NBA’in En Kötü Takımları ve Yeniden Yapılanmaları: Bu İşin Suçlusu Kim?

05/Mar/24 07:58 Mart 8, 2024

Meliksah Bayrav

05/Mar/24 07:58

Eurohoops.net
lamelo-ball-charlotte-hornets

Eurohoops Çeviri, NBA’de sezonun en kötü takımlarını huzurlarınıza taşıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Andy Bailey’nin yazdığı bu yazı, 25 Şubat 2024 tarihinde Bleacher Report’ta yayınlanmış ve uyarlanarak Türkçe’ye çevrilmiştir.

NBA’de mevcut sezon, birçok noktada eşitliklerle dolu geçiyor. Şampiyonluk mücadelesi veren takımlar arasında diğerlerine göre bariz şekilde öne çıkan bir takım görmüyoruz. Ligin alt sıralarına baktığımızda ise sezonu çok kötü geçiren beş takım görüyoruz.

San Antonio Spurs (-8.4), Portland Trail Blazers (-8.9), Detroit Pistons (-9.0), Washington Wizards (-9.2) ve Charlotte Hornets (-10.6), her 100 pozisyon başına rakiplerinden ortalama sekiz sayı farktan fazla yiyorlar.

Öte yandan yazıda değineceğim takımlardan biri olan Brooklyn Nets, yukarıda saydığım beş takımın aksine bu sezon 100 pozisyon başına rakiplerinden 8 veya daha fazla fark yemedi. Yine de yeniden yapılanma süreçlerinin şu sıralar epey yoldan sapmış olması, bence ligin en kötü takımları arasında anılmalarına yol açmalı.

Detaylara girişmeden önce yeniden yapılanma süreçleri kötü giden ve gerçekten kötü olan takımları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Mesela Brooklyn Nets, kadrosundan ziyade yeniden yapılanma sürecinin çok kötü ilerlemesinden dolayı bu yazıda olmayı hak ediyor.

Victor Wembanyama gibi sıra dışı bir yeteneğe sahip olan San Antonio Spurs ise genel kadro kalitesinin çok kötü olmasından dolayı bu yazıda yer alıyor. Tıpkı Nets gibi bir yeniden yapılanma sürecinin içerisinde olan Spurs, Nets’in aksine bu süreci sağlıklı şekilde yürütebildiği takdirde birkaç sezon içerisinde çok iyi bir takıma dönüşebilir.

Bu iki örneğin dışında saydığım iki kategoriye de bir şekilde dahil olabilecek dört takım var. Kötü bir takım, kötü bir yeniden yapılanma ya da her ikisinden de biraz olsun, tüm bu takımların şu anda bulundukları yerde olmalarının nedenlerini aşağıda göreceksiniz.

Charlotte Hornets: Sakatlık Sorunları ve Yönetim

lamelo-ball-charlotte-hornets

Elbette takım içerisinde yaşanan sakatlık problemlerinden dolayı çıkıp birilerini suçlamak kolay değil. Yine de Charlotte Hornets‘ın süper yıldız adayı LaMelo Ball’un kariyerinin şu ana kadarki bölümünde kaçırdığı maç sayısının çokluğunu göz ardı edemeyiz.

Sakatlanmadığı ve sağlıklı şekilde sahada kalabildiği anlarda çoğu kişi, LaMelo Ball’un ligin en iyi 25-30 oyuncusundan biri olduğunu düşünüyor. NBA’de geçirdiği üç sezonda maç başına 21.6 sayı ve 7.9 asist ortalamaları tutturan LaMelo, gerçekten çok değerli bir oyuncu. Evet, sonuç olarak LaMelo’nun Hornets için ne denli büyük bir eksik olduğu herkesin malumu. Yine de şu anki korkunç durumu yalnızca onun yokluğuna bağlamak hata olur.

Charlotte, LaMelo sahadayken rakiplerinden 100 pozisyon başına şu ankine kıyasla daha az fark yiyor. Yine de LaMelo’nun varlığı, bu istatistiği göz önünde bulundurduğumuzda her şeyi değiştirecek kadar ciddi bir etki yapmıyor. Şu an 100 pozisyon başına ortalama 10.6 sayı fark yiyen Hornets, LaMelo varken de ortalama 8.6 sayı fark yiyor.

Bu tablonun ortaya çıkmasında yönetim kademesinde yapılan hataların rolü çok büyük. 2021 NBA Draft’ının 11. sırasından seçim yapma hakkına sahip olan Hornets, gidip şu sıralar lige tutunabilmeyi bile başaramayan James Bouknight’ı seçti. Ayrıca Hornets, son birkaç sene içerisinde Shai Gilgeous-Alexander ve Jalen Duran gibi önemli oyuncuların seçildiği takas haklarını farklı takımlara yolladı.

Özellikle 2020 senesinde yaptıkları Gordon Hayward takası ve oyuncuya verdikleri yüksek meblağlı kontrat, bariz şekilde Hornets için beklenen sonucu hiç vermedi. Kısacası Charlotte Hornets yönetimi, LaMelo Ball’un etrafına doğru oyuncuları eklemeyi hiç ama hiç başaramadı.

Yine de şöyle bir durum var. Şu sıralar her ne kadar kabus gibi bir sezon geçiriyor olsalar bile Hornets, yeniden yapılanma süreci bakımından çok kötü bir durumda değil. Sahada kalmakta çok zorlanmasına karşın LaMelo Ball, etrafına takım inşa edilebilecek kalitede bir yıldız.

Öte yandan 2023 Draft’ının 2. sıra seçimi Brandon Miller, atletizmi ve şut tehdidiyle Ball’u tamamlayabilecek bir forvet gibi gözüküyor. 2022 Draft’ının 15. sıra seçimi Mark Williams ise önemli bir çember koruyucuya dönüşme potansiyeline sahip.

Evet, sonuç olarak Charlotte Hornets’ın ilerleyen yıllar için bir potansiyelinin olduğu doğru. Yine de şu an bu potansiyeli galibiyetlere çevirme konusunda epey başarısızlar.

Washington Wizards: Yönetim

jordan-poole-washington-wizards-twitter

Washington Wizards yönetimi, yıllar içerisinde yapmış olduğu birçok hatalı tercih neticesinde takımın korkunç bir hale gelmesindeki baş sorumlu oldu.

2022 yılında Bradley Beal’a 5 yıl, 251 milyon dolarlık devasa bir kontrat veren Wizards yönetimi, bu hamleyle birlikte adeta takımın gelecek senelerinin önüne çok büyük bir engel koydu. Açıkçası o dönem Beal’a bu kontratı vermenin en ufak bir mantıklı gerekçesi yoktu. Açıkçası Beal da takımın geleceğini riske atmak pahasına bu paraların verilmesi gereken bir oyuncu değildi.

Bu kontratı imzaladıktan sadece bir sezon sonra Bradley Beal, takasla Phoenix Suns‘ın yolunu tuttu. Wizards ise Beal’ın karşılığında önce Chris Paul’u, sonrasındaysa Jordan Poole’u aldı.

Elbette Poole’un kontratı, Beal’ın 2022 yılında imzaladığı kontrat kadar yüksek meblağlı değil. Yine de bu durum, Poole’un Wizards için çok kötü bir sözleşmeye sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 2022 yılında 4 yıl, 128 milyon dolarlık bir kontrat imzalayan Jordan Poole, açıkçası şu sıralar NBA’in en verimsiz oyuncularından biri. Daha da kötüsü Poole, şu sıralar Wizards’ta ilk beş çıkamayacak kadar berbat bir durumda.

Elbette Jordan Poole’un takımdaki varlığı, Wizards’ın sürekli kaybetmesindeki ana faktör değil. Wizards’ın 2022 Draft’ının ilk turunda seçtiği Johnny Davis, açıkçası NBA’de pek tutunabilecekmiş gibi gözükmüyor.

Son yıllardaki ilk tur seçimlerinin her birinde forvet oyuncusu seçen Wizards, bu seçimler arasında yer alan Troy Brown ve Rui Hachimura’yı farklı takımlara yolladı bile. Öte yandan 2021 Draft’ının 15. sıra seçimi Corey Kispert, takıma düzenli olarak katkı verebilecek bir isim gibi gözüküyor.

Wizards’ın genç forvetleri Deni Avdija ve Bilal Coulibaly, gelecek için umut vadediyorlar. Yine de kadronun ne halde olduğuna bakarsak potansiyelli oyuncuların böyle bir ortamda düzenli olarak gelişebileceklerini düşünmek zor.

Detroit Pistons: Koç

Monty Williams

Açıkçası Detroit Pistons, şu sıralar kadrosunda birçok potansiyelli genç oyuncuyu bulunduruyor.

Cade Cunningham, yıldız bir oyun kurucuya dönüşebilmek için gerçekten dikkat çekici bir fiziğe sahip. Her ne kadar kariyerinin şu ana kadarki bölümünde skorerliği bakımından soru işaretleri yaratsa bile Cunningham; oyunu kontrol etme, tempoyu ayarlama ve ikili oyunları yönetme konusunda özel bir oyuncu.

Jalen Duran, gelecekte tam anlamıyla bir double-double makinesine dönüşebileceğinin izlenimlerini veriyor. Ayrıca Duran, bu sezon pasörlük yönünden kendini geliştirmeyi başardı.

En baştan itibaren önemli bir delici olan Jaden Ivey, bu sezon üçlük yüzdesini lig ortalamasına iyice yaklaştırdı. 2023 Draft’ının 5. sıra seçimi olan Ausar Thompson ise ‘maçı değiştirebilecek’ türde bir oyuncu haline gelme potansiyeline sahip.

Açıkçası Thompson, şu an sahada pozisyonsuz bir oyuncu gibi gözüküyor. Bu durum, Thompson’a dair en olumlu noktalardan biri. Hücumda top yönlendirebilen, rakibin forvetlerini savunabilen, ribaundlarda fark yaratan ve boyalı alanda çok iyi bir bitirici olan Thmpson, gerçekten çok büyük bir potansiyele sahip. İleride şutunu da biraz geliştirebilirse Ausar Thompson, ligin önemli yıldızlarından birine dönüşebilir.

Yine de sorun şu. Altı yıl, 78.5 milyon dolarlık çok büyük kontratının ilk senesini geçiren koç Monty Williams, yukarıda saydığım bu gençlerin gelişimine henüz gerçek anlamda bir katkı yapmış değil.

Açıkçası koç Williams, gençleri düzenli olarak oynatmak ve Bojan Bogdanovic ile Alec Burks gibi veteranlara süre vermek konusunda gereken dengeyi sağlayamadı. Jaden Ivey’i oynaması gereken rolda kullanmamak konusunda ilginç şekilde ısrarcı gözüken Williams, bunun yerine çoğunlukla Killian Hayes’i ilk beş başlatmayı tercih etti. Killian Hayes’in kısa süre önce serbest bırakılması ise işleri epey gülünç bir hale getirdi.

Takımın en önemli iki potansiyelinden biri olan Ausar Thompson’ın da bariz bir rolü yoktu. Şu ana dek koç Williams, Thompson’ı birçok farklı rolde ve pozisyonda kullanmayı tercih etti. Oyuncuları belli rollerde kullanma konusunda bir istikrar henüz görülmedi.

Artık Şubat ayındayız ve buna rağmen hala Pistons maçlarını izlediğimizde oyuncuların hem hücumda, hem de savunmada organize olma konusunda çok ciddi sorunlar yaşadıklarını görebiliyoruz.

Pistons’ın şu ana içerisinde bulunduğu durumu belki de en doğru şekilde The Athletic yazarlarından Seth Partnow özetlemişti:

“Yapılan kötü koçluğun bir takımı kötüye götürdüğünü daha önce birçok kez gördük. Yine de yapılan kötü koçluğun komple bir organizasyonu geriye götürdüğüne daha önce çok az rastlamıştık. Şu an Detroit Pistons’ın içerisinde bulunduğu durum bu şekilde.”

Tags NBA