ve kariyeri düşüşteyken kadrosuna katan Denizli ekibi, ilk günden itibaren oyuncudan müthiş bir performans aldı. Açıkçası Daniel Oturu, daha hazırlık maçlarında ortaya koyduğu performansla resmen ‚benim EuroLeague’e geçişim çok uzun sürmez‘ diye bağırıyordu. Öyle de oldu.
Moses Wright için de benzeri bir durum geçerli. NBA’de ve G-League’de aradığını bulamayan 25 yaşındaki pivot, geçtiğimiz sezonu Çin Ligi’nde geçirdi. Çin’de çok dominant bir performans ortaya koyan Wright’ı sezon ortasında Avrupa’ya getirebilmek, Merkezefendi için çok önemli bir kazanım oldu. Tıpkı Oturu gibi daha ilk günden itibaren sahada adeta ‚benim EuroLeague’e geçişim çok uzun sürmez‘ diye bağıran Wright’ın Denizli macerası sadece beş maç sürdü.
Ligimizde çıktığı beş maçın ardından son EuroLeague finalisti Olympiakos’un yolunu tutan 25 yaşındaki uzun, kısa süre içerisinde takımına bonservis kazandırmış oldu.
Kısacası Merkezefendi’nin oyuncu parlatma konusundaki başarısının sırrı çok açık: Doğru oyuncuyu en doğru zamanda almak. Potansiyel gördükleri oyuncuyu kadroya katıp doğru rolü vermek.
Bu sayede Yukatel Merkezefendi Belediyesi, ABD’den veya dünyanın farklı yerlerindendir Avrupa basketboluna adım atmak isteyen yabancılar için çok uygun bir adres haline geldi. Açıkçası Basketbol Süper Ligi, Avrupa’nın en iyi yerel liglerinden biri. Avrupa’ya ilk kez adım atan yabancılar için bu denli rekabetçi bir yerel lige gelmek çok büyük bir avantaj. Ayrıca takıma katıldıkları zaman doğru rolde kullanılacaklarını bilmeleri, Merkezefendi’yi potansiyelli oyuncular için tam anlamıyla bir cazibe merkezi haline getiriyor.
Evet, bu yazımızda Merkezefendi’den direkt olarak EuroLeague’e giden oyunculara odaklandık. Yine de Denizli ekibinin parlattığı oyuncular sadece bu beş isimden sınırlı değil. Merkezefendi’nin BSL’deki ilk sezonu olan 2021-22 sezonuna baktığımızda iki yabancı dikkat çekiyor: Nate Sestina ve Eugene German.
Bilindiği üzere Sestina, şu sıralar Fenerbahçe Beko forması ile EuroLeague’de mücadele ediyor. 2021 yazında Merkezefendi forması ile Avrupa basketboluna ilk kez adım atan ABD’li forvet, açıkçası çok istikrarlı bir performans ortaya koyamamıştı. Buna karşın potansiyelini zaman zaman ortaya koyan Sestina, yazın Türk Telekom’a transfer oldu. Başkent ekibinde yıldızını iyice parlatan Sestina, bir yıl gecikmeli de olsa EuroLeague’in yolunu tuttu.
Eugene German ise tıpkı bu sezonki Moses Wright örneği gibi takıma sezon ortası katılmıştı. Geldiği ilk günden itibaren Oturu ve Wright gibi adeta sahada ‚ben bu lige fazlayım‘ diye bağıran German, neredeyse bir ara her maç 30 sayı atıyordu. Atletizmi, skorerliği ve topla ilişkisiyle farkını çok net şekilde ortaya koyan genç skorer, ardından Çin Ligi’nin yolunu tutmuştu. Açıkçası bu kararı almasaydı German’ın EuroLeague’e adım atacağı bence çok barizdi.
Yine benzer bir durum geçen sezonki iki yerli oyuncu için de geçerli. Arca Tülüoğlu, bir önceki sezon TBL seviyesinde yıldızını parlatmış bir oyun kurucuydu. 2022 yazında Merkezefendi’ye katılan ve yerli rotasyonunun ana parçalarından biri olan Arca, sezonun tüm ligde en çok dikkat çeken yerli oyuncularından biri haline geldi. Bunun sonucunda ise yazın Bahçeşehir Koleji’ne transfer oldu.
Ayberk Olmaz ise ülke basketbolunun en potansiyelli isimlerinden biri olmasına karşın bir türlü beklenen sıçramayı yapamamıştı. 2022 yazında tıpkı Arca gibi Denizli ekibine imzayı atan Ayberk, yerli rotasyonunun en kritik parçalarından biri haline geldi. Sezon boyunca savunması, atletizmi ve dış şut tehdidiyle önemli bir etki yapan Ayberk, kariyerinde çok önemli bir sıçrama yakaladı.
Yani kısacası Merkezefendi’nin oyuncu parlatmadaki başarısı, yalnızca EuroLeague’e gönderdiği beş oyuncuyla sınırlı değil. Buna karşın bir de işin gerçekler boyutu var. Evet, Merkezefendi’nin düzenli olarak oyuncu parlatması çok güzel. Buna karşın parlattıkları oyunculardan düzenli olarak bonservis geliri elde etme konusunda pek parlak bir noktada değiller. Ayrıca ligdeki konumları da herkesin malumu.
Bu nedenle Yukatel Merkezefendi Belediyesi’nin kulüp yapısını daha da sağlamlaştırabilmesi için mutlaka daha düzenli bir şekilde buyout geliri elde etmesi gerekiyor. Bu sezon ligde kaldıkları ve bu konuda da belli başlı adımlar attıkları takdirde Merkezefendi, ülke basketbolumuzun düzenli olarak Playoff mücadelesi veren, en önemli kulüplerinden biri haline gelebilir. Parlattıkları oyunculara ve neredeyse her maçlarını full salona oynamalarına bakarsak bu potansiyele sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.