by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Turkish Airlines EuroLeague’de artık sezonun son düzlüğüne giriş yaptık. Kıran kırana geçen Playoff serilerinin ardından adını Final Four’a yazdıran dört takım da belli oldu ve bizleri Berlin’de heyecan dolu karşılaşmalar bekliyor.
Sezonun büyük bölümünde ilk dört sıra mücadelesi veren temsilcimiz Fenerbahçe Beko, saha avantajını elde edemese bile altıncı sırayı alarak Play-In’i pas geçerek direkt olarak Playoff biletini kaptı.
Playoff turunda lig üçüncüsü AS Monaco ile eşleşen temsilcimiz, son saniyeye kadar çok büyük çekişmeye sahne olan serinin sonucunda seriyi 3-2 kazanarak tarihte beşinci maçı deplasmanda kazanan ilk takım oldu.
Böylelikle Fenerbahçe, Final Four yarı finalinde Ergin Ataman yönetimindeki Panathinaikos‘un karşısına dikildi. Temsilcimizin hedefi, altı yıllık aranın ardından bir kez daha finalde boy göstermek olacak.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Fenerbahçe Beko – Panathinaikos maçının saha içi şifrelerine göz atıyor.
Rakip Panathinaikos Nasıl Bir Takım?
Bildiğiniz üzere Panathinaikos, Avrupa basketbolu tarihinin en başarılı kulüplerinden bir tanesi. Modern EuroLeague döneminde (2001 sonrası) tam dört kez şampiyonluğa uzanan Yunan ekibi, bu alanda Maccabi ve CSKA Moskova ile birlikte zirveyi paylaşıyor.
Öte yandan Panathinaikos, yine bildiğiniz üzere son yıllarda o şaşalı günlerinden epey uzaktı. Özellikle 13 senelik Zeljko Obradovic döneminde kupalara ve başarılara çok alışık bir kulüp haline gelen Yunan ekibi, Obradovic‘in ayrılığından sonra toparlanmakta çok zorlandı.
Defalarca kez Final Four’un eşiğine kadar gelse bile Panathinaikos, bir türlü beklenen o son adımı atamadı ve hep Playoff’ta takıldı. 2013 ve 2019 yılları arasında üst üste tam yedi kez Playoff’ta elenen Yunan ekibi, son dönemlerde ise o günleri bile arar hale gelmişti.
2022-23 sezonunu 17. sırada tamamlayarak kulüp tarihinin en kötü sezonlarından birini geride bırakan Panathinaikos, yaz döneminden itibaren kötü gidişata artık bir ‘dur’ demek için harekete geçti.
İlk olarak takımın başına koç Ergin Ataman’ı getiren Yunan ekibi, sonrasında ise başta Kostas Sloukas olmak üzere yaptığı önemli hamlelerle eski güzel günlerine dönebilmek için büyük bir adım attı.
Harcanan paraya ve iyice artan beklentilere rağmen Panathinaikos, aslında sezona beklenen başlangıcı yapamadı. EuroLeague’deki ilk maçında OAKA’da ezeli rakibi Olympiakos’a kaybeden yeşil-beyazlı ekip, ilk altı maçında sadece iki galibiyet alabildi.
Açıkçası Kostas Sloukas ve Luca Vildoza ikilisi, takımın ana ikilisi olarak pek uyumlu gözükmüyorlardı. Ergin Ataman takımlarında kısa ikililerinin ve yaratıcı oyuncuların ne denli büyük öneme sahip oldukları hepimizin malumu. Hal böyle olunca Panathinaikos’ta sanki bir şeyler eksik gibi gözüküyordu.
Bu noktada sezon ortasında yapılan Kendrick Nunn hamlesi, Panathinaikos için sezonun gidişatını neredeyse 180 derece değiştirdi. Başlarda adaptasyon sorunları yaşasa da alışma sürecini tamamladıktan sonra müthiş bir etki yapan Nunn, skorerliği ve atletizmiyle Panathinaikos’u olduğundan çok daha keskin bir hücum takımı haline getirdi.
Nunn hamlesiyle birlikte Panathinaikos için yapbozun parçaları tamamlanmış gibi oldu. Bu hamleden sonra zaman içerisinde Ergin Ataman’ın ekibi, sahada rol tanımlarının fazlasıyla belli olduğu, dengeli bir takıma dönüştü. Bu da haliyle Panathinaikos’un sezonunu epey olumlu etkiledi.
Sezonun ikinci yarısını mükemmele yakın geçiren Panathinaikos, aldığı üst üste galibiyetlerle önce ilk dört sıraya, sonrasında da ikinci sıraya tırmandı. Böylelikle Yunan ekibi, yalnızca beş senelik Playoff hasretini bitirmekle kalmadı. Playoff’ta saha avantajını da elde etmiş oldu.
Peki bu yükseliş nasıl gerçekleşti?
Aslında hepimiz Ergin Ataman takımlarına az çok hakimiz. Koç Ataman’ın takımları, yıllardır yaratıcı oyuncuların fazlasıyla ön plana olduğu, rol tanımlarının net şekilde belli olduğu, rotasyonu çok aktif kullanmayan ve top paylaşımının ön planda olduğu takımlar oluyorlar.
Anadolu Efes döneminde Ergin Ataman, Shane Larkin ve Vasilije Micic’in önderliğinde istediği yapıyı kurarak EuroLeague tarihinin en etkili hücum takımlarından birini ortaya çıkarmıştı.
Bu iki süper yıldızın Rodrigue Beaubois, Krunoslav Simon, Adrien Moerman, Tibor Pleiss ve bir dönem Sertaç Şanlı gibi topsuz oyun bilgisi yüksek ve şutör oyuncularla tamamlanmış olması, ortaya müthiş bir takım kimyası çıkarmıştı. Bu da üst üste iki EuroLeague şampiyonluğunun gelmesinde çok büyük rol oynamıştı.
Panathinaikos’ta da benzer bir durumu görüyoruz. Kadrosunda Kostas Sloukas ve Kendrick Nunn gibi çok özel iki kısayı bulunduran Ergin Ataman, bu iki yıldızı Marius Grigonis, Dinos Mitoglou, Jerian Grant ve Mathias Lessort gibi oyuncularla tamamlamayı başardı.
Haftalar ilerledikçe tamamlayıcı oyuncuların Sloukas ve Nunn’la oynama alışkanlıklarının yükselmesi, beklendiği üzere alınan neticelere epey pozitif bir etki yaptı. Sezon başında hücum etmekte çok zorlanan ve sürekli zorlama birebirlere kalan Panathinaikos, özellikle normal sezonun son bölümünden itibaren çok daha etkili bir hücum takımına dönüştü.
Peki sezonun önemli bölümünde hücumun işlememesine rağmen Panathinaikos nasıl Playoff hattında kalmayı başardı? Bu sorunun cevabı basit, takım savunmasıyla.
Aslında Ergin Ataman takımları, yıllardır başta savunmadan çok hücumla öne çıkan takımlar olurlar. Panathinaikos’ta ise önemli bir süre durum farklıydı. Başlarda hücumda çok zorlanan Yunan ekibi, buna karşın sezon başından itibaren hep savunmada belli bir standardı korumayı başardı.
Bunu istatistiklere baktığımızda da bariz şekilde görebiliyoruz. Maç başına potasında sadece 77 sayıya izin veren Panathinaikos, bu alanda ezeli rakibi Olympiakos’un ardından ikinci sırada yer alıyor. Ayrıca rakiplerini maç başına tam 13 top kaybına zorlayan Yunan ekibi, bu alanda da epey iyi bir iş çıkarıyor.
Bu noktada Panathinaikos’un en büyük avantajı, kadrosunda başta Jerian Grant olmak üzere Mathias Lessort, Dinos Mitoglou, Juancho Hernangomez ve Panagiotis Kalaitzakis gibi sert savunmacıları bulundurması. Özellikle tepe baskısını son derece agresif yapan Yunan ekibi, bu sezon çoğu rakibinin hücum ritmini bozmayı başardı.
Panathinaikos, Ergin Ataman takımlarında çok sık görmediğimiz üzere savunmada switch’lerden epey faydalanan bir takım. Bu noktada kadro yapısının rakibin hücum aksiyonlarını switch ile savunmaya uygun olması, Yunan ekibine savunmada önemli bir avantaj sağlıyor.
Panathinaikos, bu sayede Kostas Sloukas ve zaman zaman Kendrick Nunn’ın toplu oyuncu savunmasındaki zaaflarını kapatabiliyor.
Öte yandan rakibin tepe baskısı konusunda epey maharetli bir takım olması, Fenerbahçe Beko için göründüğü kadar kötü bir şey olmayabilir. Playoff’ta AS Monaco gibi ligin en sert savunma takımlarından birine karşı mücadele eden temsilcimiz, tepe baskısına karşı neler yapması gerektiği konusunda önemli tecrübeler edindi. Bu durum, Panathinaikos’un agresif savunmasına karşı Fenerbahçe‘ye ufak da olsa bir avantaj getirebilir.
Sonuç olarak Fenerbahçe Beko’yu çok zorlu bir yarı final maçının beklediği aşikar. Yine de Fenerbahçe, kadro kalitesi ve Saras Jasikevicius’un takımın başına geçişinden sonra yakaladığı oyun ezberiyle Panathinaikos’a üstünlük sağlayabilecek bir takım.
Elbette bunun olabilmesi ve final biletinin gelmesi için karşılaşmada doğru noktaların üzerine yoğunlaşılması gerekecek.
Fenerbahçe Beko İçin Maçın Kilit Noktaları
Evet, az önce Panathinaikos‘un neden zorlu bir rakip olduğunu ve neleri iyi yaptığını detaylı bir şekilde anlatmaya çalıştım. Buna karşın temsilcimiz Fenerbahçe Beko, elbette kadro kalitesi ve koç ekibiyle final bileti için önemli bir şansa sahip olacak.
Bu noktada koç Saras Jasikevicius ve ekibi, avantaj elde edebileceği bazı noktalarda dersine iyi çalışıp rakibe üstünlük kurabildiği takdirde Panathinaikos‘a çok büyük zorluklar çıkaracaktır. Tıpkı Monaco serisinde olduğu gibi.
O zaman temsilcimiz için serideki en kilit faktörlere maddeler halinde değinmeye başlayalım:
1- Baskıyı Kırmak
Evet, açıkçası muhtemelen maçın en kritik noktası bu olacak. Az önce de değindiğim üzere Panathinaikos, tıpkı Monaco gibi tepe baskısını agresif şekilde uygulayabilen bir takım.
Fenerbahçe Beko’nun ise hem normal sezonda, hem de AS Monaco serisinde zaman zaman baskıya karşı çok zorlandığını ve ritim dışı kaldığını gördük. Dolayısıyla yarı finalin anahtar noktalarından biri ve muhtemelen ilki, temsilcimizin baskıyla nasıl baş edeceği olacak.
Takvimlerimizi biraz geriye saralım ve 9 Şubat 2024 tarihine dönelim. Zorlu OAKA deplasmanında sahne alan Fenerbahçe Beko, Kostas Sloukas‘ın yokluğuna rağmen Panathinaikos’a karşı sezonun en kötü maçlarından birini oynamış ve rakibine 74-63 mağlup olmuştu.
Her ne kadar savunmada iyi bir iş çıkarsa bile Fenerbahçe, hücumda ikinci çeyrekten itibaren epey çaresiz gözükmüştü.
Fenerbahçe Beko, o gün 2023-24 sezonunda en az sayı attığı ikinci (ilki Monaco’ya karşı 62 sayı) maçı oynadı. Bunun başlıca sebebi ise çok basitti. Saras Jasikevicius’un ekibi, ikinci çeyrekten itibaren rakibinin agresif tepe baskısına karşı çaresiz kalmış ve hiçbir çözüm üretememişti. Bunun üzerine oyunun kontrolünü tamamen ele geçiren Panathinaikos, çok kötü hücum etmesine rağmen maçı çift haneli farkla kazanmıştı.
Aslında Fenerbahçe Beko’nun 62 sayı attığı AS Monaco ve 63 sayıda kaldığı Panathinaikos maçları, belli açılardan birbirlerine çok benziyorlar. Az önce de değindiğim üzere Monaco, tıpkı Panathinaikos gibi tepe baskısını çok agresif şekilde uygulayabilen bir takım.
O gün temsilcimizin ana oyun kurucusu Nick Calathes’i hem Matthew Strazel, hem de Yakuba Ouattara ile yoğun şekilde savunan Monaco, bu sayede temsilcimizi tamamen ritim dışı bırakmayı başarmıştı. Ligin Baskonia‘dan sonra en çok üçlük atan takımı olan ve üçlük yüzdesinde (39.7) ligin zirvesinde yer alan Fenerbahçe, istediği şutların neredeyse hiçbirini bulamamıştı.
Bu durumun bir benzerini Şubat ayındaki Atina deplasmanında da gördük. İlk çeyrekte temsilcimize karşı savunmada çok zorlanan Panathinaikos, ikinci çeyrekten itibaren işleri tersine çevirdi. İkinci çeyrekte oyuna genç oyuncusu Panagiotis Kalaitzakis’i alan koç Ergin Ataman, bu sayede Calathes’in üzerindeki baskıyı tamamen arttırdı. Bu da temsilcimiz için hücumda işlerin bir anda 180 derece değişmesine yol açtı.
Panathinaikos, o maçta Fenerbahçe Beko’yu çoğu kez neredeyse yarı saha çizgisine kadar geri püskürtmeyi başardı. Baskıya karşı hem top trafiğini sağlayamayan, hem de hücumunu çeşitlendiremeyen Fenerbahçe, çoğu hücumda zorlama el üstü üçlüklere kaldı. Bu da ev sahibinin tam olarak istediği şeydi.
Açık konuşmak gerekirse Panathinaikos’un yarı finalde Nick Calathes’e baskı yaparak sindirmeye çalışmaması benim için çok büyük sürpriz olur. Bu noktada Jerian Grant ve Panagiotis Kalaitzakis gibi topa baskı konusunda iki etkili alternatife sahip olan Ergin Ataman, çok büyük ihtimalle Calathes’i olabildiğinde yıpratmaya çalışacaktır.
Özellikle AS Monaco serisinin beşinci maçındaki Calathes üçlüklerinden sonra Yunan ekibi, muhtemelen savunmada Calathes’i riske etmek gibi formülü tercih etmeyecektir.
Hal böyle olunca Fenerbahçe Beko’nun bir şekilde baskıyla baş edebilmesi gerekiyor. Bunun olmadığı takdirde Panathinaikos, Şubat ayındaki maçta olduğu gibi bir kez daha temsilcimizi tahmin edilebilir kılarak maçın ritmini ele geçirebilir. Bu da Final Four sahnesinde hiç istemeyeceğimiz bir şey olur.
Peki Fenerbahçe, baskıyı kırmak için ne yapabilir?
Bu noktada akla gelen ilk şey elbette köşe üçlükleri. Tepe baskısını agresif tutarak rakiplerini geri püskürtmeye çalışan Panathinaikos, haliyle arkada açık vermiş oluyor. Bu baskıya karşı pas trafiğini sağlayabilen takımlar, köşelerden ve forvetlerden buldukları üçlüklerle Panathinaikos savunmasına zarar verebiliyorlar.
Dolayısıyla Tarık Biberovic, Nigel Hayes-Davis, Dyshawn Pierre ve hatta Nate Sestina gibi oyunculara büyük sorumluluk düşüyor. AS Monaco serisinde köşe ve forvet üçlüklerini bulabildiği anlarda Fenerbahçe, rakibin tepe baskısına ciddi anlamda zarar vermişti. Bu yüzden saha yerleşiminin ve baskıya karşı pas trafiğinin sağlanabilmesi, maçın en kilit noktalarından biri olacak.
2- Nunn ve Sloukas’ı Yıpratmak
Panathinaikos, sezon başından bu yana haftalar ilerledikçe hücumda klasik bir Ergin Ataman takımına dönüşmeye başladı. Kostas Sloukas‘ın yanına skorer meziyetleri fazlasıyla üst düzey olan Kendrick Nunn gibi bir yıldızın eklenmesi, beklendiği üzere Panathinaikos‘un hücum potansiyelini farklı boyutlara çıkardı.
Bu iki yıldızın forvetlerde Marius Grigonis, Dinos Mitoglou ve Ioannis Papapetrou gibi şut atabilen oyuncularla tamamlanması, Panathinaikos’u çok daha dengeli bir takım haline getirdi. Mathias Lessort ise ikili oyun tehdidiyle çoğu zaman Nunn ve Sloukas ikilisinin daha rahat alan bulabilmelerini sağladı.
Dolayısıyla Kendrick Nunn ve Kostas Sloukas, bir anlamda Panathinaikos’un her şeyi. Maçın en kritik anlarında top bu ikiliden birinin elinde oluyor, hücum bu ikilinin üzerinden şekilleniyor ve işler kötü giderken bu iki ismin eline bakılıyor. Yani aslında Panathinaikos’u durdurabilmenin yolu, Sloukas ve Nunn’ı yavaşlatmaktan geçiyor.
Hal böyle olunca Kostas Sloukas ve Kendrick Nunn ikilisine karşı hücumda ve savunmada doğru stratejilerin uygulanması, temsilcimiz Fenerbahçe Beko’nun final bileti şansını fazlasıyla arttıracaktır.
Peki bu noktada ne yapılabilir?
Öncelikle şu bir gerçek ki ekstra bir durum olmadığı takdirde hem Sloukas, hem de Nunn, maçta 30 dakikanın üzerinde süre alacaklardır. Zaten koçluk profili gereği rotasyondan çok sık faydalanan bir koç olmayan Ergin Ataman, iki yıldızını da olabildiğinde sahada tutmak isteyecektir.
Bu da aslında iki ismi de fiziksel açıdan yıpranmaya daha açık hale getirecek. Artık 34 yaşında olan Kostas Sloukas, yaşı gereği gençliğine göre fiziksel açıdan yıpranmaya çok daha açık bir oyuncu. Dakikaları 30’ların üzerine çıktığı zaman Sloukas, savunmada belli başlı zaafiyetlere neden olabiliyor. Zaten çoğu takım da bunu bildiği için bu durumu lehine çevirmeye çalışıyor.
Fenerbahçe Beko’nun bu noktada yapabileceği şeylerden biri, Sloukas’ı olabildiğinde topsuz perdelemelerde koşturmak olacaktır. Savunma zaaflarından dolayı koç Ergin Ataman, Fenerbahçe’de toplu oyuncuyu Sloukas’la savunmayı istemeyecektir. Tecrübeli yıldız, dolayısıyla savunmada olabildiğinde saklanmaya çalışacaktır.
Bu noktada Fenerbahçe Beko’nun ligde topsuz perdeleme aksiyonlarından en çok faydalanan takımların belki de başında gelmesi önemli bir avantaj. Kısa rotasyonunda Sloukas’ın eşleşmesi üzerinden oynanacak topsuz perdeleme aksiyonları, 34 yaşındaki oyuncunun fiziksel yorgunluğunun iyice artması anlamına gelecektir.
Aynı durum Kendrick Nunn için de geçerli. Panathinaikos, Nunn’a hücumda savunmadan çok daha fazla ihtiyaç duyuyor. Maccabi serisinde maç başı 35-36 dakikalarda sahada kalan Nunn, muhtemelen yine çok az dinlenme fırsatı bulacaktır. Dolayısıyla Nunn’ın eşleşmesi üzerinden yapılacak ataklar, yıldız oyuncunun yorgunluk seviyesinin artmasına sebep olacaktır.
Açıkçası Fenerbahçe Beko, kalite olarak olmasa bile sayı olarak Panathinaikos’a göre daha üstün bir kısa rotasyonuna sahip. Bu noktada kenardan gelecek isimlerle birlikte Fenerbahçe, her geçen dakika daha da yorulacak rakibe karşı daha diri kalabilir.
3- Lessort’a Yapılacak Ataklar
Açık konuşmak gerekirse Mathias Lessort, bu sezon Panathinaikos kadrosunun en vazgeçilemez oyuncusu konumunda. Yazın çok büyük beklentilerle kadroya katılan Fransız yıldız, saha içi performansıyla kendisine yönelik beklentilerin hakkını verdi.
Maç başına tam 30 dakika sahada kalan yıldız pivot, beklendiği üzere takımın en çok süre alan oyuncusu konumunda. Elbette bu tablonun ortaya çıkmasının başlıca nedeni, Panathinaikos’un uzun rotasyonunda yer alan diğer isimler.
Açıkçası hem Kostas Antetokounmpo, hem de Olek Balcerowski, Mathias Lessort’un seviyesine yakın uzunlar değiller. Lessort’un kenarda olduğu ve bu ikiliden birinin oyuna girdiği bölümlerde Panathinaikos, ciddi anlamda güç kaybı yaşıyor. Yunan ekibi, özellikle Lessort’un ikili oyun tehdidi olmadığında hücumda çok daha kolay tahmin edilebilir bir takıma dönüşüyor.
Dolayısıyla Panathinaikos’un Final Four’daki şansının artması için Lessort’un olabildiğinde oyunda kalması lazım. Fransız yıldızın kenarda olması, Yunan ekibi için savunmada ve hücumda son derece büyük bir güç kaybı anlamına gelecek. Bu da haliyle temsilcimiz Fenerbahçe Beko’nun final şansını arttıracak.
Peki Fenerbahçe Beko, Lessort’un kenarda geçirdiği süreleri nasıl arttırabilir.
Bu sorunun ilk cevabı, elbette düzenli olarak hücumda Mathias Lessort’a atak ederek. Bu noktada Fenerbahçe Beko kadrosunda iki isim var; Marko Guduric ve Johnathan Motley.
AS Monaco serisini sakatlıklar nedeniyle büyük ölçüde kaçıran Motley, aslında hücum özellikleri bakımından Mathias Lessort’a epey benzer bir oyuncu. Boyalı alanda yırtıcılığıyla sayı bulan ve bitiricilik yüzdesi yüksek olan Motley, özellikle gününde olduğunda birçok pivota karşı sorun çıkarabilecek bir oyuncu.
Dolayısıyla Johnathan Motley; yırtıcılığı, boyalı alandaki pozisyon alma becerisi ve ikili oyunlardaki devrilme hızıyla Mathias Lessort’u savunmada zorlayabilir. Lessort, her ne kadar agresiflik ve topun karşısında kalma konusunda çok etkili bir savunmacı olsa da çember savunması konusunda sorun yaşamaya açık bir oyuncu.
Bazı maçlarda tıpkı Motley gibi hamle zamanlaması konusunda problem yaşayan Fransız yıldız, erken faul problemi yaşayabiliyor. Bu da Ergin Ataman’ı beş numarada Kostas Antetokounmpo’ya daha çok süre vermek veya Dinos Mitoglou’nu beş numaraya çekmek durununda bırakıyor.
Marko Guduric ise Motley’den farklı olarak çembere ataklarıyla Mathias Lessort’u zorlayabilir. Çabuk bir oyuncu olmasa bile fundamentalı sayesinde delicilik bakımından Fenerbahçe’nin en etkili kısası olan Guduric, uzunu karşısına aldığında denge ayağına nasıl atak edebileceğini iyi biliyor.
Panathinaikos’un savunma kurgusu gereği Mathias Lessort, switch sonrası kısaların karşısında kalmaya alışkın bir oyuncu. Guduric ise karşısına aldığı uzuna karşı atak etme veya yanına alarak çembere gitme konusunda fark yaratabilen bir isim.
Dolayısıyla Fenerbahçe Beko, Marko Guduric’in penetrelerine belki de bu sezon hiç ihtiyaç duymadığı kadar çok ihtiyaç duyacak. Motley ve Guduric üzerinden Lessort’a yapılacak ataklar, Fransız yıldızın erken faul problemine girmesine yol açabilir.
Bu da tam olarak Fenerbahçe Beko’nun bu denli kritik bir maçta isteyeceği türden bir gelişme olur.
4- Hücum Ribaundları
Panathinaikos‘a baktığımızda aslında çoğu takımda görmediğimiz türden bir tablonun öne çıktığını görüyoruz. Maç başına yaklaşık 24 savunma ribaundu alan Yunan ekibi, ligin bu alandaki iyi takımlarından bir tanesi.
Ergin Ataman’ın ekibinin savunma ribaundlarındaki başarısını daha net olarak görebilmek için rakiplere bakmak gerekiyor. Potasında maç başına sadece 22.4 savunma ribaunduna izin veren Panathinaikos, bu alanda Partizan’dan sonra (evet, ben de görünce çok şaşırdım) ligin en iyi takımı.
Hal böyle olunca Panathinaikos’tan hücum ribaundlarında da çok fena olmaması pekala beklenebilir. Yine de Yunan ekibi, hücum ribaundlarında savunma ribaundlarına göre çok ama çok daha etkisiz bir takım.
Ligin rakibe en az savunma ribaundu veren iki takımından biri olan Panathinaikos, rakibe verilen hücum ribaundları konusunda ise ligin en kötü ikinci takımı. Rakiplerine maç başına tam 11 hücum ribaundu izni veren Yunan ekibi, bu alanda epey kötü bir sezon geçiriyor.
Elbette bu tablonun ortaya çıkmasının çok bariz bir nedeni var. Evet, tahmin edebileceğiniz üzere bunum başlıca sebebi savunmadaki switch kullanımı.
EuroLeague’de çoğu koç, sırf ribaund zaafiyetine yol açmasın diye beş numaralarına çok nadir switch yaptırıyor. Çoğu takımın ikiden dörde sıklıkla switch yaptığını görsek bile 1-5 switchleri, bir dönem çok sık kullanılsa bile artık ribaund sorunu nedeniyle o kadar da yoğun tercih edilmiyor. Panathinaikos tarafında ise durum böyle değil.
Elinde Mathias Lessort gibi çok atletik ve topun karşısında kalabilen bir uzunu bulunduran koç Ergin Ataman, bu durumu olabildiğinde lehine çevirmeye çalışıyor. Evet, Lessort’un el ve ayak çabukluğu Panathinaikos’a topa baskı konusunda bariz bir avantaj sağlıyor. Yine de hücum ribaundları konusunda net bir dezavantaj yarattığı da ortada.
Öte yandan tek maçlık Final Four sisteminde bildiğiniz üzere sonucu sıklıkla ufak detaylar belirliyor. Koç Saras Jasikevicius’un da sıklıkla vurguladığı üzere kötü kullanılan bir hücum, yapılan bir top kaybı, çizgiye basılan bir an veya verlen bir hücum ribaundu, takımların kaderine direkt olarak etki edebiliyor. Özellikle de Final Four sahnesinde bu tür anların önemi en az iki kat artıyor.
Dolayısıyla söz konusu detaylarsa Fenerbahçe Beko’nun başlıca yoğunlaşabileceği alan, hücum ribaundları olacak. AS Monaco serisinin dördüncü ve beşinci maçlarında switch yapan rakibine bu alanda ciddi bis üstünlük kuran Fenerbahçe, bunun bir benzerini Panathinaikos karşısında da yapabilir.
Bu alanda başta Nick Calathes olmak üzere Marko Guduric, Scottie Wilbekin ve Tarık Biberovic gibi dış oyuncuların hücum ribaunduna girmeleri, Fenerbahçe’ye bu alanda önemli bir avantaj sağlayabilir. Temsilcimiz, bu sayede bulacağı ikinci şans sayılarıyla detaylar konusunda rakibine karşı kritik bir avantaj elde edebilir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!