İstanbul Eurohoopers Vol. 8: NBA’e EuroLeague’den Takım Kurduk!

05/Şub/24 08:19 Şubat 5, 2024

Meliksah Bayrav

05/Şub/24 08:19

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague’in yıldızlarıyla NBA dünyasına adım atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Geçtiğimiz yedi yıl boyunca sizlerle Turkish Airlines EuroLeague’in yıldız isimlerini NBA’e taşıyan 15 kişilik kadro tercihlerimizi paylaşmıştık. Bu yedi senelik Eurohoops geleneğini 2023-24 sezonunda da sürdürüyoruz.

Yıllardır EuroLeague sahnesinde başarıya ulaşan ekipler için “Acaba bu takım NBA’de olsa sezonu kaç galibiyetle bitirir veya playoff yarışı için iddialı olabilir mi?” gibi sorular akla gelir.

Ergin Ataman ise Anadolu Efes‘in başındayken yaklaşık üç sezon önce takımı için “Eğer NBA’de yer alsaydık playoff biletini almaya hak kazanabilirdik.” gibi bir iddiada bulunmuştu.

Elbette NBA ve EuroLeague birbirlerinden bambaşka dinamiklere sahip olan ligler ve bu nedenle “Acaba bir EuroLeague takımı NBA’de olsaydı neler olurdu?” sorusunun cevabını net bir şekilde alamayacağız. Yine de hayal gücümüzün bir sınırı yok, dolayısıyla kendi hayali senaryomuzda yıldızlarla dolu bir EuroLeague karması oluşturup NBA ekiplerine kafa tutmamızın önünde bir engel yer almıyor.

Eurohoops Fırın, NBA’de en azından 20’nin üzerinde galibiyet almayı hedefleyecek 15 kişilik bir EuroLeague yıldızlar karmasıyla karşınızda.

Oyun Kurucular: Shane Larkin, Mike James ve Thomas Walkup

Shane Larkin’in Ortalamaları: 17.4 sayı, 2.9 ribaund, 5.3 asist

Mike James’in Ortalamaları: 19.3 sayı, 4.3 ribaund, 5.5 asist

Thomas Walkup’ın Ortalamaları: 8.9 sayı, 4.6 asist, 1.3 top çalma

Artık günümüz basketbolunda hem NBA, hem de EuroLeague ekipleri için geçerli olan çok bariz bir gerçek var. Eğer sahadaki top yönlendiricileriniz yeterince nitelikli değillerse rakip savunmalar için kolay tahmin edilebilir bir hale geliyorsunuz, bu da direkt olarak takımınızın hücum gücünü son derece negatif anlamda etkiliyor ve sıkça zorlama birebirlere kalıyorsunuz.

Son yıllarda bu durumun en bariz örneğini ise Ergin Ataman’ın Anadolu Efes‘inde gördük. Shane Larkin ve Vasilije Micic, oyuncu profilleri itibariyle topu domine etmeyi isimler olsalar bile bir arada uyum içerisinde hareket etmeyi zaman içerisinde öğrendiler. Bu da dönemin Efes‘ini EuroLeague tarihinin en elit hücum takımlarından biri haline getirdi.

Top birinin elindeyken öbürünün sahada nasıl konumlanacağını çok iyi bilmesi ve bunu yaparken de “Aslında benim topla çok daha fazla oynamam lazım” gibi bencilce bir tavır takınmaması, Efes‘in Avrupa basketbolu tarihinin en etkili hücum takımlarından birine dönüşmesine yol açtı.

Bu nedenle EuroLeague’in bu sezon belki de en formda üç oyun kurucusundan ikisini kadromuza ekledik. Anadolu Efes‘ten Shane Larkin’i, AS Monaco’dan ise Mike James’i aramıza kattık.

Bildiğiniz üzere Shane Larkin, artık ilerleyen yaşına ve son yıllarda geçirdiği ciddi sakatlıklara rağmen kariyerinin en formda dönemlerinden birini geçiriyor. Her ne kadar takımı için şu ana dek işler pek yolunda gitmese de Larkin, çoğu maçta müthiş bir liderlik örneği gösterdi. Yıldız oyun kurucunun patlayıcılığına ek olarak pas becerisinin de yıllar içerisinde epey geliştirmesi, Larkin’i EuroLeague tarihinin en özel oyuncularından biri haline getirdi.

Mike James ise tıpkı Larkin gibi yaşının ilerlemesine karşın şu sıralar gerçekten çok formda. Bu sezon sakatlıkların da etkisiyle çoğu maçta takımı Monaco’yu tek başına ayakta tutan James, takımının halen ilk dört sıra iddiasını koruyabilmesinin başlıca sebebi konumunda. Ayrıca Mike James, şu an için MVP yarışının da en büyük favorisi olarak öne çıkıyor.

Hal böyle olunca Larkin’in yanına Mike James tercihini yapmamak büyük delilik olurdu. Evet, Larkin ve James ikilisinin yan yana gelmesine dair bazı soru işaretlerinin olduğunun farkındayız. Yine de Mike James, bir süredir Monaco’da Jordan Loyd ve Elie Okobo gibi topu elinde tutmayı seven iki kısayla oynuyor. Bu denklemde bile performansının düşmemesi, James’in kariyeri için önemli bir artı.

Shane Larkin ise yıllarca Vasilije Micic ile çok uyumlu bir görüntü sergiledi. Bu nedenle yanında Mike James gibi dominant bir kısanın olması, Larkin için büyük bir sorun teşkil etmeyecektir.

Öte yandan NBA’de maçlar EuroLeague’den farklı olarak 48 dakika oynanıyor ve ekstra bir oyun kurucu seçme hakkımız daha var. Bu faktörleri de göz önünde bulundurduğumuz zaman son hakkımızı Larkin ve James ikilisinden daha farklı bir profille kullanıyoruz.

 

Uzun süredir Olympiakos formasını terleten Thomas Walkup, şu sıralar EuroLeague’in en elit savunmacılarından biri konumunda. Uzun kolları ve yırtıcılığıyla birebir savunmada geçilmesi çok zor bir isim olan Walkup, yardım savunmasında da muazzam bir iş çıkarıyor. Bu nedenle Walkup’ın savunmacı yönü, takımımız için büyük önem taşıyor.

Aslında burada Facu Campazzo tercihini de yapabilirdik. Her ne kadar çok özel bir oyun kurucu ve savunmacı olsa bile Campazzo, daha önce şansını NBA’de denemiş bir oyuncu. Burada fiziksel dezavantajları nedeniyle Campazzo, savunmacı yönünü açıkçası sahaya pek yansıtamadı. Bu nedenle son tercihimizi Facu’dan değil, Thomas Walkup’tan yana kullandık.

Şutör Guardlar: Dzanan Musa, Scottie Wilbekin, Markus Howard

scottie wilbekin

Dzanan Musa’nın Ortalamaları: 13.6 sayı, 2.6 ribaund, 2.5 asist

Scottie Wilbekin’in Ortalamaları: 13.7 sayı, 2.3 ribaund, 3.8 asist

Markus Howard’ın Ortalamaları: 19.2 sayı, 1.1 ribaund, 1.6 asist

Günümüz NBA’inde yola şampiyonluk iddiasıyla çıkan takımlar, hücum güçlerini bir üst seviyeye çıkarmak için ana top yönlendiricilerinin yanına hem topsuz oyunda verimliliği azalmayan, hem de belli ölçüde skor ve çembere atak tehdidi olan dış oyuncuları eklemeye çalışıyorlar. Bu sayede rakip savunmanın ana top yönlendiriciye ikili sıkıştırma gibi özel önlemler aldığı zaman da farklı atak opsiyonları yaratmaya çalışıyorlar.

Şu ana kadar kurduğumuz kadronun kısa rotasyonuna baktığımız zaman topu domine etmeyi seven iki ismin (Larkin, James) varlığı malumunuz. Bu nedenle iki numara pozisyonuna hem topu çok domine etmeyecek, hem de belli ölçüde çembere atak ve skor tehdidini sahaya getircek oyuncuları eklememiz gerekiyor.

Bu noktada yaptığımız ilk tercih, Real Madrid‘in Boşnak yıldızı Dzanan Musa oluyor. Ülkemizde kısa bir dönem Anadolu Efes formasını da giyen Musa, kariyerinin başlarında topla oynamayı çok seven bir oyuncuydu. Açıkçası Musa’nın bu özelliği bireysel ortalamalarına pozitif yansısa da takım oyununu olumsuz anlamda etkiliyordu. Real Madrid‘e geldikten sonra ise işler epey değişti.

Real Madrid’de Sergio Llull, Sergio Rodriguez, Rudy Fernandez, Facu Campazzo ve Mario Hezonja gibi çok özel top yönlendiricilerle oynayan Musa, haliyle topu eskisi kadar domine edemiyor. Buna karşın Musa’nın topla daha az oynarken bile çok özel bir skorer olmayı sürdürmesi, kendisini EuroLeague’in en değerli oyuncularından biri kırıyor.

Boşnak yıldızın üst düzey skor tehdidinin yanına top yönlendirme becerisini de eklemesi, kendisini iki numara rotasyonundaki ilk tercihimiz yapıyor. Ayrıca ilk NBA denemesinde çok büyük hayal kırıklığı yaratan Musa, bu sefer kendini ispat etmek için epey hırslı olacaktır.

İkinci ismimiz ise tanıdık bir oyuncu. Fenerbahçe Beko’nun yıldız skoreri Scottie Wilbekin’i Dzanan Musa’nın yanına ekliyor ve kadromuzun gücüne güç katmasını umuyoruz.

Wilbekin tercihini yapmamızın ise iki nedeni var. Bunlardan ilki, Wilbekin’in Fenerbahçe‘de geçirdiği iki sezonda değişen oyuncu profili.

Beş yıl süren Maccabi kariyerinde Wilbekin, takımın bariz şekilde ana oyun kurucusuydu. O dönemler topu çok sık domine eden ve sahada sınırsıza yakın bir karar verme özgürlüğü olan yıldız skorer, bireysel performansıyla öne çıksa bile çok sık tercih hatası yapıyordu. Fenerbahçe Beko’da ise bu durum değişti.

Artık iki numara rolünde kullanılan Wilbekin, Maccabi dönemine göre çok daha dengeli bir oyuncuya dönüştü. Toplu oyundaki skor tehdidinin yanı sıra topsuz oyunda da özellikle şutör yönüyle öne çıkan yıldız oyuncu, tıpkı Musa gibi topu çok sık domine etmeden verimli olabilmesiyle kadromuz için kritik bir konumda.

Wilbekin tercihimizin ikinci sebebi ise savunmacılığı. Özellikle konsantre olduğu anlarda Scottie Wilbekin, gerçekten çok elit bir savunmacı. Toplu ve topsuz perdelemelerde hiçbir şekilde yenilmeyen, toplu oyuncuya agresif şekilde baskı yapan ve oyuna sertlik katan Wilbekin, NBA seviyesinde fiziksel olarak ciddi bir sorun yaşamamızın önüne geçebilir.

Üçüncü tercihimiz olan Markus Howard ise açıkçası Dzanan Musa ve Scottie Wilbekin’den daha özel bir skorer. Buna karşın Howard, kadromuzda üçüncü opsiyon olarak yer alacak. Elbette bunun çok bariz bir sebebi var.

Her ne kadar çok özel bir skorer ve şutör olsa da Howard, fiziksel açıdan epey dezavantajlı bir oyuncu. NBA’de bu sebeple tutunamayan yıldız oyuncu, EuroLeague seviyesinde de özellikle savunmada hedeflediği anlarda takım savunmasına ciddi anlamda zarar veriyor.

Bu nedenle Markus Howard’ı kenardan getirerek ‘momentum değiştirecek oyuncu’ rolünde kullanmak istiyoruz. Gerçekten çok keskin bir üçlük tehdidine sahip olan Howard, kenardan geldikten sonra bir anda üst üste üçlükler yollayarak oyunda gidişatı 180 derece değiştirebilecek bir yetenek.

Kısa Forvetler: Mario Hezonja, Chima Moneke, Alec Peters

HezonjaMario-Panathinaikos-RealMadrid

Mario Hezonja’nın Ortalamaları: 13.5 sayı, 4.1 ribaund, 1.0 top çalma

Chima Moneke’nin Ortalamaları: 14.2 sayı, 7.5 ribaund, 1.5 asist

Alec Peters’ın Sezon Ortalamaları: 14.5 sayı, 4.9 ribaund, 1.6 asist, %56 üçlük (!)

Evet. Hem top yönlendirici niteliği, hem de fiziksel açıdan sıkıntı yaşamayacağımız bir kısa rotasyonu oluşturmaya çalıştık. Şimdi ise sıra geldi üç numara pozisyonuna.

Kısa rotasyonumuzda topla oynamayı seven ve toplu oyunda ciddi anlamda skor tehdidine sahip birçok oyuncumuz var. Bu nedenle üç numara pozisyonuna ekleyeceğimiz oyuncuların topu gereksiz yere domine etmeyecek, fiziksel açıdan sorun yaşatmayacak, savunmadaki agresiflik seviyesini olumsuz etkilemeyecek ve dış şut tehdidiyle alan açabilecek isimler olmaları gerekiyor.

Hal böyle olunca akıllara ilk olarak gelen isim muhtemelen herkesin malumu. Real Madrid‘in Hırvat yıldızı Mario Hezonja, tam olarak kadromuzda aradığımız ve ihtiyaç duyduğumuz türden bir üç numara profili.

Tıpkı bir önceki maddede yer alan takım arkadaşı Dzanan Musa gibi Hezonja, kariyerinin başlarında topla oynamayı çok seven bir isimdi. Üst düzey skorer yeteneklerine, fiziksel özelliklerine ve top yönlendirme becerisine rağmen yaptığı tercih hataları, Hezonja’nın potansiyelini olumsuz anlamda etkiliyordu. Genç yaşında NBA’e giden ve aradığını bulamayan Hırvat yıldız, son dönemlerde ise bambaşka bir oyuncuya dönüştü.

Real Madrid‘in bu sezon kusursuza yakın işleyen hücum düzeninde Hezonja, çok kritik bir role sahip. Son derece keskin üçlük tehdidi, ribaund katkısı, savunmada birden çok pozisyonu savunabilmesi ve gerektiğinde dört numaradan da süre alabilmesiyle Hırvat yıldız, şu sıralar EuroLeague’in en değerli oyuncularından biri.

Bundan daha da önemlisi Hezonja, Real Madrid’e geldiği günden bu yana topu gereksiz domine eden yönünü belki de olabilecek en iyi şekilde törpüledi. Artık topa eskisine oranla çok daha az dokunan Hırvat yıldız, buna karşın verimliliğinden bir şey kaybetmedi. Bu sayede Hezonja, oluşturmak istediğimiz yapıyı son derece iyi şekilde destekleyecek.

İkinci tercihimiz olan Chima Moneke ise Hezonja’ya kıyasla çok daha farklı bir profil. Geçtiğimiz sezon AS Monaco formasıyla ilk kez EuroLeague’e adım atan Nijeryalı forvet, çok özel bir savunmacı olduğunu en başından itibaren göstermişti. Buna karşın Moneke’nin hücum yönü büyük hayal kırıklığı yaratmıştı.

Bu sene ise Moneke’nin oyunu bambaşka bir yöne evrildi. Baskonia‘nın özgürlükçü hücum düzeninde tam anlamıyla kendini bulan Nijeryalı forvet, bir anda EuroLeague’in en değerli hücumcularından birine dönüştü. Şutunun çok güvenilir olmamasına karşın geçiş hücumlarındaki müthiş etkinliği, çembere atak tehdidi ve epey geliştirdiği dripling üzeri orta mesafeleri, Moneke’yi son derece değerli bir oyuncu yapıyor.

Yine de Moneke’yi kadromuza katmamızın birinci sebebi hücumu değil, savunması. Pozisyonu için müthiş bir atlet olan Nijeryalı oyuncu, birden beşe kadar tüm pozisyonları savunuyor. Elbette Moneke’den NBA seviyesinde beş numara savunmasını beklemek biraz absürt olur. Buna karşın topa baskı yapabilmesi, müthiş ribaund katkısı, yardım savunmasındaki agresifliği ve switch savunmasına yatkınlığıyla Moneke, fiziksel açıdan önemli bir dezavantaj yaşama ihtimalimizi azaltacaktır.

Son tercihimiz Alec Peters ise aslında bu sezon Olympiakos’ta sürelerini dört numara pozisyonunda alıyor. Buna karşın Peters’ı NBA’de dört numara olarak kullanmak, fiziksel dezavantajları nedeniyle tam anlamıyla bir delilik olur. Bu nedenle ABD’li forveti takımımızda üç numara olarak kullanacağız.

Bu yaz Sasha Vezenkov takımdan ayrıldıktan sonra onun yerini alan Peters, elbette Vezenkov’un yaptığı katkının birebir aynısını yapmadı. Buna karşın şu ana dek müthiş bir sezon geçiren ABD’li oyuncu, üçlüklerde inanılmaz bir yüzde tutturmuş durumda. Maç başına yüzde 56 ile üçlük atan Peters, bu sezon neredeyse üçlük kaçırmıyor.

Hal böyle olunca Alec Peters, keskin şutörlüğü sayesinde Hezonja ve Moneke’nin kenarda olduğu anlarda hem kısalarımıza alan açabilir, hem de üst üste yollayacağı üçlüklerle oyunun ritmini değiştirebilir.