by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Turkish Airlines EuroLeague’de heyecan dolu geçen normal sezon serüveninin sonuna geldik. Son derece çekişmeli ilerleyen ilk on sıra yarışının ardından artık rekabet, sırasıyla Play-In ve Playoff turlarıyla devam edecek.
Bu süreçte birçok farklı takım, oyuncu ve koç, etkileyici performanslarla adlarından söz ettirdi. Buna karşın madalyonun bir de öteki yüzü var.
Normal sezon sürecinde bazı takımlar yüksek beklentilere rağmen hayal kırıklığı yaratan bir görüntü çizdiler. Bazı oyuncular da performanslarını bir türlü istenilen seviyeye çıkaramayarak beklentileri karşılayamadılar.
Elbette basketbolun dünya çapında bu kadar sevilen ve izlenen bir spor olmasının da en büyük nedenlerinden biri bu. Bu sporda işlerin nasıl gideceğini kestirebilmek hiç kolay bir şey değil.
Biz de bugünkü serimizde sezonun hayal kırıklığı yaratan isimlerini, koçlarını ve takımlarını sıralamaya karar verdik. Elbette bu listeyi yaparken TAMAMEN kendi kişisel fikirlerimiz üzerinden hareket ettik.
Eurohoops Fırın, 2023-24 EuroLeague normal sezonunun Bidon d’Or ödüllerini dağıtıyor.
En Kötü Takım: ALBA Berlin
Derece: 5 galibiyet, 29 yenilgi
Sıralama: Lig Sonuncusu!
Evet, muhtemelen bu negatif ödülün sahibine yönelik pek bir itiraz olmayacaktır.
Bir süredir düzenli olarak EuroLeague’de mücadele eden ALBA Berlin, bu süreçte hiçbir zaman tam anlamıyla rekabetçi olamasa bile belirli dönemlerde oynadığı basketbolla keyif verdi.
Bir dönem Luke Sikma’nın önderliğinde topsuz hareketliliğin ve asistlerin bol olduğu, izleyenlere keyif veren bir basketbol oynayan ALBA, Playoff için iddialı olamasa bile seyir zevki yüksek maçlar oynayabiliyordu.
Buna karşın bu sezonla birlikte bu tablonun da terse döndüğünü gördük. Yazın Luke Sikma, Jaleen Smith ve Maodo Lo gibi çok önemli üç oyuncusuyla yollarını ayıran Alman ekibi, bu isimlerin yerlerini doldurmanın açıkçası yanına bile yaklaşamadı. Hal böyle olunca sahadaki basketbol da fazlasıyla geriye gitti.
Sezon boyunca rekabetçi olmanın çok uzağında kalan ALBA, geçmiş yıllarda oynadığı keyifli hücum basketbolunu da neredeyse hiç sahaya yansıtamadı. Hal böyle olunca Alman temsilcisi, Playoff yarışında olan takımların fikstürde ‘kolay galibiyet’ yazdığı bir takım haline geldi.
Bu durum elbette sıralamaya da yansıdı. Sezon boyunca sadece beş galibiyet alabilen ALBA, bir sıra üstündeki ASVEL’in tam dört galibiyet uzağında kaldı. Sonuç olarak ALBA Berlin, ligi sonuncu bitirerek unutmak isteyeceği türden bir EuroLeague sezonunu geride bıraktı.
Öte yandan bu durum, ALBA Berlin’in EuroLeague’deki geleceğini olumsuz etkilemiş olabilir. Bir süre önce A lisansı almasına kesin gözüyle bakılan ALBA, artık yakın zaman içerisinde EuroLeague’in daimi bir üyesi haline gelecekmiş gibi gözükmüyor. Bu tablonun ortaya çıkmasındaki başlıca sebep ise elbette rekabetçiliğin bir hayli uzağında kalan olumsuz sonuçlar.
Tüm bunlara rağmen ALBA Berlin’in en azından bir sezon daha EuroLeague’de yer alması çok yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. Yine de Alman ekibi, önümüzdeki sezonun ligdeki son sezonu olmasını istemiyorsa artık daha rekabetçi olmaya yönelik bazı adımlar atmak zorunda.
Hayal Kırıklığı Yaratan Takım: Partizan
Derece: 16 galibiyet, 18 yenilgi
Sıralama: 11. sıra
Aslında bu ödül için çok bariz iki aday vardı. Bu ödülü Partizan’dan ziyade Olimpia Milano‘ya da pekala verebilirdik. Buna karşın tercihimizi Sırp temsilcisinden yana kullandık, elbette bunun için de bazı gerekçelerimiz var.
Geçtiğimiz sezon uzun bir aradan sonra EuroLeague sahnesine geri dönen Partizan, özellikle sezonun ikinci yarısında müthiş bir performans ortaya koyarak Playoff sahnesine adını yazdırmıştı. Saha içinde ve saha dışında harika bir kimya yakalayan Zeljko Obradovic‘in ekibi, açıkçası EuroLeague’in izlemesi en keyifli takımlarından biriydi.
Playoff biletini aldıktan sonra Partizan, saha avantajına sahip olmasa bile Real Madrid‘i elemenin eşiğine kadar geldi. O meşhur kavga olmasaydı Sırp ekibi, muhtemelen seriyi 3-0’la geçip 13 yıl aradan sonra Final Four sahnesine geri dönecekti. Yine de Avrupa basketbolu tarihinin en ses getiren kavgası yaşandı ve Partizan, 2-0 önde olduğu seriyi Real Madrid‘e 3-2 kaybetti.
Açıkçası böylesine dramatik bir sonun ardından Partizan’ın bu sezon çok daha hırslı olması ve bir kez daha Playoff biletini alması, hatta Final Four için çok güçlü bir aday olması bekleniyordu. Buna karşın Zeljko Obradovic‘in takımı için sezon, beklentilerin bir hayli uzağında geçti.
Partizan’ı en çok yaralayan nokta muhtemelen yazın Mathias Lessort’un ayrılığı oldu. Lessort’un Panathinaikos yolcusu olmasından sonra Sırp ekibi, Fransız yıldızın boşluğunu bir türlü dolduramadı. Bu noktada hem Frank Kaminsky, hem de Bruno Caboclo uzun rotasyonunda beklenen istikrarı ortaya koyamadılar.
Hal böyle olunca Partizan, savunmada normal sezon boyunca ligin en sorunlu takımlarından biriydi. Tepe ikili oyunlarını savunmakta çok zorlanan Sırp ekibi, Zeljko Obradovic takımlarında görmeye alışkın olduğumuz sertliği hiçbir zaman sahaya yansıtamadı. Dolayısıyla bu durum sonuçlara da yansıdı ve Partizan, ligin en istikrarsız takımlarından biri oldu.
Tüm bu olumsuz faktörlere rağmen Sırp ekibi, hücum gücü sayesinde her daim Play-In ve Playoff yarışının en ciddi adaylarından biri olarak görüldü. Açıkçası herkes Partizan’ın bir şekilde kendini Play-In’e atmasını ve sonrasında ritim arttırarak Playoff, hatta Final Four yürüyüşüne başlamasını bekliyordu. Ama işler hiç beklendiği gibi ilerlemedi.
Bitime iki maç kala evinde Olympiakos’a karşı çok dramatik bir mağlubiyet alan Partizan, Play-In yarışında ipleri Anadolu Efes‘e kaptırdı. Sezonun en önemli kısmında müthiş bir form yakalayan Efes, bu noktadan sonra hata yapmadı ve tüm maçlarını kazandı. Hal böyle olunca Partizan dışarıda kaldı.
Öte yandan koç Zeljko Obradovic’in sözleşmesi bu yaz sona eriyor. Her ne kadar koç Obradovic’in yeni sözleşmeye imza atmasına kesin gözüyle bakılsa da bu durum, henüz resmiyete kavuşmuş değil. Olası bir anlaşmazlık durumunda Sırp ekibini epey kaotik bir yaz dönemi bekliyor olabilir.