By Utkan Şahin /info@eurohoops.net
NBA ekiplerinin yaz hamlelerine ve sonraki sezonki hedeflerine bakmayı Portland TrailBlazers ile sürdürüyoruz. Serideki diğer takımların incelemeleri için buraya tıklayabilirsiniz.
GELENLER/GİDENLER
Geçen yaz LaMarcus Aldridge’in Portland’dan ayrılıp, San Antonio Spurs‘e gitmesinin arkasından yaz döneminde birçok kişi, Portland’ın tekrardan yapılacağını ve bu yüzden sezonu playoff’tan çok uzaklarda kapatacağını düşünmüştü. Sezon başladıktan sonra Portland, bu düşüncelerin çok üstünde bir performans sergiledi.
Damian Lillard’a güvenen Portland TrailBlazers, Al-Farouq Aminu ve Mason Plumlee eklemesiyle hem hücumda hem de savunmada büyük bir eşleşme problemi yaratırken, C.J. McCollum’ın da gösterdiği performansla birlikte playoff yapamaz denirken, bir anda sezonu beşinci sırada tamamladı. Playoff döneminde Clippers‘ın yaşadığı şok sakatlıkları çok iyi değerlendiren Blazers, bir anda kendini yarı finalde bulsa da yarı finalde Golden State Warriors karşısında pek varlık gösteremedi.
Sürpriz bir performansla herkesi şaşırtan Portland, yaz döneminde ise harcadığı parayla damgasını vurdu. Bekleneni veremeyen Gerald Henderson’ın Sixers‘a gitmesine izin veren Blazers, Brian Roberts, Cliff Alexander ve Chris Kaman ile de yollarını ayırdı. Portland, bu dört oyuncuyla yollarını ayırsa da hem iç transfer hem de dış transferde oldukça konuşulan hamleler yaptı.
İlk olarak geçtiğimiz sezon Celtics‘te iyi bir performans sergileyen ve en iyi altıncı adam ödülüne aday gösterilen Evan Turner’ı kadrosuna katan Portland, Turner’a dört yıl için 70 milyon dolarlık ciddi bir kontrat verdi. Turner, son senesinde kenardan gelip, Celtics‘in hücumlarını organize etse de son dönemde Stevens’in katkı aldığı oyuncuların kariyerlerinin başka takımlarda devam ettirdikleri zaman aynı katkıyı vermemeleri kafada bir soru işareti olarak kalıyor. Turner hamlesi sonrası Blazers, pivot rotasyonuna bir hamle yaparken, Warriors‘tan Festus Ezeli ile iki yıl için 16 milyon dolara anlaştı. Ezeli, son sezonunda sakatlık yüzünden beklenen performansı gösteremese de artan salary capla birlikte kontratların çılgınlaştığı bir yazda Blazers, oyuncuyu çok bir kontratla kadrosuna katmış sayılır. Daha da önemlisi Blazers’ın small-ball oyununa uygun olan Ezeli, çember savunması ve potaltı sertliği konusunda farklı şeyler katabilir. Oyun kurucu rotasyonu için Shabazz Napier’i takasla kadrosuna katan Blazers, drafttan ise bence 47. sıradan yapabilecekleri en iyi seçim olan Jake Layman’ı seçtiler.
Dış transferde kafalarda soru işareti olsa da kabul edilebilecek hamleler yapan Blazers, iç transferde ise oldukça tartışılan kontratlar verdi. Geçtiğimiz sezon büyük bir patlama yapan ve haklı olarak ödülü alan CJ McCollum, kontratı da kaptı. McCollum’u elinden kaçırmak istemeyen Blazers, bir sene daha kontratı olan McCollum’a hemen istediği kontratı verirken, 4 yıl için 106 milyon dolara anlaştı. Geçmiş yıllarda olsa çok absürt bir kontrat olarak gözükecek olsa da McCollum’un gösterdiği çıkış ve Lillard ile gösterdiği uyumu düşününce Blazers, alınabilinecek bir risk aldı. Yine de Lillard-McCollum ikilisiyle ligin en pahalı guard ikilisini oluşturan Blazers’ın beklentilerin aşağısında kalınması durumunda eleştirileceği aşikar.
Blazers için en çok eleştirilecek hamle, Allen Crabbe’nin kontratının karşılanması oldu. Yeniden yapılanmaya çalışan Brooklyn, Crabbe’ye dört yıl için 75 milyon dolar gibi bu yaz dönemi için bile oldukça tartışılacak bir kontrat verdi. Daha büyük sürpriz, Portland’ın bu kontratı karşılaması oldu. Crabbe gibi belli yetenekleri olan ancak diğer yönlerini hiç geliştiremeyen bir adama böyle bir kontrat verilmesi herkesi şaşırttı. Blazers bundan sonra Maurice Harkless ve Meyers Leonard ile de sözleşme uzatırken, rol oyuncusu olarak kabul edebileceğimiz iki oyuncuya da biraz tuzlu kontratlar verdi. Portland bu hamlelerle, yaz döneminin en ilginç ve en çok para harcayan takımlarından biri oldu.
NE DEĞİŞTİ?
Geçen sezon yaşanılan sürpriz başarıdan sonra Portland yönetimi, kaderini kabullenmiş bir şekilde eldeki kadroyu koruyup, üzerine farklı eklemeler yapmaya çalıştı. Kaderini kabullenmek derken, son yıllarda yaz piyasasında istenilen hamlelerin yapılmamasını kastediyoruz. Portland’ın şehir olarak getirdiği dezavantajlar ve diğer takımların yer aldığı şehirlere göre daha yüksek vergi oranı alması yaz pazarında etkisiz kalmasına sebep oldu. Portland yönetimi burada kaderine razı olup, elindeki her potansiyelli oyuncuyu kadroda tutma kararlılığı gösterdi. Yoksa McCollum’ı bir kenara atarsak ne Crabbe ne de Leonard hamlesi çok anlamlı gözükmüyot. Portland’ın lüks vergisini aşmayı kabulleneceğini düşünürsek, Portland’ın bu oyuncuları tutmayıp, sonra takaslarım mantığını ileri sürdüğünü de iddia edebiliriz.
Bu doğru bir mantık mı ya da gerçekten yaz piyasasında kulübün şansı yok mu sorularının cevaplarında ben Portland kadar karamsar değilim. Portland’ın dezavantajlarını kabullenmekle beraber, NBA’de son yirmi yılın en başarız organizasyonları Golden State Warriors ve LA Clippers‘ın şu anda Batı’nın zirvesinde olması bazı değişimlerin organizasyonların elinde olduğunu gösteriyor.
Organizasyonun ilerleme şeklini bi kenara bırakırsak takım içerisinde en önemli gelişimin bench üzerinden olduğunu söyleyebiliriz. İyi bir ilk beş planı olan bir takım Portland. Savunmada adam değişebilen ve bireysel yetenekler dışında ters eşleşmeleri bulabilen bir takım. Turner ve Ezeli eklemeleri kadronun var olan özelliklerinin yanına birtakım yeni özellikler katabilir. Ezeli’nin hücum yanında özellikleri takıma uyumlu olmasa da savunmada daha sert ve iyi bir çember savunucusunun takıma katkısı çok olumlu olabilir. Turner ise Celtics’te yaptıklarına devam edebilirse ilk beş dışında hücumu organize eden bir isim olabilir. Lillard’ın daha fazla dinlenmesini de otomatik olarak sağlayacak olan Turner, maç sonlarında da etkili olabilecek bir isim.
Portland’ın bir diğer artısı ise hem takım olarak hem de oyuncuların bireysel olarak gelişmesi. Crabbe, Leonard, Harkless ve McCollum gibi isimlerin oyununu geliştirme şansı yanında geçen sene bir oyun planı oturtan Portland’ın doğal olarak bu oyunu takım olarak geliştirme şansı. Oyunun alışkanlık haline gelmesi ve daha akıcı oynanması oldukça beklenebilir bir şey.
Olumsuz taraflara bakarsak ise oyuncuların istikrarsız yapısını görüyoruz. Kadronun geneline baktığımız da oyuncuların genel olarak istikrarsız olduğunu söylebiliriz. Takımın yıldızı Lillard dahil olmak üzere bütün takım sezon içerisinde büyük iniş, çıkışlar yaşayabiliyor. Bunun etkisini iç saha maçlarında bir şekilde engelleyebilen Portland, deplasman maçlarında ise net bir şekilde bunu görüyor. Takımın deplasmanda nispeten daha başarısız olmasında bunun da etkisi var.
Bir diğer konu gelişimi beklenen oyuncuların daha önceki yıllarda bu konuda pek ışık vermemesi. Özellikle Crabbe ve Leonard’a verilen kontratları düşünürsek, takım politikasının da işleme imkanını düşürebilir.
NEREDE BİTİRİR?
Portland, geçen sezon beklentilerin üstüne çıkarak, Batı Konferansı’nda yarı final oynadı. Bu başarının gelişmesi ya da tekrarlanması bence sezon başında pek olası gözükmüyor. Thunder dışındaki yukarıdaki dört takımdan üçü kadro güçlerini geliştirdi ya da korudu. Thunder ve Memphis’in ise kadro yapıları gereği bu üç takımın arkasından gelebileceğini düşünürsek, Batı’nın zor bir konferans olması Portland’ı etkileyecek. Bu takımlar dışında Portland, Utah, Houston, (Davis sağlıklı kalırsa) New Orleans ve hatta Minnesota’nın playoff yarışında olacağını söylememiz gerekiyor. Portland, kadrosunu geliştirse de bütün bu takımlara karşı playoff yarışı yapmanın üstüne çıkamaz.