by Jonathan Tjarks (Çeviri: Anıl Can Sedef) / info@eurohoops.net
Bu yazı ilk olarak 21 Kasım 2016 tarihinde The Ringer’da yayınlanmıştır.
Çoğu zaman, NBA’de bir şeyler ne kadar değişirse, bir o kadar da aynı kalır. Bir oyuncu, ligde birkaç sezon oynamasının ardından kendisi için bir kimlik inşa eder. Koçları ve takım arkadaşları onun güçlü ve zayıf yanlarını bilir ve bütün ligde onun hakkında aynı gözlemci raporu dolaşır durur.
Bir oyuncu yeni bir takıma giderken dahi, genelde eski takımındakine benzer bir rol alacağına ikna edilmesi gerekir. Yıllar içinde kendini tanımladığı kabuğu kırması zordur ama bu sezonun ilk aylarında böyle beklenmedik değişimler yaşayan birden fazla ismi izleme fırsatı elde ettik. Bazıları oyun tarzlarını daha da keskin bir hale getirerek sürpriz derecede müthiş oyunculara dönüştü, bazıları oyun yelpazelerine yepyeni beceriler ekledi, bazıları da en güvendikleri silahların teklediğine şahitlik etti.
Elbette yaptıkları istatistiklerin sayısal olarak devamlı hale gelmesi ya da düzelmesi için onlara daha zaman vermek gerek ama işte şu ana kadar sezonun en çok şaşırtan 11 oyuncusu…
DeMar DeRozan
DeRozan bizi basketbolda verimli bir şekilde skor yapmayla ilgili bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmeye zorluyor. Ya da sadece hiç kimsenin bırakın sokmayı, atmaya bile niyetinin olmadığı şutları çılgınlar gibi sokuyor. Her zaman tartışma yaratan bir oyuncu olarak Raptors‘ın geçen Doğu Konferansı Finali’ne ulaşmasına yaptığı katkı, play-off’larda maç başına 19.9 şut atarken bunların yalnızca %39.4’ünü sokabilmesi yüzünden gölgede kalmıştı. Ancak bu sezon kimse verimli hücum etmemesinden şikayet edemez. Maç başına 33 sayı yaparken %50.3’yle ortalamayla da şut sokuyor. 18.4 sayı ve %44.5’luk kariyer ortalamalarını paramparça etti ve hala üç sayılık atışlar denemeyi reddediyor. DeRozan kendi oyun tarzını değiştirmeksizin olabileceği en müthiş oyuncuya dönüşmüş durumda.