by Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net
Galatasaray Odeabank geçen seneki Eurocup zaferinin ardından bir kez daha Avrupa’nın en üst seviyesine, Euroleague’e geri dönüyor. Galatasaray Odeabank geçtiğimiz elde ettiği başarının mimarı olan kadrosunu büyük ölçüde korumak isteyerek bu yaza girdi ancak yaz sezonu şu ana kadar bu hedef doğrultusunda gelişmedi. Kadrosuna 3 yeni yabancı – Austin Daye, Nenad Krstic, Alex Tyus – uzun eklemesi yapan Galatasaray’ın kısa rotasyonuna yaptığı ilk yabancı hamle ise Türkiyeli basketbolseverlerin yakından tanıdığı bir isim, Jon Diebler oldu.
Jon Diebler için ise bu kontrat, Euroleague seviyesinde ikinci bir şans anlamına geliyor. Türkiye’de Pınar Karşıyaka forması altında oluşan omurgayla beraber geçen 3 senede çok başarılı işler yapan Amerikalı şutör, geçtiğimiz sezon başında şampiyon takımından ayrılıp Anadolu Efes ile Euroleague macerasına atılmıştı. Ancak işler geçen sene onun umduğu gibi gitti denemez. Jon Diebler bu sefer de şansını sarı-kırmızılı forma altında deneyecek.
Biyografi
Eğer Jon Diebler’ın kariyerine göz gezdirecek olursanız, işe kolejden değil liseden başlamanız gerekiyor. Jon Diebler, lise yıllarını babasının koçluğunu yaptığı bir lisede geçirdi. Bu süreçte Ohio eyaleti lise sayı rekorunu 3.208 sayı ile kırdı. Hatırlatmakta fayda var, Ohio lise efsaneleri arasında tarihin en iyi basketbolcularından biri LeBron James de bulunuyor. Lise kariyerinin ardından üniversite için doğduğu şehirden ayrılmamayı tercih eden oyuncu, NCAA kariyerini Ohio State Buckeyes ile geçirdi. Burada geçirdiği 4 yılda da kolejinin üçlük isabet rekorunu kıran şutör, geçirdiği 4 yılda konferansında bireysel ödülleri ve rekorları kariyerine yazdırmayı başardı ve 2011 yılında mezun olarak draft’a katıldı.
Profesyonel kariyerinde NBA’de yer alması beklenen genç oyuncu, beklenildiği gibi draft’ta kendine seçilenler arasında bir yer bulmayı başardı ve 51. sırada Portland T-Blazers tarafından seçildi. Ancak o yaz gelen lokavt kararı onun NBA kariyerini başlamadan bitirmiş oldu. 2011 yazında Yunan Ligi ekiplerinden Panionios’la anlaştı ve kıtamıza giriş yaptı. Panionios’ta geçirdiği bir senede takımının en önemli ismi olan şutör isim, yakaladığı %45 üçlük isabeti ve 10 sayının üstündeki sayı ortalaması ile Karşıyaka’da yeni bir yapılanmaya hazırlanan Ufuk Sarıca’nın dikkatini çekti.
2012’de Karşıyaka forması ile Türkiye’ye giriş yapan Amerikalı oyuncu, kırmızı-yeşil forma altında başarılarla dolu bir üç sene geçirdi. İlk sene Eurochallange’da final oynayan, ikinci sene Türkiye Kupası’nı kazanan ve son senesinde hem Cumhurbaşkanlığı Kupası hem Lig Kupası zaferine ulaşan omurganın bir parçası olan Jon Diebler, Karşıyaka kariyeri boyunca hiçbir sene 10 sayı ve %42 üçlük isabeti oranının altına düşmedi. Şampiyonluğun ardından geçtiğimiz sezon takımdan ayrılıp Anadolu Efes’in yolunu tutan Jon Diebler, yeni evinde umduğunu bulamadı. Takım için rollerin belirginsizliği ve yaşadığı sakatlıklardan ötürü bir türlü standart tutturamayan oyuncu, profesyonel kariyerinde ilk kez 10 sayı barajının altına düştü ve yeni yapılanmaya giden takımından ayrıldı.
Nasıl bir oyuncudur?
Jon Diebler’ın oyunculuk yönünden bahsederken ilk önce tabii ki şut meziyetini övmek gerekiyor. Jon Diebler perdeden çabuk çıkışları ve ikili oyunların zayıf tarafında aldığı mükemmele yakın açıları ile Avrupa’da tutulması en zor şutörlerden biri. Topu almak için yapması gereken şeyleri ustalıkla yapan oyuncu, bu topları da %45 seviyelerinde bir isabet oranıyla kullanıyor ki sırf bu meziyeti bile onu müthiş bir hücum tehdidi haline getiriyor. Ancak Jon Diebler’ın geçen sene erken dönemler haricinde gösteremese de bizlere izlettiği bir önemli hücum meziyeti daha var: Set oynatabilme. Ona bu özelliği Ufuk Sarıca, tempolu takımına yarı sahada çözüm ararken kazandırmıştı. Genellikle tepe bölgeden oynanan ikili oyun setlerini gerek kendi şutuna gerek uzununun hücumuna çevirebiliyor. Bunu da 1’in üstündeki asist/top kaybı oranıyla başaran ismin verimli olduğu söylenebilir. Jon Diebler savunmada ise atlet, caydırıcı bir isim olmasa da cutları takip edebilen ve güçlü bir isim. Rakibinin post oyunlarında ezilmeyen oyuncu, miss-match’ine saldırılacak bir savunmacı değil.
Ancak tabii ki Jon Diebler’ın da zaafları var. Diebler hücumda kendi başına şutunu yaratmak konusunda pek başarılı bir isim değil. Ayrıca gerekli pozisyon bilgisi ve çabukluğa sahip olmasına rağmen cut oyunlarını oynadığını söyleyemeyiz. Potaya yaklaşma konusunda cut’ın haricinde post-up ya da delicilik özelliği de bulunmayan oyuncu klasik bir yay dışı hücumcusu. Savunmada ise Jon Diebler zaman zaman gücü ve çabuk ayaklarına rağmen eksik olan atletizminin sıkıntılarını zaman zaman yaşıyor. Delici kısalara karşı caydırıcı bir savunmacı olmayan oyuncu, 2 numarada süre aldığı zaman delinme problemi yaratabiliyor.
Galatasaray’a Ne Katar?
Galatasaray henüz takımını sürükleyecek ve sistemini üstüne kuracağı kısa oyuncusunu seçmediği için Galatasaray’ın önümüzdeki sezon ne çeşit bir basketbol oynayabileceğini kestiremiyoruz ancak Jon Diebler, olası her senaryoda takımına katkı verebilecek bir isim.
Eğer Galatasaray ikili oyunları ciddi bir silah olarak kullanıp yarı saha hücumu oynarsa; Jon Diebler bu oyunu keskinleştirmede oldukça değerli bir parça olabilir. İkili oyunun zayıf tarafındaki ceza şutlarını büyük bir yüzdeyle skora dönüştürebilecek oyuncu, ikili oyuna tarafından gelecek yardımları da tehdit ederek, ikili oyunun keskinleşmesini sağlayabilir.
Eğer Galatasaray geçiş hücumunu kullanırsa; Jon Diebler alışkın olduğu bir düzene gelmiş demektir. Karşıyaka ve verimli olduğu erken dönemde Efes’te bu yüksek tempoyla oynamaya alışkın olan oyuncu; ne zaman, nerede olacağını ve hangi şutu kullanması gerektiğini bilmesiyle geçiş hücumunda bulduğu üçlüklerle rakipleri için zor bir isim. Bu özelliği ile Jon Diebler, geçiş hücumlarının keskinliğini ve potansiyelini arttırabilir.
Savunmada ise 3 numarada süre aldığı zamanlar görevini ortalamanın üstünde yerine getirecektir ancak 2 numaradaki dakikalarında yarı sahada atlet kısalara karşı takımının koruması gereken bir isim olabilir.