by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Turkish Airlines EuroLeague’in 2024-25 sezonunda şu ana kadar 14 maçlık bir süreci geride bıraktık. Bu süreçte basketbolseverler olarak heyecan dolu karşılaşmalara, etkileyici bireysel performanslara ve kıyasıya bir rekabete tanıklık ettik.
Bu yaz EuroLeague takımları, belki de son yılların en hareketli transfer dönemlerinden birine imza attılar. Yapılan çok sayıda flaş hamle yazın basketbol gündeminin üst sıralarında yer alırken bunun sonucunda ortaya son derece rekabetçi bir lig çıktı.
Yaz dönemi boyunca yapılan gösterişli transferlerin ardından bazı takımlar, kurdukları kadrolarla birlikte bu sezon son ana kadar rekabetçi olabileceklerinin sinyallerini verdiler. Dolayısıyla şu sıralar ligde Playoff ve Play-In’e kalmaya aday çok sayıda takım var.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde 18 EuroLeague takımının en güçlü yönlerini karşınıza getiriyor.
Fenerbahçe Beko – Forvet Rotasyonu
Evet, Fenerbahçe Beko her ne kadar EuroLeague’de ilk dört sırada yer alsa bile yazın kurulan kadroya birçok eleştiri getirebiliriz. Mesela uzun rotasyonundaki kalite eksikliği ve kısa rotasyonunun yeterince uyumlu gözükmemesi, zaten bir süredir Fenerbahçe’ye dair en çok konuşulan konular olarak öne çıkıyorlar.
Yine de şu bir gerçek ki Fenerbahçe Beko, en ufak bir tartışmaya bile açık olmayacak kadar kaliteli bir forvet rotasyonuna sahip. Hatta geri kalan 17 EuroLeague takımına baktığımızda Fenerbahçe’den ‘ligin en kaliteli forvet rotasyonuna sahip takımı’ olarak bile bahsedebiliriz.
Takımın en skorer ismi Nigel Hayes-Davis’in son iki senedir çıktığı seviye herkesin malumu. Yazın Maccabi Tel Aviv‘den transfer edilen Bonzie Colson, bir süredir EuroLeague’in en değerli üç numaralarından bir tanesiydi. Uzun yıllardır Fenerbahçe bünyesinde yer alan Tarık Biberovic, şu sıralar kariyerinin en formda dönemini geçiriyor. Nicolo Melli ve Dyshawn Pierre gibi oyuncular da forvet rotasyonu için önemli alternatifler.
Bu tablonun doğal sonucu olarak maçlarda forvetleri üzerinden alçak post hücumlarını çok sık kullanan Fenerbahçe Beko, kalan pozisyonlarda istikrar sorunları yaşasa bile forvet rotasyonu konusunda lig geneline göre epey avantajlı bir noktada.
Anadolu Efes – Top Yönlendiriciler
Yazın kadrosuna Jordan Nwora, Vincent Poirier, Stanley Johnson ve Rolands Smits gibi dikkat çekici takviyeler yapan Anadolu Efes, açıkçası şu ana dek bu oyunculardan beklediği kadar istikrarlı bir katkı alamadı. Bu duruma ve yaşadığı iniş çıkışlara rağmen Efes, sezonun büyük kısmını Playoff ve Play-In hattında geçirdi.
Bu tablonun ortaya çıkmasındaki en büyük faktör ise Anadolu Efes‘in çok değerli top yönlendiricilere sahip olması. Başta Shane Larkin olmak üzere Elijah Bryant, Darius Thompson ve Rodrigue Beaubois gibi oyuncular, Efes’in hücum sisteminde çok büyük bir yere sahipler.
Larkin’in yaklaşık bir aydır sahalardan uzak olmasına rağmen Efes, kazandığı maçlarda rakiplerine top yönlendiricileri üzerinden üstünlük kurmayı başardı. Geldiği ilk günden bu yana performansıyla çok sık eleştirilen Darius Thompson, bu süreçte bazı maçlarda ciddi bir liderlik örneği gösterdi. Elijah Bryant ve Rodrigue Beaubois da takımlarının kendilerine ihtiyaç duyduğu anda sorumluluktan kaçmadılar.
119 hücum reytingiyle bu alanda EuroLeague’in en iyi beş takımından biri olan Anadolu Efes, Shane Larkin’in de geri dönüşüyle birlikte bu alanda daha da iyi olabilir.
Paris Basketball – Oyun İstikrarı
“Eğer şu an EuroCup’ta değil de EuroLeague’de oynuyor olsaydık kesinlikle birçok galibiyet alırdık, her takıma karşı rekabet edebilirdik. Bundan kesinlikle eminim. Avrupa’da bizim gibi oynayan tek bir takım bile yok.”
Geçtiğimiz sezon Eurohoops’un podcast programı EurohooPOD’a katılan TJ Shorts, takımı Paris Basketball’un oynadığı basketbol hakkında bunları söylemişti. O dönemler EuroCup’ı domine eden Paris, sezon sonunda adeta güle oynaya şampiyonluğa uzanmış ve EuroLeague biletini almıştı.
Aradan geçen bir senede gördük ki TJ Shorts, söylediklerinde hiç haksız değilmiş. EuroLeague’de çıktığı son 10 maçın dokuzunu kazanan Paris, şu sıralar Olympiakos ile zirveyi paylaşıyor.
Bu süreçte Paris Basketball’un rakiplerine karşı fark yaratmasını sağlayan en büyük nokta ise hiç şüphesiz oynadıkları basketbol oldu. Yazın koçu Tuomas Iisalo’yu NBA’e yolcu eden Paris, takımın başına Houston Rockets‘ın asistan koçu Tiago Splitter’ı getirdi. Koç değişikliğine rağmen Paris’in oynadığı basketbolda değişen hiçbir şey olmadı.
Oyun istikrarı çok yüksek bir takım olan Paris, savunma ribaundunu aldıktan sonra hücumlarını neredeyse 8 saniyeden daha kısa bir sürede sonlandırıyor. Elbette kadronun birbirini tamamlayan yapısı da Fransız temsilcisine bu alanda çok yardımcı oluyor.
Açıkçası EuroLeague takımları, Paris Basketball’un oynadığı bu çok yüksek tempolu basketbola karşı henüz bir anti tez üretebilmiş değiller. Elbette sezonun nasıl ilerleyeceğini hiçbirimiz bilemeyiz ama Paris Basketball’un şu ana dek sezonun en büyük sürprizi olduğu bariz şekilde ortada.