Sombor’dan Çıkan 2 Efsane, 60 Yıllık Benzerlik: Nikola Jokic ve Radivoj Korać

2024-06-12T12:21:52+00:00 2024-06-12T12:21:52+00:00.

Toprak Kağnıcı

12/Haz/24 12:21

Eurohoops.net

Tarihten Nikola Jokic ve Radivoj Korac’ın arasında uzun düz bir çizgi…

by Baxter Holmes/ Çeviri: Toprak Kağnıcı

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 8 Mayıs 2024 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Konfetiler tavandan yere inerken Denver Nuggets oyuncuları ve teknik ekibi sahada şampiyonluğu kutluyordu. Denver’ın salonu olan Ball Arena’nın dev ekranlarında ‘2023 NBA Şampiyonu Denver Nuggets’ yazıyordu.

Kutlamalar esnasında Nuggets’ın yıldızı Nikola Jokic’in forması hala üstündeydi ve maç sonu röportajını bekliyordu. Tarih 12 Haziran 2023, Nikola Jokic’in Miami Heat karşısında 28 sayı -16 ribaundluk performansıyla takımının maçı ve şampiyonluğu kazanmasını sağladığı gün. Tüm şehirde kutlamaların başlamasının ardından Nikola Jokic’e NBA şampiyonu olmanın nasıl bir his olduğu soruldu. Cevabı ise şuydu:

“İyi, görev tamamlandı. Artık eve gidebiliriz.”

Jokic daha sonrasında ironik bir şekilde gülümsedi ve yarım bir kahkaha attı. Şaka yapıp yapmadığı belli olmasa da, Sırbistan’ın Sombor şehrine dönmek gerçekten aklının bir köşesindeydi. Jokic orada at yarışlarına katılabilir, dağlarda yürüyüş yapabilir ve ailesiyle dinlenebilirdi ve bunu, basketbolun milli bir eğlence haline geldiği bir ülkede yapabilirdi. Her ne kadar en başından beri böyle olmasa da.

Gerçekten de Jokic’in Larry O’Brien Kupasını kaldırmasından önce spor, o bölgede pek ilgi görmüyordu. Ta ki bir oyuncu, geleceği şekillendiren ve sayısız oyuncu için temel atan bir devrim fişeğini ateşleyene kadar. 

Bu oyuncunun adı Radivoj Korać. Tıpkı Jokic gibi o da Sombor kasabasında doğmuştu.

Isınma hareketleri sırasında 18 yaşındaki İtalyan pivot Dino Meneghin, rutin ısınma hareketlerine odaklanmaya çalışıyordu ancak bakışları sürekli sahanın diğer ucuna kayıyordu. Orada, sadece gazetelerden duyduğu ve okuduğu bir oyuncuya hayranlıkla bakıyordu. “Herkes onu savunmaktan korkuyordu.” diyerek anlatıyor o zamanlar İtalyan kulüp takımı Pallacanestro Varese’de oynayan Dino Meneghin. 1968 yılında Korać ile ilk kez karşılaşma fırsatı yakalamıştı.

Maç, Meneghin’in memleketi olan Varese’nin kuzeyinde oynandı. 1.98 boyundaki Korać’ı savunma görevi Meneghin’deydi. Korać, orta mesafeden şut atabilen, topu kullanabilen, izolasyonda sayı bulabilen bir oyuncuydu.

Meneghin, Koraç’ın oyununu çok komple bir basketbol olarak değerlendiriyor.

Meneghin’in koçu, Korać’a top aldırmamaya çalışmasını söyledi, bu yüzden Meneghin tüm pas yollarını tıkadı, ama hiçbir şey işe yaramadı.

Her şeyi denememe rağmen, o çok zekiydi,” diyor Meneghin. “Benim için gerçekten çok zordu.”

Meneghin, Korać’ın kaç sayı attığını hatırlayamıyor, ama nasıl hissettiğini hatırlıyor.

“Kendimi iyi bir oyuncu sanıyordum, ama o maçtan sonra öğrenecek çok şeyim olduğunu anladım.” diyor Meneghin, ki o da bir süre sonra Avrupa tarihinin en büyük oyuncularından biri oldu.

Korać, o dönemki koçu ve FIBA’nın uzun süre genel sekreteri olan merhum Borislav Stanković’in Avrupa’nın ilk yıldızı olarak adlandırdığı bir oyuncuydu. Kendi neslini ve sporu tanımlayan bir oyuncu oldu.

Korać’ın EuroLeague’deki kariyer sayı ortalaması maç başına 43.6 sayı. İtalya, Belçika, Yugoslavya profesyonel liglerinde ve 1960 Roma Olimpiyat Oyunları’nda en skorer oyuncuydu. Ülkesini Olimpiyatlar, FIBA ve Avrupa şampiyonalarında madalyalara taşıdı. FIBA Onur Listesi’ne ve Naismith Memorial Basketbol Onur Listesi’ne dahil edildi. Dünyada adına büyük bir uluslararası turnuva düzenlenen tek basketbol oyuncusu oldu. Solaktı, kızıl saçlıydı ve “Ginger” olarak biliniyordu. Fransızlar ona “Korkunç Solak,” İtalyanlar ise “Kızıl Öfke” adını verdiler.

Tüm bunlara rağmen Korać ile 1960’ların ortalarında oynayan Bogdan Tanjević, uluslararası arenadaki bu ödüllerinin ve onurlandırmaların Korac’ın oyuna olan etkisinin gerisinde kaldığını söylüyor. Tanjević; Korać’ın, Yugoslavya’nın komünist yönetim altında olduğu ve Sovyetler Birliği’nin Demir Perde’sinin arkasında sıkışık bir yaşam sürdüğünü; İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde büyüdüğünü belirtiyor. Ancak Korać sayesinde, ülkesinin – o zamanlar Yugoslavya, bugün Sırbistan – dört bir yanında sahalar ve spor salonları açıldı. Onu takip eden nesiller basketbola büyüdü.

Emekli Sırp basketbolcu ve FIBA kıdemli direktörü Zoran Radovic, Korać hakkında “Yugoslav basketbolunun manzarasını değiştirdi.” diyor.

“O bizim için öncüydü.” diye anlatıyor Avrupa’da ve ardından NBA’de oynayan Sırp pivot Vlade Divac.

Yugoslavya 1990’ların başında Bosna-Hersek, Hırvatistan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Slovenya olarak bölündü. Bu bölge, Luka Doncic, Bogdan Bogdanovic, Bojan Bogdanovic, Peja Stojakovic, Toni Kukoc, Dario Saric, Dražen Petrović, Jusuf Nurkic, Ivica Zubac, Goran Dragić, Beno Udrih, Rasho Nesterovic, Sasha Vujačić, Nikola Vucevic gibi oyunculara ev sahipliği yapan bir basketbol merkezi haline geldi.

Sırbistan’daki Mega Basket kulüp takımı, 2014’ten bu yana 14 NBA oyuncusu yetiştirdi; bu dönemde daha Mega Basket’ten fazla oyuncu yetiştiren tek kolej programları Kentucky (30), Duke (28) ve UCLA (15). Balkanlardan tam 13 oyuncu şu anda NBA’de forma giyiyor.

Tüm bunlardan önce ise Sombor’dan çıkan Korać adında bir oyuncu vardı.

“O Sırbistan’da bir efsane, özellikle de benim memleketimde.” diyerek önemi anlatıyor Jokic.

Bugün, Korać’ı tanıyanlar Jokic’i gururla izliyor, çünkü tarihin ikisinin arasında düz bir çizgi çizdiğini biliyor.

Ama onlar da Korać’ın zamanında ne kadar tanınmış olursa olsun, şimdi kimsenin bilmediğini biliyor. Bu insanların tek isteği Korać’ın hatırlanması.

“Eğer Korać ve onun nesli olmasaydı…” diyor 1960’larda Korać ile oynayan Momčilo Pazman, “Jokic, Doncic ve birçok oyuncu daha olmazdı.”

5 Kasım 1938’de Sombor’da doğan Korać, 12 yaşında Hırvatistan’da kuzenlerinin evinde basketbol oynamaya başladı.

Bir mektubunda şöyle anlatıyor: “Basketbol antrenmanlarını günlerce izledim ve oynamak için izin istemeye cesaret edemedim. Bu potaların sihirli bir gücü vardı. İlk şutumu potaya attım. Tabii ki kaçırdım, ama büyü oradaydı.”

“Pota bulmak zordu çünkü herkes futbol izliyordu.” diyerek anlatıyor Pazman. Bunun telafisi için, Korać ve arkadaşları, tahta fıçılardan metal halkaları çıkarır ve bunları bir pota haline getirirlerdi.

Yugoslavya, EuroBasket turnuvasında ilk kez 1947’de sahne aldı ve 14 takım arasında 13. olarak turnuvayı noktaladı

Korac lise takımında oynaması için davet edildi ancak insanlar onun sadece uzun boylu olduğu için çağrılmış olmasından şüpheleniyordu.1956’ya gelindiğinde, yerel bir kulüp takımı olan OKK Belgrad’ı bir gençler şampiyonluğuna taşıdı. Takımı bir maçı 33-28 kazandı ve Korać 33 sayının tamamını attı.

Maçlardan birkaç saat önce Korać tamamen içe kapanırdı, diyerek anlatıyor Pazman. “Sessizdi ve yalnızdı.”

“Biz takım arkadaşları, bu konsantrasyon anlarında onu rahatsız etmeye bile çalışmazdık.” diyor Pazman. “Sahaya çıkar çıkmaz çıldırırdı. Basket atması gerektiğinde ise adeta bir öfke şelalesine dönüşürdü..”

Korać, basketbolda bir rol modeli olmadığını, kendisinin istediği gibi oynadığını söylemişti. 1960’ta OKK Belgrad için 39.1 sayı ortalaması yakaladı. Aynı yıl, Yugoslavya ilk kez Yaz Olimpiyatları’na katıldı ve Roma’da oynanan oyunlarda Korać en skorer oyuncuydu.

Ertesi yıl, Yugoslavya, Belgrad’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya kazandı, bu madalya ülkenin basketboldaki ilk madalyasıydı. 20.000’den fazla coşkulu taraftar salonu salladı. 100’den fazla gazeteci izledi.

“Onlar sayesinde, her yere potalar dikilmeye başlandı.” dedi bir televizyon yayını. “Yeni bir nesil geliyor. Tüm bu çocuklar, bu iki jenarasyonu rol model olarak görecek..”

1964’te Boston Celtics koçu Red Auerbach, Avrupa’daki bazı takımlara karşı NBA’de All-Star olmuş oyunculardan oluşan bir takıma koçluk yaptı. O takımda Bill Russell, Oscar Robertson, Jerry Lucas ve Bob Pettit vardı. Auerbach, rakip takımları izledi. Belgrad’daki bir maçtan önce, Russell’ı kenara çekip, “Korać’ın sayı atmasına izin vermemelisin,” dedi. Russell görevini yerine getirdi ve ABD Takımı maçı 98-51 kazandı, ancak Korać 20 sayı attı. Auerbach bu maçtan sonra Korać’ın NBA’de oynayabilecek tek uluslararası oyuncu olduğunu belirtti.

1965’te Korać bir maçta 71 sayı attı; yedi gün sonra ise FIBA EuroLeague’de 99 sayı ile skor rekorunu kırdı. Nereye giderse gitsin, tüm insanlar onu takip etti. Bir sansasyon yarattı.

“[İnsanlar] skorerleri sever,” dedi Stankovic Korać hakkında, “Bu yüzden insanlar bu fenomeni, Avrupa ve Olimpiyatların en iyi skorerini görmek için maçlara geliyordu.”

“Basketbol maçlarına insanlar Korać’ı görmek için gelirdi,” diyor Pazman. “Sadece onu görmek için gelirlerdi.”

Meneghin, İtalya’da Korać ile karşılaştığında, takım arkadaşları yükselen Sırp efsanesini “Bay 99” olarak adlandırdı, takılan bu lakap onun yıllar önceki rekoruna bir göndermeydi.

Meneghin, Korać hakkında “Kesinlikle harika bir NBA oyuncusu olurdu.” ifadelerini kullanıyor.

Maçlar esnasında Korać’ın ifadesi hiç değişmezdi, sakin bir metaneti vardı. Aynı metanet tanımlaması yıllar sonra Jokic için de kullanıldı.

“Yaratıcıydı, bir basketbol dehasıydı.” diyor eski Yugoslav milli takımının oyuncularından Josip Djerdja. “Rakibine yönelik her zaman bir çözümü vardı. Rakibinin özelliklerine hemen uyum sağlar, rakipleri kendi silahlarıyla yenerdi.”

Tıpkı Jokic gibi, Korać’ın vücudu da maçlardan sonra morluklarla dolu olurdu, genellikle onu durdurmaya çalışan iki veya üç oyuncu sürekli faul yapardı. Faul çizgisinden ise kusursuz oynardı. Bir keresinde bir Belçika televizyon programında, 100 serbest atıştan kaçını yapabileceği sorulduğunda, 70 ila 80 arasında isabet bulacağını tahmin etti. Sonrasında canlı yayında, 100 tane art arda isabet buldu.

Maçların ardından takım arkadaşlarıyla restoranlarda buluşurdu.

“Orada oturur, oyunu tartışırdık. Kazandığımızda sevinir, kaybettiğimizde üzülürdük.” diyor Pazman. “Genellikle o buluşmalar gece yarısına kadar sürerdi ve Korać her zaman bir saat erken ayrılırdı. Ödeme zamanı geldiğinde, cevap şu olurdu: ‘Korać zaten ödedi.’ O böyle birisiydi.”

Korać, 1968 Meksika Şehri Oyunları’nda kazandığı Olimpiyat gümüş madalyası da dahil olmak üzereYugoslav milli takımı ile altı madalya kazandı. Tıpkı Jokic gibi, mükemmelliğinden, oyunundan veya rekorlarından bahsetmezdi. Madalyaları toplamaz, bazen onları başkalarına verirdi. Bir keresinde diğer oyunculardan daha fazla şut pratiği yapmadığını, sadece haftada bir gün – Cumartesi – buna odaklandığını söylemişti.

Korać elektrik mühendisliği okumuştu, ancak basketbola odaklanmak için eğitimini durdurmuş, daha sonra diplomasını tamamlamak üzere geri dönmeyi planlamıştı.

Ancak buna asla fırsat bulamadı.

1969 yılının 1 Haziran akşamını ve olayları Tanjevic hiçbir zaman unutamadı.

O gün, Korać Saraybosna’da bir hazırlık maçında 35 sayı kaydetmişti. Ardından, Tanjevic de dahil olmak üzere bazı takım arkadaşlarıyla yemeğe çıktı. Pazman ve diğer bir takım arkadaşı Belgrad’a dönmeye karar verdiler; Korać’ı ikna etmeye çalıştılar ancak Korać bir yerel gazeteciye ertesi sabah bir röportaj sözü verdiğini söyledi. Yola çıktılar, Korać ise Saraybosna’da kaldı. Gece uzadı. Grup bir kafeye gitmek için iki araba ile yola çıktı.

İlk araba, hızlı bir Audi 100LS, BYU’ya gidecek ve daha sonrasında Los Angeles Lakers tarafından draft edilecek olan Krešimir Ćosić tarafından sürülüyordu. Diğer araba ise Korać’ın Volkswagen’i idi. Korać, hızlı araba kullandığı bilinen Ćosić’e, bu kadar hızlı araba kullanmaya devam ederse yollarda öleceğini söylemişti.

Korać, Saraybosna’daki oteline geri döndü. Ertesi sabah gazeteciyle buluştu, ardından Belgrad’a dönmek için Volkswagen’ine bindi.

O sabah yağmur yağıyordu. Korać’ın önünde, koçu Ranko Zeravica ve eşi Zaga vardı. Korać sadece bir yıl önce araba kullanmaya başlamıştı. Korać, Saraybosna’nın birkaç kilometre dışında başka bir arabayı sollamaya çalıştı ama araba izin vermedi. Tekrar denedi.

O sırada karşı şeritten bir kamyon geliyordu.

Zeravica, dikiz aynasından iki arabanın kafa kafaya çarpışmasını izledi.

Tanjević, Korać’ın götürüldüğü hastaneye gitti yüzlerce kişiyle birlikte dışarıda bekledi. Saatler geçti. Sonrasında bir doktor çıktı ve acı haberi verdi. Korać vefat etmişti.

Tanjevic, o zaman 22 yaşındaydı, eşi ise 20 yaşındaydı, ağlamaya başladılar. Belgrad trenine bindiler ve bütün yol boyunca ağladılar.

“Onunla birlikte arabada olmalıydım,” diyor şimdi 77 yaşında olan Tanjević, Trieste, İtalya’daki evinden, sesi titreyerek. “Yıllardır bu hisle yaşıyorum.”

Ve ekliyor, “Bu acı benim kalbimde. Hala her gün yaşıyorum.”

Eski takım arkadaşı Vlade Djurovic, Belgrad’daki evindeyken telefon aldı ve şu sesi duydu: “Korać öldü. Trafik kazası.”

Djurovic, önce gülüp inanmadı. “Çünkü benim için o, olağanüstü bir şeydi. Böyle büyük oyuncuların asla ölmeyeceğini düşünüyordum.”

Sonrasında ise ağlamaya başladı. 

“10 gün boyunca evimden çıkamadım,” diyor Djurovic. “Her gün ağladım.”

Djurovic, 14 yaşında basketbola başlamıştı ve o zamanlar Korać ondan 10 yaş büyük bir yıldızdı. Korać 27 yaşındayken onunla takım arkadaşı olmuştu. O da forvet olarak oynuyordu. Korać ile opera, tiyatro, felsefe, psikoloji ve diplomasi hakkında konuşuyordu. Korać onun kahramanıydı.

Ülke genelinde manşetlerde: “Basketbol Yas Tutuyor, Ginger Gitti” manşetleri vardı. “Böyle bir adamın 200 yıl yaşayabileceğini düşünüyorsunuz,” diyor Meneghin. “Ölümsüz gibi görünüyordu. Ölemez diye düşünüyorduk.”

Ertesi gün, Saraybosna’da tabutunun arkasında 2 kilometrelik bir insan kuyruğu yürüdü. Belgrad’daki cenazesine 100.000’den fazla kişi katıldı.

Pazman diyor ki: “Cenaze gününe kadar vefat ettiğini anlayamadım. Bütün ulus yas tutuyordu. Spor ailemizin en iyisi artık yoktu. Korać yoktu.”

Belgrad’ın yeni mezarlığı olan Illustrious Alley’de  yüksek onurla gömülen ilk Yugoslav sporcu oldu. Belgrad’da yaşadığı mahallede bir sokağa adı verilen ilk sporcu oldu. Öldüğünde, Yugoslavya başkanı, Korać’ın ülkesinden daha büyük olduğunu, dünyaya ait olduğunu söylediği için tabutunun üzerine Olimpiyat bayrağı konuldu.

Sombor’da, Korać’ın doğduğu ev bir anıt haline geldi. Belgrad’da bir anıt oluşturuldu ve bir spor salonu onun adını taşıyor. Sırbistan’ın sekiz şehrinde sekiz cadde onun adını taşıyor. Adını taşıyan erkek ve kadın kulüp takımları var. Ölümünden iki yıl sonra, FIBA “Korać Kupası” adında uluslararası bir turnuva düzenledi, bu turnuva 2003’e kadar sürdü, Sırbistan ve Karadağ Basketbol Federasyonları ulusal kupasını Radivoj Korać Kupası olarak adlandırdı. FIBA’nın Cenevre’deki merkezinde onun adına bir anıt var. Yugoslav Basketbol Federasyonu, 2 Haziran’da, yani Korac’ın vefat ettiği gün artık maç oynanmayacağını ilan etti. OKK Belgrad onun 5 numaralı formasını emekli etti, salonları ise onun adını taşıyor. Arena’nın önünde onun bir fotoğrafı asılı. Her yıl tüm takım mezarını ziyaret ederek çiçek bırakıyor.

Yine de, adı zamanla solmuş durumda.

“Üzücü ama büyüdüğüm zamanda onun hakkında fazla bir şey bilmiyordum,” diyor 2003 NBA draftında 2. sıradan seçilen Sırp oyuncu Darko Milicic. “Onun adını hepimiz duymuştuk, ama yeni nesil olarak güncel sporcuları takip etmeyi tercih ettik.”

“Genç oyuncuların onun hakkında hiçbir şey bilmediğine eminim,” diyor ülkede en önde gelen oyuncuların, Jokic’in bile menajeri olan Misko Raznatovic.

“O, onların doğumundan 20 yıl önce öldü. 70’lerin ortalarında oynamaya başladığımda, kimse gerçekten ondan bahsetmiyordu. Hikayesini çok sonra öğrendim.”

Korać öldükten iki yıl sonra Gordan Matic isminde bir çocuk Sombor’un yaklaşık 3,5 saat güneydoğusundaki büyük şehirlerden biri olan Kragujevac’ta doğdu. Matic, hala ülkesinin vefat etmiş yıldız oyuncusu için yas tutan bir ülkede büyüdü. İnsanların bir daha Korać gibi birinin asla olmayacağını, onun ölümünün ne kadar trajik olduğunu konuştuklarını duydu.

Yıllar geçti. Büyük basketbol oyuncuları ve büyük takımlar hakkında daha fazla belgesel çekilmeye başlandı. Matic, basketbolu sevmeye başladı, ama Korać hakkında hiçbir şey izleyemedi.

“Ben bir film yapımcısıyım.” dedi kendine. “O zaman neden ben bir tane yapmıyorum?”

2008’de işe koyuldu. Gerekli parayı toplamak, Avrupa’yı gezmek ve Korać’ı tanıyan veya ona bağlı olan herkesle, toplamda yaklaşık 130 kişiyi, röportaj yapmak yıllarını aldı.

Korać’ın ülkesindeki hayatı basketboldan çok daha öte nasıl etkilediğini öğrendi, örneğin Beatles gibi yeni müzisyenlerin albümlerini Belgrad’a getirip radyo istasyonlarına verdiğini öğrendi. Korać’ın satranç, hentbol, masa tenisi, futbol gibi sporlarda yetenekli olduğunu ve rekabetçi bir seviyede yüksek atlama yaptığını öğrendi. Korać’ın hiçbir yere kitabı olmadan gitmediğini, Faulkner ve Joyce’u sevdiğini, takım arkadaşlarını bale, opera ve konserlere götürdüğünü öğrendi. Korać’ın İngilizce, İtalyanca ve Fransızca konuştuğunu ve Nobel Ödüllü yazar Ivo Andric ile yakınlaştığını öğrendi.

Her şeyden çok, basketbolun ülkenin milli sporu haline gelmesinin nedenini öğrendi.

Şubat 2012’de, Belgrad’daki Sava Merkezi’nde Matic’in filmi “Ginger: Bir Oyundan Fazlası” filmini izlemek için 4.000 kişi toplandı. Duygusal bir olaydı. FIBA üyeleri, Sırbistan başbaşkanı ve milli takım arkadaşları katıldı. Tanjević, o dönemin oyuncularıyla Belgrad’da yemekler organize ederdi. Her yemekte boş koltuk sayısı artardı.

Korać ile oynadıktan sonra, Djurovic koçluk yapmaya başladı. Yarım asır boyunca Avrupa’da koçluk yaptı. Dünyayı gezdi ve hala Korać hakkında konuştuğunu fark etti.

“Kimse onu tanımıyor,” dedi kendine. “Deliyim. Hala Korać hakkında konuşuyorum.”

2012’de, Djurovic 17 yaşında bir çocuk hakkında bir telefon aldı, Adriyatik Ligi’nde Mega Basket takımında oynuyordu. Genç oyuncuyu bir antrenmanda izledi.

“Çok anormaldi.” diyor Djurovic. “O kadar zekiydi ki herkese karşı oynayabiliyordu. Çok iyi paslar veriyordu. Hızı yoktu, zıplayamıyordu ve güçlü değildi ama harika oynuyordu.”

Oyuncuyla bir kez konuştu.

“Sen en iyisisin.” dedi.

O çocuk Nikola Jokic’ti.

Bugün 75 yaşındaki Djurovic, Sırbistan’ın dört bir yanındaki diğer insanlar gibi sabah 4’te kalkarak Jokic’i izliyor.

Korać’ı tanıyan veya onunla oynayanlar, Jokic’in daha iyi bir oyuncu olduğunu açıkça belirtiyor. “Jokic’in o vücuduyla yaptıkları inanılmaz.” diyor Djurovic. “Vücudu hiçbir şekilde sağlıklı değil, basketbol için iyi bir vücut değil. Hatta hiçbir şey için değil. Ama ona karşı oynadığınızda ve potaya gittiğinizde, o tam bir duvar gibi. Çok ağır ve güçlü.”

“Ama, teknik olarak düşünmesi çok hızlı, çok akıllı. Tıpkı Korać gibi.”

Jokic’in basketbol IQ’su belki de onun için en çok vurgulanan özellik. 2 Mart’ta Los Angeles şehir merkezindeki Crypto.com Arena’daki bir maç öncesi, Nuggets koçu Michael Malone’dan LeBron James ve Nikola Jokic’in karşılaştırması istendi. Malone, zekalarına, olayları olmadan önce görme yeteneklerini karşılaştırdı.

Nuggets, Lakers karşısındaki üst üste sekizinci galibiyetlerini 124-114 kazanarak maçı kazandı.

Maçtan sonra, Nuggets’ın soyunma odasının yakınında birkaç Sırp buluştu.

Bir yanda Nikola Jokic, diğer yanda Vlade Divac vardı. Divac, Korać’ın ölümünden bir yıl önce doğmuştu. LA Clippers, Timberwolves ve Memphis Grizzlies‘de oynamış olan Marko Jaric de vardı. Eski Sırp koçu ve şimdilerde Nuggets yardımcı koçu olan Ognjen Stojaković vardı. Son olarak ise Sırp tenis yıldızı Novak Djokovic vardı.

Birlikte ana dillerinde konuşup gülüyorlardı.

Jokic, Djokovic hakkında “O muhtemelen insanlar için en büyük yıldız.” diyor.  “Onu bir ‘winner’ olarak görüyorlar. Ülkemizi birçok kez zirveye taşıdı. Sırbistan’ı birçok yıl boyunca zirveye taşıdı.”

Aynı durum kuşkusuz Jokic için de geçerli.

Nikola Jokic 2022’de, üst üste ikinci NBA MVP ödülünü kazandı. Kaderin cilvesi olacak ki Korać bundan sadece birkaç ay sonra Naismith Memorial Basketbol Onur Listesi’ne alındı. Konuşmasu kardeşi Djordje tarafından yapıldı. Dokuz ay sonra, Jokic, Nuggets’ı tarihinin ilk şampiyonluğuna taşıdı ve finalin en değerli oyuncusu ödülünü kazandı.

Bu şampiyonluktan bir ay sonra, Sırbistan Basketbol Federasyonu, Belgrad’daki Batı Kapısı’na bir afiş astı, bu bina, on yıllar boyunca Sırbistan’ın en yüksek binasıydı.

Afiş o kadar büyüktü ki sekiz işçinin sekiz saatlik çalışması gerekti. Amaç ise 1923 yılında ilk kez bir Amerikan Kızıl Haç çalışanı tarafından ülkeye tanıtılan basketbolun 100. yılının kutlanmasıydı.

Afişte “Bir asırdan uzun, bir oyundan fazla.” yazıyordu.

Sırbistan’ın 25 şehrinde 70 farklı billboard’da gösterilecek bu afişte birbirine benzeyen iki oyuncu da yer alıyordu.

Bu oyunculardan ilki elbette Jokic’ti.

“Sadece takdir edildiğimi hissetmek bile çok şey ifade ediyor.” diyor Jokic. “Ülkenin ve şehrin sevgisini hissetmek her zaman çok güzel.”

Jokic’in yanındaki oyuncu ise Sombor’un başka bir efsanevi oğlu: Radivoj Korać.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!