by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
2023-24 Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Son 16 turunun ilk yarısı, bu hafta oynanan maçlarla birlikte resmen tamamlandı. Böylelikle çeyrek final yarışı da iyice kızışmaya başladı.
Basketbol Şampiyonlar Ligi, kurulduğu ilk günden itibaren çok sayıda büyük sürprize sahne oldu. Özellikle kadro kalitesi bakımından zayıf görülen ekiplerin takım halinde bir arada kalabilmeleri ve mücadeleleriyle büyük başarılar kazandıklarına defalarca kez şahitlik ettik.
Öte yandan turnuvanın sürprizlere açık yapısına rağmen en baştan itibaren ortaya koydukları sağlam performanslarla şampiyonluğu kolay bırakmayacaklarını gösteren kulüpler de mevcut.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluğun en ciddi dört adayına göz atıyor.
NOT: Listemizde yer alan dört ekip arasında herhangi bir sıralama koşulu gözetilmemiştir.
Son 16 Derecesi: 3 Galibiyet, 0 Yenilgi / I Grubu’nda 1. Sıra
Dikkat Çeken Oyuncu: Kendrick Perry
Unicaja, son iki sezondur tıpkı kusursuz işleyen bir makine gibi. Geçtiğimiz sezon koç Ibon Navarro’nun önderliğinde sezonun en flaş takımlarından biri olan İspanyol ekibi, bu sezon ise ortaya koyduğu istikrarı bambaşka bir boyuta taşıdı. Elbette geçen sezon kurulan kadronun bozulmaması ve oyunun iyice gelişmesi, bu tablonun ortaya çıkmasındaki başlıca faktör oldu.
Geçen sezon Unicaja, çoğu kişi tarafından Basketbol Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunun bir numaralı favorisi olarak görülüyordu. Final Four’un Malaga kentinde, Unicaja’nın ev sahipliğinde düzenleneceğinin açıklanması, bu görüşü iyice pekiştirmişti. Buna karşın işler beklentilerin tam aksi yönünde ilerlemişti.
Evinde düzenlenen Final Four’da finale dahi yükselemeyen Unicaja, büyük bir şok yaratmıştı. Buna karşın yazın kadrosunu koruyan ve üzerine Yankuba Sima ve Nihad Djedovic gibi iki kritik ekleme yapan İspanyol ekibi, bu sezon çok daha dominant bir takıma dönüştü.
Öte yandan takımın en etkili skoreri konumundaki Dario Brizuela, yazın Barcelona’nın yolunu tuttu. Brizuela’nın yerini ise Kameron Taylor aldı.
Açıkçası Taylor, skor katkısı bakımından Brizuela’nın gerisinde kaldı. Buna karşın Unicaja’nın oyununda veya hücum potansiyelinde herhangi bir gerileme göremedik. Aksine net şekilde oyun istikrarı çok daha iyiye gitti. Bu noktada koç Navarro’nun kurduğu sağlam yapının hakkını teslim etmemiz gerekiyor.
Az önce Unicaja’nın kusursuz işleyen bir makine gibi olduğunu söylemiştik. Kadroya baktığımız zaman maç başına en çok süre alan isim konumundaki kaptan Alberto Diaz, yalnızca 20 dakika ortalamayla sahada kalıyor. Takımın en skorer ismi Kendrick Perry ise 19 dakika ortalamayla oynuyor.
Koç Ibon Navarro’nun rotasyonda süreleri müthiş şekilde dağıtması ve 12 oyuncudan da bir şekilde verim alması, Unicaja’yı şu sıralar tüm Avrupa’nın en dengeli takımlarından biri kılıyor. Bu dengeyi oyuncuların skor ortalamasında da görebiliyoruz. Takımın en skoreri Kendrick Perry, maç başına yalnızca 10.8’lik bir sayı ortalaması sahip.
Maç başına 83 sayı atan Unicaja’da skorun tüm kadroya dağılması, haliyle İspanyol ekibini tahmin edilmesi ve durdurulması çok daha zor bir takım haline getiriyor.
Son 16’da SIG Strasbourg, Cholet Basket ve temsilcimiz TOFAŞ ile mücadele eden Unicaja, grupta çıktığı üç maçı da rahat kazandı. Bu üç maçın ikisini deplasmanda oynayan İspanyol ekibi, buna karşın rahat galibiyet konusunda herhangi bir sorun yaşamadı. Unicaja, bu formuyla ligin geri kalanı için epey korkutucu bir hal almış durumda.
Açıkçası bu noktadan sonra Unicaja’nın grup liderliğini kaptırması çok büyük bir sürpriz olur. Hatta bunu geçtim, Final Four’a kalamaması da çok büyük bir sürpriz olur. Bu formunu sürdürdüğü ve sağlıklı kalabildiği takdirde koç Ibon Navarro’nun ekibi, şampiyonluk için çok ciddi bir şansa sahip olacaktır.
UCAM Murcia
Son 16 Derecesi: 3 Galibiyet, 0 Yenilgi / L Grubu’nda 1. Sıra
Dikkat Çeken Oyuncu: Dylan Ennis
Artık Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin gediklilerinden biri haline gelen UCAM Murcia, geçtiğimiz sezon Play-In’de temsilcimiz Pınar Karşıyaka’yı geçtikten sonra adını Son 16 turuna yazdırmıştı. Buna karşın Son 16 turunun ötesine geçemeyen Murcia, İspanya Ligi’nde ise Playoffların uzağında kalmıştı.
Buna karşın son dört yıldır olduğu gibi yine yoluna koç Sito Alonso’yla devam eden İspanyol temsilcisi, kadrosuna ise birçok önemli takviye yaptı. Özellikle kısa rotasyonunu başta Dylan Ennis olmak üzere değerli takviyelerle güçlendiren Murcia, şu sıralar ligin en etkili hücum takımlarının belki de başında geliyor.
Geçtiğimiz sezon ülkemizde Galatasaray forması ile izlediğimiz Dylan Ennis, takımı her ne kadar beklentilerin altında kalsa bile kariyerinin ilk Basketbol Şampiyonlar Ligi sezonunda epey etkili bir performans sergilemişti. Üst düzey skorer becerileri ve savunmadaki enerjisiyle özel bir kısa olan Ennis, şu sıralar takımı UCAM Murcia’nın en büyük kozu konumunda.
Öte yandan Murcia’nın kısa rotasyonundaki tek flaş oyuncu Dylan Ennis değil. İki sezon önce Darüşşafaka formasıyla izlediğimiz ve Daçka‘da özel bir performans ortaya koyan Troy Caupain de Murcia’nın öne çıkan oyuncuları arasında yer alıyor.
Kısa rotasyonunun diğer parçaları Ludde Hakanson ve Thad McFadden da Basketbol Şampiyonlar Ligi seviyesinde her takımın kadrosunda görmek isteyebileceği türden oyuncular. Forvetlere ve uzunlara baktığımızda ise Simon Birgander, Howard Saint-Roos, Nemanja Radovic, Moussa Diagne ve Rodions Kurucs gibi oyuncuların öne çıktığını görüyoruz.
Bu yaz takıma katılan ve kısa süre içerisinde takımın en kritik parçalarından biri haline gelen İsveçli pivot Simon Birgander, Aralık ayında sağ bacağından ciddi bir sakatlık yaşadı. Bu durumun üzerine tecrübeli uzun Marko Todorovic’i kadroya ekleyen Murcia, deneyimli oyuncudan çok değerli bir katkı almadı.
Birgander’in sakatlığının fazla hissedilmemesi, Murcia adına sezonun pozitif ilerlemesindeki en belirleyici noktaların belki de başında geldi.
Son dört yıldır UCAM Murcia’nın başında olan koç Sito Alonso, neredeyse her İspanyol antrenör gibi rotasyonu çok aktif kulanmayı tercih eden bir koç. Açıkçası Murcia kadrosuna baktığımız zaman Alonso, tam olarak görmek isteyeceği türden bir takıma sahip.
Elinde çok fazla değerli oyuncu bulunan Sito Alonso, şu ana dek bu kaliteli kadroda süreleri dengeli şekilde dağıtıp 12 oyuncusundan da katkı almayı başardı.
Normal sezonu rahat şekilde lider bitiren İspanyol ekibi, aynı dominant performansı Son 16 turuna da taşıdı. L grubunda Hapoel Holon, Promitheas ve AEK ile mücadele eden Murcia, grupta çıktığı üç maçı da kazanmayı başardı.
Üstelik milli ara dönüşünde Simon Birgander’in de takıma katılacağını düşünürsek UCAM Murcia, grup liderliği için çok bariz bir avantaj yakalamış durumda.
Ligin maç başına en çok sayı atan üçüncü takımı konumundaki Murcia, buna ek olarak ligin en az sayı yiyen takımları arasında da yer alıyor. Hal böyle olunca UCAM Murcia’nın büyük hayaller kurması için şu an önünde herhangi bir engel yok.
Lenovo Tenerife
Son 16 Derecesi: 2 Galibiyet, 1 Yenilgi / K Grubu’nda 2. Sıra
Dikkat Çeken Oyuncu: Kyle Guy
Bir klasikle karşınızdayız. Basketbol Şampiyonlar Ligi kurulduğu günden beri ligin bir parçası olan Lenovo Tenerife, bu süreçte her daim şampiyonluğun en büyük adayları arasında yer aldı. Bugüne dek kupayı iki kez müzesine getiren ve dört kez de Final Four’da yer alan Tenerife, lig tarihinin en başarılı takımı konumunda.
Kanarya Adaları ekibi, uzun yıllardır aşina olduğumuz bir kadroyla yoluna devam ediyor. Son beş yıldır olduğu gibi yine koç Txus Vidorreta tarafından çalıştırılan Tenerife; yazın Marcelo Huertas, Giorgi Shermadini, Sasu Salin, Aaron Doornekamp ve Tim Abromaitis gibi tecrübeli oyuncularını takımda tuttu.
Üzerine geçtiğimiz sezonu Galatasaray‘da tamamlayan Sırp pivot Dusan Ristic’i de takıma dahil eden Tenerife, bir kez daha Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin belki de en kaliteli kadrosuna sahip. Sezona yavaş bir başlangıç yapan Kanarya Adaları temsilcisi, haftalar ilerledikçe ritim buldu ve beklenen seviyeye yaklaştı.
İspanya Ligi’nde çıktığı ilk altı maçın dördünü kaybeden Kanarya Adaları ekibi, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde ise temsilcimiz Darüşşafaka Lassa’ya mağlup olarak ‘acaba bu sezon işler yolunda gitmeyecek mi?’ sinyalleri vermişti.
Buna karşın sezonun devamında çıkışa geçen Tenerife, İspanya Ligi’nde Playoff yarışının en önemli aktörlerinden biri haline geldi. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde ise normal sezonu rahat şekilde lider bitiren Kanarya Adaları ekibi, bir kez daha şampiyonluğun en büyük favorilerinden biri olacağının sinyallerini verdi.
Kadrosunda Marcelo Huertas gibi Avrupa’nın oyun zekası ve pasörlük konusunda en üst düzey isimlerinden birini bulunduran Tenerife, ayrıca pivot pozisyonunda da Giorgi Shermadini gibi önemli bir pasöre sahip. Bu iki yıldızının etrafını şutörlerle ‘donatan’ Tenerife, top paylaşımı ve saha yerleşimi bakımından açık ara Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin en etkili takımı konumunda.
Bu noktada sezon ortasında takıma katılan Kyle Guy, takımın hücum potansiyelini bambaşka bir seviyeye çıkardı. Sezon başında Panathinaikos‘ta aradığını bulamayan ABD’li keskin şutör, Lenovo Tenerife’de ise kendini buldu. Üst düzey şut tehdidi sayesinde Tenerife basketbolu için çok uygun bir profil olan Guy, farkını kısa süre içerisinde ortaya koydu.
Buna ek olarak kadronun çok uzun yıllardır bir arada oynuyor oluşu, pas trafiğini sağladıkları zaman Lenovo Tenerife hücumlarını neredeyse durdurulması imkansız bir hale getiriyor. Bu noktada takımın iki tecrübeli yıldızı Marcelo Huertas ve Giorgi Shermadini, hücum akışkanlığını sağlamak konusunda harika bir iş çıkarıyorlar.
Son olarak Hapoel Jerusalem’e farklı kaybetse bile Lenovo Tenerife’nin çeyrek finale kalamaması çok büyük bir sürpriz olur. Bu noktadan sonra kalitesi ve tecrübesiyle Tenerife, yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olacaktır.
Telekom Baskets Bonn
Son 16 Derecesi: 3 Galibiyet, 0 Yenilgi / J Grubu’nda 1. Sıra
Dikkat Çeken Oyuncu: Glynn Watson
Evet, sıra geldi son şampiyona. Bildiğiniz üzere Telekom Baskets Bonn, geçtiğimiz sezon unutulmayacak türden bir serüven yaşamıştı. Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde tüm beklentilerin üzerine çıkarak şampiyon olan Bonn, Almanya Ligi’nde ise şampiyonluğu tek maçla kaçırmıştı.
Bunun üzerine Bonn’un yazın bir nevi ‘yağmalanması’ elbette kimse için sürpriz olmayacaktı. Yine de Bonn için beklenenden bile daha büyük bir yaprak dökümü yaşandı.
Takımın bu başarılara ulaşmasındaki başlıca faktör olan koç Tuomas Iisalo, Paris Basketball’un yolunu tuttu. Basketbol Şampiyonlar Ligi MVP’si TJ Shorts’un da koçunu takip etmesi, Bonn’un ciddi anlamda güç kaybetmesine yol açtı. İlerleyen dönemde diğer oyuncuların da bir bir ayrılmaları, bir anda tüm kadronun dağılmasına neden oldu.
Öte yandan koçluk pozisyonunda Tuomas Iisalo’nun yerini Belçikalı çalıştırıcı Roel Moors aldı. Oyuncu kadrosuna ise Brian Fobbs, Glynn Watson, Noah Kirkwood ve Till Pape gibi çok da ses getirmeyen takviyelerin yapıldığını gördük.
Takımda yaşanan yaprak dökümüne ve baştan sona yenilenen kadroya rağmen Telekom Baskets Bonn, bir kez daha çok rekabetçi olmayı başardı. Normal sezonda grup liderliğini alarak direkt olarak Son 16’ya geçiş yapan Alman ekibi, Son 16 turuna da fırtına gibi başladı.
J grubunda MHP Riesen Ludwigsburg, JDA Dijon ve temsilcimiz Galatasaray Ekmas ile mücadele eden Bonn, çıktığı üç maçı da kazanmayı başardı.
Bonn’a dair en çok dikkat çeken detay, geçtiğimiz sezona göre çok daha farklı bir basketbol oynuyor olmaları. Geçtiğimiz sezon Tuomas Iisalo yönetimindeki Bonn, yıldız oyun kurucusu TJ Shorts’un önderliğinde Avrupa’nın en tempolu hücum eden takımlarından biriydi.
Bu sezon ise hücum etkinliğinin daha sınırlı olduğunu görüyoruz. Maç başına 82 sayı atan Bonn, bu konuda 32 takım arasında 17. sırada yer alıyor. Buna karşın ligin şu an için belki de en etkili savunma takımı olan Alman temsilcisi, geçen sezondan farklı bir formülle başarıya doğru ilerliyor.
Şu ana kadar Son 16 turunda üç maça çıkan Bonn, bu üç maçta da rakiplerini 80 sayının altında tuttu. Son olarak zorlu JDA Dijon deplasmanında rahat kazanan Alman temsilcisi, rakibine sadece 62 sayı izni verdi. Bunun ne denli büyük bir iş olduğunu şöyle açıklayalım: Dijon, bir önceki hafta temsilcimiz Galatasaray‘a deplasmanda tam 96 sayı atmıştı.
Bu noktada koç Roel Moors’a hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Baştan aşağı değişen bir takımın başına geçen Belçikalı çalıştırıcı, bir kez daha Bonn’u Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin en iyi takımlarından biri yaptı.
Üst üste ikinci kez, bu kez bambaşka bir yapı ve kadroyla şampiyonluğa ulaştığı takdirde Telekom Baskets Bonn, gerçekten uzun yıllar boyunca unutulmayacak bir iş başarmış olur.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!