NBA Güç Sıralamaları (22.11.2016)

22/Kas/16 10:18 Kasım 22, 2016

Bugra Uzar

22/Kas/16 10:18

Eurohoops.net

NBA’de sezonun ilk dört haftası geride kalmışken takımları sezonun ilk güç sıralamasını yapacak kadar sahada gördük. İşte bir aylık dönemin ardından ortaya çıkan tablo!

by Anıl Can Sedef & Mete Budak / info@eurohoops.net

NBA’de sezonun ilk dört haftası geride kalmışken takımları sezonun ilk güç sıralamasını yapacak kadar sahada gördük.

Batı’da ilk dört haftada belli takımları, belli faktörler ayırdı ve daha iyi takımlarla, iyi takımlar ve kötü olanlar arasındaki farklar, yapılan yanlışlar veya doğrular çoğunlukla benzer. Doğu’da ise playoff potasında yer alan takımlarla playoff’a şu anda uzak kalan takımlar arasındaki farkın açılmakta olduğunu gördük.

Lafı daha da uzatmadan, işte karşınızda NBA’de Batı ve Doğu Konferanslarında ilk 4 haftanın güç sıralaması:

BATI KONFERANSI 

  1. New Orleans Pelicans (4-10) pelicans

Pelicans’ı dört kelimeyle şöyle özetleyebiliriz: “Anthony Davis ve diğerleri.” New Orleans’ın şu ana kadarki sezonu şöyle gelişiyor: Ligin en iyi oyuncularından biri, ligin belki de en yetersiz destek ekibiyle maç kazanmak için çırpınıyor. Davis ve Holiday hariç, şu ana kadar NBA için yetersizler.

  1. Phoenix Suns (4-10)phoenix-suns

Devin Booker, Dragan Bender, Marquese Chriss, Alan Williams gibi gencecik isimlerle geleceğe oynama yolunu seçiyorlar. Ama bu, konferansın (hatta belki de ligin) en yumuşak takımı oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Yine de ilk 14 maçta 4 galibiyet bugün için kurulmamış bir takım için fena değil. Takvim uzayıp maçlar sertleştikçe bu galibiyetleri dahi alabilecekleri sanmıyorum.

  1. Dallas Mavericks (2-10)dallas-mavericks

Şurası kesin: Dallas Mavericks sezona istediği gibi başlayamadı. Ama Devin Harris, Deron Williams, J.J. Barea ve Dirk Nowitzki’nin aynı anda sakat olduklarını unutmamak gerek. Dallas listenin en çok yükseliş yapabilecek ve yapması gereken takımı. Tersi halde bu sezon da emekli olabileceğini ima eden Nowitzki için kocaman bir veda turuna dönüşebilir ve bu listede daha da geriye gitmeyi başarırlar. Alman efsanenin ligdeki son sezonunun bu şekilde hatırlanmasını istediğini zannetmiyorum.

  1. Sacramento Kings (4-9)sacramento-kings

Kings basketbolunu yöneten akıl her kimse, tatlı tuzlu demeden elinde hoşuna giden ne varsa tencereye atıp iyi bir yemek ortaya çıkmasını bekleyen bir aşçıya benziyor. DeMarcus Cousins terinin son damlasına kadar çırpındığı halde düzenli olarak kaybeden ve düzensiz bir basketbol oynayan bir takımda kalmaya daha ne kadar dayanabilir bilmiyorum. Cousins nihayet kariyerini daha sağlıklı bir organizasyonda devam ettirirse, Kings’in kalanı şu düzensizlikleriyle bu listenin son sırasının en büyük favorisi olabilir.

  1. Denver Nuggets (4-8)denver-nuggets

Denver kağıt üstünde fena gözükmeyen bir takım ancak basketbol kağıt üstünde oynanmıyor. Şimdiye kadar evlerinde yalnızca Phoenix Suns’ı yenebildiler. Daha önemlisi, geçen sezondan şimdikine ne değişti? Emmanuel Mudiay geçen sezona kıyasla bir nebze daha iyi şut atıyor ama hala “topun değerini bilmek” ifadesini bildiği herhangi bir dilde yan yana getirebileceğini sanmıyorum. Nikola Jokic ve Yusuf Nurkic ikilisi arasındaki görev ve süre dağılımı nedir, belirsiz. Bir ara yeniden ilk beşe çekilen Kenneth Faried hala yetersiz. Bu keşmekeşin ortasında arada bir maç kazanıyorlar ama bu kadroyla bir planları ve amaçları olduğunu göstermelerinin zamanı geldi.

  1. Minnesota Timberwolves (4-8)minnesota-timberwolves

Bu sezona Karl Anthony Towns’ın takımı olarak başlamaları ve savunma konusunda geçen seneye kıyasla çok daha sert ve dirençli bir ekip olmaları bekleniyordu. İlk 12 maç itibariyle ikisinde de işler beklendiği gibi gitti denemez. Towns’ın takımdaki en iyi oyuncu olduğundan hala kimsenin şüphesi olmasa da Andrew Wiggins çılgınlık seviyesinde skor yaptığı maçlarla kendisinin de (Towns kadar olmasa da) süperstar potansiyeli olduğunu hatırlattı. Takım hala Towns’ın çevresinde pozisyon alıyor ama Wiggins’le sorumluluğu paylaşmak konusunda şikayetçi olduğunu sanmıyorum.

Savunmada dirençli ve sert olmak konusunda ise daha yol almaları gerek. Roma bir günde kurulmuyor. Beklentileri karşılayamamalarıysa yetersizliklerinden çok, beklentilerin yüksekliğinden. Şu haliyle bile Thibbs’in takımına zaman gerek. Planları ve yatırımları şu ana dek onları yarı yolda bırakmadı ama çok iyi olabilecek olmakla çok iyi olmak arasında büyük bir fark var.

  1. Portland Trail Blazers (7-7)portland-trailblazers

Portland yapısı itibariyle bir yetenek değil efor takımı. Damian Lillard, C.J. McCollum ve bu sezon kadroya kattıkları Evan Turner dışında sahada basketbol ışıltısıyla dikkati çeken bir oyuncularının olmamasından da bunu anlayabilirsiniz. Böyle bir kadroyla ligin en çok sayı yiyen ikinci takımı olmayı kaldıramazlar. Damian Lillard da bunun farkında olacak ki son bir haftadır basına yaptığı açıklamalarla takım arkadaşlarına işaret fişekleri atıyor. Sıralamada hala play-off potasının içindeler ama oyun olarak toparlanmaları gerek.

  1. Los Angeles Lakers (7-6)los-angeles-lakers

Luke Walton bu sezonun ilk dört haftasının en şaşırtıcı ve merak uyandıran takımını bir yaz mevsiminde yaratmayı başardı. Lakers’ın elindeki fazlasıyla potansiyelli kadroyu, çok yetenekli bir koça emanet ettiğini aşağı yukarı herkes kabul ediyordu ama Walton’ın Nick Young’a bile savunma yaptırtacak denli büyük bir etkiyi bu kadar kısa sürede yaratması sürpriz oldu. Onlar için en mühimi, kaybetmek için tasarlanmış bir takım hüviyetinden dirençli ve ne oynadığını bilen bir ekip görüntüsüne bu kadar kısa sürede gelebilmiş olmaları. İstikrar ve devamlılık ise cevabını vermeleri gereken bir soru işareti.

  1. Utah Jazz (7-7)utah-jazz

Batı’nın bir süredir patlaması beklenen potansiyel takımı Utah Jazz bu sezon ligin en iyi savunması konumunda. Gordon Hayward’ın sezona geç başlaması onları yaraladı, üstüne George Hill’i kaybetmeleri de şu 14 maçlık dönemde hızlarını kesti. Sezon ilerledikçe açılıp Batı Konferansı’nın iddialı ekiplerinden biri olarak öne çıkarlar.

  1. Memphis Grizzlies (8-5)memphis-grizzlies

Sezona istikrarsız bir giriş yapıp bolca soru işareti yarattılar. Özellikle Milwaukee Bucks’a ve New York Knicks’e kaybettikleri maçlar beklenmedikti. Ama son iki maçta 67 sayı yiyip son dört maçlarını kazandılar. Bunlardan ikisinde Utah Jazz ve Los Angeles Clippers gibi sezon içinde direkt rakipleri olacak iki takımın karşısındaydılar. Bu sırada Marc Gasol, Batı’nın lideri Clippers’a karşı maç kazandıran bir şut attı. Zach Randolph kenardan gelip 22 dakikada 14 sayı, 8 ribaunt ortalamayla oynuyor. Memphis için işler son bir haftayla beraber çok iyi gidiyor ama o kötü başlangıç olmasa daha da iyi gidebilirdi. Zaten o yüzden bu sıradalar.

  1. Oklahoma City Thunder (8-5)oklahoma-city-thunder

Westbrook City Thunder sezon başlangıcıyla herkesi şaşırttı. Kevin Durant’in hışmına uğradıkları Warriors maçı dışında çıktıkları ilk 7 maçın hepsini kazandılar. Sonrasında Westbrook’un uzaylı seviyesinden insanüstü basketbolcu düzeyine inmesiyle üst üste maçlar kaybettiler. Son maçlarda Victor Oladipo, Westbrook’un bu takımdaki yeni ortağı olma potansiyelinin farkına varmaya başladı. Westbrook’a bu denli bağlı olmaları onlara bir yandan güç veriyor çünkü Russ gerçekten delilik seviyesinde iştahlı ve istikrarlı oyuncu. Bir yandan da bir zaaf çünkü basketbol tek bir kişiye bağlı değili takımca oynanmak için tasarlanmış bir oyun.. Sezona bu kadar yüksekten başlamaları sürpriz, bu seviyede kalmak için zaaflarını azaltmalı, silahlarını artırmalılar.

  1. Houston Rockets (8-5)houston-rockets

Mike D’Antoni’nin James Harden’ı tam bir oyun kurucu olarak kullanıp takımının kalanını ona bağlı ve onun etrafında dönen çarklar biçiminde kullanma planı sezonun ilk 1 ayında hayli verimli gözüktü. Harden hayatının istatistiklerini yapıyor, parkede hiç olmadığı görkemli ve çok yönlü bir oyuncu olarak parlıyor. Ligin en çok üçlük sokan beş oyuncusundan dördü Rockets’dan (ki zaten diğeri de Sayın Stephen Curry).  Clint Capela, Rockets yönetiminin kendisinden beklentilerine cevap veren bir basketbol oynuyor, Eric Gordon kenardan gelen ateş gücü olarak rolünü benimsemiş gözüküyor. Ama buradan yukarı çıkmak istiyorlarsa, yokuş hayli dik. Lakers, Cavaliers, Hawks, Spurs ve Thunder gibi dişli rakiplere kaybeden Rockets’ın daha yukarıda olabilmek için güçlü takımlar karşısında daha sağlam durmaya ihtiyacı var.

  1. San Antonio Spurs (10-3)san-antonio-spurs

Golden State Warriors’ı dağıtarak lige başladılar. Kawhi Leonard nasıl olduysa var olan becerilerinden herhangi birinde bozulma ya da değişme olmaksızın yenilerini edinerek ya da olanları daha güçlendirerek bir sezona daha başladı. Hala sert savunma, takım disiplini konusunda ligin referans takımı onlardan başkası değil ve yeni transfer Pau Gasol yeni evine gereken sürat ve sıcaklıkta ısınmaya başlıyor. Fakat öbür taraftan da oyun kurucu olarak Tony Parker hem en güçlü seçenekleri hem de aşil tendonları. Fransız oyuncu hala kilit rol oynayabiliyorsa da sakatlıkları ve düşüşleri takımı fazlasıyla etkiliyor. LaMarcus Aldridge’den kimsenin şikâyet edeceğini sanmıyorum ama Spurs’e gelirken daha büyük bir oyuncuya dönüşeceği düşünülüyordu. İkinci sezonuna başlarken hala öyle bir gelişimin işaretlerini vermiyor. Ama gördüğünüz gibi eksiklere ve şüphelere rağmen 13 maçtan 10’unu kazandılar ve sıralamanın üçüncü sırasındalar. Batı Konferansı’nın en istikrarlı takımı olmalarının bütün bu sayılanlardan öte bir sebebi var, o da yerli yerinde duruyor.

  1. Golden State Warriors (11-2)golden-state-warriors

San Antonio Spurs karşısında dağılarak sezona başlamaları hiç hoş değildi. Ama geçen sezonun hiçbir maçında kırılgan gözükmeyip sezon sonunda NBA tarihinin en büyük çöküşünü yaşadıklarını düşününce çok kafaya takmayacaklardır. Kevin Durant’in akışkan hücum düzenlerinde doğal bir yer bulması için biraz daha zaman gerekli. Klay Thompson felaket girdiği sezonda yeni yeni kendine geliyor. Steph Curry iki MVP sezonunda çok şahit olmadığımız iniş ve çıkışlar yaşıyor ama bunlardan hiçbiri büyük bir sorun denemez… Harrison Barnes’ın pozisyonunu Durant’le upgrade ederken Andrew Bogut’un yerini tam olarak dolduramamış gibiler. Geçen yılki final serisinin son iki maçında da en çok aradıkları oyuncunun Bogut olması tesadüf değil. Warriors için bu listenin ilk sırasına çıkacak kadar form tutmak sorun olmaz ama potayı savunmak konusunda bir zaafa yakalanmaları nihai hedeflerine ulaşmakta onları zorlayabilir.

  1. Los Angeles Clippers (12-2)los-angeles-clippers

Clippers’ın sezona güçlü girmesi şaşırtıcı değil ama tereddütsüz biçimde Batı Konferansı’nın tepesine yazılacak kadar güçlü girmesi şaşırtıcı. Chris Paul, “point god” modunu sonuna kadar açtığı bir açılış yaptı. Blake Griffin oyuncu olarak itibarını ve geleceğini tehlikeye atan bir sakatlıktan hiç olmadığı kadar istikrarlı ve etkili bir oyuncu olarak döndü. Olimpiyatlar’ın bireysel bazda en büyük kazananı DeAndre Jordan vites küçültmüş değil. Clippers sezona bildiğimiz Clippers düzeninde oynayarak başladı. Ancak onları zirveye getiren hiç olmadığı kadar kendinden emin, istikrarlı ve dengeli bir görüntü vermeleri. Burada kalabilecekler mi? Zaman gösterecek.

Batı’da Ayın 5’i

James Harden (28.7 sayı, 12.5 asist, 7.8 ribaunt, %46.8): Bu sezon 7 asistin altına düştüğü maç yok. Skor üretme, takım yönetme, saha görüşü gibi konularda bambaşka bir seviyeye çıktı. Hala savunmada çok tembel ama sezona öyle bir başladı ki 1 numarayı ona vermemek haksızlık olurdu.

Russell Westbrook (31.6 sayı, 10.4 asist, 9.7 ribaunt, %44.7): İnsanüstü başlangıç kontenjanından Russ’ı 2 numaraya almak zorundaydım. Topu eline aldığında tek başına bir takım, tek kişilik bir ordunun özgüveniyle hareket ettiği her halinden belli oluyor. Thunder için bunun iyi mi, kötü mü, zararlı mı, yararlı mı olduğu tartışma konusu. Ama Westbrook’un şu an NBA’de tek başına bir takımın kaderini en çok değiştiren oyuncu olmasının bir karşılığı olmalı.

Kawhi Leonard (24.8 sayı, 6.2 ribaunt, 2.9 asist, 2.9 top çalma, %45.4): Ligin en iyi dış savunmacısı. Hücumda en verimli birkaç oyuncusundan biri. Bu sezona oyun kurma ve asist yapma konusunda daha iyi olması gerektiğine karar vererek başladı. Geçen sezona göre daha çok asist yapıp daha iyi üçlük atıyor. Bu konferansın pozisyonunda rakipsiz tek oyuncusu.

Blake Griffin (21.6 sayı, 9.4 ribaunt, 4.2 asist, %48.6): Griffin geçen sene yaşadığı kavga skandalından sonra sahadaki tavrını değiştirmiş, son derece olgunlaşmış gözüküyor. Clippers’ın farklı galibiyetlerinde 20 dakikada içerisinde 20-5-5 yapıp dördüncü çeyreklerde oturduğu için sergilediği dominant oyun istatistik kağıtlarına pek yansımıyor ancak ligin açık ara en iyi ve en çok yönlü dört numarası olduğunu görmemek için miyop olmak lazım.

Anthony Davis (31.7 sayı, 11.3 ribaunt, 3.0 blok, 2.1 asist, %50.4): Ligin bence en kötü takımında en iyi pivotu oynuyor. %50 saha içiyle ortalama 31.7 sayı, 11.3 ribaunt, 3.0 blok, 2.1 asist. Bir uzun, bir takım için daha fazla ne yapabilir?