12/Şub/16 14:50

Farklı Oyuncular, Ama İkisi de Euroleague’te Dominant!

12 Şub 2016 2016-02-12T20:17:28+00:00.

Bugra Uzar

- 12 Şub 2016

Eurohoops.net

By Nikos Varlas/ info@eurohoops.net

Eurohoops’un yaratıcı düşünceye sevk eden ve basketboldan değişik bir bakış açısıyla keyif almanızı sağlayacak özel köşe yazısı dizilerinden birine hoş geldiniz!  Bu yazıda, şimdiki oyuncularla geçtiğimiz dönemlerdeki oyuncuları eşleştirmeye çalışıyoruz ancak onları kıyaslamıyoruz. Her oyuncu eşsizdir -tıpkı her insan gibi- ve kıyaslamalar hiçbir zaman tam olmuyor, özellikle de basketbolun geçtiğimiz on yıldan bu yana ne kadar değiştiği düşünüldüğünde bu hepten zorlaşıyor.

Bu köşede, 2000’lerde kariyerinin zirvesinde olan oyuncularla, ya şu anda kariyerinin zirvesinde olan ya da önümüzdeki beş yıl içerisinde patlama yapacak 2010-2020 on yılına ait oyuncuları taraf tarafa anlatıyoruz! Bu eşleşmede süperstarlardan rol oyuncularına ve her kesimden atleti analiz edeceğiz. Çünkü geçtiğimiz on yıldan başka bir oyuncuyu anımsatan oyuncuları değerlendirmek her zaman keyifli olmuştur! Okuyucularımızın seçimlerimize katılıp katılmama hakları tabii ki mevcut. Katılmadığınızda, düşüncelerinizi duymak ve bir sonraki seçimlerimizde bunlara dikkat etmek bizi mutlu eder. Tadını çıkartın!

Bu kez Luis Scola’yla Georgios Printezis’i simulatöre koyduk! Her iki oyuncu da farklı zamanlarda ‘4’ numara pozisyonunu (power forvet) domine ettiler ve bir takımla özdeşleşip taraftarın adeta taptığı isimler oldular. Her ikisi de uzun oyuncu ve büyük karakterleri var. Skor üretmeye meyilliler ve Euroleague’te takımlarının harika başarılar elde etmesinde kilit rol oynadılar.

Scola 27 yaşına kadar Euroleague’te oynadı ve daha sonra NBA’e gitmek üzere ABD’ye gitmişti. Printezis ise Avrupa’da kalıp eski kıtayı domine ediyor. Aynı şey Arjantinli oyuncunun Tau Ceramica günleri için de geçerli!

Luis Scola (1980 doğumlu, 2.07 metre, power forvet)

Scola yedi yıl boyunca Euroleague’te oynadı ve bu sürenin tamamında Tau forması giydi! Toplamda 144 maç oynadı ve ilk sezonunda finallere kadar gitmeyi başardı! İlk Euroleague sezonunda beş aç üzerinden oynanan seride Kinder Bolonga serinin beşinci ve son maçında şampiyonluğu kazanmayı başardı.

Son üç Euroleague sezonunda Scola devamlı olarak Final Four’da yer aldı: 2005’te Moskova’da, 2006’da Prag’ta ve 2007’de Atina’da. Ancak şampiyonluk kazanmayı başaramadı. Moskova’da finale kalmayı başardı ancak finalde Maccabi Tel Aviv‘e boyun eğdiler. Sonraki iki sezonsa Scola’nın takımı önce Maccabi Tel Aviv‘e daha sonra da Panathinaikos‘a yenildi. Ancak bu onun Euroleague’te bıraktığı derin etkiyi, Scola’nın Euroleague’te izlemesi en keyifli olan ve en dominant power forvetlerden biri olduğunu göstermiyor.

Kariyer istatistikleri

Scola Euroleague’teki 7 yıllık kariyerinde 14.3 sayılık etkileyici bir ortalama yakaladı! Bunu %51.8 iki sayı ve %67.1 serbest atış yüzdeleriyle yaptı. Ayrıca 5.6 ribaunt, 1.7 asist ve 1.2 top çalma ortalamaları yakaladı. Sadece 11 üçlük denedi ve bunların sadece birinde isabet buld! 2006 Şubat ayında ise Brose Baskets Bamberg‘e karşı 36 sayı üreterek kariyer rekorunu kırdı.

Georgios Printezis (1985 doğumlu, 2.02 metre, power forvet)

Printezis şu anda Euroleague’teki 13. sezonu yaşıyor ve Olympiacos formasıyla bu alanda zirvede bulunuyor. 2011-12 sezonuna kadar iniş çıkışları olan ve bazen patlayıcı performanslar gösteren iyi bir oyuncuydu. O zamandan sonra statüsü tamamen değişti ve birçok durumda kanıtladığı üzere üst düzey bir oyuncuya evrildi. Dört kez Final Four’da -2009, 2012, 2013 ve 2015- oynadı. İki şampiyonluk kazandı ve geçtiğimiz sene yarı finalde CSKA Moskova’ya karşı gösterdiği muhteşem performansla üçüncü final deneyimini yaşadı. Son beş yılda Olympiacos‘un Euroleague’teki muazzam performansında Vassilis Spanoulis’ten sonra en önemli pay sahibi olan isim. Printezis şu anda Euroleague’teki en iyi ‘4’ numara olarak gösteriliyor ki 24 Euroleague GM’nin katıldığı ankette de bu sonuç çıkmıştı.

Printezis geçiş hücumda harika ve alçak postta verim ve hücum silahı açısından ligdeki en iyi pivotların bile onunla yarışması çok zor. Son yıllarda çok güçlü bir karakter gösteriyor ve büyük maçların özellikle son anlarında fark yaratan isim. Bunun en iyi ortaya çıktığı iki örnek ise 2012 yılında CSKA‘ya karşı attığı son saniye basketiyle hem tarih yazmış hem de takımının Avrupa şampiyonu olmasını sağlamıştı. Ayrıca geçtiğimiz sezon Barcelona’yla oynanan seride attığı son saniye üçlüğüyle seriyi kazandırmıştı.

Kariyer istatistikleri 

Printezis, Euroleague’te çıktığı 187 maçta 9.3 sayı ortalaması yakalarken %56.4 iki sayı, %31 üç sayı ve %70.2 serbest atış yüzdeleri yakaladı. Ayrıca 3.7 ribaunt ve neredeyse 1 asist ortalamaları yakaladı. 2011-12’den itibaren sürekli olarak çift hanelerde sayı ortalamaları yakaladı. Bu yıl ise çift hanelerde skor ürettiği üst üste beşinci yıl ve Scola’nın istatistiklerine oldukça yakın bir istatistik yakalamış durumda!

Printezis bu sezon maç başına sadece 24 dakika sahada kalsa This season, Printezis is scoring 13.4 points in just 24 minutes per game with 57.4% two-point, 34.2% three-point and 77.4% free throws accuracy to go with 5 rebounds, 1.4 assists and a performance index rating (PIR) average of 13.9. He achieved his career-best performance last week against Khimki Moscow Region with 30 points and a 37 PIR.

En büyük farklar

Scola’nın Euroleague’teki ve Printezis’in bu on yıl içerisindeki performansına bakacak olursak, iki oyuncuyu da farklı farklı inceleyelim.

Arjantinli oyuncu daha uzun ve daha sert. Daha iyi ribauntçu, pota altındaki sert savunmalara rağmen daha etkili ve Printezis’e kıyasla yüz yüze oyunda ve orta mesafede çok daha büyük bir tehdit.

Yunan oyuncu ise uzak mesafeden çok daha tehlikeli, artık üç sayı çizgisinin gerisinden sürekli olarak şut deniyor ki Scola, Avrupa kariyeri boyunca bunu asla yapamamıştı. Daha hafif bir cüssesi var ve bu sayede savunmada kendisinden daha kısa ve hızlı oyunculara karşı eşleşebiliyor.

Benzerlikler

İkili arasında birçok benzerlik var. Scola Euroleague’te oynarken çok etkili bir alçak post skoreriydi, tıpkı Printezis gibi. Her ikisi de ellerini iyi kullanıyorlar, fake konusunda uzmanlar, her iki taraftan da pivot hareketleri yapabiliyorlar ve durdurulması çok güç isimler. Bu yüzden savunmalar onlara ikili sıkıştırma göndermek zorunda kalıyor ve topu ellerinden çıkartmaları için uğraşıyorlar.

“Jump-hook’lar” oyunlarının en önemli özellikleri. Arjantimli oyuncunun hook atışları basketbol tekniği açısından daha “ortodoks” kalıyor. Yunan oyuncunun şut stili ise enteresan ve ülkesinde “mancınık” olarak adlandırılıyor! Önemli olan nokta ise her iki oyuncu da bu şekilde kariyerinde oldukça fazla sayı üretti.

Ayrıca her iki oyuncu da takımlarının geçiş hücumlarına ayak uydurma konusunda oldukça iyiler ve açık sahada pozisyonları bitiriyorlar. Genel olarak bakarsak Scola ve Printezis’in en önemli benzerlikleri neler?

Ortak payda: Kendi kendilerine yeten uzun!

Geçtiğimiz on yılın en iyi ‘4’ numarası ve son yıllarda Euroleague’in en iyi ‘4’ numarasından bahsediyoruz! Her ikisi de pozisyonlarının üst düzey isimleri ve oldukça yüksek standartlarda istikrarlı olarak katkı verdiler/veriyorlar.

En önemli benzerlik ise enerjileriyle, skor katkılarıyla kendilerini maça dahil ediyorlar ve en önemlisi de kendi kendilerine yeten uzunlar! Bu ne demek? Hücumda kendilerine pozisyonlar yaratıp bitirebiliyorlar.

Hücumda guardlarına tamamen bağlı değiller ki bu özellik modern basketbolun oynanışında boyalı alanda görev alan oyuncuların büyük bir çoğunda olması gereken ir özellik. Takımın onlar için yaratmasından ziyade onlar takım için yaratıyorlar ve sayı üretebiliyorlar!

Scola’nın özveri ve fedeakarlık konusunda bir sembol ve Labroal Kutxa Vitoria Gasteiz’in en çok sahiplenilen yabancı oyuncusu olabilir çünkü hiç takım değiştirmedi ve sahada her zaman her şeyini verdi!

Add to this that Scola is still a symbol of devotion and self-sacrifice, perhaps the most beloved foreign player in the history of Laboral Kutxa Vitoria Gasteiz, since he never changed teams and always gave everything on the court.

Aynı şey Printezis ve Olympiacos için de geçerli. Büyürken hayranı olduğu kulübün formasını her seviyede giyerek 15 yıl geçirdi.

Farklı oyuncular olabilirler ama Scola ve Printezis iki çağ arasında ve Euroleague’teki power forvetlerin dominasyonu konusunda köprü konumunda!