by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
NBA’de geleceği tahmin etmek her zaman en zor zanaatlerden biri olmuştur. Ligin dengesini korumayı hedefleyen draft ve maaş sistemi her takımın kaderinde kısa süreler içinde oldukça büyük etkiler yapabilirken artık oyuncular da gücü elinde bulundurmasıyla her an takas isteyerek bütün dengeleri alt üst edebiliyor.
Fakat son şampiyonlardan da gördüğümüz üzere başarı istikrar ile sağlanıyor. Milwaukee Bucks, Giannis Antetokounmpo ile bir düzen kurdu ve en sonunda şampiyonluğa kazandı; Denver Nuggets, Nikola Jokic’in yanına Jamal Murray’nin bitiriciliğini ekledi ve uzun yıllar beraber oynayan düzenle mutlu sona ulaştı; son olarak da Boston Celtics yıllardır Jayson Tatum ve Jaylen Brown etrafında şekillenen çekirdeğini doğru parçalarla destekleyerek ligin zirvesine oturdu.
Bu üç şampiyonluğun bir ortak noktası daha var: Kilit isimler hep şampiyon oldukları takımlar tarafından draft edildi. Bu yüzden bir takımın geleceğini konuşurken draft haklarını da unutmamamız gerekiyor.
Bugün NBA’de önümüzdeki beş senede en karanlık geleceğe sahip beş takımı inceleyeceğiz. Bu takımları seçerken anlık kadrolarını, oyuncularının kontrat durumlarını ve yaşlarını, draft haklarını ve potansiyellerini değerlendirdim.
Hazırsanız başlayalım.
Washington Wizards
Bu seçim tabii ki de bir sürpriz değil. Wizards geçen sene sadece 15 galibiyet aldı ve ligin Detroit Pistons ile beraber en kötü takımıydı. Malesef kadrolarına baktığımızda bu durumun yakın zamanda değişeceğini düşünmemiz de bir hayli zor.
Öncelikle guardı Jordan Poole olan bir takımın NBA’de 15-20 galibiyet bandından yukarıya çıkması neredeyse imkansız. Oyun motoru ve disiplini yerlerde olan Poole, özellikle Wizards gibi beklentinin de az olduğu, bütün sorumluluğu üstlendiği bir organizasyonda kendini bulduğundan beri bu durumu kabul edilemeyecek seviyelere çıkardı. Oyuncunun 2026-27 senesinin sonuna kadar devam eden kontratı da yeni maaş bütçesi kurallarının devreye girdiği dönemde ellerini hiç rahatlatamayacak.
Kadronun geri kalanı ise belli düzenler içerisinde takımlarının en iyi 6., 7., belki 8. oyuncusu olabilecek oyunculardan oluşuyor. Herhangi bir ismin geleceğe dair büyük umutlar verdiğini söylemek de güç. Her ne kadar draft hakları konusunda berbat durumda olmasalar da böylesine büyük bir düzensizliği içine giren genç oyunculardan da hemen verim beklemek ve takımın çehresini değiştirmesini ummak hayalcilik olur.
Brooklyn Nets
Kyrie Irving, Kevin Durant, James Harden… Belki de tarihin kağıt üstündeki en yetenekli hücum üçlüsü aynı takıma geldiğinde kimse Nets‘in yakın gelecekte bu denli kötü olacağını düşünmüyordu. Başarılı olamamaları hiç az ihtimal değildi fakat en azından bu oyuncular karşısında potansiyelli genç yetenekler alabilirlerdi. Şu an takımın elinde kimler mi var?
En çok maaş alan oyuncudan başlayalım: Ben Simmons. Basketbolla ilişiğini uzun zaman önce kesen Simmons, hiçbir katkı vermediği takımda önümüzdeki sene de 40 milyon dolarlık kontratla bulunacak. Cam Johnson, Dorian Finney-Smith, Dennis Schröder gibi isimler doğru takımlarda önemli rotasyon oyuncuları olabilir fakat bu takımın ana oyuncuları olarak aksadıkları/aksayacakları çok bariz.
Bazı geceler Cam Thomas’ın dünyanın en iyi oyuncusu olduğunu düşünebiliriz fakat o da tavanı kısıtlı bir isim. Takımın tutunabileceği en büyük dal Nic Claxton, onun da serbest atış yüzdesini geliştirmediği sürece tavanı kısıtlı kalacak.
Nets‘in elindeki en büyük koz ise draft hakları. 2010’larda Celtics, Nets’in draft haklarına çökmüş ve geçen sene şampiyon olan yapının temellerini atmıştı. Şimdi Nets’in Mikal Bridges takasında New York’tan aldıkları draft haklarıyla bu hikayeyi tersten yazma şansı var. Fakat önümüzdeki beş sene içinde onlardan en azından düzlüğe çıkmış olmaları, heyecan verici potansiyelleri drafttan toplamaları dışında bir şey beklememeliyiz.
Portland Trail Blazers
Damian Lillard ile yaşadılar. Damian Lillard gitti. Artık pek de yaşamıyorlar.
Portland geçen sene Batı Konferansı’nın dibindeydi. Önümüzdeki senelerde de başka yerlerde olacaklarını düşünmüyorum. Deandre Ayton kontratını hak etmeyen, böyle düzensiz takımlarda asla istemeyeceğiniz bir oyuncu. Jerami Grant belki de rolünün yıldızı olarak kalsaydı kariyeri çok daha başarılı olurdu. Anfernee Simons fena bir yetenek değil fakat konferans sonuncusu takımda anlamsız çok maç oynarken skorerliğinizi göstermek o kadar da zor değil. Robert Williams sakat, Scoot Henderson her ne kadar henüz umut kesilmemesi gerekse de beklenti altında kaldı, Sheadon Sharpe ise uçup kaçmak dışında bir şeyler yapabilecek mi kimse emin değil.
Portland Trail Blazers taraftarları için en azından drafttan ilgi çekici potansiyeller bularak bir nebze takımı izlemek için sebep bulabilmelerini diliyorum. Bir de sabır tabii.
Chicago Bulls
Bulls birkaç senedir Doğu Konferansı’nın orta-alt sıralarına sıkışmış durumda ve bu durumdan kolay kolay çıkabilecekmiş gibi de gözükmüyorlar. Takımın ve soyunma odasının lideri DeMar Derozan gitti ve karşılığında hiç birinci tur draft hakkı alamadılar. Zach LaVine 2026-27 sezonunda 47 milyon dolar kazanacak. Lonzo Ball’un da bir daha basketbol sahalarına dönmesi, dönse bile eskisi gibi olması pek mümkün gözükmüyor.
Nikola Vucevic bu ligin tam olarak ortaya sıkışmış takımlarının pivotu olabilecek bir oyuncu, Patrick Williams ise asla All-Star seviyesine yaklaşamayacak. Coby White geçen sene harika bir sezon geçirdi ve üstüne koyabilir fakat Bulls‘un bir düzen içine girmesi çok zor gözüküyor.
Draft hakları ellerinde fakat Bulls’un yakın geçmişte çok parlak bir draft geçmişi olduğunu da söylemeyiz. Bizim için iyi olabilecek durum ise temsilcimiz Onuralp Bitim’in sezon ilerledikçe takım düzen dışına çıksa bile kendisini göstermenin bir yolunu bulması ve rotasyona düzenli girmesi olur.