by Buğra Uzar / info@eurohoops.net
Geçtiğimiz sezon Spor Toto Basketbol Süper Ligi’nde şampiyon olan, Türkiye Kupası’nı müzesine götüren ve EuroLeague şampiyonluğunu bir ribauntla kaçıran Fenerbahçe, yaz döneminde kadrosunun en önemli parçalarını korumayı başardığında tüm beklentiler de doğal olarak yükselmişti.
Sezonun ilk kısmını geride bıraktığımız şu dönemlerde ise sarı lacivertlilerin performansıyla ilgili bazı soru işaretleri ortaya çıkmış durumda. Sezona Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğuyla başlayan Fenerbahçe, EuroLeague’e de dörtte dörtle giriş yapmıştı. Sarı lacivertliler, Spor Toto Basketbol Süper Ligi’nde de ligin ilk haftasındaki Muratbey Uşak mağlubiyetinin ardından ardından 5 maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda. Ancak Fenerbahçe’nin gösterdiği performans, geçtiğimiz sezonki görüntüsünden oldukça uzakta dersek yanılmayız. Nitekim EuroLeague’deki dörtte dörtlük başlangıcın ardından gelen üst üse üç maçlık mağlubiyet serisi de bunu kanıtlar nitelikte. İki buçuk yıllık bir sürenin ardından ilk kez üç maçlık bir mağlubiyet serisi alan Fenerbahçe, Baskonia karşısında başantrenörü Obradovic‘e kariyerinin en farklı mağlubiyetini yaşattı. Fenerbahçe’nin Baskonia ve Maccabi maçlarında saha içerisindeki teslim olmuş görüntüsü ise geçtiğimiz sezon hiç tanık olmadığımız bir görüntüydü.
Fenerbahçe’de durumun şu aşamada sıkıntılı olduğu aşikar. Tabii ki sezonun henüz çok başı ve bu sıkıntıların hepsi giderilebilir ki başantrenörünüz Zeljko Obradovic‘se her türlü sıkıntının giderilmesi çok yüksek olasılık. Ancak EuroLeague’in değişen formatıyla bu sıkıntıların bir an önce giderilmesi gerektiği bir başka gerçek. Çünkü her takım çok kaliteli ve herkes bir sonraki aşamayı hedefliyor. Ayrıca sıkışık bir fikstürün de olması, her takımın her takımı yenebilme ihtimalini daha da kuvvetlendiriyor. Bu yüzden ligin başında yapılabilecek beklenmedik kayıplar, son haftalara doğru daha büyük sıkıntılar doğurabilir.
Peki Fenerbahçe’nin son dönemde yaşadığı bu sıkıntıların ve EuroLeague’de gelen art arda mağlubiyetlerin sebepleri neler? Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz: Fenerbahçe’nin bir sıkıntısı var mı? Eurohoops olarak bu konudaki seçeneklerin hepsini incelemeye karar verdik ve aynı zamanda sözü siz değerli okuyucularımıza da vermek istedik.
1-Rotasyon Sıkıntıları
EuroLeague’de bu sezon birkaç kez çift maçlı haftalara tanık olduk ve ileride de bu tür haftalara tanık olacağız. Spor Toto Basketbol Süper Ligi’nin de kalitesini göz önüne alırsak Fenerbahçe hem zorlu hem de yoğun bir fikstür içerisinde. Bu yoğun fikstürün etkileri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış durumda.
Yerli oyunculardan gelen katkının oldukça düşük seviyede olması, yabancı oyuncuların çok uzun süreler almasına sebep oluyor ve peş peşe oynanan maçlar sonucu onların da fiziksel olarak yorgun oldukları gözlemlenebiliyor. Koç Obradovic de özellikle genç oyuncuları hakkında yaşadığı sıkıntıları birçok kez dile getirmiş ve onların durumlarından memnun olmadığını söylemişti. Özellikle Türkiye liginde forma şansı bulabilen yerli oyuncuların sahada kaldıkları dönemde gösterdikleri etkisiz performans, rakip takımlar tarafından birçok kez cezalandırıldı ve cezalandırılıyor. Bu sebepten dolayı Obradovic mecbur bir şekilde as oyuncularına süre vermek durumunda kalıyor ve bu oyuncular da yeterince dinlenme imkanı bulamıyorlar. Örneğin EuroLeague’de 30 dakika üzerinde süre alan Ekpe Udoh, ligde de şu ana kadar 28.5 dakika süre almak durumunda kalıyor ve bu da Amerikalı oyuncunun dinlenmesini imkansız hale getiriyor. Yine Udoh üzerinden bir örnekle gidecek olursak Cuma günü oynanan EuroLeague’teki Galatasaray Odeabank mücadelesinde 35 dakika sahada kalan Udoh, Türkiye liginde oynanan Pınar Karşıyaka karşılaşmasında 31 dakika sahada kalmak zorunda kaldı. Çünkü maça ilk beşte başlayan yerli oyuncular, maçın kontrolünü Karşıyaka’ya verince Obradovic de ikinci yarı onlara hiç süre vermedi ve as oyuncularını oynattı.
Kısacası yerli oyuncuların biraz daha öne çıkmaları ve özellikle Türkiye liginde iyi performans göstererek, en azından durumu idare ederek, yabancı oyuncuların dinlenmelerine olanak vermeleri gerekiyor. Yaz döneminde bu sıkışık fikstüre hazırlanmak için yoğun bir idman temposundan geçen yabancı oyuncular, art arda oynanan bu karşılaşmalarda aldıkları uzun sürelerden dolayı gereğinden fazla yıpranmış durumda. Şu anda ülkemizi EuroLeague’de temsil eden takımlara baktığımızda yerlilerinden en az katkı alan takım Fenerbahçe ve bu da rotasyonun oldukça daralmasına sebep oldu. 7-8 kişilik bir rotasyon, bu yoğun ve sert geçen fikstürü atlatmak için yeterli değil ve Fenerbahçe bu noktada yerli oyuncularının acilen toparlanmalarına ihtiyaç duyuyor. Fenerbahçe’nin bu yıl geçtiğimiz sezonki saldırgan ve istekli görüntüsünden uzak bir performans göstermesinin en önemli sebeplerinden birisi önemli oyuncuların yeterince dinlenme şansı bulamamış olması dersek yanılmış olmayız.
2- Mental Problemler
Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon Avrupa’nın en büyüğü olmaya sadece bir ribaunt hatta bir dokunuş uzaklıktaydı. Buradaki yıkımı atlatmak tabii ki kolay değil netice de basketbolcular da insan. Bu sezon başından itibaren Fenerbahçe’nin bir motivasyon sıkıntısı yaşadığı aşikar. Nitekim Obradovic de Baskonia karşısında alınan mağlubiyetin ardından oyuncularının geçtiğimiz yılda yaşadıklarını ve akıllarının geçtiğimiz yılda olduklarını söylemişti.
Fenerbahçe, bir an önce Final Four oynamak ve burada da CSKA Moskova ile karşılaşarak intikamını istiyor. Yani tabiri caizse oyuna direk son levelden başlamak istiyor. Ancak tabii ki bu mümkün değil ve o aşamaya gelebilmek için şu anki maçlarından iyi sonuç almak zorundalar. Şu ana kadar o motivasyonu sağlayabilmiş değiller ve bu da onların “iştah sorunları” yaşamasına sebep oluyor. Ayrıca artık “hedef takım” konumundalar ve tüm rakipleri onlara karşı tam motive olmuş şekilde sahaya çıkıyor. Fenerbahçe’nin de her akşam sahaya tam konsantrasyonla çıkması gerekiyor çünkü aksi taktirde rakipleri bunu çok iyi cezalandırıyor. Örnek olarak Unics Kazan karşılaşmasını gösterebiliriz. Fenerbahçe’nin ipleri biraz olsun elinden kaçırması, Langford‘un bunu iyi değerlendirmesi sonucu bir mağlubiyete dönüştü. Yani Fenerbahçe de dahil hiçbir takımın belirli bölümleri düşük konsantrasyonla geçme lüksü artık yok.
Bir diğer mental sıkıntı ise Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yılın 180 derece aksine kırılgan bir yapı çizmesi. Geçtiğimiz yıl rakiplerini adeta isteğiyle boğan Fenerbahçe, bu sezon rakiplerinin gözünü korkutmada sıkıntı yaşıyor ve rakipleri artık “kan kokusunu” alabiliyor. Baskonia ve Maccabi maçlarında bunu çok net bir şekilde gözlemleyebildik. Fenerbahçe’nin dağılmaya müsait bir anda olduğunu fark eden rakipleri, bir anda vitesi arttırarak kontrolü tamamen ellerine alabiliyorlar. Geçtiğimiz yıl birkaç istisna dışında hiç böyle bir duruma tanıklık etmedik ve Fenerbahçe, Final Four’da dahi hiç pes etmeyerek iki kez geri gelmeyi başardı.
Final Four’un İstanbul’da düzenlenecek olması da Fenerbahçe’ye ekstra bir yük yükledi ve herkes şimdiden Fenerbahçe’yi finale yazmış durumda. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi Fenerbahçe’nin önce playofflara kalması, sonra da Final Four’a katılması gerekiyor ve bunu yapabilmeleri için de oynadıkları maçlara konsantre olmaları şart. Yanı kısacası Fenerbahçe, favori olmanın getirdiği sorumluluklarla da zihinsel bir mücadele içerisinde ve bu savaşı da nasıl vereceklerini öğrenmeleri gerekiyor.
3- Sakatlıklar
Sene başından bu yana Fenerbahçe’nin canını en çok sıkan durumlardan birisi de sakatlıklar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi dar bir rotasyonla mücadele etmek zorunda kalan Fenerbahçe’nin bu rotasyonu sakatlıklarla daha da daraldı. Bogdan Bogdanovic ve Nikola Kalinic gibi önemli oyuncuların sezon içerisinde yaşadıkları sakatlıklar, Fenerbahçe’yi oldukça olumsuz etkiledi.
Özellikle Bogdanovic’in olmayışı, Fenerbahçe’nin hücumdaki yaratıcılığına büyük bir darbe vuruyor. Bogdanovic son yıllarda gösterdiği performansla Avrupa’nın elit oyuncularından birisi haline geldi ve Fenerbahçe’nin skor üretmede sıkıntı yaşadığı anlarda insiyatif almaktan da çekinmiyordu. Takımı ateşleme özelliğiyle de Fenerbahçe’yi zor zamanlarda dahi ayakta tutuyordu. Onun olmayışı Bobby Dixon ve Kostas Sloukas başta olmak üzere birçok oyuncunun sorumluluğunu arttırdı. Keza Fenerbahçe’nin enerjisinin geçtiğimiz seneye kıyasla düşük olduğu şu dönemde takımın en enerjik oyuncularından birisi olan Kalinic‘in de sakatlıklar nedeniyle bir türlü istediği süreleri alamaması da sarı lacivertli ekibe olumsuz yansıyan bir başka etmen. Kalinic belki istatistiksel olarak çok etkileyici rakamlar elde edemiyor ancak Fenerbahçe’nin birçok görünmeyen işini yapan bir isim, özellikle savunmada birçok boşluğu kapatıyor ve onun yokluğu bu yüzden çok büyük bir eksiklik haline dönüşüyor.
Bunların yanında Datome‘nin sezon öncesi yaşadığı sakatlıktan dolayı ritmini bir türlü bulamaması da Fenerbahçe’nin başını ağrıtan sakatlık kaynaklı bir başka sorun. İtalyan yıldız, geçtiğimiz sezon takımın gizli liderlerinden biriydi ve kariyerinin en başarılı sezonlarından birini yakalamıştı. Ancak bu sezon bir türlü istediği ritmi bulamadı ve %28 gibi korkunç bir yüzdeyle iki sayılık atış kullanması bunun başka bir göstergesi.
4- Aslında Göründüğü Kadar Büyük Bir Problem Yok
Sonuçta sezona kupayla başlamış, Türkiye Ligi gibi Avrupa’nın en zorlu liglerinden birinde sadece bir mağlubiyet almış ve EuroLeague’e de dörtte dörtle başlangıç yapmış bir takımdan bahsediyoruz. Fenerbahçe, Avrupa’nın en değerli kadrolarından birinin yanı sıra Avrupa’nın en iyi koçuna sahip bir takım.
Şu anda zor bir dönemden geçildiği aşikar ancak Fenerbahçe bunların hepsinin çözümünü üretebilecek olanaklara sahip. Sonuçta çok uzun süren ve oldukça başarılı biten bir sezonun ardından bir sonraki sezona böyle düşük konsantrasyonla girmek oldukça kabul edilebilir bir durum. Kadronun ana iskeletini oluşturan oyuncuların yaz döneminde milli takımlarının formalarını giymeleri de onların ekstra yorulmasına sebep oldu ve bu oyuncuların sezonun ilk kısmında “aktif dinlenme” yapmaları çok da eleştirilecek bir durum değil.
Ayrıca sarı lacivertlilerin yapabileceği bir takviye de işleri oldukça değiştirebilir. Böylece rotasyondaki sıkıntılar çözüme kavuşur ve as oyuncuların bu yoğun fikstürde nefes alabilmeleri sağlanır. Sonuçta EuroLeague takımlarının birçoğu oldukça geniş kadroyla oynuyorlar ve genelde yıldızlarını lig maçlarında dinlendirebilme imkanı yakalıyorlar. Takıma katılacak yeni oyuncunun kendini kanıtlama iştahı da arkadaşlarının motivasyonunu daha da üst seviyeye çekebilir. Keza Nunnally‘nin de takım içerisindeki rolünü kısa süre içerisinde bulması da Fenerbahçe’nin elini rahatlatacak bir başka etmen.
Sonuçta Euroleague yeni bir formatla oynanıyor ve tüm takımların olduğu gibi Fenerbahçe’nin de bu yeni sisteme adapte olması gerekiyor. Tabii ki bunun için de biraz zamana ihtiyaç var. Ayrıca Spor Toto Basketbol Ligi’nin de çok zorlu bir lig olması, Fenerbahçe’nin her maçın her anı %100’ünü vermesini gerektiriyor ve bu da tabii ki kolay bir şey değil. Bunlara ek olarak sezonun henüz çok kısıtlı bir dönemi geride kaldı. Sarı lacivertlilerin bir anda tüm bu problemleri çözmesini beklemek doğru değil ve bunları halledebilmeleri için biraz süreye ihtiyaçları var. Obradovic gibi bir koçlarının olduğunu düşünürsek de bu sürenin çok uzamayacağını söylemek çok da yanlış bir ifade olmaz. EuroLeague’de bir sonraki çift maç haftası Ocak ayının sonunda oynanacak ve Fenerbahçe’nin de o döneme çok daha hazır gireceğini düşünüyorum.
Son olarak unutmayalım ki bu sıkıntılara rağmen Barcelona’yı deplasmanda tiki-taka yaparak mağlup etmiş bir takımdan bahsediyoruz!