by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
EuroLeague’de şu sıralar son yılların en rekabetçi sezonlarından birine tanıklık ediyoruz. Neredeyse her takım kadrosunda önemli yıldızları bulundursa bile her kadronun belli başlı eksikleri var. Bu durumun etkilerini son haftalarda düşüşe geçen lider Real Madrid‘de bile görüyoruz.
Buna karşın sezon ortasında EuroLeague ekiplerimi tam olarak ihtiyaç duydukları profilde isimleri bulabilmeleri hiç kolay değil. Son yıllarda NBA faktörünün yanı sıra Çin, Japonya, Avustralya ve Kore liglerinin de oyuncular için çekici hale gelmesi, transferde Avrupa kulüplerinin elini iyiden iyiye zorluyor.
İşte tam olarak bu noktada devreye giriyoruz ve sizleri alternatif bir gerçekliğe doğru sürüklüyoruz.
NBA’de her sezon sıkça gördüğümüz takas senaryolarını Avrupa basketboluna uyarlıyor ve EuroLeague’de gerçekleşmesi durumunda iki tarafın da karlı çıkacağı beş farklı takas senaryosunu sizlerin huzurlarına sunuyoruz.
Bu alternatif gerçeklik evrenine adım atmaya hazırsak, başlayalım.
ÖNEMLİ NOT: Takas senaryolarını oluştururken kontrat süresi ve maaş gibi detayları göz önünde bulundurmadık.
Tyler Dorsey, Georgios Papagiannis – Willy Hernangomez
Taraflar: Fenerbahçe Beko ve Barcelona
Willy Hernangomez’in İstatistikleri: 26 maç, 11.9 sayı, 4.9 ribaund
Tyler Dorsey’nin İstatistikleri: 23 maç, 9.1 sayı, 1.6 ribaund
Georgios Papagiannis’in İstatistikleri: 23 maç, 6.3 sayı, 2.9 ribaund
Evet, alternatif gerçeklik evrenimize ligde şok etkisi yaratabilecek derecede flaş bir takasla başlıyoruz. Barcelona’nın bu yaz çok büyük beklentilerle kadrosuna kattığı Willy Hernangomez’i alıp Fenerbahçe Beko’nun kadrosuna dahil ediyoruz. Karşılığında ise Tyler Dorsey ve Georgios Papagiannis’i Barcelona’ya uğurluyoruz.
Elbette böyle bir tercihte bulunmamızın belli başlı sebepleri var.
Bu takası detaylandırmaya önce Fenerbahçe Beko’dan başlayabiliriz. Geçtiğimiz sezonu boyalı alanda Johnathan Motley, Tonye Jekiri ve Kostas Antetokounmpo üçlüsüyle tamamlayan Fenerbahçe, Motley dışındaki uzunlarından düzenli katkı almakta çok zorlanmıştı. Hatta sezonun son bölümünde Motley’nin de ciddi istikrar sorunları yaşaması, Fenerbahçe’yi uzun rotasyonunda önemli değişikliklere gitmeye itmişti.
Yazın Jekiri ve Antetokounmpo ile vedalaşan sarı-lacivertli ekip, bu ikilinin yerine uzun rotasyonuna iki iddialı takviye yaptı. Barcelona’dan Sertaç Şanlı‘yı, Panathinaikos‘tan ise takım kaptanı Georgios Papagiannis ile sözleşme imzalayan Fenerbahçe, kağıt üzerinde Avrupa’nın en kaliteli uzun rotasyonlarından birine sahipti.
Buna karşın sezonun şu ana kadarki noktasına dek Fenerbahçe Beko, uzun rotasyonundan beklenen katkıyı tam anlamıyla alamadı. Özellikle büyük beklentilerle kadroya Georgios Papagiannis’in hem hücumda, hem de savunmada epey istikrarsız bir görüntü ortaya koyması, Motley’nin omuzlarındaki yükü epey arttırdı.
Her ne kadar çok değerli bir hücum opsiyonu olsa bile Motley, halen çok güvenilir bir oyuncu değil. Kolay faul problemine girmeye açık olmasının yanı sıra savunmada pozisyon bilgisinin zayıf olması, son haftalarda formda olsa bile Motley’e soru işaretleriyle yaklaşılmasına sebebiyet veriyor. Bu noktada devreye biz giriyoruz.
Willy Hernangomez, Fenerbahçe Beko uzun rotasyonuna ciddi anlamda kalite katabilecek bir oyuncu. Evet, Hernangomez EuroLeague’in en etkili savunmacılarından biri değil. Buna karşın hem ikili oyunlardaki bitiriciliği, hem de alçak posttaki dominant görüntüsüyle birlikte İspanyol yıldız, EuroLeague seviyesinde fark yaratabilecek bir pivot. Ayrıca orta mesafe ve dış şut tehdidinin de olması, Hernangomez’i iyice komple bir hale getiriyor.
Barcelona tarafından baktığımızda ise Willy Hernangomez, açıkçası şu ana dek tam anlamıyla beklenen etkiyi yaratamadı. Evet, Hernangomez’in rakamları kağıt üzerinde hiç fena durmuyor. Buna karşın Jan Vesely‘nin bu sezonki çok etkili performansı, Hernangomez’in ikinci pivot olmasına sebebiyet verdi. Maç başına 16 dakika sahada kalan İspanyol yıldız, Vesely‘den ortalama altı dakika daha az oynuyor.
Açıkçası daha çok süre alabileceği bir takıma gitme fikri, Hernangomez için mantıklı olabilir. Sezon içerisinde koçu Roger Grimau ile problem yaşadığını da düşünürsek İspanyol pivot, Fenerbahçe’de düzenli süre alarak çok daha dominant bir performans ortaya koyabilir.
Öte yandan Barcelona, sezonun tamamını ilk dört sıra içerisinde geçirse bile bazı maçlarda ciddi anlamda üretkenlik sorunu yaşadı. Özellikle sert savunma takımlarına karşı Barça, kadro yapısının da büyük etkisiyle tıkanıp zorlama birebirlere kalabiliyor. Bu noktada Katalan ekibi, özellikle zorluk seviyesi yüksek maçlarda yaratıcı bir kısanın eksikliğini hissediyor.
Bu noktada Tyler Dorsey, Barcelona hücumu için aranan kan olabilir. Fenerbahçe Beko’da çok ciddi istikrar sorunları yaşayan ve bir türlü beklenen katkıyı veremeyen Dorsey, Barcelona’da kendini bulabilir. Barça kadrosundaki yaratıcı kısa sayısının azlığını düşünürsek Yunan skorer, kendine orada önemli bir rol edinebilir.
Georgios Papagiannis ise elbette şu noktada Willy Hernangomez kadar etkili bir pivot değil. Buna karşın Barcelona, uzun rotasyonunda halihazırda Jan Vesely gibi formda bir pivota sahip. Bu nedenle Papagiannis’in 10-15 dakika bandında süre alıp dış şut becerisi, blok tehdidi ve savunmada yer kaplamasıyla katkı vermesi yeterli olacaktır.
Will Clyburn – Juancho Hernangomez
Taraflar: Anadolu Efes, Panathinaikos
Juancho Hernangomez’in İstatistikleri: 19 maç, 4.2 sayı, 3.8 ribaund
Will Clyburn’ün İstatistikleri: 16 maç, 11.2 sayı, 5.1 ribaund, 2.1 asist
Evet, Hernangomez ailesinin bir üyesini daha alternatif gerçeklik evrenimize dahil ediyoruz. Sıradaki takasımızda Anadolu Efes‘ten Will Clyburn’ü Atina’ya yolcu ediyoruz. Yerine ise Panathinaikos‘un İspanyol forveti Juancho Hernangomez’i Efes kadrosuna ekliyoruz.
Açık konuşmak gerekirse Will Clyburn, Anadolu Efes tarihinin beklentiler ışığında en çok hayal kırıklığı yaratan transferlerinden biri oldu. Clyburn transferi resmileşmeden çok kısa süre önce Efes, Belgrad’da üst üste ikinci EuroLeague şampiyonluğunu kutluyordu. Bu büyük başarıdan sonra gelen Clyburn transferi ise çok büyük heyecan yaratmıştı.
O dönem koç Ergin Ataman’ın da sıkça belirttiği üzere Anadolu Efes, üst üste üçüncü kez EuroLeague’i kazanarak modern dönemde bir ilki başarmak istiyordu. Vasilije Micic ve Shane Larkin gibi çok büyük iki yıldızın yanına Will Clyburn çapında bir ismin eklenmesinin bu ihtimali epey arttıracağı düşünülüyordu.
Buna rağmen işler hiç beklendiği gibi ilerlemedi. Micic, Larkin ve Clyburn üçlüsü arasındaki kimya, açıkçası hiçbir zaman beklenen düzeye gelemedi. Üst üste üçüncü şampiyonluk hedefiyle çıktığı yolda Efes, Playoffların uzağında kalarak büyük hayal kırıklığı yarattı.
Bu sezon Micic’in yerine Darius Thompson’ın gelişiyle de Clyburn’ün performansı bakımından işler pek düzelmedi. Bu sezon sakatlık nedeniyle önemli bir süre sahalardan uzak kalan ABD’li yıldız, döndüğünde de sistemin işleyen bir parçasıymış gibi gözükmedi. Her ne kadar istatistikleri kötü gözükmese bile Will Clyburn, bir türlü takımının sistemini yukarı çekecek bir parça olamadı.
Öte yandan dört numara pozisyonu, bu sezon Anadolu Efes’in en sorunlu noktalarından bir tanesi. Evet, Derek Willis oynadığı maçlarda gayet iyi katkı verdi. Her ne kadar çok iyi bir şutör olsa bile Willis, savunma konusunda önemli sorunları olan bir oyuncu. Willis’in alternatifi konumundaki Mike Daum da savunmada belli başı zaafiyetlere neden olabiliyor.
Bu nedenle Panathinaikos’ta aradığını şu ana dek bulamayan Juancho Hernangomez’i alıp Anadolu Efes’in ana dört numarası yapıyoruz. Her ne kadar bu sezon beklentilerin fazlasıyla altında kalsa bile Juancho, daha önce kalitesini defalarca kez ispatlamış bir oyuncu. Ayrıca oyuncu profiline baktığımız zaman Juancho, tam olarak Efes’in aradığı tipte bir dört numara.
Keskin dış şut tehdidi ve çembere atak becerisine ek olarak İspanyol forvet, EuroLeague’in en mücadeleci oyuncularından bir tanesi. Savunmada agresiflikten hiç kaçınmayan, switch savunmasına uygun olan, yardım savunmasında sertliği arttıran ve gerektiğinde toplu oyuncuyu savunabilen Juancho, Anadolu Efes kadrosunda olmayan türde bir oyuncu profiline sahip.
Bu ekleme, savunma sertliği konusunda ciddi sorunlar yaşayan Anadolu Efes’in işine fazlasıyla yarayabilir. Panathinaikos’ta şu sıralar rotasyonda Dinos Mitoglou’nun arkasında kalan Hernangomez, Efes’te takımın ana oyuncusu olarak kendini bulup çok daha öz güvenli bir oyun sergileyebilir.
Panathinaikos cephesine baktığımızda ise işlerin son yıllara göre fazlasıyla iyi gittiği ortada. Koç Ergin Ataman’ın gelişiyle birlikte Yunan ekibi, başarılarla dolu eski günlerine geri dönme konusunda ciddi bir adım atmış durumda. Buna karşın Panathinaikos kadrosu, özellikle işin hücum kısmında biraz sınırlı gözüküyor.
Panathinaikos, Ergin Ataman takımlarında görmeye pek alışkın olmadığımız üzere hücumda ciddi anlamda tıkanmaya müsait bir takım. Bu noktada takımın iki ana oyun kurucusu Kostas Sloukas ve Luca Vildoza’nın çok sık sakatlanmaları, koç Ataman’ın elini ciddi şekilde zorluyor. Özellikle iyi savunma takımlarına karşı Panathinaikos, hücum üretkenliği konusunda çok ciddi sorunlar yaşayabiliyor.
Bu noktada Will Clyburn, Panathinaikos’un hücumdaki dertlerine bir nebze de olsa derman olabilir. Evet, Ergin Ataman ve Will Clyburn’ün aralarının pek pozitif olmadığı bilinen bir gerçek. Buna karşın Clyburn, her ne kadar eski günlerinden uzak gözükse bile halen EuroLeague’in skor tehdidi en yüksek forvetlerinden biri. Ayrıca şu an için üç numara pozisyonundaki tek alternatifin Marius Grigonis olduğunu düşünürsek Clyburn, Panathinaikos kadrosunun hücum potansiyelini arttıracaktır.
Buna ek olarak Clyburn’ün dört numaradan da süre alabilmesi, Dinos Mitoglou’nun kenarda olduğu dakikalar için Panathinakos kadrosuna farklı bir alternatif katacaktır.
Nikola Milutinov, Ignas Brazdeikis – Keenan Evans
Taraflar: Olympiakos ve Zalgiris
Keenan Evans’ın İstatistikleri: 26 maç, 17.1 sayı, 4.0 asist, 2.8 ribaund
Nikola Milutinov’un İstatistikleri:20 maç, 8.7 sayı, 5.8 ribaund
Ignas Brazdeikis’in İstatistikleri: 21 maç, 4.0 sayı, 2.8 ribaund
Geçtiğimiz sezonun EuroLeague finalisti Olympiakos, yazın kadrosunda ciddi anlamda bir güç kaybı yaşadı. EuroLeague MVP’si Sasha Vezenkov’u NBA’e, Kostas Sloukas‘ı ise ezeli rakip Panathinaikos‘a kaptıran Yunan ekibi, açıkçası bu isimlerin yerlerini doldurmakta da epey zorlandı.
Alec Peters’ın muazzam performansına ve yazın takıma geri dönen Nigel Williams-Goss’un hiç fena olmayan skor katkısına karşın Olympiakos, bariz şekilde geçtiğimiz sezonki keskinliğinde değil. Bunun en büyük sebebi ise kadrodaki yaratıcı oyuncu sayısının epey az olması.
Isaiah Canaan, her ne kadar çok iyi bir sezon geçiriyor olsa bile topla yaratabilen bir oyuncu değil. Aslında bunu yapabiliyor olsa bile şu an takımdaki rolü daha çok sabit şutör noktasına evrilmiş durumda.
Takımın ana oyun kurucusu Thomas Walkup’ın da skorerlik bakımından çok sınırlı bir isim olması, açıkçası Olympiakos’un kısa rotasyonunda net bir yaratıcı kısaya ihtiyaç duymasına sebebiyet veriyor.
Zalgiris ile bu sezon EuroLeague’de harikalar yaratan Keenan Evans, tam olarak Olympiakos’un ihtiyaç duyduğu türde bir oyuncu. Bu sezon maç başına 17 sayı atan, müthiş bir delici olan ve sahada verimli olabilmek için sürekli topu domine etme ihtiyacı duymayan Evans, koç Georgios Bartzokas’ın makine gibi işleyen hücum düzenini bir üst seviyeye çıkarabilecek türden bir kısa.
Elbette Olympiakos’un böylesine büyük çapta bir ekleme için gözden önemli bir ismi çıkarması gerekecek. O isim, yazın takıma geri dönen Sırp pivot Nikola Milutinov’dan başkası değil.
Evet, Milutinov’un ne kadar değerli bir pivot olduğunu herkes biliyor. Buna karşın Olympiakos, uzun rotasyonunda Milutinov’un yanı sıra Moustapha Fall gibi çok dominant bir alternatife sahip. Buna ek olarak takıma yeni dahil olan Moses Wright’ın da çabucak katkı vermeye başlaması, Milutinov’u biraz ‘fazlalık’ noktasına itmiş olabilir.
Öte yandan Sırp yıldız, Zalgiris’te şu ankine kıyasla çok daha dominant bir görüntü sergileme potansiyeline sahip. Açıkçası Milutinov, bariz şekilde Zalgiris’in iki pivotu Laurynas Birutis ve Kevarrius Hayes’ten çok daha üst seviye bir oyuncu. Sırp oyuncu, burada boyalı alandaki skor becerisi ve müthiş ribaund katkısıyla çok daha görkemli istatistiklere imza atabilir.
Ayrıca Milutinov’un yanı sıra Ignas Brazdeikis’i de Zalgiris’e gönderiyoruz. Geçtiğimiz sezon Zalgiris’te çok etkili bir performans ortaya koyan Brazdeikis, bunun üzerine Olympiakos’un radarına girmişti. Buna karşın Litvanyalı skorer, bu sezon koç Bartzokas’ın hücum düzenine adapte olmakta epey zorlandı.
Evet, Brazdeikis elbette Keenan Evans kadar dikkat çekici bir kısa değil. Buna karşın Litvanyalı oyuncu, skorer meziyetleriyle Zalgiris hücumunda tıpkı geçtiğimiz sezon olduğu gibi öne çıkmayı başaracaktır.
Frank Kaminsky, Mateusz Ponitka, Jaleen Smith – Lorenzo Brown
Taraflar: Partizan ve Maccabi
Lorenzo Brown’un İstatistikleri: 24 maç, 13.3 sayı, 2.7 ribaund, 6.4 asist
Frank Kaminsky’nin İstatistikleri: 22 maç, 8.7 sayı, 3.2 ribaund, 1.3 asist
Jaleen Smith’in İstatistikleri: 6 maç, 5.3 sayı, 1.2 asist
Mateusz Ponitka’nın İstatistikleri: 19 maç, 1.8 sayı, 1.6 ribaund
Partizan, Zeljko Obradovic takımlarında görmeye çok alışkın olmadığımız üzere bir süredir ciddi anlamda bir oyun kurucu sıkıntısı yaşıyor.
Geçtiğimiz sezon net bir oyun kurucusu olmasa bile Sırp ekibi, Final Four’un eşiğine kadar gelmeyi başarmıştı. Buna karşın kadroda kritik anlarda topun teslim edilebileceği türden güvenilir bir elin olmaması, belki de Real Madrid serisinin son maçının kaybedilmesine yol açmıştı.
Bu sezon ise sorunlar daha da öne çıkmış durumda. Son haftalarda epey istikrarsız bir görüntü sergileyen Partizan, şu an Play-In hattının dışında yer alıyor. Takımın ana oyun kurucusu olması beklenen Aleksa Avramovic’in sakatlıklar nedeniyle epey bir maç kaçırmış olması, sezon ortasında takıma eklenen Jaleen Smith’in istikrarsız performansıyla birleşince Partizan için dertler iyice büyüdü.
Bu noktada devreye giriyoruz ve koç Zeljko Obradovic‘in oyun kurucu rotasyonundaki dertlerine kökten bir çözüm getirmeye çalışıyoruz. Şu sıralar EuroLeague’in en iyi birkaç oyun kurucusundan biri olan Lorenzo Brown’u Partizan kadrosuna ekliyoruz.
Daha önce ülkemizde Fenerbahçe formasıyla da izlediğimiz Lorenzo, o döneme göre çok değişti. Artık çok daha güvenilir bir pasör haline gelen tecrübeli yıldız, skorerlik becerileriyle de sahada fark yaratıyor. Sahadaki bu iki artısına ek olarak Lorenzo’nun savunmada özellikle topa baskı konusunda epey agresif bir kısa olması, kendisini EuroLeague’in en önemli kısalarından biri yapıyor.
Elbette böylesine önemli bir ekleme için Partizan’ın bazı oyuncularını gözden çıkarması gerekiyor. Burada Maccabi‘ye göndereceğimiz ilk ve en kritik parça ise Frank Kaminsky olacak.
Yazın çok büyük beklentilerle kadroya dahil edilen Kaminsky, zaman zaman çok etkili performanslar ortaya koysa bile beklenen istikrarı tam anlamıyla yakalayabilmiş değil. Çok değerli bir hücumcu uzun olmasına karşın Kaminsky, savunmada ciddi zaafiyetlere neden olabiliyor. Bu durum, sezon ortasında takıma eklenen Bruno Caboclo’nun rotasyonda Kaminsky’nin önüne geçmesine yol açtı.
Öte yandan ABD’li uzun, Maccabi’de Partizan’a göre çok daha önemli bir rol edinebilir. Özellikle Josh Nebo’nun yanında 4 numara olarak süre aldığı takdirde Kaminsky, dış şut tehdidi ve üst düzey skorerlik becerileriyle Maccabi hücumlarında ciddi anlamda fark yaratabilir. Ayrıca dört numaradan süre alacak olması, Kaminsky’nin savunma zaaflarının bir nebze de olsa gölgelenmesini sağlayabilir.
Jaleen Smith ise bu sezon hem Virtus Bologna’da, hem de Partizan’la tam olarak aradığını bulabilmiş değil. Buna karşın Hırvat pasaportlu oyun kurucu, ne kadar etkili olabileceğini Hırvatistan Milli Takımı’nda ve ALBA Berlin’de defalarca kez gösterdi. Kısa rotasyonunda daha net bir görev tanımı olması ve daha düzenli oynaması durumunda Smith, Maccabi hücumlarına önemli katkılar verebilir.
Mateusz Ponitka ise hiç şüphesiz şu ana dek sezonun en çok hayal kırıklığı yaratan transferlerinden biri. Geçtiğimiz sezonu Panathinaikos‘ta bireysel açıdan hiç fena geçirmeyen Polonyalı forvet, Partizan’da ise adapte olmakta çok zorlandı. Açıkçası Ponitka’nın kariyer gidişatı için yeni bir başlangıç, en doğru karar olabilir.
Her ne kadar bu sezon epey etkisiz gözükse de Ponitka; forvetten top yönlendirebilmesi, ribaund becerisi ve oyun zekasıyla önemli bir oyuncu. Polonyalı forvet, özellikle yarı saha hücumlarında zorlanan Maccabi için hücum akışkanlığını bir nebze olsun yukarı çekebilir.
Jordan Mickey, Alessandro Pajola – Johannes Thiemann
Taraflar: Virtus Bologna ve ALBA Berlin
Johannes Thiemann’ın İstatistikleri: 24 maç, 12.8 sayı, 5.0 ribaund, 1.9 asist
Jordan Mickey’nin İstatistikleri: 16 maç, 9.2 sayı, 4.3 ribaund
Alessandro Pajola’nın İstatistikleri: 24 maç, 3.6 sayı, 1.7 ribaund, 2.8 asist
Virtus Bologna, özellikle ligin ilk yarısında sezonun en flaş takımlarının başında geliyordu. Buna karşın sezonun ikinci yarısıyla birlikte İtalyan temsilcisi, ciddi anlamda düşüşe geçmeye başladı. Bir ara ikinci sıraya kadar yükselerek beklentilerin üzerine çıkan Virtus, şu sıralar ilk dört sıranın dışında kalmış durumda.
Bunun başlıca sebeplerinden biri de uzun rotasyonunda yaşanan sorunlar. Takımım tecrübeli pivotu Bryant Dunston, her ne kadar süre aldığı anlarda katkı verse bile artık kariyerinin sonlarını yaşayan ve fiziksel anlamda epey gerilemiş bir oyuncu. Bu noktada kenardan gelen Devontae Cacok, atletizmi ve dinamizmiyle önemli katkı veriyordu. Buna karşın Cacok’un sakatlanarak sezonu kapamış olması, rotasyonda koç Luca Banchi’nin işini zorlaştırdı.
Cacok’un yerine takıma dahil edilen Ante Zizic, ülkemizde de yakından şahitlik ettiğimiz üzere savunmada ciddi zaafiyetlere sebep olan bir oyuncu. Fiziksel anlamda iyice düşüşe geçmiş Bryant Dunston‘ın yanına Zizic gibi savunmada çok yumuşak kalan bir ismin eklenmesi, Virtus’un uzun rotasyonundan bir türlü düzenli katkı alamamasına yol açtı.
Bu nedenle Virtus Bologna’nın imdadına yetişiyoruz ve kadrolarına sezonun en dikkat çeken uzunlarından birini ekliyoruz. ALBA Berlin’in parlayan yıldızı Johannes Thiemann’ı alıp çok daha rekabetçi bir takıma dahil ediyoruz.
Johannes Thiemann, çok kötü bir sezon geçiren ALBA Berlin’e dair en pozitif detayların başında geliyor. Bu sezon Luke Sikma’nın gidişiyle birlikte ciddi bir sıçrama yaşayan Thiemann, şu sıralar EuroLeague’in en değerli hücumcu uzunlarından biri haline geldi. Alçak posttan düzenli şekilde skor üretebilmesinin yanı sıra Alman pivotun yüzü çembere dönük şekilde de skor tehdidi yaratabilmesi, kendisini değerli kılan en önemli noktalardan biri.
Evet, Johannes Thiemann savunma bakımından EuroLeague’in en parlak uzunlarından biri değil. Buna karşın sağlam bir ribaundcu olması ve hücumda repertuvarının geniş olması, Thiemann’ı Virtus kadrosu için vazgeçilmez bir konuma getirecektir.
ALBA Berlin tarafından baktığımızda ise tecrübe ve sertlik eksikliğinin bu sezon bariz şekilde öne çıktığını görüyoruz. Bu sezon Virtus Bologna ile hiç fena bir sezon geçirmeyen Jordan Mickey, tecrübesiyle ALBA’nın en önemli oyuncularından biri olacaktır. Buna ek olarak Mickey’nin hem dört, hem de beş numara pozisyonlarından süre alabilmesi, koç Israel Gonzalez’in rotasyonda elini rahatlatabilir.
Alessandro Pajola ise skorerlik bakımından sınırlı bir oyun kurucu olmasına karşın sahada pasörlük meziyetleri, ribaund katkısı ve sertliğiyle öne çıkabiliyor. Açıkçası ALBA Berlin, bu sezon Pajola gibi sert bir savunmacıya ihtiyaç duyuyor.
Ayrıca ALBA’nın şu sıralar kadrosunda net bir oyun kurucusunun olmadığını da düşünürsek İtalyan oyuncu, yeni takımında bu rolü devralabilir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!