by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Eurohoops Mercek, İspanya ve Fransa’nın ardından bu sezonki yolculuğuna son sürat devam ediyor.
Sıradaki durağımız ise gün geçtikçe daha da rekabetçi hale gelen ve Avrupa basketbolunun son yıllardaki önemli yetenek havuzlarından biri olan Almanya Basketbol Ligi.
Son yıllarda ülkedeki basketbola yönelik atılımla geçmişe nazaran çok daha kaliteli ve keyifli bir hale gelen Almanya Ligi, özellikle Avrupa basketbolu sahnesine sunduğu birçok önemli oyuncuyla popülerliğini daha da arttırıyor.
Ligde Bayern Münih ve ALBA Berlin gibi EuroLeague ekipleri bulunurken MHP Riesen Ludwigsburg, ratiopharm Ulm ve Telekom Baskets Bonn gibi kadrosunda potansiyelli oyuncuları barındıran kulüpler de dikkat çekiyorlar.
Sizler de hazırsanız Almanya Ligi’nde bu sezon öne çıkan beş ismi sıralamaya başlayalım:
Trevion Williams – ratiopharm Ulm
Yaş: 23
Pozisyon: Pivot
Sezon Ortalamaları: 20 maç, 14.2 sayı, 8.5 ribaund, 3.4 asist, 1.5 top çalma
Almanya Ligi’nin son şampiyonu ratiopharm Ulm, oyuncu parlatma konusunda adını fazlasıyla duyurmuş bir kulüp. Kısa zaman önce Yago dos Santos’u Kızılyıldız’a, Bruno Caboclo’yu ise Partizan’a yolcu eden Ulm, bu sezon da kadrosunda epey potansiyelli cevherleri bulunduruyor.
Bu cevherlerden en çok öne çıkanı ise hiç şüphesiz ki Trevion Williams. Bruno Caboclo’nun geçen sezon sırtına geçirdiği 50 numarayı alan genç pivot, açıkçası şu ana dek Caboclo’yu hiç aratmayacak türden etkileyici bir performans ortaya koydu.
Geçtiğimiz sezon sırasıyla G-League ekipleri Santa Cruz Warriors ve Capital City Go Go’nun formasını terleten genç oyuncu, yazın ratiopharm Ulm’e transfer oldu ve kariyerinde ilk kez Avrupa basketboluna adım attı. Henüz profesyonellikteki ikinci senesini geçiren Williams, açıkçası Avrupa basketboluna adapte olmakta hiç zorlanmadı.
Trevion Williams’ın oyuncu profiline baktığımız zaman pozisyonu için gerçekten son derece etkileyici bir hücum repertuvarı görüyoruz. Bir pivot olarak sahada orta mesafe atabilen, zaman zaman bir oyun kurucu gibi top dağıtabilen, boyalı alandan skor üretebilen ve ikili oyunlarda çok etkili bir tamamlayıcı olan Williams, bu bağlamda Avrupa basketbolunda çok sık görmediğimiz türden bir uzun.
Williams’ın hücum repertuvarında en çok öne çıkan nokta ise hiç şüphesiz pas becerisi. Almanya Ligi’nde maç başına 3.4 asist yapan genç oyuncu, EuroCup’ta ise maç başına 4.5 asist gibi bir pivot için muazzam bir rakam yakalamış durumda. Son derece keskin bir pas becerisine sahip olması, Williams’ı Ulm’ün ana top yönlendiricilerinden biri yapıyor.
Ulm koçu Anton Gavel, ABD’li oyuncusunu NBA uzunlarında görmeye alışkın olduğumuz bir şekilde kullanıyor. Topla alçak postta ve sahanın ‘dirsek’ bölgesinde çok sık buluşan Williams, buradan bir oyun kurucu gibi top dağıtabiliyor. Ayrıca Williams’ın boyalı alanda etkili bir bitirici olması, yardımı üzerine çekmesini ve yardım geldiğinde boştaki takım arkadaşını bulabilmesini sağlıyor.
Williams, açıkçası bu yönüyle en iyi dönemindeki Jan Vesely‘i epey andırıyor. Kısa devrilme üzerinden topla buluşup pas dağıtabilen, alçak posttan hücumu şekillendirebilen ve dirsek bölgesinde topla buluştuğunda çembere gidip pası çıkarabilen Williams, bu yönüyle Ulm hücumlarına çok büyük katkı sağlıyor.
Genç oyuncunun öne çıkan bir diğer yönü ise adımlama konusunda epey maharetli bir isim olması. Açıkçası temaslı oyunu çok sevmeyen ve teması aldığı zaman boyalı alandaki bitiricilik yüzdesi istikrarsız bir hale gelen Williams, rakiplerini eksiltmek için ayak oyunlarından çok sık faydalanıyor. Adımlama becerisine ek olarak yine bir uzun için epey gelişmiş bir parmak hassasiyetine sahip olması, Williams’ı boyalı alanda son derece etkili bir bitirici kılıyor.
Tüm bu etkileyici özelliklerine rağmen Trevion Williams, EuroLeague seviyesine yükseldiği takdirde bu seviyeye direkt olarak adapte olamayabilir. Bunun başlıca iki nedeni ise 2.06’lık undersized fiziği ve ayak çabukluğu yönünden yarattığı bazı soru işaretleri.
Üstelik şöyle bir durum var. Geçtiğimiz sezon tıpkı Williams gibi Ulm’de çok etkileyici bir sezon geçiren Bruno Caboclo, bu sezon Partizan’da EuroCup’a göre haliyle çok daha az top kullanıyor. Hücum istatistiklerinin düşmesine karşın Caboclo’nun switch savunmasına uygun ve etkili bir savunmacı olması, EuroLeague seviyesinde ‘sırıtmamasını’ sağlıyor. Williams için ise bu durum geçerli değil.
Açıkçası bana göre Trevion Williams’ı önümüzdeki sezon EuroLeague’de görmememiz çok düşük bir ihtimal. Yine de bunun yaşandığı senaryoda Williams, Ulm dönemine göre topla çok daha az oynamaya başlayacak. Bunun olduğu senaryoda ise hücumdaki rakamları bir nebze olsun düşeceği için savunmada neden olduğu problemler daha çok göze batacak.
Bu bağlamda genç oyuncu, yavaş ayakları ve biraz ‘hantal’ görüntüsüyle forma giyeceği takım için savunmada belli başlı sorunlara yol açabilir. Yine de Williams; hücumdaki müthiş repertuvarı, ribaund katkısı, pas becerisi ve potansiyeliyle epey heyecan verici bir yetenek.
Juan Nunez – ratiopharm Ulm
Yaş: 19
Pozisyon: Oyun Kurucu
Sezon Ortalamaları: 10.4 sayı, 3.7 ribaund, 4.9 asist, 1.3 top çalma
Evet, başka bir Ulm cevheriyle devam ediyoruz. Elbette Trevion Williams’a değinmişken Juan Nunez’e değinmemek olmazdı.
İspanya basketbolunun belki de son dönemdeki en gözde yeteneği konumundaki Nunez, bundan iki yıl önce beklenmedik bir şekilde Real Madrid‘den ayrılmış ve ratiopharm Ulm’e imza atmıştı.
Geçen sezon Ulm kadrosunun en önemli oyuncularından biri olan genç yıldız, bu sezon yine kaldığı yerden devam ediyor.
Şu ana dek Almanya Ligi’nde maç başına tam 92 sayı atan Ulm, ligin Vechta’dan sonra en skorer ikinci takımı konumunda. Asistlerde ise Alman ekibi, maç başına 22.2 ile bu kez zirvede yer alıyor. Elbette bu pozitif tablonun ortaya çıkmasında Juan Nunez’in payı çok büyük.
Henüz 19 yaşında olmasına karşın yaşına göre inanılmaz bir saha görüşüne sahip olan Nunez, 1.93’lük boyunun da avantajıyla ikili oyunlarda doğru pası verme konusunda harika bir iş çıkarıyor. Devrilen uzunu bulmasının yanı sıra rakibin savunma rotasyonlarını okuyup ona göre pası çıkarması, Nunez’i özel bir oyun kurucu yapan noktaların başında geliyor.
Buna ek olarak toplu oyuncuyu savunma konusunda da özel bir isim olan 19 yaşındaki oyun kurucu, uzun kollarının da yardımıyla topa baskıda çok iyi bir iş çıkarıyor. Maç başına 1.6 top çalma ortalaması olan Nunez, bu alanda EuroCup’ın özel oyuncularından biri.
Elbette 19 yaşındaki Nunez’in oyununda geliştirmesi gereken birçok nokta var. Bunlardan ilki ise top kaybı sayısı. Maç başına tam 2.6 top kaybı yapan İspanyol oyun kurucu, bir nevi sahadaki yüksek öz güveninin cezasını çekiyor. Elbette henüz 19 yaşında olduğunu düşünürsek Nunez’in ilerleyen yıllarda bu konuda daha iyiye gideceğini düşünmek yanlış olmaz.
Bir diğer nokta ise toplu oyundaki skor tehdidi. Bu sezon ligde maç başına %22 ile üçlük atan oynayan Nunez, gördüğünüz gibi şut konusunda pek parlak bir isim değil. Dripling üzeri şut tehdidi neredeyse hiç olmayan ve şutları daha çok sabitken deneyen genç oyun kurucu, daha keskin bir hücumcu olmak istiyorsa bu konunun üzerine gitmek durumunda.
Açıkçası Juan Nunez’in kariyerinin bir noktasında üst seviyelere çıkmasını beklememek çok büyük bir hayalcilik olur. Yine de bu sıçramanın önce EuroLeague’e mi yoksa NBA’e mi olacağını bekleyip göreceğiz.
Tommy Kuhse – Rasta Vechta
Yaş: 26
Pozisyon: Oyun Kurucu
Sezon Ortalamaları: 21 maç, 19.2 sayı, 4.0 ribaund, 6.6 asist, 1.3 top çalma, %45 üçlük!
Evet, sıra geldi Almanya Ligi’nde sezonun en flaş takımlarından birine. Ligin mütevazi bütçeli takımlarından biri olan Rasta Vechta, bu sezon hücum yönünde müthiş istatistiklere imza atıyor. Maç başına 90 sayının üzerine çıkan Vechta, bu sezon Playoff yarışının en ciddi adaylarından biri haline gelmiş durumda.
Bu tablonun ortaya çıkmasındaki başlıca faktör ise yukarıda görmüş olduğunuz tuhaf isimli adam. Bu sezon ligi hücum bakımından adeta altını üstüne getiren Tommy Kuhse, bir oyun kurucu için muazzam ortalamalar yakaladı. Kuhse’nin hücumda bu kadar etkili bir performans sergilemesi, takımını da ligin en rekabetçi takımlarından biri yaptı.
Geçtiğimiz sezon kısa bir süre Almanya Ligi ekibi MHP Riesen Ludwigsburg için ter döken Kuhse, Avrupa basketboluna ilk adımını burada atmıştı. Ludwigsburg’da beklentilerin epey altında kalan ABD’li oyun kurucu, Vechta’da ise bambaşka bir seviyeye çıktı.
Kuhse’nin oyununa baktığımızda ilk olarak öne çıkan nokta, pasörlüğü ve skorerliği bir arada sahaya yansıtabilmesi. 1.88’lik boyuyla 26 yaşındaki oyun kurucu, çok özel bir atlet değil. Buna ek olarak Kuhse, patlayıcı ilk adımıyla öne çıkan türde bir kısa da değil. Yine de Kuhse, çembere atak konusunda epey özel bir oyuncu.
Bunun başlıca nedeni ise hem savunmacısının ayağına nasıl atak edeceğini çok iyi bilmesi, hem de savunmanın pozisyonuna göre yön değiştirme hareketlerinden çok aktif şekilde faydalanması.
Rakibini ilk adımıyla eksiltemediği pozisyonlarda Kuhse, hemen yön değiştirip bir kez daha çembere gitmeyi deniyor. Crossover hareketlerinden çok sık faydalanan ABD’li oyun kurucu, açıkçası savunmacısının dizlerini ve bileklerini epey test ediyor. Çembere gittiğinde teması aldığı pozisyonlarda bile dengeli şekilde bitirebilmesi, Kuhse’yi özel bir skorer yapıyor.
Hal böyle olunca rakipler, Kuhse’nin çembere ataklarını sınırlamak için sıkça ikili sıkıştırma getiriyorlar. Bu noktada ise ABD’li oyun kurucunun oyun zekası devreye giriyor. Sıkıştırma geldiği anlarda rakibin savunma yerleşimini genellikle çok iyi süzen Kuhse, doğru pası çıkarabiliyor.
Aslında Kuhse tipi skorer yönüyle öne çıkan kısaların rakip savunmayı okumak yerine pasları daha ezbere verdiklerini görürüz. Kuhse’nin bunu yapmak yerine oyun zekasını kullanarak hareket etmesi, onu özel bir oyun kurucu kılıyor.
Şut tehdidine baktığımızda ise 26 yaşındaki oyuncu, dripling üzerinden çok güvenilir bir şutör değil. Maçlarda daha çok catch and shoot denilen tarzda sabit şutlar kullanan Kuhse, bu atışlarda çok yüksek bir yüzdeyle oynuyor. Maç başına 5 üçlük deneyen ABD’li oyun kurucu, bu sezon yüzde 45 gibi deneme sayısına göre çok verimli bir yüzde yakalamış durumda.
Gelelim bir üst seviye için soru işareti yaratan yönlere.
Tommy Kuhse, çembere atak konusunda özel bir kısa olsa da toplu aksiyon sırasında doğru kararı verme konusunda sorunlar yaşayabiliyor. Teması aldığında da yüksek yüzdeyle bitirebilmesi, Kuhse’nin çembere ataklardaki öz güvenini arttırıyor. Bu durum, Rasta Vechta’ya basit top kayıpları olarak dönebiliyor.
Elbette bu durum biraz da Kuhse’nin Avrupa basketbolunda yeni olmasıyla alakalı. Kariyerinin büyük bölümünü G-League’de geçiren Kuhse, topla düzenli olarak doğru kararı verme konusunda henüz tam olarak gerekli adaptasyonu sağlayabilmiş değil.
Maç başına 3 top kaybı yapan Kuhse, her ne kadar pası vermeden önce rakip savunmayı ve saha yerleşimini okuma konusunda iyi bir oyuncu olsa da pas becerisi bakımından sorunlar yaşayabiliyor. ABD’li oyun kurucu, doğru pası vermeyi düşünse bile bu pası net şekilde aktarma konusunda problem yaşamaya açık bir oyuncu. Bu durum, maç başına yaptığı top kaybı sayısını arttırıyor.
Tommy Kuhse her ne kadar çok özel bir sezon geçiriyor olsa bile açıkçası direkt olarak EuroLeague’e sıçrama yapması benim için sürpriz olur. Yine de Kuhse’yi Vechta’ya göre çok daha rekabetçi bir kulüpte izlememe ihtimalimiz bence çok düşük.
Jayvon Graves – MHP Riesen Ludwigsburg
Yaş: 25
Pozisyon: Oyun Kurucu / Şutör Guard
Sezon Ortalamaları: 15.5 sayı, 4.4 ribaund, 4.1 asist, 1.1 top çalma
MHP Riesen Ludwigsburg, Almanya’nın oyuncu parlatma konusunda ünlenmeye başlayan takımlarından bir tanesi. İki sezon önce Jonah Radebaugh’u EuroLeague sahnesine yolcu eden Alman ekibi, geçtiğimiz sezon ise Prentiss Hubb’ı parlatmıştı.
Bu sezona baktığımızda ise Ludwigsburg kadrosunda Jayvon Graves isminin öne çıktığını görüyoruz. Geçtiğimiz sene Limoges formasıyla ilk kez Avrupa basketboluna adım atan 24 yaşındaki skorer, yeni sezona adeta fırtına gibi girdi.
Graves’e baktığımızda son derece komple bir kısa profili ile karşı karşıya olduğumuzu görebiliyoruz. Sahada ilk olarak atletik özellikleriyle öne çıkan 24 yaşındaki oyuncu, çabuk ilk adımının yanı sıra topla hareketini sürdürürken bir anda hız değiştirip rakiplerini eksiltebiliyor.
Bu da oyuncunun çembere yaptığı ataklarla fark yaratabilmesini sağlıyor. Ayrıca Graves’in topla çembere giderken küçülüp bu şekilde rakiplerini eksiltebilmesi, skorer yönüne farklı bir boyut katıyor.
Graves’e dair en dikkat çekici noktalardan bir diğeri ise ribaundlara yaptığı müthiş katkı. ABD’deki 4 yıllık kolej kariyerinde hiç maç başına 4 ribaund ortalamasının altına düşmeyen Graves, sürelerinin önemli bölümünü oyun kurucu pozisyonunda almasına rağmen pozisyonu için müthiş bir ribaund sezgisine sahip.
Yine de ABD’li skoreri bir üst seviyeye aday yapan başlıca nokta bence toplu oyundan ziyade topsuz oyundaki meziyetleri. Çok özel bir şutör olmasa da Graves, topsuz hareketlilik konusunda rakip savunmaları zorlayan bir oyuncu. Özellikle sahada boş alanları doğru süzüp topsuz koşularla pozisyon yaratması, Ludwigsburg’un yarı saha verimliliğini arttıran başlıca noktalardan biri.
Bu yönüyle bana göre Jayvon Graves, Beşiktaş Emlakjet forması giyen Jonah Mathews’u biraz andırıyor. Her ne kadar dripling üzeri üçlük tehdidi konusunda Mathews kadar fark yaratan bir isim olmasa da Graves, dripling üzeri şutu daha çok kullandığı orta mesafeler üzerinden sahaya getiriyor.
Bir üst seviye için ABD’li skorer için akıllara başlıca gelen soru işareti hangi pozisyonda oynayacağı. Güçlü ve patlayıcı bir oyuncu olmasına karşın Graves, 1.91’lik boyuyla 2 numara pozisyonu için biraz ince bir oyuncu. Oyun kurucu oynadığı takdirde ise Graves, organizasyon ve pasörlük yönünden bir üst seviyede beklenti altında kalabilir.
Tüm bunlara rağmen Jayvon Graves, toplu ve topsuz oyunda yarattığı hücum tehdidiyle bence özel bir skorer. Bu nedenle direkt önümüzdeki sezon olmasa bile birkaç sene içerisinde Graves’i EuroLeague sahnesinde görmemiz hiç sürpriz olmaz.